MAGAZİN - 30 Ağustos 2015 Pazar 11:03

Niran Ünsal: Reklam yapmıyorum hür irademle kapandım

A
A
A
Niran Ünsal: Reklam yapmıyorum hür irademle kapandım

Son dönemde yaptığı açıklamalar ve örtünmeyi seçmesiyle çok konuşulan ünlü şarkıcı, “Menfaati gereği bu şekilde davranıyor” yorumlarına oldukça öfkeli.

30 yıllık sanat hayatına ilk olarak 8 yaşında TRT İzmir Çocuk Radyosu'nda başlayan Niran Ünsal, şimdilerde yeni tarzı ve siyasi tutumuyla dikkatleri üzerine çekiyor. Özellikle AK Parti'nin yanında sergilediği duruş ile gündemde olan şarkıcı, hakkında merak edilen tüm soruları cevapladı.Sondan mı başlasam! Nasıl hissediyorsunuz şu an kendinizi? Yorgun mu, dingin mi, huzurlu mu, fırtınalı mı?

Hayat zaten herkes açısından yorucu bir süreç. 38'imi bitirdim. Yine de iyiyim şükürler olsun. Dinlenince beden yorgunluğu geçiyor ama ruh ve düşünce yorgunluğu geçmiyor.

Geriye doğru 39 yılı yeniden tararsanız. Çıkarmak istediğiniz bölümler var mı hayatınızdan?

İnançlı insan bu soruya cevap vermez çünkü inancıma göre “keşke” diye bir şey yoktur. 

Şarkıcı olmaya nasıl karar verdiniz?

Annem, anneannem müzisyen. Böyle bir ailede büyümek beni etkiledi tabii ki. Genlerden gelen bir etki de var. Tıp bile bunun önüne geçemez. Böyle bir yetenek nasip etmiş Allah bana, şükürler olsun.

KEŞKE DAHA ÖNCE KAPANSAYDIM

Şarkı sözlerinizden gidelim. “İyi Niyetlerim”in çok kurbanı oldum diyor musunuz?

Bu her zaman beşeri ilişkilerde böyledir. Bu noktada insanın kadın mı erkek mi, eşiniz veya kardeşiniz mi olduğu önemli değildir. İyi niyeti suistimal eden insanoğludur. Yaptığınız 10 iyiliğe karşılık yapamadığınız tek bir iyilik diğer tüm iyilikleri siler. 

Gerçekten “Şarkılara Tutunduğunuz” zamanlar oldu mu? Mesela muhtemelen hatırlamak istemediğiniz o malum dönemler...

Tabii ki olmuştur. “Keşke yaşamasaydım” dediğim durumlarla karşı karşıya kalmışımdır. Ama bu yaşadığım olumsuzluklardan her zaman tecrübe kazandım. Çünkü bu tecrübeler parayla satın alamayacağınız düşünceler. İnançlı bir insanım. “Keşke daha önce kapansaydım” dediğim olmuştur. “Keşke hayatıma giren ilk erkek İbrahim olsaydı” demişimdir; elimi ilk tutan, gözüme ilk bakan.

Diğer evliliklerinizden, hayatlarınıza dair güzel anılarınız olmadı mı?

Ona girmeyelim. Ben ilk evliliğimi 17 yaşında yaptım. O yaştaki insan ne ders çıkarabilir ki?

“Sesler ve İzler” neler bıraktı hayatınızda? Kimler etkiledi sizi, hangi izleri bıraktı?

Anne-baba ayrı büyüyen çocuklardık. Hayatımda eşimin ailesinden başka yakınım kalmadı. Fakat babamın hayatta olup bir telefon kadar yakın olmasını isterdim. Çocuklarımı görmesini ve onlarla zaman geçirmesini.

İlk kapanma kararı verdiğinizde nasıl tepkiler aldınız?

Eşimin ailesi ve kendi yakın çevremden gayet olumlu tepkiler alıyorum. İşime devam ediyorum her zaman olduğu gibi. Fakat kostümlerim değişti. Özel tasarım kapalı kostümler yaptırıyorum artık. Sonuçta benim sesim ön plandaydı. Yine ön planda sesim olacak. Bana “reklam yapıyor” diyorlar. İnsan bir senedir reklam yapıyor olamaz. Bu bir seçimdir. Kendi kendine oluşan bir süreçtir. Eşim dahi kapanacağımı televizyonlardan öğrendi. Spiker bana sordu, “Ramazan için mi kapandınız?” dedi. “Hayır ilk defa buradan açıklıyorum. Eşim bile benim bundan sonra kapalı olacağımı şimdi buradan sizin vesilenizle öğreniyor” cevabını verdiğimde gül-müştü. Başkalarının ne dedikleri umurumda değil. Bütün kitaplarda kadının kapanmasına yönelik bilgiler var. İncil'de dahi bununla ilgili ayetler bulunuyor. ''Kadınlar ya başınızı örtün ya da saçınızı kazıtın'' gibi. Çünkü saç kadının süsüdür ve bir ziynettir. Bu yüzden kadınlar sadece helaline açılmalıdır. 

Duygu Çetinkaya'yla yaşadığınız polemik sonrasında sizi mahkemeye verdiğini söyledi. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Survivor'dan kovulan kız değil miydi o. Onun hakkında yorum yapmak istemiyorum.
Tavistock örgütü
zihinleri kontrol ediyor

Sosyal medyanın yaygın olduğu bu çağda, sosyal medyayı ne kadar kullanıyorsunuz ve nasıl etkiler oluşturduğunu düşünüyorsunuz?

Kendi öz belleğimizden kopmuş, tamamen batı özentisi olmuş durumdayız. Teknolojinin hayatımıza girmesi zamansız oldu. Bakıyorum 15 sene öncesinde bu kadar yoğun değildi. Aslında bu bir siber savaştır. Türk toplumu olarak her bireyin bu savaşın bilerek ya da bilmeyerek içinde olduğu inancındayım. Medya da buna çanak tutuyor. İslam dinini sürekli karalıyorlar. Birtakım örgütler var dünyada. En üstte Tavistock denilen bir örgüt bulunuyor. İlluminati'nin bile üstüne çıkmış bir örgüt bu. İnsanların tüketim alışkanlıklarını belirleyen, din ve zihin kontrollerini yapan klinikleri var. Dünyanın en zenginleri buraya üye. Çeşitli ülkeler üzerinde oyunlar oynanıyor. Özellikle Orta Doğu'da... Tek dünya düzeni istiyorlar. İnsanları da denek olarak kullanıyorlar. Ve inanır mısınız bu örgüt dünyada 400 tane şirketi yönetiyor. Benim son bir yılda verdiğim savaş Türkiye'nin yüzde 60-65'inin desteklediği bir mücadele.

ANASININ KUZUSU 

Son evliliğinde gerçek mutluluğu yakalayan Niran Ünsal'ın 4 çocuğu var. Ofisinde buluştuğumuz şarkıcının 3 yaşındaki kızı Liva da bizimle birlikteydi. Liva, röportaj boyunca annesinin yanından ayrılmadı.

AK Parti'den herhangi bir çıkarım yok

“Doğruları söylediğim için karalama kampanyalarına maruz kaldım. Kendi kanımdan insanlar bile beni anlamadı” 

Hükümeti hangi partinin kurmasını isterdiniz ya da hangi parti Türkiye'yi bir adım ileri götürebilir?
Ben parti olarak bakmıyorum. Kendi öz değerlerimize, inancımıza, kültürümüze sahip çıkan herkes baştacıdır. 

Çözüm süreci ve bu sürecin rafa kalkması? Tekrar şehit haberleri gelmeye başladı...

Çanakkale'de 250 bine yakın şehit verdik. Niçindi bu kadar şehit? Birlik ve bütünlüğümüz içindi. Çözüm süreci, Sayın Erdoğan'ın vesilesiyle Kürt halkının eşit hak ve özgürlüklere sahip olabilmesi için açtığı bir yoldur, terör örgütüne yönelik değildir. 7 Haziran'daki seçimlerden önce, “PKK'ya silah bıraktıracak olan AK Parti değil biziz” diyen HDP'liler değil miydi? Meclis'e girdiler, hâlâ peş peşe şehit haberleri alıyoruz. Tayyip Erdoğan'ın iyi niyetini suistimal ettiler. Sayın Erdoğan, Ahmet Kaya bu ülkede vatan haini ilan edildiğinde “Ben nasıl Kürt halkına faydalı olabilirim” diye düşünüp çözüm üreten taraf olmuştur. 15 sene önce Kürt halkının sesini duyurabileceği bir kanal mı vardı? Sanki terör olaylarını Cumhurbaşkanı çıkarmış gibi olmadık iftiralar atılıyor. “Yazık” diyorum böyle düşünenlere. Sayın Erdoğan'a her yerden saldırıyorlar. Dışardaki düşmanlar yetmezmiş gibi içerdeki düşmanlar da gün geçtikçe çoğalıyor. Allah kolaylık versin. Hep dua ediyorum onun için, işi gerçekten çok zor. 

Size Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden de çok yükleniyorlar...

AK Parti'den asla menfaatim yok. Kendi adıma hiçbir şey istemedim. Son bir yılda maddi ve manevi fedakârlıklar yaptım. Doğruları söylediğim için itibarsızlaştırma, karalama, linç kampanyalarına maruz kaldım. Bu süreçte bana Allah sahip çıktı. Yılda 80 tane konser yapıyordum bu yıl 40 tane ya yaptım ya yapamadım. İnsanlar o kadar acımasız ki; bana, “sarayın yeni soytarısı” dendi. Yine de ayaktayım. Kim bilir bu röportajdan sonra da neler söyleyecekler. AIıştım artık. Çok yakınımdan da benzer eleştiriler aldım. Kendi kanımdan canımdan insanlar beni anlamadı.


Gülşen'le beni kıyaslamayın

Türkiye'deki algıya göre; “sanatçı başı açık” olur. Hatta “sanat için soyunanlar” oldu, siz nasıl yorumluyorsunuz? “Soyunun” deseydim olay olurdu. Yemin ediyorum, büyük sansasyon olurdu. Ama sanat için soyunma, müzik için soyunma hareketi ondan daha büyük bir etki oluşturdu. Sanat için soyunmaya gerek yok. 

Kapandıktan sonra sorunlar yaşadınız mı?

Beden ve vücudu teşhir ederek bu işi yaptıkları için çok büyük vebal altındalar. İnsanların aynı zamanda göz zinası yapmasına sebep oluyorlar. Açılmak, şeytana hizmet etmektir. Neticede saklı olan her zaman daha kıymetli, daha makbuldür. Maalesef haksız rekabet ortamı oluşturuyorlar. Bugünkü halimle hiç alakası olmayan fotoğrafları yan yana getiriyorlar. Sonra da “öncesi ve sonrası” diyorlar. Kendilerince eleştiriyorlar. Google'a “Gülşen çıplak” yazın. Neler neler karşınıza çıkacak. Benimkiyle kıyasladığında hakikaten dudak uçuklatacak derecede. Erkek dergilerine özel olarak pozlar verilmiş. Bu ikisi arasındaki kıyaslamayı yapabilmek için bir parça araştırmak lazım.  

MERVE KILIÇ- Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın ATM’de mahsur kalan yavru kedi hayvanseverleri korkuttu Bartın’da bir banka ATM’si içerisinde mahsur kalan yavru kedi için hayvanseverler, seferber oldu. Aşırı sıcaklar ve miyavlama sesinin kesilmesi nedeniyle yavru kedinin telef olduğunu düşünülürken, ATM kapısının açılması ile korku sevince dönüştü. Bartın’ın Yalı bölgesinde bulunan bir bankaya ait ATM’nin içerisinden gelen miyavlama sesi üzerine hayvanseverler hareke geçti. Polis, AFAD ve banka yetkililerini arayarak yardım isteyen vatandaşlar, bir süre sonra yavrunun sesinin kesilmesi üzerine korkulu anlar yaşadı. ATM içerisinde mahsur kalan kedinin yaşayıp yaşamadığını anlamaya çalışan vatandaşlar, içeriden ses gelmeyince etkili olan aşırı sıcaklar nedeniyle hayvanın telef olduğunu düşündü. Anne kedi ise bitkin haline rağmen saatlerce beklediği ATM’nin önünden hiç ayrılmadı. ATM’nin arka tarafında giden anne kedi adeta yavrusunun kurtarılması için vatandaşlardan yardım istedi. Dışarıda bulunan diğer yavru kedinin ise ATM’nin miyavlama sesinin geldiği kısımda saatlerce beklemesi dikkat çekti. Yavruyu bir an önce dışarı çıkarmak için çaba gösteren hayvanseverler, sosyal medya üzerinden yaptıkları yayınlarla da yetkililerden yardım istedi. Korku sevince dönüştü Banka güvenlik görevlilerin gelmesi ile ATM’nin kapısı açıldı. Yavru kedinin telef olduğunu düşünen hayvanseverlerin yaşadığı korku, yavrunun sağ bir şekilde içeride beklediğini görünce sevince dönüştü. Hemen yavruyu kucağına alarak dışarı çıkaran bir kişi sevinç göz yaşı dökerken, bir başka vatandaş ise yavru kediyi alarak, ATM önünde bekleyen annesi ve kardeşi ile buluşturdu. Önce yavru kediyi annesini emzirmesi için çaba gösteren ve bu girişimde başarısız olan vatandaşlar, bu kez ise kedi maması ile yavruyu doyurmaya çalıştı. Acıktığı görülen kedi ise kavuştuğu annesinin emzirmesine izin vermemesi nedeniyle hemen yere dökülen mamaları yiyerek, kendine gelmeye çalıştı. Yavru kedinin dün para sevkıyatının yapıldığı anlarda açılan kapıdan içeri girdiği tahmin edilirken, bir hayvansever, yavru kedi, kardeşi ve annesini de alarak bölgeden uzaklaştı.
Niğde Vali Çelik: “Çevreyi bir emanet olarak görmek, korumak herkesin ortak görevidir.” Niğde Valisi Cahit Çelik 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle mesaj yayınladı. Vali Çelik mesajında; “1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde Birleşmiş Milletler nezdinde yapılan Çevre Konferansı’nda 133 ülkenin katılımı ile alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir. Bu konferansta Birleşmiş Milletler, temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamanın temel bir insanlık hakkı olduğunu karar altına almıştır. Bu tarihten itibaren Dünya Çevre Günü, ülkemizde de dünya çevre korumacılığının yaygınlaştırılması, çevresel kalitenin iyileştirilmesi ve bilinçli bir katılımın sağlanması amacıyla evrensel bilinçlendirme günü olarak kabul edilmekte ve değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün bulunduğu haftanın ülkemizde Türkiye Çevre Haftası olarak kutlanmasına ilişkin 2022/3 sayılı ’Türkiye Çevre Haftası’ konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi 21 Mayıs 2022 tarih ve 31842 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Her yıl bir temayla kutlanacak olan Türkiye Çevre Haftası; 2024 yılında ’Hepimizin Bir Dünyası Var’ temasıyla kutlanacaktır” ifadelerine yer verdi. "Yaşadığımız çevreyi bir emanet olarak görmek, korumak ve istikbale bırakmak herkesin ortak görev ve sorumluğudur" diyen Vali Çelik; "Bu şuurla, var olan tabiî zenginliğin korunmasına ve doğal kaynakların sürdürülebilir kalkınma yaklaşımıyla yönetilmesine imkân sağlayacak tedbirleri hayata geçirmek, bizler için hayati öneme sahiptir. Doğaya saygılı, çevreye duyarlı, israf yerine kanaati esas alan bir tüketim anlayışını toplumsal hayatta yerleştirmemiz gerekmektedir. Çevrenin korunması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi konularında gösterilen çabaların gayesi, insanların daha sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamalarını sağlanmasıdır. Unutulmamalıdır ki, çevreye verdiğimiz zarar aslında insanlığa verilen zarardır. Bu nedenle, çevreye verilen önem insan varlığına verilen önemle eşdeğerdedir" şeklinde konuştu. Niğde’nin sanayi, tarım ve turizm alanında kalkınması için çalışırken çevreye karşı sorumluluğumuzu unutmadan adımlar atmaya çaba gösterildiğini söyleyen Vali Çelik; doğal kaynakların bilinçli kullanıldığı ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının yaygınlaştığı, yeşil, ve temiz bir çevreyi gelecek nesillere bırakabilmek temennisinde bulundu.