SPOR - 22 Nisan 2020 Çarşamba 17:51

Mustafa Cengiz: "Maçlar illa bir şehirde oynanacaksa, İstanbul olsun"

A
A
A
Mustafa Cengiz: "Maçlar illa bir şehirde oynanacaksa, İstanbul olsun"

Galatasaray Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz, kulübün yayın organına yaptığı açıklamada maçların oynanacaksa İstanbul'da oynanması gerektiğini söyledi. Cengiz, TFF’nin kulüp giderleri konusunda yardımcı olması gerektiğini de aktardı.

Galatasaray Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz, kulübün yayın organına yaptığı açıklamalarına sağlık durumu ile ilgili konuşarak başladı. Mustafa Cengiz, "Sağlığım gayet iyi. Yaşam bir tiyatro sahnesi. Abdurrahim Bey, hocam ve Yusuf Bey hep beraberdik ama piyango üçüne vurdu, bana vurmadı. Onların dinlendiği bir süreç var. Galatasaray dev bir yaşayan organizma. Günde gelen mail sayısını bilmiyorum. Görevi elimizden geldiğince sürdürmeye çalışıyoruz. Bana bir şey olmadı ama eğer yarın bize bir şey olursa, arkadaşlarımız bayrağı alıp yola devam ederler" dedi.

"Çoktan çok, azdan az gider, en büyük zararı biz gördük"

Galatasaray Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz, maçları seyircisiz oynamanın büyük maddi sıkıntılara yol açtığını aktararak, "Tabii ki hiç beklenmeyen bir anda geldi bu virüs. Çoktan çok, azdan az gider diye bir laf var. Burada da en büyük zararı biz gördük. Çünkü en yüksek yayın geliri ve seyirci geliri bizdeydi. Bu maçların seyircisiz oynanmasının verdiği zarar 105 milyon TL. Gelecek yıl çarpan etkisiyle birlikte 230 milyon TL’yi aşkın bir yükü var. Ama her şeye rağmen bu yükün altından kalkacak, bütün bütçe, plan programını yapacak kabiliyettedir. Yönetimimiz en kötü güne hazırlanmakta ve bütün bu zorlukların tek tek üstesinden gelmekte. Galatasaray’ı yakından izleyenler vardır. Biz ilk kez ek bütçe istemeden yılı bitiren bir yönetimiz. Yüzde 5 aşılması durumunda ek bütçe isteme hakkına sahibiz. Ama tarihinde ilk kez gerçekçi bütçelerle bütçenin dışına çıkmadık. Ama korona virüs nedeniyle amatörleri de kapsayan bir bütçe çalışması içindeyiz. Mevcut duruma uygun bir bütçe yapıyoruz ve saygın bittiğinde ilk fırsatta genel kurulun önüne getirmek için çalışıyoruz" açıklamasında bulundu.

"Bu süreci atlatacağız"

Ekonomik olarak futbolcuları üzmeyecek bir plan için çalıştıklarını aktaran sarı-kırmızılı başkan, "Zor durumlar 2-3 tür insan ortaya çıkarır. Bizim gibi sivil toplum örgütü ve sosyal camialarda her zaman kahramanlar, fedakarlar olmuştur. Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi kendisini feda edenler olmuştur. Biz kimseden can fedası istemiyoruz. Biz bu sıkıntılı süreci aşmak için oyuncularımızdan resmi olarak fedakarlık istedik. Kendileri bunu inceliyor. Sağ olsun Selçuk İnan buna olumlu yaklaştı. FIFA’nın belirlediği ölçütlere uyarak bu süreci atlatacağız. Bütün sporcu kardeşlerimizle birlikte bu süreci geçeceğiz. Ekonomik olarak mevcut futbolcuları üzmeyecek ve gelecekleri de darlığa itmeyecek bir durum istiyoruz. Ama belli bir harcama içinde yapacağız bunu. Dünyada belli bir süre geçene kadar hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ekonomik, fiziksel, toplumsal olarak geçerli bu durum. Biz de buna en iyi şekilde, camiamızın beklentilerine uygun şekilde hareket edeceğiz" şeklinde konuştu.

"Abdurrahim yanlış yorumlandı"

Galatasaray İkinci Başkanı Abdurrahim Albayrak'ın sponsorluk hakkında yaptığı açıklamalara ilişkin konuşan Cengiz, "Abdurrahim Bey'in açıklamalarını ben de izledim. Çok duygusal bir programdı. O andaki ruh hali üzerine, sponsorluklar gibi konuların girmesi, onun da yanlış anlaşılmalara yol açacak, söylemlere yol açması, iyi veya kötü niyetliler tarafından yanlış yorumlandı. Burada önemli olan nokta sponsorların tepki vermesi. Ülkenin içinde bulunduğu zor duruma karşın Galatasaray zor durumda. Halka açık şirketler arasında birinci durumda Galatasaray. Borsaya yatırım yapanlar, kağıtları ve arkasındaki mali gücü didik didik incelerler. Bununla yaşayan insanlar var. Galatasaray en iyi yanıtı şu anda borsada buluyor. Bir de sponsorlarımız da gerekli tepkiyi verdi ve buradayız dediler. Bizim 70’i aşkın sponsorumuz var. Bunların arasında maddi olarak ödeme güçlüğü çekenler olabilir. Ama hepsi çok dik durdular. Opsiyonu kullanamayacak olanlar da olabilir ama bizim de B planımız, C planımız var. Önceden 120 milyon TL olan sponsorluk geliri şu anda 220 milyon seviyesindedir. Türk halkı çok büyüktür, yaş ortalaması 30’dur, 40’lı yaşlarındaki insanlarımız bile kaç ekonomik sıkıntı yaşamıştır bilmiyorum ama mücadeleden sapmayan bir toplumuz. Galatasaray da bu toplumun bana göre en önemli üyesi. Toplumun bu çimentosu asla bozulmaz, sonuna kadar mücadele eder. Gerek sponsorluk gerekse de diğer konular toparlanır. Ama 5 ay, ama 6 ay sürer ama mutlaka toparlanır. Türk Telekom, çok büyük destek oldu. 30 milyon TL’ye stadın isim hakkının uzatılmasını istediler. Artı bir katkı daha sağladılar. 38 milyon TL bir katkı oldu neredeyse. Galatasaray şu anda sosyal etkileme konusunda dünyanın ilk 5’inde. Galatasaray dünya çapında bir marka ve önemli olan bu markaya saygın davranarak bayrağı devrederken bu şekilde devretmemiz" dedi.

"Amatör şubeleri kapatmamız asla düşünülemez"

Abdurrahim Albayrak'ın amatörler branşların kapatılması yönündeki açıklamalarının yanlış anlaşıldığını aktaran Başkan Cengiz, "Abdurrahim Bey'in duygusal söyleminde konuşmaların istenmeyen yerlere gitmesi, bizi bu programı yapmaya itti. Göreve geldiğimizde, basketbolda transfer yasağı vardı. Basketbol ve voleybolda 80 milyon TL’ye yakın borcumuz vardı. Bizimle çalışan bütün basketbol antrenörlerimiz hacize gitmişti. Haklı tabii insanlar, alacakları var. Futbolda da transfer yasağımız vardı ama 3 gün içinde kaldırmıştık. Nagatomo’yu kadroya almıştık. Çok hızlı gelişti konular. O günden sonra camianın, taraftarların desteğiyle başarılı olduk. Biz hiçbir zaman amatörleri ikinci plana atmadık. Galatasaray Başkanı olarak, elimden geldiğince maçlara gitmeye çalıştım. Bir iki yerde eksik kaldım. Zaman bulamadığım için içimde ukdedir, engelli sporcularımızı izleyemedim, bir de Kalamış’ta kürek yarışlarını izleyemedim. İsterdim ki her yerde olayım. Abdurrahim beyin kastı, burayı kapatalım demek değildi. Geçici bir süre dedi. Duygu yoğunken insanlar kendisini tam ifade edemez. Amatörlerle ilgili gerçekçi politikalar ve bütçeler yapıyoruz. Tekrar ediyorum, ilk kez ek bütçe istemeden mali yılı bitirdik. Geçmişte çok yüksek harcamalar yapıldı. Sadece basketbola 35-40 milyon Euro’luk harcamalar yapıldı. Biz, bu amatör sporların çoğunu Türkiye’ye getiren kulüp olmakla övünüyoruz. Bizim bu şubeleri kapatmamız asla düşünülemez. Uzun vadede bu branşları kendisine yeter hale getirmeye çalışıyoruz. Bunun yanında Türk gençlerinin yetişmesini ve rol model olmasını istiyoruz. Bizim hedefimiz bu. Bırakın amatörleri kapatmayı, onları hayali olmayan bütçelerle, Türk sporcuları hedef alan bir duruma getirmek istiyoruz. Yabancılara hiçbir zaman karşı değiliz ama mali olarak kendi yağımızda kavrulmayı hedefliyoruz. Gerek basketbolda, gerek voleybolda bütçeyi düşürmemize rağmen başarımız daha yüksek. Rakamlar ortada. Biz şu anda bırakın amatörü kapatmayı, AK Parti hükümeti müthiş bir yasa çıkardı. Profesyonel futbolcuların sözleşmelerinden kesilenlerin amatöre harcanması, devrim niteliğinde bir karardır. Ancak bu biraz zora sokuldu. Son vergi düzenlemeleri, yönetmelik bazında bir belirsizlik doğurdu. Biz aylardır amatörde bu desteği alamıyoruz, yönetmelik çıkmamıştı. Yönetmelik çıktı ve Maliye Bakanlığı bunu hızla düzenleyecek. Biz de milyonlarca lira amatör spor vergisini alacağız. Maliye kendi açısından haklı, spor kulüpleri de haklı. Biz bırakın amatörleri kapatmayı, mali açıdan güçlenmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Amatör şubelerin mali anlamda getirisi yok. Ama biz faaliyet zararının olmaması için çalışıyoruz. Umarım ileride seyirci sayısı arttıkça gelir artacaktır. Mesela basketbolda büyük bir ezeli rakibimizle oynamadığımız zaman, 3-4 bin TL gelir oluyor, bu da güvenlik giderine bile yetmiyor. Ama biz dengeyi sağlıyoruz ve sağlamaya da devam edeceğiz" sözlerini sarf etti.

"Giderleri TFF karşılayacak mı? Karşılarsa olabilir. Gelirimiz olmadığı dönemde bu maliyetleri karşılamak istemeyiz"

Ligler oynanırsa TFF'nin maddi destekte bulunması gerektiğini savunan Başkan Cengiz, "UEFA ile haftada 1 kez görüşüyoruz. FFP sürecinde 2+1 yıl men tehlikesi vardı. Yaklaşık 4 ay resmen UEFA’ya taşındık. Hiçbir avukat da tutmadık. UEFA tarihinde ilk kez ikinci yapılandırmayı alan kulüp olduk. Sonrasında UEFA sallandı ve kendi içlerinde buna itiraz edenler oldu. CAS’a gidildi ve buradaki davayı kazandık. UEFA’nın sağlam ve doğru duruşu var. Dünkü toplantıda da bunu gösterdi. Biz Ceferin’e destek veriyoruz. Bu durum şahsi ve muhatap olan TFF. Ama bizim de Galatasaray olarak yakın ilişkilerimiz var. UEFA haziran ayını hedefliyor ama takvimi netleştiremiyor. Biz de netleştiremiyoruz. Ne derece doğru ama bu virüsün 27 derecenin üzerinde yaşamayacağı iddia ediliyor. Bunun etkisini haziranda yitireceğiz, liglerin de seyircisiz de olsa haziranda başlayacağı tahmini var. Ama hiçbir şey net değil. Bizim görüşümüz bu liglerin er meydanında tamamlanması, kağıt üzerinde tamamlanmaması. Biz tamamlanmasını istiyoruz. Sıcak iklime de futbolcu yorgunluğu ve maliyet açısından karşıyız. Mesela Beşiktaş maçı normal oynansaydı, giderimiz 700 bin TL’ydi. Seyircisiz olunca 400 bin TL. Bu giderleri TFF karşılayacak mı? Karşılarsa olabilir. Gelirimiz olmadığı dönemde bu maliyetleri karşılamak istemeyiz. Bu ligler ama haziran, ama ağustos, ama eylülde bitecek" açıklamasında bulundu.

"İlla ki 1 şehirde oynanacaksa neden İstanbul değil"

Liglerin sabit bir şehirde oynanması durumunda bu şehrin İstanbul olması gerektiğini savunan Başkan Cengiz, şöyle konuştu:
"Ligler ya doğal akışında gider. 8 hafta çok hızlı şekilde deplasman ve iç sahada devam eder. Bizim 8 maçımızın 3’ü iç saha. Herkes kendi çıkarına göre konuşmayı tercih ediyor. Biz objektifiz. Eğer illa ki 1 şehirde oynanacaksa neden İstanbul değil. Yaz ayına sarktığında en uygun yer İstanbul. Ama eğer çözüm Rize ise, Rize’ye gideriz, Antalya ise Antalya’ya. Böyle bir durumda TFF’nin giderleri karşılamasını isteriz. Ama bana göre İstanbul daha doğru. Eğer eylül, ekim ayında oynanacaksa güneyde bir yerde olabilir. Seyircili oynanacaksa herkesin kendi evinde oynansın maçlar. Bizim Beşiktaş maçındaki kaybımız 10 milyon TL. Ülkemizin canı sağ olsun. Ama tabii ki mali konu çok önemli. Bu konuda TFF’nin reel inisiyatif alması gerekir. Ben yaptım oldu demekle olmaz, bir araya gelerek istişare yapmamız gerekir. Kulüpler Birliği’nde üst üste toplantılar yaptık. Hem yayıncı kuruluş hem diğer ilişkiler açısından toplantı gerçekleştirdik. Ligler başladığında oynanış şekli ile ilgili kulüplerle mutlaka istişare edilmeli. Mali genel kurula hazırdık. Genel kurul, mali yılı kapsıyor. Sportif AŞ ile derneğin mali yılının senkronizasyonu çok önemliydi. Tüzük Tadil Genel Kurulu yapacaktık ama hepsi alt üst oldu. Ancak devletimizin verdiği bir karar var. Önlemler bittiğinden 1 ay içinde yapacağız. Bütçe çalışmamız da gerçekleşiyor. Hem dernek, hem Sportif AŞ bütçesini yeniden oluşturuyoruz. Mali genel kurulumuzun onayına sunacağız. Takdir onların."

"Anadolu deyimiyle, namus belası devam ediyor"

"Bizim için en kolayı gitmekti" diyen Başkan Cengiz, "Bütün spor kulüplerinde başka bir ajandası, başka bir planı olmayan insanlar, mahalle takımından tutun, büyük profesyonellere kadar en önemli şey, insanın ailesini ikinci plana atarak çalışması ve takdir görmemesi insanı üzer. Ben bunu dert etmem. Zaten çocukluğumuzdan bu yana aşkımız burası. Ama tabii ki isyan edip ‘Ben nerede yanlış, hata yaptım?’ diye soruyorsunuz. 2 yılda UEFA’dan men alabilirdik. 10 binlerce dilekçe yolladılar UEFA’a, ‘Neden Galatasaray’a ceza vermediniz’ diye. Futbol takımını şampiyon yaptık, amatörlerle ilk 4’e oynadık. Tabiri caizse, elimizden giden evimiz Florya’yı geri aldık. Ama bütün bunlara rağmen ‘Sizde iletişim bozukluğu var, inin aşağı’ dediler. ‘Bize köfte dediniz’ diyorlar. Demedim kardeşim, ben başka bir şey kast ettim, laf düştü. Yani burayı amatör ruhla profesyonelce yönetiyoruz. İnsanları küstürmeyeceksiniz. Derler ki, 2 yılda 2 şampiyonluk ve 4 kupa almış, Florya’yı almış, Riva’yı dengelemiş, tarihinde ilk kez kar etmiş, gerçekçi bütçeyle gelmiş, sen bunu ibra etmezsen yarın kimi ibra edeceksin? İlla ahbap çavuş ilişkisi mi olmalı, devre arkadaşı mı olmalı? Abdurrahim Bey'in durumunda öyle bir tetikte bekleyip hücuma geçtiler ki. 3 gün sinirim bozuldu. Ne ben ne de Abdurrahim Bey bunu hak etti. Onlar üzülünce biz onlardan daha çok üzülüyoruz. Hepsi çok iyi Galatasaraylılar. Ama ayrılıp gitmek, terk etmek en kolayı. Ama yarın bize kaçtılar denmesinden çekindik. Anadolu deyimiyle, namus belası devam ediyor. Bizim için en kolayı gitmekti. Önümüzdeki genel kurulda belki bizi ibra etmeyecek olanlar, belki bize iyilik yapacak. Ama alnımız açık yüzümüz pak. Bunu yapanlar kara delik gibi sinerjinizi emenler, 1 kez bile teşekkür etmeyenler, şu anda bile konuşurken Mustafa Cengiz’i nasıl eleştireyim diye bakanlar, ne Galatasaray’a ne de kişiye hayır eder. Ben yapıcı ve sağlıklı eleştiriyi dikkatle dinlerim, çünkü alınacak çok ders vardır. İnsan yapıcı eleştiriden korkmaz. Ama yıkıcı, aşağılayıcı eleştirileri kabul etmek mümkün değil" şeklinde konuştu.

"En büyük gider payımız olan futbolcu giderlerinden bir kısıntıya gitmek istiyoruz"

Bu süreçte giderleri azaltmak için çalıştıklarını aktaran sarı-kırmızılı Başkan, "Bizim aktifimizde olan bütün futbolcular çok değerlidir. Tabii ki oyunculara teklifler gelip gidebilir. Ama resmi olarak gelmeyen teklifler hakkında hiçbir konuda yorum yapamam. Bu yıl acil alınması gereken önlemler var. Bizim yaptığımız hesaplamalar kısa ve uzun dönem olarak. Kısa dönemde giderlerimizi azaltmamız gerekiyor. Yıllık 60 milyon Euro vergi hariç giderimiz var. Bizim inmesini istediğimiz bölüm çok önemli bir tutar değil. Yaklaşık 10 milyon Euro tutuyor. Bizim 150 milyon Euro gider bütçemiz içinde bu durum yüzde 10 bile değil. Asla yüzde 10’un üzerine çıkmayacak bir pay ama acilen alınması gereken bir önlem bu. Nakit akış planı için bu gerekli. Ülke ve dünya çok zor bir durumdan geçiyor. Bu durumu aşmak için acil önlemler almalıyız. En büyük gider payımız olan futbolcu giderlerinden bir kısıntıya gitmek istiyoruz" dedi.

"Bize düşen destek olmak"

Korona virüsle mücadele kapsamında yapılan yardımlardan söz eden Mustafa Cengiz, "Devlet zor duruma düşünce millet gayretli olmalı. Tüm kurtuluş savaşları da böyledir. Türk toplumu da çok büyük bir toplumdur. Biz bunu olumlu anlamda düşündük. Yapılan hayır gizli olmalıdır ama bu hayır örnek teşkil ediyorsa açık olmalı. Hiç ortada kampanya yokken biz bunu realize ettik. Devletle de görüştük bunu ve karınca kararınca diyerek Sağlık Bakanlığı’na aktardık bunu. Fakat akşamında devlet kampanya başlattı ve biz kendi kampanyamızı durdurduk. Çünkü devletin raconuna racon kesilmez. Devlet bir yere vaziyet ediyorsa, bir önlem alıyorsa, bizim durumumuz vatandaş olarak, devlete uymaktır, bu yönerge doğrultusunda hareket etmektir. Bir destek verdik ve yerine ulaştığını düşünüyoruz. Sağlık çalışanlarımızın verdiği mücadele ve şehitler ortada. Devletimiz mücadele ediyor ve bize düşen de destek olmak" ifadelerini kullandı.

"Şehir Hastaneleri yapıldı. Bu müthiş bir öngörü ve vizyondur"

Cengiz, şöyle devam etti:
"Mecidiyeköy’deki otel konusunda elimizden geleni yaptık. Burada devleti tebrik ediyorum. Ben devletten gelmeyim ama sağcısı da solcusu da devletçidir. Hepsi ortak noktada buluşur. Burada hazır duran bir yer var. İstediği kadar da Sağlık Bakanlığı kullansın. 13 Nisan 2019’da Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan bir karar var. Dünyada çıkabilecek pandemiye karşı önlemler alınması şeklinde bir karar var. Resmi Gazete’de var bu. Bu müthiş bir öngörü. Ben devletim güçlendikçe mutlu oluyorum. Bunu da bazıları faşist tutuma çekmesin. Burada açık bir önlem var. Politikaya girmiyorum, kimse yanlış anlamasın, Şehir Hastaneleri yapıldı. Bu müthiş bir öngörü ve vizyondur. Bunu eleştirenler oldu. Haklı ya da haksız, ben bilemem bunun tekniğini."

Mesut Bakkal'ın kitabı ve Beşiktaş'ın şampiyonluk talebi üzerine ise Başkan Cengiz, "Biz öyle 100 tane isteriz, 14 yıl şampiyon olamadık. Ben bu konulara girmeyeyim" dedi.

"23 Nisan çok değerli"

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın çok değerli olduğuna vurgu yapan Başkan Cengiz, "23 Nisan çok anlamlı bir bayram. 3 bayramın birleşmesinden oluşuyor ve bizim için çok değerli. Cumhuriyete giden yolda önemli bir kilometre taşı. Dünyada çocuklar için bayram kutlayan tek ulusuz. Bununla da övünüyoruz. Her yıl TRT’nin uluslararası nitelikte düzenlediği organizasyon bu sene korona virüs nedeniyle yapılamıyor. Yürekten kutluyoruz bayramımızı. Koronadan hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza, kardeşlerimize, ailelerine başsağlığı diliyorum. Ön cephede çarpışan sağlık ailemize, hemşireden yer hizmetlisine, doktorlara, bilim adamlarına teşekkür ediyorum. Emniyet ve jandarma mensuplarına da teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Son olarak sarı-kırmızılı camiaya mesaj gönderen Galatasaray Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz, "Biz açıklık, şeffaflık ve doğruluk içinde ne varsa camiamızla paylaşıp çözüm yolu ararız. Ama şundan da emin olsunlar, biz onların başını eğdirmeyiz. Bize her zaman deste oldular, her zaman da olacaklar. Bütün camialar değerli ama ben kendi camiam adına konuşurum. Bizim camiamız çok değerli, farklı bir camia. Bu camiayı temsil ettiğim için de onur duyuyorum" ifadelerine yer erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara İMD BÜRO-SEN’den, iş ve meslek danışmanlarının ’taşra kariyer uzmanlığı’ statüsünde değerlendirilmesi talebi İş ve Meslek Danışmanları ve Büro Memurları Sendikası (İMD BÜRO-SEN) Genel Başkanı Kürşat Ateş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a çağrıda bulunarak iş ve meslek danışmanlarının ’taşra kariyer uzmanlığı’ statüsünde değerlendirilmesini talep etti. İş ve Meslek Danışmanları ve Büro Memurları Sendikası Genel Başkanı Kürşat Ateş, eğitim ve istihdam politikalarının sahadaki en önemli uygulayıcılarından biri olarak belirttiği iş ve meslek danışmanlarının statüsü ve özlük haklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a çağırıda bulundu. Ateş, iş ve meslek danışmanlarının Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından seviye 6 düzeyinde belgelendirildiğini, ISCO-08 meslek sınıflamasında ise ‘profesyonel meslekler’ grubunda yer alan, bilgi, beceri ve yetkinlikleri ulusal ve uluslararası ölçekte tanınmış uzmanlar olduğunu vurguladı. İş ve meslek danışmanlarının; öğrencilere ve gençlere eğitim-istihdam geçişinde rehberlik, mesleki yönlendirme ve rehberlik yaptığını ayrıca iş arama becerileri eğitimleri ve dezavantajlı grupların istihdama kazandırılması gibi uzmanlık gerektiren görevleri yerine getirdiğini dile getiren Ateş, taşra kariyer uzmanlığı statüsünde değerlendirildiği ifade etti. Ateş bu durumun iş ve meslek danışmanlarının özlük haklarının en düşük memur seviyesine yakın bir düzeyde kalmasına neden olduğunu sözlerine ekledi. İş ve meslek danışmanları fiiliyatta okullarda ve eğitim kurumlarında öğrencilere ve gençlere kariyer danışmanlığı yaptığını ve eğitim-istihdam ilişkisinde gençlere, ailelere ve işgücü piyasasına yön veren kritik karar süreçlerinde rol aldığını belirten Ateş, şu ifadelere yer verdi: "İş ve meslek danışmanları kariyer meslek mensubu olarak tanımlanmamakta, emeklilik dahil mali ve özlük haklarında, yaptıkları işin niteliğiyle örtüşmeyen bir seviyede tutulmaktadır. Bu durum, mesleki motivasyonu zedelemekte, nitelikli insan kaynağının kamuya ve özellikle İŞKUR çatısı altındaki danışmanlık hizmetlerine yönelmesini zorlaştırmakta, uzmanlığı MYK ve ISCO-08 ile tescilli bir mesleği, uygulamada sıradan bir kadro gibi göstermektedir." İş ve meslek danışmanlarının; istihdam ve işgücü politikalarının, aktif işgücü programlarının, gençlik, kadın, engelli ve dezavantajlı gruplara yönelik projelerin sahada ilk temas noktası olduğunun da altını çizen Ateş, "Bir tarafta ortaokuldan üniversiteye kadar öğrenciler ve gençler ile bir araya gelerek, onların meslek seçimi, alan tercihi ve kariyer planlaması süreçlerinde kariyer danışmanlığı yapan, diğer tarafta ise işsiz kalan, meslek değiştirmek zorunda kalan veya yeni bir başlangıç yapmak isteyen yetişkinlere istihdam odaklı danışmanlık sunan, işverenlere, işgücü piyasasına ve programlara ilişkin rehberlik sağlayan profesyonel bir kadro bulunmaktadır" diye konuştu. "İş ve meslek danışmanlarının, ‘taşra kariyer uzmanlığı’ statüsünde değerlendirilmesi tercih değil, zorunlu bir ihtiyaçtır" Ateş, iş ve meslek danışmanlarının görev statüsüne ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, "MYK ve ISCO-08’e göre profesyonel meslek olarak tanımlanan, sahada uzman düzeyinde danışmanlık ve uygulama yapan, hem gençlerimizin kariyer yolculuğunda hem de yetişkinlerin istihdama erişiminde devreye giren kilit kadro olan iş ve meslek danışmanlarının, ‘taşra kariyer uzmanlığı’ statüsünde değerlendirilmesi artık bir tercih değil, zorunlu bir ihtiyaçtır. Bu kapsamda iş ve meslek danışmanlığının, taşra kariyer uzmanlığı çerçevesine alınarak kariyer meslek statüsüne kavuşturulması, emeklilik dahil tüm özlük haklarının, yürütülen görevin niteliğiyle uyumlu hale getirilmesi, ücret, tazminat ve ek ödemelerde, sahadaki sorumluluk ve iş yükünü yansıtan adil ve sürdürülebilir bir düzenleme yapılması ve genç mezunlar için cazip, uzun vadeli ve prestijli bir kariyer yol haritasının tanımlanması büyük önem taşımaktadır" dedi. Ateş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın istihdamı önceleyen, üretimi ve sosyal devleti güçlendiren vizyonu doğrultusunda; iş ve meslek danışmanlarının taşra kariyer uzmanlığı statüsüne kavuşturulmasının, hem istihdam politikalarının başarısını artıracağına hem de kamu personel rejiminde adalet duygusunu güçlendireceğine inandığını kaydetti. Ateş, iş ve meslek danışmanlığı yeterlilik belgesine sahip kurum personelinin de kurum içi atama yoluyla bu kadroda değerlendirilmesi sahadaki danışmanlık kapasitesi güçlendirerek, hizmetin niteliği ve sürdürülebilirliğini artıracağını da dile getirdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının öncülüğünde, ilgili tüm kurumların katkısıyla, iş ve meslek danışmanlığının statüsünü fiiliyattaki rolüyle uyumlu hale getirecek mevzuat düzenlemelerinin hayata geçirilmesini talep eden ateş, sözlerine şu şekilde devam etti: "İş ve meslek danışmanlığı, taşra kariyer uzmanlığı statüsüne alınarak gerçek anlamda kariyer meslek olarak tanımlanmalı, kariyer danışmanı unvanı taşıyan bir personelin, kariyer meslek dışı bırakılması şeklindeki mevzuat ve uygulama çelişkisine son verilmelidir, emeklilik başta olmak üzere tüm özlük haklarında, mesleğin bilimsel ve profesyonel niteliğine uygun kapsamlı ve kalıcı bir iyileştirme yapılmalıdır. Bu adımlar gençlerimizin doğru yönlendirilmesi, işgücü piyasasında verimlilik ve uyumun artırılması, hükümetimizin istihdam hedeflerine daha güçlü katkı sunulması ve kamu kaynaklarının daha etkin kullanılması açısından da ülkemizin geleceğine yapılacak stratejik bir yatırım olacaktır."
Mersin MERCEK’te çelik kaynak ustaları yetişiyor Mersin Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığına bağlı MERCEK Mesleki Eğitim Merkezlerinde, sektörlerin ihtiyaç duyduğu alanlara yönelik mesleki kurslar aralıksız sürüyor. Tırmıl Sanayi Sitesinde faaliyet gösteren MERCEK Mesleki Eğitim Merkezinde verilen çelik kaynak eğitimi ile kursiyerlere mesleki beceriler kazandırılırken, eğitim süreci sonunda uluslararası geçerliliğe sahip Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) belgesi veriliyor. Büyükşehir Belediyesi Tırmıl MERCEK Sorumlusu Mustafa Asilhan Özkan, kursların temel amacının nitelikli iş gücü yetiştirmek ve istihdam olanaklarını artırmak olduğunu söyledi. MERCEK’te Çelik Kaynak, Makine Bakım Onarım, İnşaat Boyacısı ile Mobilya İmalat ve Montaj kurslarının verildiğini belirten Özkan, "Çelik Kaynak Kursumuz şu an 18’inci döneminde. Bu dönemde 39 kursiyerimiz var, bunların 5’i kadın. Alanında uzman eğitmenlerimizle hem teorik hem de uygulamalı eğitimler veriyoruz" dedi. Eğitimlerde iş sağlığı ve güvenliği, çelik kaynak teknikleri, malzeme kullanımı ve saha uygulamalarının yer aldığını kaydeden Özkan, "Çelik burunlu ayakkabı, koruyucu eldiven, kaynak gözlüğü gibi ekipmanların tamamı Büyükşehir Belediyemiz tarafından ücretsiz karşılanıyor. Eğitim 2 ay sürüyor ve sonunda kursiyerler MYK sınavına giriyor. Başarılı olanlar istihdam havuzumuza dahil ediliyor. Mezun olanlar sektörde büyük ölçüde iş bulabiliyor" diye konuştu. Özkan ayrıca kurslara ücretsiz servis imkanı sağlandığını ve cumartesi günleri de eğitim verildiğini sözlerine ekledi. MERCEK’te Metal Eğitmeni olarak görev yapan Mahmut Uyanık ise "2 ay süren eğitimlerin ardından kursiyerlerimiz MYK belgesi almaya hak kazanıyor. Bu belge uluslararası geçerliliğe sahip. Kursiyerler belge sayesinde yurt içi ve yurt dışında iş başvurusu yapabiliyor, vize süreçleri de kolaylaşıyor" ifadelerini kullandı. Kursiyerlerden Burcu Mortaş, mesleğin geleceğinin açık olduğunu düşündüğü için eğitime katıldığını belirterek, "Donanımlı eğitmenlerimiz var, tüm imkanlar sağlanıyor. Zorlandığımız anlar oluyor ama meslek olarak ilerlemek istiyorum" dedi. Elif Özüer ise "Erkeklerin yaptığı bir mesleği kadınlar neden yapmasın diyerek kursa katıldım. Eğitimler keyifli ve öğretici. Bu alanda ilerlemeyi hedefliyorum" şeklinde konuştu.
Tokat Tokat Belediye Başkanlığı makam odasında dinleme cihazı bulundu Tokat Belediyesi başkanlık binası olarak kullanılan Canikli Konağı’nda, Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’nun vatandaşları kabul ettiği makam odasında yapılan güvenlik kontrolleri sırasında dinleme cihazı tespit edildi. Edinilen bilgilere göre, dün akşam saatlerinde güvenlik birimleri tarafından gerçekleştirilen kontroller neticesinde bulunan dinleme cihazının ardından durum derhal adli ve emniyet birimlerine bildirildi. Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı ile İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü koordinesinde olayla ilgili adli ve teknik süreç başlatıldı. İncelemelerin sağlıklı şekilde yürütülebilmesi amacıyla Canikli Konağı güvenlik altına alınırken, ilgili alanlarda detaylı ve titiz bir çalışma gerçekleştirildi. Soruşturmanın ilgili kurumlar tarafından büyük bir hassasiyetle sürdürüldüğü öğrenildi. Olayın ardından kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla açıklamada bulunan Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, göreve geldikleri ilk günden itibaren şahsına ve Tokat Belediyesi’ne yönelik sistemli dezenformasyon ve karalama çalışmaları yürütüldüğünü belirtti. "Makam odası Tokatlılara aittir" Başkan Yazıcıoğlu açıklamasında, Canikli Konağı’ndaki makam odasında dinleme cihazı bulunmasının kabul edilemez bir durum olduğunu vurgulayarak, "Bu makam odası Tokatlılara aittir. Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren kapımızı vatandaşlarımıza hiç kapatmadık. Halkımızı ayırmadan, ayrıştırmadan misafir ettik" ifadelerini kullandı. Babası merhum Recep Yazıcıoğlu’nun izinden yürüdüklerini dile getiren Yazıcıoğlu, sosyal medya saldırıları, iftiralar, dinleme faaliyetleri ve siber saldırıların Tokat’a hizmet etme kararlılıklarını asla zayıflatamayacağını kaydetti. Dinleme cihazının tespit edilmesinin ardından olay yeri inceleme çalışmalarının tamamlandığını ve Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını belirten Yazıcıoğlu, "Bu saldırının arkasında kim olursa olsun adalet önünde hesap verecektir" dedi.
Sivas Uzmanı asgari ücret zam beklentisini açıkladı: "25 bin 640 TL ile 27 bin TL arasında bir zam bekleniyor" Milyonlarca çalışanın merakla beklediği asgari ücret zammı konusunda öngörüde bulanan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel, "Asgari ücretin 25 bin 640 TL’nin altında olmayacağı ve 27 bin TL’yi geçmeyeceğini söyleyebilirim" dedi. Milyonlarca çalışanı ilgilendiren 2026 yılı asgari ücret zammı, gündemin en önemli başlıklarından biri olmaya devam ediyor. Birçok farklı zam senaryosunun oluştuğu asgari ücretin ne kadar olacağı merakla bekleniyor. Yeni yılda artış görecek olan asgari ücret zammına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abulkadir Yüksel, "Orta Vadeli Program’da (OVP) belirtilen yüzde 28,5’lik 2025 yılı yılsonu enflasyon tahminine göre, net ücretin 28 bin 404 lira olması beklenilmekte. 2026 enflasyon tahminine göre ise net ücretin 25 bin 640 lira olması öngörülmekte" dedi. 16 milyon ücretli çalışan bulunuyor Milyonlarca asgari ücretlinin zam oranını beklediğini ifade eden Doç. Dr. Yüksel, "Kelime anlamı olarak asgari; en az anlamına gelir. Asgari ücret de normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücreti ifade eder. Ülkemizde 2025 yılında yaklaşık 16 milyon kişinin ücret karşılığında çalıştığı Türkiye İstatistik Kurumu verilerinde yer almaktadır. Normalde ülkede asgari ücret karşılığında çalışan küçük bir grubun olması beklenir fakat ülkemizde neredeyse ücretli çalışanların yüzde 60’ı asgari ücret karşılığında çalışmaktadır. Bu bakımdan asgari ücret işverenin standart ücreti haline gelmiş görünüyor. Tabii asgari ücret sadece asgari ücret ile çalışanları ilgilendirmiyor özellikle özel sektörde asgari ücret üstü çalışanlarda asgari ücrete yapılacak zamma göre beklenti içerisinde oluyorlar" diye konuştu. "Asgari ücrete yüzde 20 üzerinde zam yapılmayacağını öngörüyorum" Muhtemel asgari ücret zam senaryolarını açıklayan Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel, "OVP’de belirtilen yüzde 28,5’lik 2025 yılı yılsonu enflasyon tahminine göre, net ücretin 28 bin 404 lira olması beklenilmekte. Yüzde 20 yapılırsa 26 bin 584 TL, yüzde 23 yapılırsa 27 bin 188 TL, yüzde 25 yapılırsa 27 bin 630 TL, yüzde 30 yapılırsa 28 bin 735 TL, yüzde 35 yapılırsa 29 bin 841 TL, yüzde 40 yapılırsa 30 bin 946 TL olacaktır. OVP’de belirtilen 2026 yılı enflasyon tahmini yüzde 16’dır. 2026 enflasyon tahminine göre ise net ücretin 25 bin 640 lira olması beklenilmekte. Bu konuda geçmiş tecrübelere dayanarak popülist olmayan, asgari ücretli çalışan vatandaşlarımıza kısa süreli umut verip sonrasında hayal kırıklığına sebep olmayacak gerçekçi bir yaklaşımda bulunmak istiyorum. Enflasyonla mücadelenin yoğun bir şekilde yapıldığı bu dönemde asgari ücrete yüzde 20 üzerinde zam yapılmayacağını öngörüyorum. Bu bakımından asgari ücretin 25 bin 640 TL’nin altında olmayacağı ve 27 bin TL’yi geçmeyeceğini söyleyebilirim" ifadelerine yer verdi.