EKONOMİ - 17 Ağustos 2017 Perşembe 12:06

Palandöken, 'En çok ekmek israfı fırın ve hanelerde yapılıyor'

A
A
A
Palandöken, 'En çok ekmek israfı fırın ve hanelerde yapılıyor'

İsraf edilen ekmeğin günde 5 milyonu geçtiğine dikkati çeken TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde günde üretilen ekmeğin yüzde 5,4’ü israf ediliyor. Bu israfın 3 milyonu fırınlarda, 1,4 milyonu hanelerde, 0,5 milyonu personel ve öğrenci yemekhanelerinde israf ediliyor” dedi.

 

Ekmek israfının fazla olduğuna vurgu yapan Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Toprak Mahsülleri Ofisi’nin 2013 yılında ekmek israfı üzerine yapmış olduğu araştırmanın sonuçlarına göre 250 gramlık standart ekmek üzerinden Türkiye’de günde 22 bin 719 ton, yılda 8,29 milyon ton, günde 90,9 milyon adet, yılda 33,2 milyar adet ekmek üretiliyor. Tüketim günde 21 bin 496 ton, yılda 7,85 milyon ton, günde 86 milyon adet, yılda 31,4 milyar adet. İsraf edilen ekmek miktarı ise günde bin 223 ton, yılda 447 bin ton, günde 4,9 milyon adet, yılda 1,79 milyar adet. Yani üretilen ekmeğin yüzde 5,4’ü israf edilmiş oluyor. Son zamanlarda ülkemizde yaşanan göçler ve artan nüfus göz önünde alınınca günlük israfın 5,2 düzeyinde olduğu tahmin ediliyor” diye bilgi verdi.

“En çok ekmek israfı fırınlarda ve hanelerde meydana geliyor”

En çok ekmek israfı yapılan alanın fırınlar olduğunu hatırlatan Palandöken, “Bir günde israf edilen 5,2 milyon adet ekmeğin; 3 milyonu fırınlarda, 1 buçuk milyonu evlerde, 0,5 milyonu ise personel ve öğrenci yemekhaneleri ile lokanta ve otellerde israf ediliyor. Bu israfın temel sebeplerinin başında ise yerel yönetimlerin haksız olarak fırıncı esnafı ile yaptığı rekabet gelmektedir. Bir diğer sebeb ise hanelerin fazla ekmek almasından kaynaklanıyor. Bunun uçun yerel yönetimler mutlaka bu haksız rekabete son vermelidir. Ekmeğin uygun olmayan koşullarda muhafaza edilmesi ya da bayat ekmeğin ne şekilde değerlendirileceğinin bilinmemesi de israfa en çok yol açan sebepler arasında. Dinimizde de israf haram kılınmıştır. Evimizde fazla veya bayatlamış ekmeği tost, köfte harcı, peksimet ve benzeri şekillerde değerlendirerek israfın önüne geçebiliriz” şeklinde konuştu.

“Günde israf edilen 5,2 milyon ekmek ile 4,5 milyon kişi doyar”

İsrafın önüne geçilmesi için yeni kampanya ve projeler üretilmesi gerektiğine vurgu yapan Palandöken şunları söyledi:

“2013 yılında yapılan yüzde 18'lik tasarruf ile ekonomimize 2,8 milyar TL kazandırılmış. Bu oranın artırılması için israfa karşı mücadele televizyonlarda gösterilen kamu spotları ile desteklenmelidir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 2012 yılında başlatılan ve TESK olarak destek verdiğimiz israfı önleme kampanyası gibi yeni kampanyalar yapılmalıdır. Günlük israf edilen 5,2 milyon adet ekmek ile 4,5 milyon kişinin 1 günlük ihtiyacı giderilebilir. Bu duyarlılık ile israfla her alanda savaşmalıyız.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’in barajlarında su seviyesi düştü İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, İzmir’in içme suyu ihtiyacını sağlayan Tahtalı, Gördes ve Balçova barajlarındaki su seviyelerinin önceki yıllara oranla düşmesine rağmen kısa vadede kentte bir susuzluk tehdidi bulunmadığını açıkladı. İZSU Genel Müdürlüğü, kentin su ihtiyacının yarıya yakınını karşılayan Tahtalı, Balçova ve Gördes barajlarındaki güncel doluluk oranlarını açıkladı. Doluluk seviyesi Tahtalı Barajı’nda yüzde 31, Balçova Barajı’nda yüzde 76, Gördes Barajı’nda ise yüzde 13 olarak kayıtlara geçti. 3 barajdaki toplam su miktarı ise 188 milyon metreküp oldu. Bu üç önemli kaynağın dışında kente su sağlayan Ürkmez Barajı yüzde 43, Güzelhisar Barajı yüzde 86 ve Kutlu Aktaş Barajı ise yüzde 41 doluluk oranına sahip. Tahtalı’da 2008’den beri en düşük seviye Tahtalı, Balçova ve Gördes barajlarındaki su miktarının İzmir’in yaklaşık 8 aylık su ihtiyacını karşılayacağı bildirildi. İZSU yetkilileri Tahtalı Barajı’nda 2008 yılından bu yana en düşük su seviyesinin gözlendiğini belirtirken, su seviyesindeki düşüşün azalan yağışlardan kaynaklandığı vurgulandı. Açıklamada İZSU’nun kente kesintisiz içme suyu sağlamaya yönelik çalışmalarının devam ettiği ifade edilirken, “Barajlarımızda hiç yağış olmasa bile yıl sonuna kadar yetecek su mevcut; ayrıca yer üstü su kaynaklarının yanında kentimizin yer altı su kaynaklarından da faydalanıyoruz. Ancak uzun vadede yaşanabilecek susuzluk tehdidine karşı suyun tasarruflu kullanılması tüm toplumumuz açısından büyük önem taşıyor” denildi.
İstanbul Cam döşemesinin altında sergilenen eserlerle adeta müze olan Koca Mustafa Paşa Camii ibadete açılıyor Fatih’te Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak 1059’da inşa edilen ve Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen yapının 2021 yılında başlanılan restorasyonunda sona gelindi. Bizans mimarisine ait çini, mermer ve sütunların yanı sıra cehennem tasvirlerinin yer aldığı freskler keşfedilen caminin zemini camla döşenerek adeta müzeye çevrildi. Yarın ibadete açılacak olan 965 yıllık caminin son hali ise havadan görüntülendi. Fatih’te Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak 1059’da inşa edilen ve Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülen yapı Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2021 yılında restore edilmeye başlandı. Tarihi camide sürdürülen çalışmalar esnasında hem Bizans hem de Osmanlı Cihan Devleti dönemlerinin özenle korunduğu görüldü. Yapının içi, bir metre kadar toprakla doldurulduğu için katmanda yapılan kazılarda, Bizans devrinin özgün kotuna inilerek zeminde zengin bir döşeme mozaiğiyle karşılaşıldı. Restorasyon çalışmaları çerçevesinde Bizans mimarisine ait çini, mermer ve sütunların yanı sıra cehennem tasvirlerinin yer aldığı fresklerin keşfedildiği yapının zemini camla kaplanarak adeta müzeye çevrildi. Halısı kaldırıldıktan sonra ortaya çıkan cam zeminin altına döşenen ışıklandırma sistemiyle, Bizans ve Osmanlı tarihine ışık tutan eserler sergileniyor. Yerli ve yabancı turistlerin ziyaret noktaları arasında yer alan cami, Sahabe Cabir bin Abdullah’ın türbesinin olması sebebiyle halk arasında Hazreti Cabir Camii adıyla da biliniyor. Restorasyonda depreme karşı da güçlendirilen 965 yıllık tarihi cami yarın ikindi namazının ardından ibadete açılacak. Öte yandan, restorasyonu tamamlanan tarihi camiinin son hali havadan görüntülendi. “Cam döşemenin altında restorasyon sırasında çıkmış arkeolojik buluntular sergilenecek” Hz. Cabir Camii’nin tarihi hakkında bilgi veren Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü Sanat Eserleri ve Yapı İşleri Şube Müdürü Feyyaz Fidan, “Hz. Cabir Camii diğer adıyla Atik Mustafa Paşa Camii 1059 yılında bir manastır yapısı olarak inşa edildi. Sultan 2. Bayezid’in sadrazamlarından Koca Mustafa Paşa tarafından camiye çevrildi. Hz. Cabir Camii, içerisinde İstanbul kuşatması için gelen Sahabe Cabir bin Abdullah’ın türbesinin olması sebebiyle Hz. Cabir Camii olarak da bilinmektedir. Yaklaşık bin yıldır ayakta duran bu yapı tarihsel süreçte birçok deprem ve yangına maruz kaldı. 1509 depreminde bir hasar aldığını kaynaklardan öğrenebiliyoruz. 1792 yılındaki Balat yangınında ve küçük kıyamet olarak adlandırılan İstanbul depreminde bir hasar aldı. Bu depremde minaresi yıkıldı, kubbesi de tahribata uğradı. Yıkılan eski minare yerine kesme taştan bir minare inşa edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak Hz. Cabir Camii’nin rölöve ve restitüsyon projelerini 2018 yılında Koruma Kurulu’na onaylattık. 2021 yılında ise restorasyon çalışmalarına başladık. Öncelikle araştırma kazıları ve raspa çalışmaları yaptık. Bu yapı içerisinde 1 metreye kadar kazı yapıldı ve 1 metre sonunda yapının ilk dönemine ait opus sectila ismiyle biline döşeme bulundu. Cam döşemenin altında restorasyon sırasında çıkmış arkeolojik buluntular, seramik ve mozaik parçaları, Osmanlı dönemine ait özgün şeşhaneler gibi restorasyonda çıkmış eserler sergilenecek. Halı kaldırıldığında ziyaretçiler bu görüntüyle karşılaşacaklar” dedi. “Restorasyonda depreme karşı yapı güçlendirildi” Restorasyonu tamamlanan Hz. Cabir Camii’nde yapılan çalışmaları anlatan Feyyaz Fidan, “Yapının iç ve dış bedeninde raspa yapıldı. Eski onarımlarda yapılmış çimento esaslı sıvalar raspa edildi ve iç yüzeylerde freski sıvalara rastlandı. Freski sıvalar ve ’opus sectila’ belgelemesiyle, konservasyonu yapıldı. Bilim Kurulu kararı doğrultusunda yapının katmanlarının gösterilmesi adına harim içerisinde çelik konstrüksiyon ve üzerine cam bir döşeme yapıldı. Caminin iç tezyinatı hakkında bilgi vermek gerekirse, bitkisel kalem işleriyle süslenmiş bir yapıdır. Ve restorasyonda kalem işlerinin ihyası tamamlandı. Dış cephede özgün harç terkibine uygun derz yapıldı. Bu restorasyonda depreme karşı da yapı güçlendirildi. Enjeksiyon imalatı yapıldı. Minaresi şerefe kotuna kadar söküldü ve özgün tekniğinde tamamlandı. Kubbe üst örtüsü kurşunları yenilendi. Kirpi saçak imalatları yapıldı. İçlik, dışıklar, tüm kapılar, pencereler özgün malzeme cins ve boyutunda yenilendi. Özgün türbe kapısı ve Mahmud Güneşi fümigasyon işleri yapıldı. Hz. Cabir Camii’nin restorasyonunu en kısa sürede tamamlayarak ibadete açılmasını planlıyoruz” ifadelerini kullandı.