SAĞLIK - 21 Eylül 2022 Çarşamba 11:23

Obezitede merdiven altı uygulama uyarısı: 'Hayatlarını tehlikeye atıyorlar'

A
A
A
Obezitede merdiven altı uygulama uyarısı: 'Hayatlarını tehlikeye atıyorlar'

Türkiye Avrupa ülkeleri arasında obezitede birinci sırada yer alırken, uzmanlar giderek artan rakamlarla korkutan obeziteye karşı uyarıyor.

 İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Obezite Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Feray Akbaş, “Toplumda obezite tehlikesi göz ardı ediliyor. Obezite hem ülkemizde hem dünyada pandemi halinde. Kişi fazla kiloluysa ‘sadece balıketliyim’ diyor, sadece estetik bir sorun olarak görülebiliyor. Hiçbir ilaç obezitede tek başına tedavi yöntemi olamaz. Merdiven altı yöntemlerden kimse fayda görmez, hayatlarını tehlikeye atarlar" dedi.

Son yıllarda sağlıklı gıdalardan uzaklaşılarak işlenmiş gıdaların yoğun şekilde tüketilmesi, hareketsizliğin artması gibi durumlar nedeniyle tüm dünyada obezite rakamları gün geçtikte artıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 53 ülkeyi kapsayan obezite raporunda Türkiye’nin birinci sırada olduğu gözler önüne serilirken uzmanlar obeziteye karşı uyarılarını yineliyor. Türkiye nüfusunda fazla kilolu ya da obez yetişkin oranının yüzde 66.8 olduğu ifade edilirken, kadınların erkeklere oranla daha fazla risk altında olduğuna vurgu yapılıyor. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Obezite Merkezi de Fatih'teki eski Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Binası'nda multidisipliner bir yaklaşımla obezite hastalarına tedavi imkanı sunuyor. Merkezde diyetisyen, psikolog, fizyoterapist, kardiyolog ve hemşireler eşliğinde hastaların fazla kilolarından sağlıklı bir şekilde kurtulmalarına yardımcı olunuyor. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mehmet Toptaş’ın merkezdeki çalışmalara büyük destek verdiğini anlatan Dahiliye Klinik Şefi ve Obezite Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Feray Akbaş da merkez hakkında bilgi verirken, vatandaşlara önemli uyarılarda bulundu. Doç. Dr. Akbaş, obezite merkezinin vatandaşlar için her yönden donanımlı bir alan olduğunu anlatırken vatandaşların merdivenaltı noktalarda sağlık dışı uygulamalara geçit vermemesi gerektiğine vurgu yaptı.

“Hiçbir ilaç obezitede tek başına tedavi yöntemi olamaz”

Obezitenin giderek yükselen bir problem olarak varlığını sürdürdüğünü anlatan ve birçok hastalığı beraberinde getirdiğine dikkat çeken İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dahiliye Klinik Şefi ve Obezite Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Feray Akbaş, “Obezite hem ülkemizde hem dünyada pandemi halinde, dünyada 1.9 milyar insan fazla kilolu ve bunun 650 milyonu obeziteli. Ülkemizde de maalesef Avrupa’da bu konuda birincilik aldık, yüzde 32 oranla obezite konusunda Avrupa’nın en kötü durumda olan ülkesiyiz. Obezite bir pandemi ve kronik bir hastalıktır bu nedenle ciddiyetle ele alınması gerekir. Obezite sadece bir kilo fazlalığı bel çevresi genişliği değildir. Eşlik eden hastalıklarıyla, sebep olduğu komorbiditelerle çok ciddi sonuçlara sebep olmaktadır. Çeşitli kanserlere, safra kesesi taşlarına, psikolojik sorunlara, diz eklem sorunlarına, uyku apne sendromuna daha sayamayacağım pek çok soruna bazı kanser türlerine bile sebep olmaktadır. Zaten Sağlık Bakanlığı onaylı 2 tane ilacımız var. Hiçbir ilaç obezitede tek başına tedavi yöntemi olamaz, obezitenin tedavisi bellidir. Diyet, egzersiz, davranış değişikliği, ilaç ve cerrahi tedavi şeklinde sıralanır. Bizim merkezimiz Avrupa’daki kabul görmüş, özelleşmiş obezite merkezlerinden biri. Haseki binamızda çok donanımlı, çok güzel bir merkezimiz oldu, çok mutluyuz. Obezite konusunda hastaların eğitimi tedavinin çok büyük bir kısmı oluşturuyor. Biz obeziteyle mücadele etmek istiyorsak bu çocukluktan başlamalı. Okul kantinlerinde, okul yemekhanelerinde sağlıklı yiyecek alternatifleri olmalı, bunlar çocuklara sunulmalı. İşyerlerinde sağlıklı yiyecekler öğle yemeklerinde sunulmalı. Fiziksel aktiviteyi arttıracak çevresel düzenlemeler hem okullarda hem işyerlerinde yapılmalı. İşlenmiş yiteceklerdeki yağı, şekeri, tuzu acilen azaltmamız lazım” dedi.

“Hekimin değerlendirmediği bir tedavi yöntemi kabul edilemez”

Kişilerin obeziteyi bir hastalık olarak görerek doğru tedavi yöntemlerine yönelmeleri gerektiğine vurgu yapan Doç. Dr. Feray Akbaş, “Bazen kişi fazla kiloluysa 'ben sadece balıketliyim' diyor, vücut kitle indeksi 30’un üzerinde olan bizim obezite dediğimiz hastalar bile kendini, fazla kilolu grubunda zannedebiliyor. Hekimin değerlendirmediği bir tedavi yöntemi kabul edilemez. Merdivenaltı olarak tabir edilen yöntemlerden kimse fayda görmez, tam tersine hayatlarını tehlikeye atarlar. Bunların çoğunda kalp atışını, tansiyonu arttıran çok zararlı maddeler olabiliyor, bunlardan fayda görmeleri mümkün değil. Toplumda obezite tehlikesi göz ardı ediliyor. Sadece estetik bir sorun olarak görülüyor, hastalık olarak ele alınması gerekir. Obezite olduktan sonra tedavisi gerçekten zor ve uzun o yüzden olmadan önce normal kiloluyken sağlığımızı sürdürmeye devam edelim. Fazla kiloluyken de hemen önlemlerimizi almaya bakalım. Sağlıklı dengeli beslenmek için uğraşalım. Fiziksel olarak aktif olmak için uğraşalım, kalıcı sürdürülebilir yaşam değişiklikleri için gecikmeyelim” diye konuştu.

“Çocukluğumda da kiloluydum, her şeyi yememek lazım”

Merkezde tedavi gören ve uzun yıllardır kilo problemi yaşadığını anlatan 64 yaşındaki Yeter Batur, “Çocukluğumda da kiloluydum. Doktorlarla tanıştıktan sonra vermeye çalıştım, yemek yerken düşünerek yemeye çalıştım. Merdiven çıkarken zorlanıyorum. Babam da kardeşlerimde de kilo sorunu vardı. O yıllar bu kadar bilinçli değildi kimse ama şimdi hepsi bilinçli. Her şeyi yememek lazım, zararlı olan hiçbir şeyi kullanmamak lazım. Ailem ‘Önceden çok güzel yemek yapıyordun’ diyor. Zararlı olan hiçbir şeyi yemek istemiyorum, etrafıma da yapmıyorum. Çevremdeki insanlara burayı hep methediyorum. Böyle bir bölümün açıldığını söyleyerek ben gittim siz de gidin diyorum” ifadelerini kullandı.

Hasibe Karadağ - Alper Suat Tutaşı
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da kurtlar ahıra girdi: 10 koyun telef oldu, 10 koyun yaralandı Erzincan’ın Otlukbeli ilçesinde kurtların ahıra girmesi sonucu 10 koyun telef oldu, 10 koyun yaralandı. Hayvan sahibi, kurtların yerleşim yerleri için tehdit oluşturduğunu söyledi. Otlukbeli ilçesinde yaşanan kurt saldırısı, hayvan yetiştiricilerini tedirgin etti. İlçede Yasin Yıldırım’a ait ahıra giren kurtlar, 10 koyunu telef ederken 10 koyunu da yaraladı. Edinilen bilgilere göre, kurtlar ahıra girerek kısa sürede büyük zarara yol açtı. Sabah saatlerinde hayvanlarının telef olduğunu gören Yıldırım, yaşanan durum karşısında büyük üzüntü yaşadı. Hayvan sahibi Yasin Yıldırım, kurtların artık insanlardan kaçmadığını belirterek, "Kurtlar köpeklerimizi bile kaçırıp öldürüyor. İnsanlara ve yerleşim yerlerine çok yakınlar. Doğaya salınan ve insanlara alışmış bu hayvanlar yıl boyunca bizim için ciddi bir tehdit oluşturuyor" dedi. Sürü sahibi Yasin Yıldırım açıklamasında şunları söyledi; "Erzincan Otlukbeli Küçük Otlukbeli’nde küçükbaş hayvancılık yapıyorum. 6 yıldır burada hayvancılık yapıyorum. İki senedir, bu son iki senedir bu yırtıcı hayvanlar yani kurtlara karşı mücadele veriyoruz ama mücadelemiz hep yarım kalıyor. Geçen sene iki defa çadırlarıma girdi. Biz bir şekilde uyandık çıkardık, yani üç beş tane telefat verdik. Köpeklerimizi alıp götürüyorlar, geçen sene iki tane köpeğimi götürdü. Şu an gördüğünüz gibi gece girip içeriye girmiş. 10’a yakın hayvanım telef oldu. 10’a yakın hayvanım da içeride, onlar da yaralı yani onların kurtulma şansları da yok. Biz bir türlü bunlara önlem alamıyoruz. Önlem alamamamızın sebebi sopayla kovalıyoruz çünkü bunların avlanması, vurulması yasak. Ama yani biz baş edemiyoruz çünkü meraya gittiği zaman hayvanımız, haftada 3-4 tane hayvanımızı çalıp götürüyorlar. Köpekler baş edemiyor, çok akıllı hayvanlar oldukları için bir tanesi köpekleri alıp götürüyor, bir tanesi çobanı oyalıyor, diğeri de hayvanı alıp götürüyorlar. Yani yaklaşık ben diyeyim, iki yılda benim 200-300 hayvan varlığım yani üç beş üç beş şeklinde katledildi ve öldürüldü. Şu anda gördüğünüz gibi içeride de 15-20 tane hayvanım telef oldu. Yani 10 tane telef oldu, 10 tane de yaralı, onlar da telef olacaklar. Biz buna karşı bir önlem alamıyoruz. Aldığımız önlem şurada, bu sene 3 tane çadır Ankara’dan sipariş ettik. İşte bunlarda sıkıntı yok ama o diğerlerinde maliyetin altında olduğumuz için yani maliyeti çok yüksek olduğu için biz bir türlü yani bunu da seneye artık evvelki seneye bir şekilde toparlamaya çalışacağız ama yetkililerden bir önlem istiyoruz. Yoksa durumumuz kötü çünkü bugün bunu yaptı, yarın bir daha gelecek, öbür gün bir daha gelecek. Şimdi biz de sabahtan akşama kadar hayvanla uğraşıyoruz, akşam da işte yorgun düşüp yatıyoruz. Gece de nöbet tutuyoruz ama bu her gün böyle gidemez." Bölgede benzer olayların sıkça yaşandığını ifade eden Yıldırım, yetkililerden önlem alınmasını talep ederek, hem hayvanların hem de vatandaşların can güvenliğinden endişe duyduklarını sözlerine ekledi.
Trabzon Türk sinemasının usta ismi Hülya Koçyiğit Trabzon’da Türk sinemasının usta ismi Hülya Koçyiğit, "Trabzon Film Festivali" dolayısıyla geldiği Trabzon’da Kadın Yaşam ve İstihdam Merkezi’ni ziyaret etti. Burada atölyeleri gezen Koçyiğit’e Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in eşi Arzu Genç eşlik ederken, Koçyiğit, kadınların sergilediği ürünleri hayranlıkla inceledi. Koçyiğit, Karadeniz yöresinin geleneksel ve yöresel dokumaları arasında yerini alan yaklaşık bir asırdan beri kullanılan coğrafi işaretli keşanı dokumaya çalışması dikkat çekti. Koçyiğit, Trabzon’a ilk kez 5 yaşında geldiğini belirterek, "Trabzon’a ilk kez 5 yaşındayken gelmiştim ve ömür boyu birçok kez geldim. O nedenle bu gelişim ilk değil ama Trabzon’da ilk kez bir Film Festivali düzenleniyor. ’İlk’ demek biraz cesaret demek. Dilerim başladığı gibi bol bereketiyle inşallah hem şehrimize hem de sinemamıza çok büyük katkılarda bulunur bu festival. O nedenle bugün buradayım, çok da mutluyum. İyi ki bu seferki gelişimde böylesine faydalı bir mekânı ziyaret etmişim. Her biri birbirinden değerli geleneksel el sanatlarımız burada tekrardan hayat buluyor. Genç kadınlar burada bu mesleği, bu sanatı öğreniyor ve yaşatmaya devam ediyorlar. Bu beni çok gururlandırdı. Hepsinin ellerine, emeklerine sağlık. Burası bir yaşam merkezi. Buradan istifade eden bütün kadınları sevgiyle selamlıyorum. Daha nice nice kadınımızın bu imkânlardan yararlanmasını diliyorum" dedi.