GÜNDEM - 18 Şubat 2018 Pazar 03:12

Ömer Ali'nin tek çaresi beyin kök hücre ameliyatı

A
A
A
Ömer Ali'nin tek çaresi beyin kök hücre ameliyatı

Eskişehir’de geçirdiği havale sonucunda 11 aydır yatağa mahkum olan 22 aylık Ömer Ali Boztepe'nin tek kurtuluşu beyin kök hücre ameliyatı olmak.

Ömer Ali 11 ay normal bebekler gibi büyümesini sürdürdü. Anne ve babası oğullarının büyümesini izlerken küçük çocuk havale geçirdi. Beyninde hasar oluşan Ömer Ali, yatağa bağlı oldu. İki kez ameliyat geçiren küçük Ömer’in beyin atağı sonucunda bacakları yana doğru ayrıldı. Üstelik acısını sadece gözlerinden dökülen yaşlar anlatıyor. 11 aydır oğlunun başından ayrılmayan anne Derya Boztepe de dua ederek biran önce sağlığına kavuşmasını istiyor. Gözyaşları dinmeyen anne, oğlunun yaşaması için küçük bir odada kendi imkanları ile mücadele veriyor. Boğazı dolan Ömer Ali, küçük bedeni ile ölümle burun buruna gelirken, annesi hemen temizliyor. Aksi halde küçük çocuk nefes alamayarak ölme riski taşıyor. Anne Derya Boztepe bu yüzden oğlunun başından bir dakika ayrılmıyor. Bir köy evinde oğluna bakmaya çalışan annenin maddi imkanları da ne yazık ki yetersiz. Anne Derya Boztepe, oğlunun üşümemesi için odayı elektrikli soba ile ısıtırken, kendisi de odada bulunan yastıkların üzerinde uyuyor. Ömer Ali’nin yaşaması için beyin kök hücre nakli gerekli. Bu ameliyatı Türkiye’de yapan bir hastane bulunuyor. Anne oğlunun yurt dışına gitmesi durumunda düzeleceğinden umutlu. Bunun için de gerekli olan 1 milyon lirayı bulamayan aile çaresiz.
Anne Derya Boztepe, ‘Oğlum gözlerimin önünde eriyor. Yardım edin” diye çığlık atarken başka çaresinin de olmadığını belirtiyor. Oğlunun hastalığı hakkında konuşan anne Derya Boztepe, “Ömer ali 22 aylık şuanda. 11 aylık iken nöbet geçirdi. Nöbet geçirdiği sırada beyni oksijensiz kaldığı için hasar oluştu. Beyinde ödem başladı. 45 gün boyunca Ömer bilinçsizdi. Bilinci 46’ıncı gününde yerine geldi ama hareketi yok. Bacaklarından dolayı pozisyonda veremiyorum. Çok bir zor durum. Ömer geçirdiği operasyonlardan sonra 5 ayına kadar bacakları normaldi. Daha sonra beyinden dolayı bacaklar bu duruma geldi. Beyinde kriz geçirdiği için bacakları bu şekilde çekti. Ne yaptık ettik, doktorlar bu duruma ‘yapacak bir şey yok. Beyinle alakalı olduğu için, beyin ne zaman düzel derse düzelecek’ dediler” diye konuştu.

Ömer Ali'nin tek çaresi beyin kök hücre ameliyatı

“Farklı kurumlardan yardım için aradılar”
İlk haberin ardından kendisini yardım için arandıklarını ifade eden Boztepe, “Farklı kurumlarından arayıp durumumuzu sordular. Eve de geldiler. Eskişehir Devlet Hastanesi Başhekimi Yaşar Bildirici, bize ulaştı. Bir vatandaşta arayıp destek olmak istediğini söyledi” dedi.

Kendilerine yardım edilmesinden başka umutlarının olmadığını çaresiz bir şekilde anlatan gözüyaşlı anne Derya Boztepe, konuşmasının devamında yardım beklediğini şu cümlelerle ifade etti:
“Ben Ömer’in biran önce sağlığına kavuşmasını, yurt dışına gönderilmesini istiyorum. Benim tek hayalim ve isteğim bu. Eskisi gibi anne demesini, emeklemesini istiyorum. Atakları oluyor. Böyle giderse durumu tehlikede. Evde zor bakıyorum. Ben de bir anne olarak korkuyorum. Sürekli yatakta olduğu için ilaçlarda kilo aldırıyor. Başından 5 dakika bile ayrılamıyorum. Nefesi tıkanıyor. O tıkanmayı almazsam, ölecek. Ne olur benim sesimi duyun. Oğlum gözümün önünde eriyor. Bana yardım edin.” 

Ömer Ali'nin tek çaresi beyin kök hücre ameliyatı

Aydın Sarıoğlu - Mustafa Kaplan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."