GÜNDEM - 23 Ağustos 2008 Cumartesi 15:03

"Montrö'yü deldirmeyiz"

A
A
A
"Montrö'yü deldirmeyiz"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Boğazlardan geçen gemilerle ilgili Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nde yapılması gereken neyse bunun yapıldığını belirterek "Montrö'yü deldirmeyiz" dedi.

"Evet, slogan değişti. Durmak yola hizmete devam"

Başbakan Erdoğan, AK Parti Teşkilat Genel Başkan Yardımcısı Ordu Milletvekili Enver Yılmaz'ın divan başkanlığını yaptığı kongrede partililerin sevgi gösterileriyle karşılandı. Salona girişinde Erzurum ve Rizeli güreşçilerle hatıra fotoğrafı çektiren Başbakan Erdoğan 'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganları eşliğinde kürsüye çıkarken bu sırada arka sıralardan Ayşegül İrem Kazdal (9) isimli kız çocuğunun 'Durmak yok, hizmete devam' şeklindeki sloganı üzerine, "Evet, slogan değişti. Durmak yola hizmete devam" diye karşılık verdi.

"Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir meselesi yoktur diye yola çıktık"

Memleketinde bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek konuşmasına başlayan Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin uyguladığı siyaset sayesinde Türkiye'nin bulunduğu karanlık tünelden çıktığını, millet ile devlet arasındaki mesafenin ortadan katlığını ve tıkanan yolların bir bir açılmaya başladığını söyledi. Türkiye'nin her alanda AK Parti ile şahlandığını belirten Erdoğan, "Millete sırtını yaslayan AK Parti kadroları popülizm tuzağına düşmedi. Aldatan ve aldanan bir yönetim anlayışı sergilemedi.

Bu anlayış sayesinde Türkiye kendi imkan ve kaynaklarına sahip çıktı. Siyaset bölünmüş ve parçalanmış, çamur atan siyaset geleneğini bertaraf etti. Zira halk Ankara'da kavga değil çözüm istiyor. Bizim iktidarımızda Ankara çözümün adresi olmaya başlamış, mafyalar ve çeteler bu dönemde çökmeye başlamıştır. Zira biz "Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir meselesi yoktur" diye yola çıktık. 'Küçük olsun benim olsun demedik. Çünkü popülizme tenezzül ediyorsanız meseleler çözümsüz kalıyor" diye konuştu.

"Oylarımızı yüzde 34'ten yüzde 47'ye çıkardık"

Türkiye'yi Ankara'dan ve masa başından yönetme anlayışını AK Parti olarak sona erdirdiklerini ve ülkenin her köşesini karış karış dolandıklarını kaydeden Erdoğan, kurumlara ayrılan kaynağın da nerede ve nasıl kullanıldığını takip ettiklerini vurgulayarak şöyle konuştu:

"Biz 'Kurumlar ayrılan kaynağı nasıl kullanırsa kullansın' demedik. Takip ettik. Verdiğimizi nerede, nasıl harcıyorlar hep birlikte takip ediyoruz. Zira tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemedik ve kimseye yedirmeyeceğiz. Aksi varsa, yiyeni varsa, onu da aramızda barındırmayacağız. Oto kontrol yapacağız.

Biz Türkiye'yi masa başından, kapalı kapılar ardından yönetmiyoruz. Türkiye'yi halkla sizlerle birlikte yönetiyoruz, çözümler üretiyoruz. Ülkenin kalkınması için kaynakları artırdık, hem de en iyi şekilde kullanılmasının önünü açtık. Ülkeyi bütün olarak gördük. Siyaseti imtiyaz değil, ülkenin tamamına hizmet aracı gördüğümüz için oylarımızı yüzde 34'ten yüzde 47'ye çıkardık. Milletimiz dedi ki 'AK Parti bu işi yürütüyor' ve yüzde 47 ile iktidarı gene bize verdi. Benim halkım, benim milletim yapılacak olan yeni bir seçimde de bu oyları daha artıracaktır. Buna da inanıyorum."

"Bizim milletle problemimiz yok"

Türkiye'nin 81 vilayetinin 80'inde AK Parti'nin milletvekili çıkardığını ve bunun halkla kucaklaşmak ve uzlaşmanın en bariz göstergesi olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, kendilerini uzlaşmaz olarak tanımlayanlara da sert çıktı. Erdoğan "Bize uzlaşmaz diyorlar. Uzlaşma milletle olur, uzlaşmaya karşı çıkanlarla değil. Bizim milletle problemimiz yok. Bize uzlaşmıyor diyenlere sorun. Kaç vilayette milletvekilleri var. Çünkü niye? Milletle uzlaşma içinde değilsiniz ki. Milletin değerlerine saygılı olmayana millet oy verir mi? Vermez. Ne yapacağını değil durmadan iktidarı karalayana millet oy verir mi? Kuru sıkı atacaksın, hakaret edeceksin, sonra oy bekleyeceksin. Milletimizin feraseti üstündür. Kimi nasıl değerlendireceğini iyi bilir ve vakti saati geldiğinde de dersi verir. Kime? Vermesi gerekene. Milleti küçümseyenler bunun hesabını sandık başında verecekler gene. Bizim yolumuz milletin yoludur. Biz bu yolda geri adım atmayacağız" şeklinde konuştu.

"Millete hizmet etmek isteyen başımızın üstündedir"

Kendilerine farklı beklenti ve çıkar hesapları yaparak yaklaşanlara da tepki gösteren Erdoğan, "Derdimiz, davamız birdir. O derdin adı Türkiye'dir, o davanın adı Türkiye davasıdır. Bunu böyle bilin. Ne söylediysek yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Milletin derdiyle dertlenmenin gereği budur. AK Parti siyasetinin mihenk noktası da milletin derdiyle dertlenmektir. Açık söylüyorum haksız makam, ün ve servet isteyen lütfen bizden uzak dursun. Altını çiziyorum, lütfen bizden uzak dursun. Millete hizmet etmek isteyen her vatandaşımın yeri başımızın üstündedir" diye konuştu.

Kendilerini sürekli muhasebe ettiklerini ve hesaba çektiklerini ifade eden Erdoğan, "Hesaba çekilmeden kendinizi hesaba çekiniz" diyerek şunları söyledi:

"Millete sırtını dönmeye alışanlar, seçimde milletten gerekli cevabı aldılar. Hangi ile gidersek kendimize soruyoruz. Bu ilin vatandaşlarını mutlu edecek ne yaptık. Bunun için sürekli muhasebe yapıyoruz. Çünkü hesaba çekilmeden kendinizi hesaba çekiniz. Öyle. Bizim hesaba çekilme yerimiz neresi? Sandık. Millet sandıkta hesaba çekecek ama sandığa gitmeden kendini hesaba çek. Sen iktidarsın. Biz bunu yapıyoruz. Check-list olarak hesabımızı yapıyoruz. Yarın millet sorar: "Sen bize okul sözü vermiş idun, ne ettun? Hastane, yol sözü vermiş idun, ne ettun?" Onun için verdiğimiz sözü tutacağız. Nereden, nereye geldik. Bu bir meydan okuma değil millete hesap verme anlayışının gereğidir. Çok şükür bu gibi sorulara genelde olumlu cevaplar verebiliyoruz."

"Biz bu ülkeye gönlümüzü adadık"

Millete verdikleri bütün sözlerin arkasında durduklarını ve o hakkını yemedik ve kimseye durmaya da devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Ülkenin her köşesini geziyoruz. Kalkındırmanın mücadelesini veriyoruz. Hayatta çok önemli bir kural var. Ne ekerseniz onu biçiyorsunuz. Biz bu ülkeye gönlümüzü adadık, bizim bu ülkeye sevdamız var. Sevgi, ilgi, emek tohumları ekiyoruz bu ülkenin topraklarına. Çünkü yola çıkarken "Her şey Türkiye için" dedik. Çabalarımızın karşılığını da çok şükür alıyoruz. Yunus'un kültüründeki, yaradılanı yaradandan ötürü sevmek anlayışıyla insanlara bakıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi 'millete efendilik yoktur millete hizmet etmek vardır' Biz de bu anlayışla yola çıktık" dedi.

Yakında yerel seçimlerin yapılacağını hatırlatan Başbakan Erdoğan, hem salonda bulunanlara seçim çalışmalarını nasıl yapacaklarını hem de ülke genelindeki teşkilatlara seçimde yapacakları çalışmaları anlattı:

"Yakında yerel seçimler var. Günaysu'da 50 sandık var. Bu sandıkların sayısı düşük. Son seçimde yüzde 80'i devirdiniz. Ama biz istiyoruz ki bu kadar hizmetin bir bedeli olmalı" deyince salondakiler 'yüzde yüz' diye karşılık verince Başbakan Erdoğan gülümseyerek (gökten ne yağar ki yer kabul etmez. Yani yüzde yüz geldi de biz hayır mı dedik, gelsin. Tabi bu durup dururken olmaz. Bugün burada oluşan yönetimle birlikte her sandıkta çalışacağız. Yoğun bir şekilde çalışacağız. Türkiye genelinde AK Parti şu anda elinde bulundurduğu yerlerin sayısını daha da artırarak bu hizmet alanını genişletecek. Merkezi yönetimle yerel yönetimlerin düşünce birliğini inşallah göstereceğiz. Onun için bir rekabet anlayışı geliştiriyoruz ama ayrımcılık da yapmıyoruz.

Dört aydır borç almıyoruz. Yazın gidip hizmet etsin diye. Ayrım yok, ama buna rağmen hala ağlayanlar var. Niye? Adamın hizmet etme derdi yok ki. Dert başka. İki binin altında nüfusu olan belediyeleri hizmete elverişli olmadığı için kapattık. Sadece oraya 7-8 kişiyi koy sonra da yanına 20-30 kişi akraba-i taallukattan kişileri koy. Olur mu? Olmaz. Böyle belediyecilik olmaz."

"Kafkaslarda sıkıntı istemiyoruz"

Kafkaslarda başlatılan barış ve istikrar projesiyle ilgili konuşan Erdoğan, şunları söyledi:

"Yeni bir hamle başlattık. İstiyoruz ki burada sıkıntı olmasın. Burada bizim en yakın komşularımız var. Bağırdığımızda sesimiz duyulur. İstiyoruz ki bu bölge refah ve huzur bölgesi olsun. Ama ana muhalefet başladı konuşmaya. Çok şey bildiği için değil. Boğazlardan geçen gemilerle ilgilio hakkını yemedik ve kimseye Montrö Sözleşmesi'nde yapılması gereken neyse bu yapılmaktadır. Buradan 45 bin ton toplamda ancak savaş gemisi geçebilir. Bunlar Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelerdir. Kıyısı olanlar için böyle bir sınırlama yoktur. Bizim orada istediğimiz kadar gemi bulundurma hakkımız var. Rusya'nın da var ama kıyısı olmayanın yok. Tek ülke 30 bin tondan fazla gemi Karadeniz'e sokamaz ama toplamda 45 bin ton sokabilir.

Diyorlar ki filanca gemi 15 binin üzerindeydi. Bilmeden konuşuyorlar. 15 binin de 16 binin üzerinde de olabilir. Hastane gemisi sokmak istediler 69 bin tondan fazla diye Dışişlerine talimatı verdik sokmadık. Çünkü Montrö izin vermiyor. Montrö'yü deldirmeyiz. Biz anlaşmalar neyse herkesin onlara sadık olmasını isteriz. Artık Türkiye'de dik duran ama dikleşmeyen bir hükümet var. Bu milletin onuruyla kimseyi oynatmayız. Milletin başını öne eğdirmeyiz. Öyle gazetelerden başlık atıp da rant elde etmek isteyenler aklını başına alsın. Televizyon haberlerinde milletin onuruyla oynayacak haberler yapılmasın. Bunlar ne o televizyonlara ne gazetelere ne de o gazetelerin köşe yazarlarına bir şey kazandırmaz. Milletin onurunu da onlar değil bu millet sağlar. Onun için bazı şeylerde yüreğimiz acıyor.

Destek olacağına köstek oluyorlar. Yapıp ettiğimizi öğren. Bilmiyorsan ara sor. Sonra kalkıp bilmeden haber yap. Aleyhte bir haber yapılıyor diye kalkıp onun üzerine atlama. Bu ülkede milli heyecan gündeme geldiğinde bu herkesi kucaklamalıdır. Ama bunu bizimle paylaşamayan ondan uzak olanlar varsa onları da sandığa havale ediyorum. Başka bir şey söylemiyorum." 

MUSTAFA USTA-ERSEN KÜÇÜK -RİZE

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gümüşhane Gümüşhane’de 322 bin 398 sebze fidesi toprakla buluşacak Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi (TAKE) kapsamında, Gümüşhane’deki küçük aile işletmeciliğinin geliştirilmesi için “Fide Bizden, Üretmek Sizden” projesi kapsamında yüzde 50 hibeli toplam 322 bin 398 adet sebze fidesi dağıtımı başladı. Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüz tarafından son yıllarda sayısı hızla artan ve kırsal kesimdeki vatandaşlara gelir kapısı olan gerek örtü altı yetiştiriciliğine destek olmak ve küçük ve parçalı tarım arazilerini üretime kazandırmak için hazırlanan projenin bedeli 1 milyon 768 bin TL. “Fide Bizden, Üretmek Sizden Projesi” projesi kapsamında Merkez, Kelkit, Şiran, Köse, Torul ve Kürtün ilçelerinde üreticilere 322 bin 398 adet sebze fidesi dağıtımına başlandı. Tarım ve Orman İl Müdürlüğü bahçesinde yapılan fide dağıtım programında proje hakkında bilgi veren İl Müdürü Dr. Ahmet Mesut Kıraç, Gümüşhane’nin coğrafi konumunu ve kendine has iklim özelliklerini tarımsal üretiminde avantaja çevirmek istediklerini belirterek, Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğümüz tarafından desteklenen ve bütçesi 1 milyon 768 bin TL olan “Fide Bizden Üretmek Sizden Projesi”nin küçük aile işletmeciliğinin geliştirilmesi için hazırlanan bir proje olduğunu, proje ile Gümüşhane genelinde bulunan küçük ve parçalanmış arazileri karlılığı yüksek üretimlerle ekonomiye kazandırılmasının amaçlandığını ve proje kapsamında üreticilere 156 bin 870 adet domates, 115 bin 868 adet biber, 34 bin 440 adet hıyar ve 15 bin 120 adet patlıcan fidesi olmak üzere toplam 322 bin 398 adet sertifikalı sebze fidesi dağıtımı yapılarak, örtü altı ve açık alanlar olmak üzere yaklaşık 100 dekar alanda sebze üretimi gerçekleştirileceğini kaydetti. Gümüşhane’nin iklim özellikleri nedeniyle her ne kadar zor şartlarda üretim yapılsa da üretilen ürünlerin renk, tat ve aroma gibi kalite özelliklerinin çok iyi olduğunu, bu nedenle üretilen ürünlerin gerek İl içinde gerekse komşu illerde çok tercih edildiğini ve pazar değerinin yüksek olduğunu belirten Kıraç, sebze üretimini geliştirmek için farklı proje çalışmalarının da devam ettiğini söyledi. Fide dağıtımına ilk olarak örtü altı yetiştiricilerinden başladıklarını, diğer dağıtımlarının Mayıs ayı içerisinde yapılacağını ifade eden İl Müdürü Kıraç, projenin çiftçilere hayırlı olmasını dileyerek, projede emeği geçenlere teşekkür etti.
Edirne Edirne’de üniversite öğrencilerinden Gazze’ye destek protestosu Edirne’de Trakya Üniversitesi öğrencileri tarafından İsrail’in Gazze’yi işgalini kınamak amacıyla “Gazze İçin Ses Ol” isimli protesto gerçekleştirildi. Trakya Üniversitesi öğrencilerinden oluşan Trakya’dan Geçerken Topluluğu öncülüğünde Balkan Yerleşkesi’ndeki kampüs cami inşaatı önünde gerçekleştirilen protestoda Türk ve Filistin bayrakları ile "Bebek katili İsrail" yazılı pankartlar açıldı. Topluluk üyesi öğrenciler, İsrail’in Gazze’yi işgalini protesto etmek amacıyla basın açıklamasında bulundu. Gazze’ye ses olmak, bu durumu normalleştirmemek, unutturmamak için tek yürek olan üniversite öğrencileri, sessiz protesto gerçekleştirdi. Program ilk olarak ilahiyat son sınıf öğrencisi Muhammet Bostancı’nın Vera, hemşirelik 3. sınıf öğrencisi Mehmet Sait Esin’in, Filistinli Enes’in Dersi isimli şiirleri okuması ile başladı. Basın açıklamasını tıp fakültesi 3. sınıf öğrencisi Enes Büyükçetintaş okudu. Son günlerde Filistin ve İsrail arasında yaşanan çatışmalardan dolayı çok sayıda can kaybının yaşanması ve bölgede barış ve güvenliğin bozulmasının küresel vicdanı derinden yaraladığını söyleyen Büyükçetintaş, "Gazze’nin yoğun bombardımana tabi tutularak orantısız güç kullanılmasından ötürü bölgede ağır bir insanlık trajedisi yaşanmaktadır. Son yaşanan olaylar İsrail ve Filistin arasında 1948 yılından bu yana devam eden çatışmaların kronikleşmiş bir hal aldığını ortaya koymaktadır. Gazze’de 16 yıldır kadınlar, çocuklar ve yaşlılar başta olmak üzere milyonlarca insan temel gıda, su, ilaç-tıbbi gereçler, akaryakıt ve enerji kaynaklarına erişememiş bölge adeta ablukaya alınarak açık hava hapishanesine çevrilmiştir. Tarihi süreç içerisinde milyonlarca insanın vatanından sürgün edilmesi, binlerce sivilin katledilmesi ve yüzlerce yerleşim yerinin tahrip edilmesi savaş suçu olmakla birlikte, olağanüstü önlemlerin alınmasında geç kalınmış bir insanlık suçudur" ifadelerine yer verdi. "İnsani yardım koridoru oluşturulmalı" İnsancıl hukuk kapsamında alınacak önlemlerin en başında sivil halk için insani yardım koridoru oluşturulmasının geldiğini söyleyen Büyükçetintaş, "Pratikte süregelen çatışmalar, bu topraklar üzerinde yaşayan insanların temel hak ve özgürlükler başta olmak üzere, güvenliklerini ve temel yaşam ihtiyaçlarının kesintiye uğramasına yol açmaktadır. Gazze’ye sağlanan temel gıda, enerji ve insani yardımların kesilerek sivil yerleşimlerin hedef gözetilmeksizin vurulması, uluslararası hukukun açık ve ağır biçimde ihlali olarak karşımızda durmaktadır" dedi. "Hayati öneme sahip sağlık ve gıda yardımları bölgeye ulaştırılmalı" Bölgede yaşayan siviller için acilen güvenli bir bölgeye geçiş sağlanması ve insani yardım koridoru vasıtasıyla hayati öneme sahip sağlık ve gıda yardımlarının bölgeye ulaştırılması gerektiğine değinen Büyükçetintaş, İsrail-Filistin arasındaki çatışmanın daha fazla insanlık dramına yol açmadan bir an önce sona erdirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Düzenlenen etkinlik, İl Müftü Yardımcısı Fatih Samet Okumuş’un dua ettirmesinin ardından sona erdi.