“Türkiye için Rusya, Almanya kadar ekonomi açısından vazgeçilmez bir ülkedir” diyen Prof. Dr. Karasar, “Sadece enerji işbirliği konusunda değil, stratejik anlamda Rusya, Türkiye için önem arz eden ülkelerden biri. Bu yüzden Türkiye ve Rusya’nın ilişkilerinin kötü olması iki taraf için de arzu edilebilir bir şey değildi. İlişkilerin düzeltilmesi için tarihi, dev bir adım atılmıştır. Türkiye bu iki ülkeyle ilişiklerini her zaman dengeli ve ticari çıkarlarına uygun bir paralelde yürütmesi gerekir” dedi.
“Planlı ve yol haritalı yeni bir başlangıç yapılıyor”
Şimdiye kadarki Türk-Rus ilişkilerinin el yordamıyla geliştiğini kaydeden Karasar, “Türk-Rus ilişkileri, Kasım 2015’e kadar biraz el yordamıyla, günlük ihtiyaç ve Pazar ekonomisine göre gelişmişti. Şimdi görünmen o ki daha planlı ve yol haritalı yeni bir başlangıç yapılıyor. Bıraktığımız yerden başlamıyoruz, yeni başlangıç yapıyoruz daha sağlam temellere özellikle ithalat ihracat ilişkisinden, enerji iş birliğine ve turizm gibi konuları daha sağlam zemine oturtarak devam edeceğiz tabi iki ülke arasındaki hem bölgesel hem küresel bazı konulardaki görüş ayrılıkları tamamen bitmiş değil. Ukrayna, Suriye gibi konular üzerinde iki tarafında diyalog zamanlamaları açısından önemli bir adım. Bugün Rusya ile olan ilişkilerin normalleşmesi yeniden sağlam bir zemine oturarak başlaması bu yönde atılmış dev bir adımdır diye düşünüyorum” açıklamalarında bulundu.
“Rusya’nın, Suriye’deki varlığı hep sürecektir”
“Turizmde milyonlarla ifade edilecek kadar insan geliyor ülkemize ve bunların gelişleri çok büyük lojistik operasyonlarla oluyor” diyen Karasar sözlerine şöyle devam etti;
“Rusya ile hadiseler olmasaydı gelmesi beklenen 4 milyonun üzerinde turistti. Hemen yarın Rusya’dan turist akışının başlamasını beklemek mümkün değil. Ancak şu var hem sezon sonu için hem de kış için en önemlisi de önümüzdeki yaz için hazırlıklara şimdiden başlanması ve tamamlanması hayati önem arz ediyor ki süreklilik sağlansın. Turizm öyle bir sektör ki bir yıllık krize dayanabilir ama bu süze uzayınca tabi orada yapmış olduğunuz atılımlar atılır hale gelmeye başlıyor. Suriye meselesinde Rusya’nın katkısı olmadan çözüm bulunamayacağını ilk biz söylemedik, bunu Amerikalılarda kabul ettiler. Bugün bizim geldiğimiz nokta da Rusya’nın Suriye’deki varlığını kabul eden onunla Suriye politikasını yürüten noktaya gelmiş bulunmaktayız doğrusu da budur. Rusya 1970’lerin başından beri bölgede deniz üssü sahibi. Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığı devam edecek. Suriye hiçbir zaman savaş öncesi Suriye’ye dönmeyecek ancak Rusya’nın oradaki varlığının devam edeceğini bildiğimizi için en azından kanalları açık tutmak farklılıkları minimize etmek için iletişim kanalarını kullanmak en akıllıca çözüm gibi görünüyor.”
