GÜNDEM - 11 Ekim 2018 Perşembe 13:40

Prof. Dr. Kalfoğlu: “Suudi gazeteci öldürüldüyse mutlaka bir iz bırakılmıştır”

A
A
A
Prof. Dr. Kalfoğlu: “Suudi gazeteci öldürüldüyse mutlaka bir iz bırakılmıştır”

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ortadan kaybolması olayına ilişkin soruşturmalar devam ediyor. Gazeteciye ne olduğu konusu hala gizemini korurken, olayla ilgili spekülasyonlar da artıyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi (İYYÜ) Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ersi Abacı Kalfoğlu, gazetecinin öldürülmesi durumunda arkasında mutlaka bir iz bırakılacağının altını çizdi.

Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna girdikten sonra bir daha haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın akıbeti belirsizliğini koruyor. Konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulunan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ersi Abacı Kalfoğlu, gazetecinin öldürülmesi durumunda, olay yeri incelemesiyle mutlaka bir delil bulunacağını ifade etti.

“Öldürme durumu varsa, olay yerinde kan lekesi bulmak mümkün”

Gazetecinin öldürülmesi durumunda olay yerinde mutlaka bir iz bulunacağını söyleyen Prof. Dr. Kalfoğlu, özellikle kan lekelerinin temizlense bile kimyasal tetkikler ile tespit edilebileceğini belirterek şöyle konuştu: “Böyle bir olayın olduğunu varsayarsak, olay yerinde kan lekesi bulmak mümkündür. Özellikle parçalama ve ateşli bir silahla öldürme durumu varsa, mutlaka arkasında bir iz bırakır. Tabi esas önemli olan bu kan lekesinin kime ait olduğudur. Çünkü lekenin başka birine ait olduğu da söylenebilir. Bunun net olarak anlaşılması için olay yerinde hücre kalması ve bu hücrenin incelenmesi gerekir. Hatta büyük bir biyolojik örnek varsa, hücreden DNA tetkiki yapmak mümkün olabilir. Bu aşamada bulunan DNA’nın tetkikinin karşılaştırılması da gereklidir. Bu da kaybolan gazeteciye ait biyolojik örneklerin tespit edilmesiyle gerçekleşebilir. Tabi tüm bunlar çok ciddi bir olay yeri incelmesiyle elde edilebilecek delillerdir.” 

“Deliler yok edilemez”

Böyle bir durumun söz konusu olması dâhilinde delillerin yok edilmesinin mümkün olamayacağını da belirten Prof. Dr. Kalfoğlu, “Böyle bir olayın olduğunu varsayarsak, deliller büyük ölçüde gözle görülemez hale getirilebilir. Ancak delillerin tamamen yok edilmesi mümkün değildir. Özellikle bu durum kan lekeleri için geçerlidir. Günümüzde kimyasal tetkiklerle temiz bir zemin üzerinde bile gözükmeyen kan lekesinin tespiti mümkündür. Ancak işlem önlem alınarak gerçekleştirildiyse herhangi bir şey bulunamayabilir ” diye konuştu.

  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”