ERSİN YAŞAR - YUSUF SERKAN YILMAZ/BURSA
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, yolsuzluk, evrakta sahtecilik ve kalpazanlık yapan milletvekilleri soruşturulamazken, bazı milletvekillerinin siyasi suçlar dolayısıyla yargılandığını, bunun kamu vicdanını kanattığını belirterek, parlamenterlerin yaptıkları bütün yanlışların hesabını mahkemede vermesi için düzenleme yapılması gerektiğini savundu.
CHP Lideri Deniz Baykal, Genel Başkan Yardımcıları Onur Öymen, Yılmaz Ateş ve İzmir milletvekili Mehmet Ali Susam ile birlikte Nilüfer Belediyesi'nin Alaattinbey'deki yeni hizmet binasını ziyaret etti. Başkan Mustafa Boybey, Baykal'a belediyenin proje ve yatırımları hakkında bilgi verdi. Nilüfer Belediyesi'nin Türkiye'ye örnek olduğunu, Başkan Bozbey ile iftihar ettiklerini ifade eden Baykal, "Bursa'ya sahip çıkacağız. Bursa'yla yakından ilgileneceğiz. Bursa'yı önemli sayıyoruz. İzmir'de gerçekleşen başarının önümüzdeki dönemlerde Bursa'da da gerçekleşmesini sağlamak, öncelikli gayemizdir. Bursa, sadece belediyecilik açısından değil, önemli bir sanayi ve tarım şehri. Sanayimizin en önemli merkezlerinden birisi Bursa" diye konuştu.
Bursa'nın ekonomik krizden en fazla etkilenen şehirlerden biri olduğuna işaret eden Baykal, "Bursa, son ekonomik krizde Türkiye'de en büyük sıkıntıyı yaşayan illerin başında oldu. Geçen yıl 53 bin kişi işsiz kaldı. Bugün 50 bin civarında işsize doğru durumun gelişmekte olduğunu üzüntüyle görüyoruz. İşsizlik Bursa'nın en temel meselesi olmaya devam ediyor. İhracattaki düşüş, sanayi üretimindeki gerileme Bursa ekonomisini derinden etkiledi. Bu sadece büyük sanayi kuruluşlarında yaşanan sorun olmanın ötesine geçti.
Esnaf, işadamları ciddi şekilde tablodan etkilendi. Tarımda da büyük sıkıntı var. Üstünde durduğumuz bazı tekliflerin çok gecikerek de olsa seçimden sonra hükümet tarafından uygulanmaya başlanması, kısmen bu sorunun yumuşak geçirilmesine katkı yapmıştır. Ama sorunu esası itibarıyla çözmemiştir. Önümüzdeki dönemde en temel konu olmaya devam ediyor. Ekonomi bizi ciddi şekilde sarsacak. Türkiye'deki sıkıntı dünya çapındaki ekonomik bunalımla açıklanamaz. Hükümet, başından beri reel sektörün
sorunlarına gereken ilgiyi göstermemiştir. Onun yol açtığı sorunla karşı karşıyayız. Türkiye çok sıkıntılı bir dönemin içinden geçiyor" dedi.
"BAŞBAKAN'IN MEKTUBUNA GELİNCE CEVAP VERİRİZ"
Baykal, demokratik açılım konusunda kendisine Başbakan'dan mektup gelip gelmediğiyle alakalı bir soruya, "Henüz mektup gelmedi, gelirse bir cevap vereceğiz. Mektuba cevabımızı gelmeden ifade etmek uygun olmaz. Gelsin, bir cevabımız olacaktır" ifadelerini kaydetti.
"MİLLETVEKİLLERİ YAPTIKLARI YANLIŞIN HESABINI VERMELİ"
Baykal, Anayasa'da milletvekili dokunulmazlığıyla alakalı düzenlemenin tutarsız ve günün ihtiyaçlarına cevap vermeyen bir düzenleme olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını söyleyerek, "Dokunulmazlık maddesi, bir anlamda milletvekilinin yargı önüne çıkmasını engelleyen anlayışla düzenlenmiştir. 440 dosya, bugün yargı sürecinin dışında tutulmuştur. Buna da Anayasamızdaki dokunulmazlık maddesi neden olmuştur. Milletvekili suç işlese de soruşturulamaz haldedir. Vekil hakkındaki iddialar ne savcılık ne yargı tarafından değerlendirilemez haldedir. Bir anlamda milletvekili yargı dışında ada oluşturan, hukuk dışı, hukuk üstü ada oluşturan bir nitelik kazanmıştır.
Bu yanlıştır, bunun yanlışlığını yıllardır söylüyoruz. Bu olay, bu yanlışı önümüze bir kez daha koymuştur. Yolsuzluk yapan, evrakta sahtecilik yapan, kalpazanlık yapan milletvekilleri soruşturulamıyor. Ama siyasi bazı suçlar dolayısıyla milletvekili dokunulmazlık kapsamı dışında değerlendiriliyor Anayasamıza göre, onlar hakkında yargı süreci işliyor. Bu
çelişki toplum vicdanını kanatıyor. Siz en ağır suçu işleyeni yargılamayacaksınız, siyasi suç işleyenleri yargılayacaksınız. Bu dengesizlik yaşatıyor. Milletvekilliğinin kimseye hukuk üstü imtiyazlı bir konum sağlamayacağını ortaya koyarak bu çelişkiden kurtulmak lazım. Milletvekilliği dokunulmazlığının Türkiye'deki kadar geniş kapsamlı ele alındığı başka ülke yok. Milletvekili imtiyazlı sınıf haline dönüştürülmüştür. Demokraside bunun yeri yoktur" açıklamasını yaptı.
"KİŞİYE ÖZGÜ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLMAZ"
Bir kişiye özgü anayasa değişikliği yapmanın yanlış olduğunu savunan Baykal, şunları ifade etti: "Bütün yanlışların hesabını milletvekili mahkemede versin, bunu sağlamak lazım. Milletvekilliği görevini yerine getirmesini engellememesi için de gereği yapılsın. Her şey yapılsın. Verilen hüküm milletvekilliğinin düşmesine neden olmayacaksa, mahkumiyetini milletvekilliği bitince çeksin. Millet ona görev vermiştir. Milletvekilliği bittikten sonra cezasını çeksin. Yargılama niye dursun, niye gerçek ortaya çıkmasın? Şimdi parlamento kendi üyelerinin yargılanmasını engelliyor, adi suçlarda, hırsızlık, yolsuzlukta engelliyor. Bu yanlış, bu doğru değil. Bu vesileyle adi suçları engelliyorsak, siyasi suçları da engelleyelim. Yanlış olan, dokunulmazlığın dar değil, geniş tutulmasıdır. Daha da genişletmek doğru değil. Bu konuda yapılması gereken çok açıktır; ya parlamentodaki milletvekilliği dokunulmazlığıyla ilgili fezlekelerin tümünü, dokunulmazlıkları kaldırarak yargının önünü açarız, yargı işler, hükmünü verir ya da Anayasa'da gerekli değişikliği yaparız, dokunulmazlık maddesini adi suçları kapsamayacak şekilde yeniden düzenleriz.
Bir kişiye özgü, bir olaya özgü anayasa değişikliği, hukuken de, siyaseten de kabul edilemez. Anayasa ve yasalar genel, kişisel olmayan ve soyut bir anlayış içinde gerçekleşir. Somut bir olaya özgü, kişiye özgzle alakalı bir soruya, "Henüz mü, davaya özgü anayasa değişikliği doğru değil. Bu konuda bir yeni düzenlemeye ihtiyaç var. Yargının önünü açmaya ihtiyaç var. Yargıyı rahatlatmaya ihtiyaç var. Yapılması gereken budur. Bizim anlayışımız eskiden beri bu olmuştur. Hırsızlık yapanı sorgulamayız ama siyaseten suç işleyenden hesap sorarız; bunu kabul ettirmek mümkün değil. Hırsızlık yapandan da hesap sorarız. Milletvekili, hesabını veren insandır, hesap vermekten kaçan insan değildir.
Anayasa'daki kürsü dokunulmazlığı mutlak olarak devam etmelidir. Kürsüde herkes suç olmadan konuşabilmelidir. Kürsüde söylediğinden dolayı hiçbir milletvekili hakkında soruşturma açılmamalıdır. Milletvekili kürsüde özgür olmalıdır. Milletvekili kanuna saygılı olmak zorundadır. Siyasi kanunlara da cezai kanunlara da saygılı olacaktır."








