GÜNDEM - 02 Ocak 2013 Çarşamba 10:51

MHP'deki "mektup" tartışması alevlendi

A
A
A
MHP'deki "mektup" tartışması alevlendi

MHP'li eski Beypazarı Belediye Başkanı Mansur Yavaş, kişisel internet sayfasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile aralarında geçtiğini iddia ettiği telefon konuşmasının dökümünü yayınladı. Bahçeli'ye yazdığı mektubu hatırlatan Yavaş, mektubun hemen ardından MHP liderinin kendisini arayarak, "Bu mektubu Zaman ve Yeni Şafak gazeteleri havada kapacaklardır" dediğini savundu.

AHMET TOPAL
ANKARA

Eski Beypazarı Belediye Başkanı ve MHP'li Mansur Yavaş, 12 Haziran seçimleri öncesinde partide gördüğü aksaklık ve yanlışlıkları ifade etmek amacıyla MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yazdığı ve tartışma konusu olan mektupla ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. "Mektubun Öncesi ve Sonrası" şeklinde kişisel internet sitesinde bir açıklama kaleme alan Mansur Yavaş, Bahçeli ile aralarında geçtiğini ileri sürdüğü telefon görüşmesinin diyaloglarını da paylaştı.

Mansur Yavaş, yeni yaptığı açıklamada, mektubun Genel Merkeze ulaşmasından kısa süre sonra Bahçeli'nin kendisini aradığını belirtti. Yavaş, Bahçeli ile gerçekleşen telefon konuşması sonrası için, "Adeta şoka girmiştim. Çağrılıp sorulmak yerine peşinen infaz edilmek suretiyle daha önce birçok kişiye yapılan muamele bana da yapılıyordu. Adeta kovulmuştum" ifadelerini kullandı.

Mektubu gönderdikten sonra MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin özel kalemini arayarak mektubu kendisine iletmesi konusunda ricada bulunduğunu belirten Yavaş, mektubun Bahçeli'ye ulaşmasından yaklaşık 1 saat sonra ise MHP liderinin kendisini aradığını kaydetti. Yavaş, ayrıca telefonla aranmak yerine parti genel merkezine çağrılmayı beklendiğini, fakat bunun yerine Bahçeli tarafından telefonla arandığını söyledi.

O TELEFON DİYALOĞU

Mansur Yavaş'ın internet sayfasından yayınladığı ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile aralarında geçtiğini iddia ettiği telefon konuşmasında şu ifadeler yer alıyor:

“Devlet Bahçeli: Hayırlı akşamlar Mansur Bey.
Mansur Yavaş: Sağ olun Genel Başkanım, saygılarımı sunuyorum.
Devlet Bahçeli: Nasılsınız?
Mansur Yavaş: İyiyim Sayın Genel başkanım sizler nasılsınız?
Devlet Bahçeli: Malum seçim yaklaşıyor, seçimle ilgili çalışmalar yapıyoruz.
Mansur Yavaş: Allah kolaylıklar versin Sayın Genel Başkanım, başarılar diliyorum.
Devlet Bahçeli: Mansur Bey, bana bir mektup yazmışsınız.
Mansur Yavaş: Yazdım efendim.
Devlet Bahçeli: Çok güzel yazmışsınız.
Mansur Yavaş: Teşekkür ederim efendim, sağ olun.
Genel Başkan: Çok da güzel konulara değinmişsiniz.
Mansur Yavaş: Sağolun Genel Başkanım, tekrar teşekkür ederim.
Devlet Bahçeli: Bu mektubu bir de basınla paylaşmak lazım.
Mansur Yavaş: Sayın Genel Başkanım buna ihtiyaç var mı?
Devlet Bahçeli: Bu mektubu Zaman ve Yeni Şafak gazeteleri havada kapacaklardır.
Mansur Yavaş: Sayın Genel Başkanım benim böyle bir amacım asla olmamıştır, olamaz!
Devlet Bahçeli: Hayır, hayır Yeni Şafak ve Zaman Gazeteleri bunu çok iyi değerlendireceklerdir.
Mansur Yavaş: Sayın Genel Başkanım, ben bu mektubu size yazdım. Tekrar söylüyorum, benim amacım basınla paylaşılması değildir.
Devlet Bahçeli: Allah yolunuzu açık etsin.
Mansur Yavaş: Allah cümlemizin yolunu açık etsin.”


"MYK'DA HİÇ KİMSE KONUŞMUYOR" İDDİASI
Mansur Yavaş, internet sitesinden yaptığı açıklamada, MYK toplantılarında hiç kimsenin konuşmaması üzerine bir düzen kurulu olduğunu öne sürdü. Yavaş, "Parti Merkez Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçildikten sonra ise Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerine giderek halkımızla, belediye başkanlarımızla bir araya geldim. Bu arada MYK Toplantıları’na da katıldım. Bu toplantılarda genel uygulama ve düzenin hiç kimsenin konuşmaması üzerine kurulu olduğuna bizzat şahit oldum" dedi.

MHP içindeki yanlışlıklara karşı herkesin sustuğunu savunan, fakat kendisinin 2011 yılında yazdığı mektupla elini taşın altına koyduğunu söyleyen Yavaş, "Bir makam beklentisi olmayan en şüphe götürmez kişinin ben olduğum düşüncesiyle partimizin istikbali için taşın altına elini sokan kişi ben oldum. Ne dersiniz yanlışları ifade etmeyip susmalı ve milletvekili olup kendimi mi kurtarmalıydım?" ifadelerini kullandı.


"SESSİZ KALSAYDIM, ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI ADAYLIĞIM ÇOKTAN AÇIKLANMIŞ OLURDU"

MHP'li Mansur Yavaş, parti içinde yaşananlar karşısında sessiz kalmadığını yineleyerek, "Ben; Antalya’daki, Konya’daki, İstanbul’daki, Ankara’daki, Erzurum’daki Türkiye’nin her bölgesindeki ülküdaşlarımızın sesi olmak istedim. Herhangi bir siyasi mevki amacım olsaydı, bu gerçekler karşısında ben de sessiz kalır, şu an belki de milletvekili olurdum belki de Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığım çoktan açıklanmış olurdu. Ancak ben hareketimizin büyümesi ve ülkemizin geleceği için doğru bildiğim yoldan şaşmamayı seçtim" dedi.

Açıklamasında MYK üyesi bazı milletvekillerinin başka partilere gidip daha sonra tekrar MHP'ye döndüklerine dikkat çeken ve bu durumu eleştiren Mansur Yavaş, şunları kaydetti:

"Bugün hâlâ hakkımda çeşitli spekülasyonlar yapılıyor. Sayın Genel Başkanın telefonda beni adeta kovmasına rağmen ve bizzat Disiplin Kurulu’na üç kez 'Partiden atın' talimatı verdiğini bilmeme rağmen, Mansur Yavaş, hâlâ 40 yıldır gönül verdiği partisinde duruyor. Öncelikle şunu vurgulamam lazım; lütfen mevcut MYK üyeleri ve milletvekillerimizin listesini bir inceleyiniz. Kaçı başka partiye geçmiş ve daha sonra geri dönmüş? İnsanlara hem siyaset yaptırmayıp hem de gitti diye arkasından konuşmak, ardından da törenle tekrar partiye kabul etmek nasıl bir çelişkidir, nasıl bir siyasi üsluptur? Bunun yorumunu da sizlere bırakıyorum."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."