GÜNDEM - 21 Haziran 2021 Pazartesi 12:18

Novovoronej, nükleer santral sayesinde büyük bir uydu kent haline geldi

A
A
A
Novovoronej, nükleer santral sayesinde büyük bir uydu kent haline geldi

Mersin'de inşası devam eden Akkuyu’nun referans santrali olan ve Rusya’nın Voronej Bölgesinde, Don Nehri kıyısında yer alan Novovoronej Nükleer Güç Santrali (NGS), bulunduğu bölgede büyük bir değişimi de beraberinde getirdi. Santralin inşaatıyla başlayan ekonomik ve sosyal değişim, küçük çiftliklerden oluşan bir kasabayı yıllar içerisinde Novovoronej gibi modern, büyük bir kente dönüştürdü.

Novovoronej, nükleer santral sayesinde büyük bir uydu kent haline geldi. Novovoronej NGS, bölgenin elektrik ihtiyacının yüzde 90’ından fazlasını karşılıyor. Novovoronej şehrinin ısınma ihtiyacının neredeyse tamamı bu santralden karşılanıyor. Novovoronej NGS, 55 yıldır binlerce kişiye nükleer ve bağlantılı sektörlerde iş imkanı sağladı. Bölge sakinlerine göre, bu bölgedeki okullarda okuyan öğrencilerin çoğunun iş ve kariyer hayalinde nükleer sektör var. Gençlerin özellikle de Novovoronej NGS’de çalışmayı hayal ettiğine dikkat çekiliyor.
NGS'nin bulunduğu bölge sadece nükleerin geliştirdiği sektörlerle değil, et ve süt hayvancılığı ile kümes hayvanları yetiştiriciliğinde de öne çıkıyor. Yöre halkı NGS etrafındaki tarım arazilerinde patates, havuç, lahana, buğday gibi geleneksel tarım ürünlerinin yanı sıra çilek, ahududu, kuş üzümü, elma, kayısı ve vişne gibi meyveler üretiyor. Nükleer karşıtlarının nükleer santrallerin yakınında 'tarım ürünleri yetiştirmenin tehlikeli olduğu' iddiası düşünüldüğünde bölgedeki bu durum oldukça çarpıcı gözüküyor.

Voronej bölgesindeki sosyo-ekonomik yaşam ve ekolojik durumun yanı sıra, bölge sakinlerinin bir nükleer santralin yanında yaşamın nasıl olduğuna dair görüşleri de oldukça çarpıcı.
Novovoronej NGS, Akkuyu’da kullanılacak gelişmiş güvenlik sistemleri ile donatılan yeni nesil VVER-1200 teknolojisi ile inşa edilen ilk ünitenin de hayata geçirildiği ilk santral. Teknolojisinden ekonomisine, ürettiği enerjiden çevreye katkısına, istihdamdan güvenliğe kadar pek çok konuda kardeş santrali Akkuyu’ya örnek oluşturan Novovoronej NGS’yi, bölgede yaşayanlar anlattı.

“Bu santralin inşası bölgeyi değiştirdi”

Novovoronej Belediyesi Sosyal Sorunlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Tulina Svetlana Aleksandrovna, şehrin santral sayesinde büyüyüp geliştiğini belirterek, “Yerel ve bölgesel yönetimler ile nükleer sektör arasında kurulan ortaklık ilişkileri sayesinde burada benzersiz bir model oluşturuldu. Bu sayede stadyum, buz arenası, dövüş sanatları merkezi gibi birçok sosyal tesis inşa edildi. Kentimizde 1 Nisan 2021 tarihinde yapılan Atom Arena Spor Kompleksinin açılışına Rosatom Genel Müdürü Alexei Likhachev ve Rusya Federasyonu Devlet Duması Başkan Yardımcısı Alexei Gordeev de katıldı. Spor kompleksi, üç yüzme havuzu ve takım sporları için çok yönlü bir oyun odası ile donatılmıştır. Atom Arena'nın açılışı ile Novovoronej, sadece bölgesel değil, federal mini futbol, voleybol ve basketbol müsabakalarına da ev sahipliği yapabilecek. Bu süreçte anaokulları ve okullar gibi eğitim kurumlarının onarımlarını da gerçekleştirdik. Bütün bunlar ortaklığımız sayesinde ilerliyor. Novovoronej NGS, Voronej bölgesinin en büyük vergi mükellefi olup bölgenin sosyal ve ekonomik gelişimine de katkıda bulunuyor. Bu santralin inşası bölgeyi değiştirdi. Eski çiftlik evleri yerine harika Novovoronej şehrimiz kuruldu” diye konuştu.

Bölgenin istihdam kaynağı

Bölgeye güvenli ve sürdürülebilir bir yaşam sunan santral, şehir nüfusu için de büyük bir istihdam kaynağı. 1991’den beri Novovoronej’de yaşayan 55 yaşındaki Pegusova Galina Pegusova, santralin inşasının başladığı ilk günden bu yana bölge sakinlerinin hayatını değiştirdiğini belirtti. Pegusova, “Novovoronej'e 30 kilometre uzaklıkta bir köy olan Dankovo'da doğdum. O günlerde çok sayıda köylünün santral inşaatına çalışmaya gittiğini çok iyi hatırlıyorum. Şehir ve bölge sabit bir enerji kaynağına sahip oldu. Bölgenin vergilerine büyük pay veren bir santralimiz var. Vatandaşların çoğu nükleer santralde veya bağlantılı işletmelerde çalışıyor. Bu santral, şehrimizde yaşayan insanların çoğunu istihdam eden, şehir oluşturan bir tesistir” ifadelerini kullandı.

“Mitler doğru değil”

Santralin çevresinde yaşamını devam ettiren binlerce insandan biri olan Pegusova, toplumun bazı kesimlerinde var olan “nükleer santralin yakınlarında yaşamak tehlikelidir” algısına da değinerek, artık bir ‘mit’ haline gelmiş olan bu inanışın gerçeği yansıtmadığını söyledi. Bölge sakini, “Biz nükleer santralin yanımızda olduğunu fark etmiyoruz. Hepimizin yazlık evleri var. Yetiştirdiğimiz meyve ve sebzeleri zevkle yeriz. Don Nehri'nde balık yakalar ve o balıkları güvenle tüketiriz. Hem biz hem tüm arkadaşlarımız ormanda mantar, çilek, ahududu toplayıp yiyoruz. Akrabalarımızın pek çoğu Novovoronej NGS'de çalışıyor ve kesinlikle bundan korkmuyorlar. Eşim her zaman buradan toplanan meyveleri Moskova'daki arkadaşlarına ikram etmek için götürür. Tüm bu ürünler başkentte ağır metaller, nitratların varlığı açısından incelendi ve sonuçlar inanılmazdı. Tamamen doğal ürünler olduğu tespit edildi. Güvenle, keyifle tüketiyoruz” dedi.

“Çocuklar, santralde çalışmayı hayal ediyor”

Novovoronej NGS’de güvenlik seviyesinin çok yüksek olduğunu da hatırlatan Pegusova, “Nükleer enerjinin ve santralimizin emniyetine ve güvenliğine inanıyoruz. Hiç korkmadan santralde çalışıyor ve bunu çocuklarımıza da tavsiye ediyoruz. Novovoronej’deki okullarda okuyan öğrencilerin çoğu nükleer sektörde, özellikle de Novovoronej NGS’de çalışmayı hayal ediyor. Aile üyelerimiz de santralde çalışmaktan mutlular. Nükleer santral ve onun sayesinde inşa edilen sosyal tesisler şehir hayatına çok büyük katkı sağlıyor” şeklinde konuştu.

“Ürünlerin hiçbirinde radyasyon fazlalığı tespit edilmedi”

45 yıldır Novovoronej’de yaşayan ve 25 yıldır da santralin dış radyasyon denetleme laboratuvarında radyometrik mühendis olarak çalışan Inna Leonidovna Kudryashova, “Santral faaliyete geçtiğinden beri ne santralde ne de çevresinde radyasyon güvenliği normlarının ve kurallarına dair tek bir ihlali bile yaşanmadı. Voronej bölgesi bir tarım bölgesidir. Novovoronej NGS’nin çevresinde de tarımsal çalışmalar yapılıyor. Burada et endüstrisi var. Ayrıca çeşitli sebzeler de yetiştiriliyor. Novovoronej NGS'nin sıhhi koruma bölgesinde yetiştirilen her şey düzenli olarak kapsamlı bir radyasyon kontrolüne tabi tutuluyor. Santralin 55 yılı aşan faaliyeti boyunca yerel tarımsal ürünlerde, Novovoronej NGS çevresinde yaşayan insanların tükettikleri ürünlerin hiçbirinde radyasyon fazlalığının hiç tespit edilmediğini söylemeliyim” diye konuştu.
Kudryashova, bölgede yapılan balıkçılık faaliyetlerine ilişkin ise “Novovoronej NGS, Rusya’nın en büyük ve en önemli nehirlerinden biri olan Don Nehri üzerinde yer almaktadır. Bu nehirde çok fazla balık var. Biz severek, güvenle tüketiyoruz. Ayrıca Novovoronej NGS uzmanları balıklar üzerinde her yıl çok sıkı bir radyasyon kontrolü de yapıyor” ifadelerini kullandı.

Her şey şeffaf ve açık

Radyometrik mühendis Kudryashova, santralin karbondioksit salınımı yapmamasının çevreye katkısına dikkat çekerek, nükleer santrallerin sayısının artırılmasının iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolünü hatırlattı. Kudryashova, “Novovoronej NGS ve diğer nükleer santrallerde kullanılan teknolojiler karbondioksit emisyonuna neden olmaz. Temiz enerjidir. Bu yüzden, şu anda tüm halkın endişe duyduğu küresel ısınma konusunda nükleer enerji, alternatifi olmayan en güvenilir enerjidir. Nükleer santralin yakınında yaşayacak olan insanların gelecek, ekoloji, gıda tüketimi ya da sağlık konusunda endişelenmelerine gerek yoktur” dedi.
Kudryashova, santralin kendi uzmanlarının yanı sıra çevre kuruluşları tarafından da kontrol edildiğinin altını çizerek, “Novovoronej NGS, her yılın sonunda nüfusu bilgilendirmek için kapsamlı bir çevre raporu yayınlar. Bu raporunda Novovoronej NGS’nin tüm faaliyetleri yer alır. Bu rapor herkes için açık şeklinde sunulur ve isteyen herkes buna erişebilir” bilgisini verdi.

Bölgenin elektrik ve ısı ihtiyacı karşılanıyor

Santralin yeni güç ünitelerinde Kıdemli Vardiya Amiri olarak görev yapan Tuçkov Maksim Yureviç ise Novovoronej NGS’nin tüm Voronej bölgesi elektrik ihtiyacının yüzde 90’ından fazlasını sağladığını belirterek, “Santral, Voronej bölgesinin yanı sıra Rusya’nın Orta Avrupa kısmına da elektrik veriyor. Aynı zamanda içinde yaşadığımız Novovoronej şehrinin ısı ihtiyacının yüzde 100’ünü sağlıyor” diye konuştu.

Tuçkov, Novovoronej NGS’de bulunan ve Akkuyu NGS’de de kullanılacak olan VVER-1200 tipi reaktörlerin özelliklerini ise şu sözlerle anlattı:

“İlk üniteler Novovoronej NGS’de inşa edildi, daha sonra tüm Rusya’ya yayıldı ve hala inşa ediliyor. 3+ nesil VVER-1200 ünitelerinin özelliği, aktif güvenlik sistemlerinin yanı sıra, santral uzmanlarının müdahalesi olmadan bile reaktör ünitesinin güvenli bir duruma getirilmesini sağlayan pasif güvenlik sistemlerinin kullanımına dayanmaktadır. Bu reaktörlerde gövdenin altına yerleştirilmiş ve insanın öngörebileceği en varsayımsal kaza için tasarlanmış, muhtemelen birçok kişinin zaten bildiği bir kor tutucu (eriyik tuzağı) vardır. Bu, olası bir kazayı engelleyen son aşamadır. Ancak daha erken çalışan ve acil durumlara hiç yol açmayan erken güvenlik sistemleri de vardır. Bunlar kendini kanıtlamış güvenlik sistemleridir. Zaten bizde birçok farklı testten geçtiler. Yani tam bir elektrik kaybı olduğunda, bu pasif sistem sayesinde reaktörden gelen tüm ısı giderilir ve bundan sonra operatörün herhangi bir müdahalesi gerekmez.”

Ulusal ve uluslararası sürekli denetim

Santralin birçok ulusal ve uluslararası kuruluş tarafından denetlendiğini de belirten Tuçkov, “Bizi ulusal düzenleyici olarak Rostekhnadzor denetliyor, işletme şirketimiz sürekli olarak denetliyor ve uluslararası komisyonların yaptığı denetimler de var. Sürekli olarak WANO ve IAEA’nın çeşitli misyonları ve benzerleri ile ortak kontroller yapılıyor. Nükleer enerjiye dahil sadece yerel değil tüm uluslararası düzenleyiciler, santralin çalışmasını periyodik olarak kontrol ediyorlar” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır DTSO Başkanı Kaya: "2026’da en büyük beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması" Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılının hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istedikleri düzeyde geçmediğini ifade ederek, 2026’ya yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu belirtti. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılını değerlendirdi. Kaya, "Doğrusu 2025 yılı, hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istediğimiz düzeyde geçti diyemeyiz. Bu süreci olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri, banka faiz oranlarının oldukça yüksek olmasıdır. Yüksek faiz oranları, işletmelerin büyümesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Burada iki durumu birlikte değerlendirmek gerekir. Birincisi, kredi kullanmış olan işletmeler, faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle büyüme hedeflerinden vazgeçerek kredilerini kapatma yoluna gitmişlerdir. Bu durum, işletmelerin öz kaynaklarını nakde çevirmelerine ve dolayısıyla faaliyetlerini yavaşlatmalarına, hatta durma noktasına getirmelerine neden olmuştur. İkinci olarak ise büyümeyi hedefleyen işletmelerin, yalnızca öz kaynaklarıyla büyümelerinin mümkün olmaması ve krediye erişimde yaşanan zorluklar öne çıkmaktadır. Krediye ulaşabilen işletmeler ise yüksek faiz oranları ve düşük karlılık nedeniyle bu yoldan vazgeçmiş, bu da büyümeyi engellemiştir. Bu sürecin sonucu olarak özellikle istihdam kaybı yaşanmıştır. Diyarbakır için istihdam açısından büyük önem taşıyan, yoğun bir sektör olan hazır giyim ve tekstil sektöründe yaklaşık yüzde 30’a varan istihdam kaybı meydana gelmiştir. Bununla birlikte yalnızca istihdam değil, işletmelerin yaklaşık yüzde 30’unun faaliyetlerini durdurması gibi ciddi sonuçlar da ortaya çıkmıştır" dedi. 2026’da beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye kolay erişim 2026 yılına yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu ifade eden Kaya, şu ifadeleri kullandı: "Kredi oranlarının düşmesi, bölgede sektörlerin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır. İlimizin sanayi altyapısı bu açıdan güçlüdür. Her türlü sanayi ürününü üretebilecek kapasitemiz, alanlarımız, altyapımız, beşeri sermayemiz ve genç nüfusumuz bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri, komşularıyla yaptıkları ticaretin yüksekliğidir. Barış süreci de tam olarak bunu etkileyecek bir unsurdur. Türkiye’nin güney komşularıyla yakalayacağı bir barış ortamı, en fazla sınır ve komşu illerin ticaretini ve ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. İhracat rakamlarına baktığımızda Irak’ın bu anlamda önemli bir örnek olduğunu görüyoruz. Irak, en çok ticaret yaptığımız ülkeler arasında hızla üst sıralara çıkmıştır. Aynı süreci Suriye için de yakalayabiliriz. Suriye’nin yeniden imarı ve kalkınmasında itici güç Türkiye, özellikle de bölge illeri olacaktır. Bu nedenle barış sürecinin en olumlu etkileyeceği alan ekonomidir. Bu süreç, hem Türkiye hem de güney komşularımız için önemli bir kalkınma modeli oluşturacaktır." 2026 yılı özellikle tüccarların, sanayicilerin ve imalatçıların arzu ettiği performansın yakalandığı bir yıl olmasını dileyen Kaya, "Barış sürecinin gelişmesi ve güney komşularımızla ilişkilerin güçlenmesi, hem ekonomimizin gelişmesine hem de yaşam kalitemizin artmasına katkı sağlayacaktır. Bu vesileyle hem üyelerimizin hem de halkımızın yeni yıla barış, huzur ve mutluluk içinde girmesini temenni ediyorum" diye konuştu.
Gaziantep Baba-oğul kalaycılık mesleğini yaşatmaya çalışıyor Gaziantep’te kalaycılık mesleğinin son temsilcilerinden Ömer Çetinkaya, oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte mesleğini yaşatmaya çalışıyor. Kentte yaşayan 59 yaşındaki Ömer Çetinkaya, son yıllarda az sayıda ustanın ayakta tutmaya çalıştığı kalaycılık mesleğini 23 yaşındaki oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte sürdürüyor. Çelik mutfak eşyalarının kullanımının yaygınlaşması ve teknolojik yenilikler karşısında çok az kişinin yaptığı meslekler arasında yer alan kalaycılığa çocuk yaşında 45 yıl önce Şahinbey ilçesindeki tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda çırak olarak adım atan Ömer Çetinkaya, kalfalık ve ustalık sürecinin ardından kendi iş yerini açtı. Mesleğini oğlu Halil İbrahim Çetinkaya’ya öğreten Ömer Çetinkaya, oğlu ile birlikte kale altındaki iş yerinde mesleğini yaşatmaya çalışıyor. İlkokul öğrencisi olduğu dönemden bu yana babasına destek olan ve okuldan arta kalan zamanlarda da iş yerinde çıraklık yapan Halil İbrahim Çetinkaya, babasından mesleğin tüm inceliklerini öğrendi. Oğluna mesleği yaşatmaları için nasihatler veren ve aynı zamanda da mesleği her yönüyle uygulamalı olarak öğreten Çetinkaya, oğlu ile birlikte müşterilerden gelen bakır eşyaları kalaylıyor. Unutulmaya yüz tutmuş mesleklerini yaşatmaya çalışan baba-oğul, birlikte hem ekmek paralarını kazanıyor hem de mesleklerini ayakta tutup gelecek nesillere aktarmanın mücadelesini veriyor. Yıllardır aynı çatı altında omuz omuza ocak başında bakır eşyaları kalaylayan baba-oğul, mesleklerini geleceğe taşımak için adeta bir köprü görevi görüyor. 45 yıldır mesleğini severek yapan Çetinkaya, çocuğuna adeta miras olarak bıraktığı mesleğini 15 yıldır oğluyla beraber devam ettiriyor. Mesleğinde çırak bulamazken oğluyla aynı işi yapıyor olmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Ömer Çetinkaya, başkalarının çocuklarına miras olarak para bıraktığı bir devirde kendisinin oğluna meslek bıraktığını söyledi. 45 yıl önce kendi iş yerini açtığı mesleğe aralıksız devam ettiğini belirten Ömer Çetinkaya, "1980’de bu mesleğe başladım. Bu meslekte çok değerli bir ustam vardı, mesleğimi ustamdan öğrendim. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın. Ustamın benim üzerimde büyük emeği var. Mesleğimiz kalaycılık ve bakır eşyaları kalaylıyoruz. Meslekte 40-45 yıl geride kaldı. İlkokulu bitirdim, 1980 yılında başladığım mesleğimi yıllardır severek yapıyorum. 1980 yılından beri Allah’a çok şükür başka bir meslek yapmadım. Bu meslekte bir çırağın yetişmesi için 15-20 yıl geçmesi lazım. Eleman sıkıntısı olduğundan dolayı ben de oğlumu getiriyordum. Yıllardan beri oğlumla beri beraber çalışıp mesleğimize devam ediyoruz" dedi. Babasının yetiştirdiği Halil İbrahim Çetinkaya da ilkokul öğrencisi olduğu dönemden beri babasının yanında çalıştığını belirterek, "Ben 8-9 yaşından beri bu meslekteyim. Okuldan sonra gelir babamın yanında çalışırdım. Tatillerde babamın yanında çalışırdım. Mesleği babamdan öğrendim. Babamın bana öğrettiği mesleği devam ettiriyorum. Eleman yoktu. Bende babamı yalnız bırakmak istemedim. Liseye kadar okudum. Lisedeyken okulu bıraktım. Babamla birlikte mesleğimize devam ediyoruz. Çok şükür bir ekmeğimizi yiyoruz. Kalay yapıyoruz. Çaydanlık, sürahi ve eski bakırları kalaylıyoruz. Baba mesleğini yapmak güzel. Babama yardımcı olduğum için çok mutluyum. Babamla birlikte güzel bir şekilde çalışıyoruz. Mesleğimiz çok güzel" diye konuştu.
Eskişehir Huzurevinde kalan yaşlılar için etkinlik Eskişehir’deki Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi’nde kalan yaşlı bireylerin keyifli vakit geçirebilmeleri adına bir etkinlik düzenlendi. Odunpazarı ilçesi Orhangazi Mahallesi’nde bulunan Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi’nde kalan yaşlı bireyler için etkinlik düzenlendi, Huzurevi sakinlerinin keyifli vakit geçirebilmesi adına düzenlenen program kapsamında sanatçı Yaşar Aydın huzurevinde sahne aldı. Söylenen şarkılar esliğinde dans edip vakit geçiren yaşlı bireyler bir yandan sosyalleşirken bir yandan ise stres attı. Ayrıca etkinliğe Orhangazi Mahalle Muhtarı Hüseyin Erdemir ve mahalle sakinleri de katılım gösterdi. "İnşallah bunun devamı gelir" Orhangazi Mahalle Muhtarı Hüseyin Erdemir etkinlikle ilgili şunları söyledi: "Yaşlı Çınarlarımız da burada sevinçlidir. Hepsi güzel, vakti güzel seviniyorlar. İnşallah bunun devamı gelir." "Her ay bir mahallemizi buraya getireceğiz" Sanatçı Yaşar Aydın, "İlk programımızda demiştik ki Orhan Gazi mahallemizin sakinleri, muhtarımız bugün Fethi Yılmaz Sezer Huzurevi bütün Huzurevleri bir yerde toplandı efendim. Çok da güzel bir bina oldu. Her şeyiyle mükemmel. Her ay bir mahallemizi buraya getireceğiz. Derneklerimiz, sivil toplum kuruluşları, organizedeki büyük fabrika sahiplerimiz ve çalışanları, ilçelerimiz, büyük köylerimiz örnek veriyorum; Ayvalı, Bardakçı, Cevizi gibi köylerimiz de buraya otobüslerle getirip bu güzel insanlarla buluşturacağız" dedi.
Erzurum ER-VAK Başkanı Güzel; "Sarıkamış Harekâtı yüce Türk milletinin hafızasında hüzünlü bir sayfadır" Erzurum Kalkınma Vakfı (Er-Vak) Başkanı Erdal Güzel, Sarıkamış Harekatı’nın 111. yıl dönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada Türk tarihinin en trajik sahnelerinin yaşandığı bu savaş sırasında, beyaz karları kefenleri yapan Allahuekber şehitlerini unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını ifade etti. Güzel, çok uzun yıllar ülke gündeminden uzak tutulan ve karlar altında saklı kalan Allahuekber Şehitlerini 2003 yılında yaptıkları "Allahuekber şehitleri torunlarıyla buluşuyor" etkinliği ile gündeme taşıdıklarını ve uzun yıllar konunun takipçileri olduklarını belirterek ER-VAK’ın bu konuda büyük bir tarihi sorumluluğu yerine getirmenin haklı gururunu yaşadığını ifade etti. Sarıkamış Harekatı anma proğramlarıyla ilgili açıklamalarda da bulununan Güzel, tarihin seyri ve gerçekliği içerisinde bu proğramların yapılması gerektiğine dikkat çekerek Sarıkamış’ın o tarihlerde düşman işgalinde olduğınu, harekatın Erzurum’da planlandığını ve başlatıldığını, 3.Ordu Komutanı Hafız Hakkı Paşa’nın mezarının Erzurum’da bulunduğunu hatırlatarak anma merasimlernin Kars Kapı Şehitliğin’den başlatılmasını arzu ettiklerini söyledi. Güzel onbinlerce Mehmetçiğin, toprağı vatan yapmak uğruna soğuğa, tifüse ve Ruslara karşı vermiş olduğu ve sonu hüzünle biten şanlı mücadelenin yıl dönümünde Allahuekber ve Soğanlı dağlarında bir hilal uğruna canlarını veren şühedayı saygı, rahmet ve minnetle andıklarını ifade etti.