SAĞLIK - 20 Ekim 2021 Çarşamba 11:41

Milyon dolarlık ilacın üretimi için üç kurum bir araya geldi

A
A
A
Milyon dolarlık ilacın üretimi için üç kurum bir araya geldi

‘Nobel’ ilaç firması, Türkiye’nin her sene 10 milyonlarca dolar ödeyerek yurt dışından ithal ettiği ve nadir bir hastalığın tedavisinde kullanılan ilacın Türkiye’de üretilmesi için İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi (İBG) ve Ozbio LLC ile anlaşma imzaladı.

Nadir hastalıkların tedavisinde kullanılacak olan bir ilacın üretimi için İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi (İBG) ve OzBio LLC firması, ilaç üretiminde kullanılan hücre geliştirdi. Bu geliştirilen hücrenin Türkiye’de üretiminin yapılabilmesi ve gereken sanayi desteğinin sağlanabilmesi için Nobel İlaç firması hücre klonunu satın aldı.

Satın alınan hücrelerden elde edilecek proteinin, Nobel İlaç firması tarafından ilaç haline getirilerek 2026’da yılında hastaların kullanımına sunulması planlanıyor. Türkiye’ye bu sene yaklaşık 150 milyon dolar maliyetinin olacağı öngörülen ilaç, Türkiye’de hammaddesi de dahil üretilmeye başlandığında ithalat açığı kalkmış olacak ve ilacın ihracatı ile beraber Türkiye’ye gelir de sağlanacak.

Anlaşmayı Nobel Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ulusoy, İBG Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil, OzBio LLC Inc. USA CEO’su Dr. Sadettin Öztürk imzaladı.

Milyon dolarlık ilacın üretimi için üç kurum bir araya geldi

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal imza töreni sırasında yaptığı konuşmada, Türkiye’de ilaç sanayiinin güçlendirilmesinin önemine vurgu yaparak “Türkiye’de ilaç sanayiinde dışa bağımlılığın azaltılması için araştırma altyapısını oluşturan ve bilgi üreten üniversite ve araştırma merkezleri ile üretimi gerçekleştiren sanayi kuruluşlarının bir araya gelmesi gerekiyor. Bilgiyi üreten ile bilgiyi kullanan arasında tek yönlü değil çift yönlü ilişkinin olması önemli. Bizim tüm çabamız da bu ilişkinin çift yönlü olması ve işbirliğinin ötesine geçerek, birlikte iş yapma kültürüne dönüşmesi. Böylelikle çok başarılı projelere imza atılıyor. Bugün de ülkemiz için çok değerli bir iş birliğine şahit oluyoruz. Ülkemizde üretilecek bu ilaç çok büyük bir katma değer oluşturacak.” dedi.

“Ülkemizde Ar-Ge desteği devlet politikası olmalı”

Nobel İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ulusoy, dünyada ilaç Ar-Ge’sini devletlerin desteklediğini Türkiye’de de Ar-Ge desteğinin devlet politikası olması gerektiğini belirtti. Ulusoy, “Ülkemiz için hayırlı olsun diliyorum. Biz 50 yılı geride bırakmış köklü bir firmayız. Bundan sonraki 50 yılımızda da var olabilmenin şartlarından birisi de biyoteknoloji alanına girmemizdi. Zira dünyada biyoteknolojik ilaçların kullanımı gittikçe artıyor. Şu anda değer olarak yüzde 20’lere gelmiş durumda ve çok önemli tedavilerde kullanılıyor. Onun için biz de bu alana yatırım yaptık. Bütün dünyada ilaç Ar-Ge’sini devletler destekliyor. Dolayısıyla ülkemizde de Ar-Ge desteği devlet politikası olmalı. Bizim için büyük meşakkatli yatırımlarla üreteceğimiz bu ilaçların, devlet tarafından nasıl hangi şartlarda alınacağını öngörebilmemiz lazım. Bunun yanında bu kadar zor şartlarda geliştirilen yerli ilaçların ruhsatlandırma süreçlerinin de dünya standartlarına uygun bir şekilde kısalması lazım. Şu anda bu süreler çok uzun. Bu anlaşmayla biz geliştirme sürecini yükseltmiş olacağız. İBG ve OzBio LLC’nin bugüne kadar geliştirdiği, yaptığı gelişmelerden faydalanarak biz oradan alıp bunu endüstriyel boyuta taşıyacağız.” dedi.

Milyon dolarlık ilacın üretimi için üç kurum bir araya geldi

“Hedefimiz ülkemizin dışa bağımlılığı ve dış açığını azaltmak”

İBG Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil, “İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi, Dokuz Eylül Üniversitesi kampüsünde sağlık ekosisteminde bulunan bir merkezimizdir. Yaklaşık 300 çalışanı ve lisansüstü öğrencisi ile kanser, biyoteknoloji ve genom alanında çok farklı çalışmalar yapıyoruz. Burada tabii ki hedefimiz ülkemizin biyoteknoloji alanında yetkinliğini arttırmak ve bu yetkinliği özel sektörümüze aktararak ve onlarla iş birliği yaparak ülkemizin bu alanda rekabetçi gücünü artırmak ve dışa bağımlılığı azaltmaktır. Bugün imzaladığımız bu anlaşma kamu, sanayi işbirliği alanında çok önemli bir model oluşturmaktadır” diye konuştu.

Emre Sertdemir - Sevgi Canpolat
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina da ağır hasar aldı Tokat’ta incelemelerde bulunan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Şuana kadar alınan 500 ihbardan 50 yapı incelendi, 5 yıkık, 15 de ağır hasarlı yapı tespit edildi" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, Tokat’ta 5.6 büyüklüğündeki depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, Bakan Tuzcuoğlu’na deprem hasarı hakkında bilgi verdi. İlçe hükümet konağı önünde gazetecilere açıklama yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız olarak da Sayın Bakanımız Mehmet Özhaseki beyin hemen talimatlarıyla biz de kendi bakanlığımızın çalışmaları açısından her türlü önlemi, tedbiri ve gayreti ortaya koyduk. Arkadaşlarımızı çok hızlı bir şekilde bölgeye sevk ettik. Gerek çevre illerden buraya transfer ettiğimiz teknik arkadaşlarla, gerekse bakanlık merkezinden buraya yönlendirdiğimiz teknik ekiplerimize, hasar tespit ekiplerimizle birlikte gerek Yozgat ve Tokat’ta çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu anda 20 ekip 50 teknik personelle birlikte bu çalışmalarımız yürüyor, ihtiyaç halinde yine sayın valimizin, yine AFAD’ımızın koordinasyonunda teknik ekip sayılarımızı arttırabiliriz. Birkaç gün içerisinde de inşallah bu bölgedeki tüm hasar tespitlerini de tamamlamayı düşünüyoruz." dedi. "Ağır hasar 99 öncesi yapılan binalarda" Tuzcuoğlu yaptıkları incelemede depremde ağır hasar alan binaların 1999 yılı öncesi yapılan binalar olduğuna dikkat çekip, "Gerek Tokat’ta gerek Yozgat’ta baktığımız zaman ağırlıklı olarak hasar gören yapıların yine 1999 öncesi binalar olduğunu tespit ediyoruz. Bunlar çoğunluklu olarak 40-50 yıl öncesine ait kerpiç yapılar, yığma yapılar, mühendislik ve fen hizmetlerinden yoksun olan yapılmış olan binalar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ülkemiz bir deprem bölgesidir. Gerek kuzeyden geçen fay hatları, gerek Doğu Anadolu ve güneyden geçen fay hatları, gerekse Ege ile Ege’deki fay hatlarını göz önüne aldığınız zaman ülkemizin tamamı çok önemli bir deprem bölgesi oluyor. Himalayalardan Alp’lere kadar uzanan bu hat içerisinde bizim ülkemiz depremsellik açısından, risk açısından beşinci ülke konumunda. Öyle olunca muhakkak suretle biz yapılarımızı sağlam, sıkı ve mühendislik hizmetleri çerçevesinde inşa etmek zorundayız. Depremden çok fazla bir şey olmayabilir. Ama yapılarımız eğer ona dayanaklı değilse o zaman maalesef istenmeyen tablolarla karşı karşıya kalıyoruz." dedi. "500 ihbar geldi, 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı" Tuzcuoğlu, depremin ardından 500’e yakın ihbar alındığını ifade ederek şunları söyledi. "Değerli arkadaşlar Tokat ilimizde bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalarda 500 ihbar aldık şu ana kadar. Bu ihbarların sayısı artabilir. Özellikle şu anda hemşehrilerimizin bir kısmı evlerine giremiyorlar. Bunlar giriş yapmaya başladıkları zaman muhtemeldir ki orada birtakım ihbarlar da alınacak. Bu ihbarların sayısı artabilecek. Ve biz de yapılan her türlü ihbara teknik ekiplerimizle beraber hemen gidip yerinde inceleme, araştırma ve neticelerimizi ortaya koyacağız. Şu ana incelenen 50 yapıdan 5 tanesi yıkık görünüyor. Yine 15 tane ağır hasarlı yapı görünüyor. Az önce de bahsetmiş olduğum gibi bunların büyük çoğunluğu yine kerpiç işte yığma yapılar. Mühendislik hizmetinden yoksula yapılmış olan yapılar. Diğerlerini de yine en kısa sürede tamamlamış olacağız. Kamu binalarımızla alakalı bir hasar görünmüyor. Bu sevindirici bir şey. Aslında depremle alakalı bizi en çok teselli bulduran konu bir can olamaması" .
Erzincan Erzincan’da girişimci kadınları güçlendiren eğitimler başladı Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nin 2023-2024 eğitim-öğretim yılında Topluma Hizmet Uygulaması Dersi kapsamında önemli bir proje hayata geçirildi. Erzincan Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimciler Kurulu işbirliği ile gerçekleştirilen ’Güçlü Kadın, Güçlü Toplum’ projesi çerçevesinde ’Sosyal Medya Kullanımı’ eğitimleri başladı. Eğitimler, Arş. Gör. Dr. Hamza Fatih Sapanca ve Dr. Öğr. Üyesi Çağdaş Erbaş tarafından yürütülmekte olup, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü’nden akademisyenler tarafından desteklenmektedir. Moderatörlüğünü ise öğrenciler Hasan Yılmaz ve Zilan Yegin’in üstlendiği eğitimler, her cuma Erzincan Ticaret ve Sanayi Odası Seminer Salonu’nda gerçekleşecek. Erzincan Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Rüveyda Tanoğlu, “Topluma Hizmet Uygulaması Dersi Kapsamında Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Erzincan Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimciler Kurulu işbirliği ile gerçekleştirilen eğitimlere Erzincan’daki bütün kadınları davet ediyorum” dedi. Her cuma saat 9:00 ile 11:00 düzenlenecek eğitimlerde, girişimci kadınlara iletişimin çeşitli basamakları, yapay zeka ve sosyal medyanın etkin kullanımı konusunda bilgilendirme yapılarak, dijital platformlarda etkili iletişim ve pazarlama stratejileri eğitimi verilmeye devam edecek.
Çorum Nesli tükenmekte olan toy kuşlarına yönelik envanter ve izleme çalışması Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar 11. Bölge Müdürlüğü ekipleri tarafından “Toy Kuşu Eylem” planı çerçevesinde Çorum’da izleme ve envanter çalışması yapıldı. Çorum’da, 2019 yılında Doğa Koruma ve Milli Parklar 11. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Çorum İl Şube Müdürlüğü sınırları içerisinde gerçekleştirilen arazi inceleme çalışmalarında dünyanın uçabilen en ağır (5,6-18 kilogram) kuşlarından biri olan toy kuşu gözlemlenmişti. Toy kuşu, Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) listesine göre soyu tükenme tehlikesi büyük olan (VU) olan kuşlar listesinde yer alıyor. Tüm dünyada sayılarının sadece 44 bin ile 57 bin arasında olduğu tahmin ediliyor. 2004 yılında Türkiye’de toy popülasyonunun 764-bin 250 birey arasında olduğu tahmin ediliyorken 2016 yılında gerçekleştirilen envanter çalışmalarında 504 birey tespit edilmişti. Bu zamana kadar habitat kaybı, tarım arazilerinin açılması ve avlanma gibi çeşitli nedenlerle sayıları azalan toy kuşları bütün dünyada yok olma sınırına yaklaştı. Doğa Koruma ve Milli Parklar 11. Bölge Müdürlüğü tarafından envanter ve izleme çalışmalarına ilişkin yapılan açıklamada, “Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüzce Toy Kuşu (Otis tarda)’na yönelik olarak hazırlanan ve uygulamaya konulan ’Toy Tür Eylem Planı’ çerçevesinde tanımlanan faaliyetlerin uygulanması her yıl yapılıyor. Eylem planı çerçevesinde, Çorum ilinde envanter ve izleme çalışması Bölge Müdürlüğümüz Avcılık ve Yaban Hayatı Şube Müdürlüğü elemanlarının katılımı ile tarihinde gerçekleştirildi. Ülkemizde 100-500 arasında birey kaldığı tahmin edilmekte olup eylem planı kapsamında envanter ve izleme çalışmaları eş tutma, üreme, kuluçka, yavru büyütme dönemi olarak yıllar itibari ile devam edecektir” ifadelerine yer verildi.