GÜNDEM - 10 Mart 2016 Perşembe 10:30

Oğlunu uyuşturucudan kurtaran annenin feryadı

A
A
A
Oğlunu uyuşturucudan kurtaran annenin feryadı

13 yaşında uyuşturucu kullanmaya başlayan oğlunu uyuşturucudan kurtaran anne yaşadıklarını gözyaşlarıyla anlattı.

İstanbul’da 18 yaşındaki oğlu Devirhan ile birlikte yaşayan Düriye Özlü, uyuşturucu ile 5 yıl önce tanıştıklarını söyledi. ‘Madde bağımlılığı ile mücadele’ projesi için Bursa’ya gelen Özlü, düzenlenen toplantıda yaşadığı sıkıntıları annelere aktardı. Oğluna ilkokula giderken hiperaktiflik teşhisi konulduğunu ifade eden Özlü, “İlkokul bitene kadar oğlumun kullanması için ilaçlar verdiler. Bu ilaçlar yeterli olmadığı için başka ilaç kullanmaya başladık. Son verilen ilacı kullanmaya başladığımızda oğlumda gerçekten gözle görülür bir değişiklik oluyordu. Ben bağımlı olur diye korkuyordum. Doktorlara inandığımız için hiç araştırmadım. Lise çağına kadar bu ilaçları kullandı. Çocuğum diğer arkadaşları gibi koşup oynayamadığı için şikayet ediyordu. İçmek istemiyordu” diye konuştu.

Bir gün işten geldiğinde oğlunun bali kullandığını fark eden anne Özlü, “Oğlumun ağzı bali kokuyordu. Onu apar topar hastaneye götürdüm. Daha snora bonzai kullandığını kendisi söyledi. Bonzai bulamadığında ise çakmak gazı ve bali çektiğini ifade etti. Hastanede tedavi sürecine başladık. İlaçları araştırdığımda ise içerisinde kokain bulunduğunu öğrendim. Oğlum ÇAMATEM’de ayakta tedavi görmeye başladı. Kendisi ile görüşmeye gittiğimde kendisine daha önce kullandığı ilaçların verildiğini bahsetti. Yani vücudundan bir kimyasalı çıkarıp başka bir kimyasalı sokuyorlardı. 2,5 yıl boyunca defalarca yattı çıktı. Ama oğlum uyuşturucuyu bırakmadı” dedi.

Daha sonra Ayık Yaşamda Buluşalım Derneği (AYBUDER) ile tanıştığını belirten Özlü, “Oğlum ile buraya gittik. Daha sonra 5 gün uyuşturucu kullanmadı. Ama sonra yine içmiş bir vaziyette eve geldi. Ben bu zamana kadar her yolu denememe rağmen başarılı olamamıştım. Benim paramla gözümün önünde ölümüne izin vermeyeceğimi belirterek onu kapının dışına koydum. İçin kan ağlasa da bunu yaptım. Defalarca kapıma geldi. Ama içeri almadım. Onu bu şekilde uyuşturucudan kurtulması için ikna etmeye çalıştım. Çünkü istediğiniz kadar ağlayın, yalvarın, çocuğunuz bu illetten vazgeçmiyor” şeklinde konuştu.

“AİLELER KARARLI OLMALIDIR”
Oğlunu kapının dışına koyduktan sonra çektiği acıların tarifi olmadığını belirten Özlü, “Oğlum dışarıda ölür mü, biri ona bir şey yapar mı diye günlerce ağladım. Çünkü evdeki eşyaları, takılarımı, her şeyimizi satarak uyuşturucu almak istiyordu. 4 gün sonra oğlum yalvararak kapıya geldi. İçeri almamı, iyileşmek istediğini, ne yapması gerekiyorsa hazır olduğunu söyledi. Allah’a şükür şu anda kurtulma sürecine girdik. 2 yıldır kullanmıyor. Bağımlı bir kişinin önüne hazır sofra, sıcak bir yatak verirseniz, bütün ihtiyaçlarını karşılarsanız, ondan kurtulması mümkün değil. Acımak, canım, cicim ve yavrum demek iyi gelmiyor. Biraz ters duygu ile yaklaşmak gerekiyor. Bunu yaparken anne ile babanın da aynı kararlılıkta olması gerekiyor. Çünkü bu bir hastalık, aynı şeker gibi. Her zaman kontrol altında tutulması gerekiyor” dedi.

“ÖĞRETMENLERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR”
Okullarda da rehber öğretmenlerin bu konuda bilinçlenmesi gerektiğinin altını çizen anne Özlü, “Çünkü yaramaz çocuk istemiyorlar. Bütün çocukların aynı olmasını istiyorlar. Bu çocukların ilgi alanları araştırılmalıdır. Çocukları buna yönlendirmelidir. Çocukların bir başka isteği ise anne ve baba tarafından sevilme ve onaylanma duygusudur. Biz onların adına bütün kararları alıp seçim hakkını asla vermiyoruz. Bütün hayatlarını biz yönlendirmeye çalışıyoruz. Bunu yap, şunu yap, işini ben seçeyim diyoruz. Kendi yapamadıklarımızı onların üzerinden deniyoruz” diye ebeveynlere ve öğretmenlere seslendi. 

ABDULLAH ÇİBİR 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Depremde tamamen yıkılan Emek Mahallesi, inşa çalışmalarıyla yeniden ışıl ışıl Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan ve depremde yaşanan yıkımlarla yerle bir olan Emek Mahallesi, enkazın kaldırılmasıyla boş araziye dönmüştü. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın çalışmalarıyla Emek Mahallesi, binalarla doldu ve ışıl ışıl çehreye kavuştu. Kahramanmaraş merkezli depremde en çok yıkımın olduğu Hatay’da binlerce bina yerle bir olurken yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetti. Asrın felaketinin en çok hasara uğrayan ilçesi olan Antakya kent merkezi, depremden sonra enkazın kalkmasıyla bomboş araziye dönmüştü. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kısa sürede çalışmalara başlamıştı. Depremzede vatandaşların yuvalarına kavuşmaları için gece gündüz emek veren ekiplerin çalışmalarıyla Antakya kent merkezi adeta yeni baştan inşa edildi. Depremden önce gecekondu ve harabe evlerin olduğu Emek Mahallesi’nde; asrın inşasının ardından modern, estetik ve sağlam görünümlü yeni konutlar yapıldı. Depremin ardından enkazın kalkmasıyla çorak araziye dönen mahalle, inşa çalışmalarının ardından afetzede vatandaşlarını bekleyen sıcak yuvalara dönüştü. "Enkazın kalkmasıyla bomboş araziye dönmüştü, devletimiz gücünü burada göstererek evlerimizde ışıklar yanmaya başladı" Depremle birlikte boş araziye dönen mahallesinin yeniden inşa edildiğini söyleyen Emek Mahallesi Muhtarı Celal Sarı, "Cumhuriyet Caddesi üzerindeyiz ve arkamda bulunan yerde Emek Mahallesi. Deprem olduktan sonra bu mahallede hiçbir şey kalmamıştı. Binalarımızın çoğu ağır hasarlı veya yıkılmıştı. Mahallemde de birçok can kaybı da oldu. Mahallemizde birçok yerde sadece ağaçlarımız kalmıştı. Depremden sonra mahallemiz enkazla doluydu ve sonra enkaz kaldırılmıştı. Enkazın kalkmasıyla bomboş araziye dönmüştü. Sadece sağlam kalan ağaçlarımızdı. Devletimizin gücünü burada görülmektedir. Evlerimizin ışıkları yanmaya başladı. Allah da en kısa zamanda mahalle sakinlerimizle birlikte oturmamızı nasip etsin. İnşallah böyle acılarda yaşamayız. Bu mahalleyi deprem dümdüz boş araziye çevirdi. Devletimizin gücü o kadar güzel ki burada yapılan işler anlatmakla bitmez. Sadece görmeleri gerekiyor. Emek Mahallesi’ne gelin bakın neler yapıldığını görün. Sayın Cumhurbaşkanıma teşekkür ederim. Depremden önce burası gecekondu ve harabe evler vardı, şimdi ise her şey yapıldı ve dört dörtlük oldu" ifadelerini kullandı.
Kocaeli YEDEP 2026 proje teklif çağrısı yayımlandı: Başvurular 1-31 ocak tarihleri arasında alınacak Kocaeli’de Yerel Destek Programı kapsamında 2026 Yılı Proje Teklif Çağrısı ilan edildi. Sivil toplumun güçlendirilmesi ve katılımcı yerel yönetim anlayışının yaygınlaştırılmasını hedefleyen program için STK’lara yönelik bilgilendirme ve eğitim süreci başlarken, başvurular 1 Ocak’ta başlayacak ve 31 Ocak’ta sona erecek. Yerel Destek Programı (YEDEP) 2026 çağrısı, önceki yıllarda olduğu gibi kentlilik bilincinin artırılması ve katılımcılığın güçlendirilmesi ana temasıyla hayata geçirilecek. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Kent Konseyi ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle sürdürülen program kapsamında; gönüllülüğün teşvik edilmesi, toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi, yerel değerlerin korunması ve tanıtılması, sürdürülebilir kalkınma ve kapsayıcılığın desteklenmesi öncelikli alanlar arasında yer alıyor. 2022 yılından bu yana kesintisiz devam eden YEDEP ile kentte daha bilinçli, katma değeri yüksek ve iş birliğine dayalı projelerin hayata geçirilmesi amaçlanıyor. STK’lara yönelik bilgilendirme ve eğitimler düzenlenecek Proje teklif çağrısının ilan edilmesiyle birlikte, Kocaeli genelinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarına yönelik bilgilendirme ve eğitim toplantıları düzenlenecek. Toplantılarda programın kapsamı, hedefleri ve başvuru süreçleri detaylı şekilde anlatılacak, katılımcılara rehberlik sağlanacak. Eğitimlerin yer ve tarihleri, STK’lara SMS ve e-posta yoluyla duyurulacak. YEDEP 2026 için son başvuru tarihi 31 Ocak 2026 olarak belirlendi. Sivil toplum kuruluşları proje başvurularını, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren online olarak yapabilecek. Kimler başvurabilir? YEDEP 2026’ya başvuracak kuruluşların; kar amacı gütmeyen tüzel kişiliğe sahip STK (dernek, vakıf, federasyon veya konfederasyon) olması, Kocaeli’de faaliyette bulunması, son yıla ait beyannamesini vermiş olması, Sivil Dünya Kocaeli platformuna kayıtlı bulunması gerekiyor. Program kapsamında küçük, orta ve büyük ölçekli olmak üzere üç ayrı destek alanı bulunuyor. Küçük ölçekli projeler için STK’nın 2026 yılı veya öncesinde kurulmuş olması, orta ölçekli projeler için STK’nın 2024 yılı veya öncesinde kurulmuş ve mali, proje ile idari kapasite açısından deneyimli olması, büyük ölçekli projeler için ise STK’nın 2023 yılı veya öncesinde kurulmuş ve yeterli deneyime sahip olması şartı aranıyor.