GÜNDEM - 31 Aralık 2014 Çarşamba 15:00

Özlenen tablo: Polis-öğrenci kol kola

A
A
A
Özlenen tablo: Polis-öğrenci kol kola

Antalya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM), Gelecek Sizinle Projesi kapsamında 9'uncu sınıf öğrencilerine gençlik ve güvenli gelecek konferansı verdi. Antalya Emniyet Müdürü Cemil Tonbul ve TEM Şube Müdürü Taha Gün, öğrencilerle kol kola girerek birlik ve beraberlik mesajı verdi.

Falez Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Turizm Otelcilik Meslek Lisesi 9'uncu sınıf öğrencilerine, ‘Gelecek Sizinle Gülecek Projesi’ kapsamında gençlik ve güvenli gelecek konferansı verildi. Antalya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM), proje kapsamında öğrencilerin gerçek arkadaşlığın, güçlü iletişimin, önyargısızlığın, bireyin kendisini fark edebilmesinin ve olumlu bir yaşam hedefi belirlemenin öneminin vurgulanmaya çalışıldığı bildirilirken, böylelikle terör grupları ile mücadele etmenin yanında tüm suçların engelleme çabası içinde olunduğu kaydedildi.

"ANNELERİN GÖZÜNDE ÇOCUKLAR HİÇBİR ZAMAN BÜYÜMEZ"

TEM Şube'de görevli Feray Başlayıcı, ailelerin öğüt vermenin yanında örnek olması gerektiğinin altını çizerek, anne ve babaların çocukları için en iyi şeyleri istediğini aktardı. Ailelerin çocukları için her zaman iyi niyetli olduğunu ifade eden Feray Başlayıcı, "Annelerin gözlerinde çocuklar hiçbir zaman büyümez. Gençlere nasihat ve öğüt vererek bir şey yaptırmak çok zor. Çocuklar reşit, ergen oluncaya kadar anne ve babaların yanında yaşamak zorunda. Bu kanunla belirlenmiştir. Maddi koşullar ne olursa olsun anne ve babalar çocuklarının iyiliklerini ister. ‘Gideceğim, gelmeyeceğim, kapıyı çarpıp çıkıyorum’ demek doğru değil. Gittiğiniz yerde iki gün rahat edersiniz, üçüncü gün evinize dönmek istersiniz" diye konuştu.

"HİÇ KİMSE TEK BAŞINA MUTLU OLAMAZ"

Başlayıcı, ailelerden çocuklarına önerilerde bulunmanın yanında dinlemelerini ve onlara örnek olmasını istedi. Alınan en değerli hediyenin ‘hayat’ olduğunun altını çizen Başlayıcı, şunları söyledi: "Hayata karşı en büyük borcumuz mutlu olmaktır. Kişiyi, sevgi, insan mutlu edebilir. Hayatta hiç kimse tek başına mutlu olmamıştır. Ailenin çocuğunun arkadaşını seçmesine karışma hakkı yoktur. Tabi ki ölçütü de var. Bazı arkadaşların kötü alışkanlıkları olabilir. Herkes arkadaşını ve dostunu kendisi seçer. Bunlardan doğacak fayda ve zarardan kişi kendi sorumludur. Yanlış bilgi yanlış kararlara sebep olur. Bu karar sizi farkında olmadan suça itebilir"

Yanlış bilginin iki kaynağının arkadaş ve sosyal medya olduğunu kaydeden Başlayıcı, arkadaştan da gelse bilginin gerçekliğinin araştırılması uyarısında bulundu. Seçilemeyen özelliklerden dolayı kimse için ayrımcılık yapılmaması gerektiğini kaydeden Başlayıcı, "Kimseyi ayrımcılıkla yargılamamalıyız. Ayrımcılık, bölünmenin başlangıcıdır. Bölünmeyelim, birlikte olalım, hep birlikte olalım. Farklılıklarımız zenginliğimiz olsun" ifadelerini kullandı. Başlayıcı, tüm öğrencilerin kol kola girerek birliktelik mesajı vermesini istedi.

'BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM' ŞARKISINI SÖYLEDİLER

İl Emniyet Müdürü Cemil Tonbul, TEM Şube Müdürü Taha Gün, öğrencilerle kol kola girerek ‘Bir başkadır benim memleketim’ şarkısı eşliğinde birlik ve beraberlik mesajı verdi. Bugüne kadar 23 lisede 6 bin öğrenci, 160 öğretmene konferans verildiği, eğitim döneminin sonuna kadar 30 bin öğrenciye ulaşılmasının hedeflendiği bildirildi. 

İSA AKAR-ALPARSLAN ÇINAR

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."