GÜNDEM - 25 Mayıs 2021 Salı 12:03

Prof. Dr. Kutlu: "Türkiye'deki katil arılar insanların değil, doğanın katili"

A
A
A
Prof. Dr. Kutlu: "Türkiye'deki katil arılar insanların değil, doğanın katili"

İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu, Türkiye’de ‘katil arı’ olarak adlandırılan arı türlerinin, arı alerjisi bulunanlar dışında insanları öldürmediğini, doğaya ve bal arılarının üretimine zarar verdiğini belirterek, “Onlar, arıcıların ‘katil’ adını koydukları arılar. Dünyada rastlanan, nadir ölümlere yol açan, saldırgan ve aşırı büyük, zehirli Asya eşek arıları bildiğimiz kadarıyla şu ana kadar Türkiye’de görülmedi” dedi.

Kestane düşmanı!

Kestane ağaçlarının çiçek açmasını engelleyen ve kurumasına neden olan gal arısı Türkiye'de ilk olarak Yalova ile Bursa bölgesinde ortaya çıktı. Düzce ve Zonguldak'tan sonra Giresun’da da görülen, Ordu’daki arıcıları da tedirgin eden ve ‘katil arı’ olarak adlandırılan arı türünün, sanıldığı gibi alerjisi bulunanlar dışında insanlarda ölümlere yol açmadığı, kestane ağaçlarının çiçek açmasını engellediği ve kurumasına neden olduğundan bu şekilde adlandırıldığı belirtildi.

“Türkiye’de aşırı saldırgan ve büyük Asya arıları şu ana kadar görülmedi”

Medical Park Ordu Hastanesi İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu, Türkiye’deki katil arıların, insanların değil doğanın katili olduğunu söyledi. Kestane ağaçlarının dengesini bozan bu arı türünün, çiçek açmalarını engellediğini ve bu adı arıcıların koyduğunu belirterek, “Dünyada rastlanan, nadir ölümlere yol açan, saldırgan ve aşırı büyük, zehirli Asya eşek arıları bildiğimiz kadarıyla şu ana kadar görülmedi. Normalde katil arı lafını duyunca insanı bir korku basıyor, ‘insan öldüren arı’ olarak akıllara geliyor ama normalde bu durum öyle değil. Amerika’da çok sık rastlanan bir durum. Türkiye’de katil arı olarak bahsedilen arı tipi anavatanı Çin ve Asya olan gal tipi arılar dediğimiz, özellikle kestane ağaçlarının tomurcuklarına, larva bırakarak, onların çiçek açmasını engelleyen ve kestane ağaçlarından arıların yararlanmasını engelleyen, kestane balı üretimini azaltan bir arı” diye konuştu.

“İnsanlara saldırıp sokan bir tür değil”

Bu arı türünün, insanlara saldırıp sokan bir tür olmadığını aktaran Prof. Dr. Ali Kutlu, “Katil arı kavramının içerisinde Amerika’da bazen ölümlere sebep olan, laboratuvar ortamında Afrika ve Avrupa bal arılarının birleşmesinden oluşan bir melez arı oluşmuş, bu Brezilya’da 1950 yıllarında kaçarak tüm Avrupa’ya yayılmış bir arı. Bunlar çok zehirli değiller ama saldırgan olduklarından katil arı olarak adlandırılan arılar. Bu arıların da zaten saldırganlığı yıllar içinde azalmış. Bir de Asya tipi dev yaban arıları var. Bunlar çok zehirli ve 7 santimetreye kadar ulaşan arılar. Japonya’da yılda 50 kişinin ölümünden de sorumlular. Bunlara Japonya dışında İspanya ve Amerika’da rastlanmıştır ve bunlar da gerçek anlamda katil arı tipleridir” şeklinde konuştu.

“Türkiye’de insanlar genelde arı alerjisi nedeniyle hayatını kaybediyor”

“Normalde Türkiye’de bu tip saldırgan ve insan ölümüne alerji dışında yol açan arı tipi yok” diyen Prof. Dr. Kutlu, “Türkiye’de insanlar genelde alerji nedeniyle hayatlarını kaybediyor. Eğer yüzlerce arı bir insanı sokarsa, bal arısı da olsa, yaban arısı da olsa ölümlere neden olabiliyor. Türkiye’deki arılarla ilgili durum genellikle toplumun yüzde 2’sinde ve bazı arıcı ailelerde yüzde 6’ya kadar ulaşabilen arı alerjisi ile ilgili durum. Çok şükür, biz ülke çapında arılara bağlı ölümü çok nadir görüyoruz ama eskisine göre daha fazla olduğunu da biliyoruz. Giresun, Ordu ve Trabzon bölgesinde yılda ortalama 5 kişinin hayatını kaybettiğini biliyoruz. O gibi durumlarda eğer bal arısı veya yaban arı soktuğunda, nefes darlığı, göz kararması, tansiyon düşmesi gibi sıkıntılar yaşanıyorsa bunlar sistemik bulgulardır” ifadelerine yer verdi.

“Bu arılara insan katili diyemeyiz”

Arı sokmalarının, özellikle kalp hastası ve solunum hastası olanlarda ölümlere yol açabildiğini ifade eden Prof. Dr. Kutlu, şu ifadelere yer verdi: “Ama buna da biz katil arı diyemeyiz. Çünkü o insanların genellikle arıya alerjik hale gelmişlerdir. Bu gibi durumlarda bazen biz hastaları aşı tedavisine alıyoruz. Arı soktuğunda alerjik reaksiyon yaşayan hastaların mutlaka alerji ünitelerine müracaat edip, ya yanlarında bulundurmak üzere oto enjektörlü adrenalinle ya da immünoterapi dediğimiz arı tedavileri olmaları lazım.”

Selim Kuşcu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Büyükçekmece Belediyesi’nden sosyal tesis ve anıt açılışı Büyükçekmece Belediyesi tarafından Demokrasi Parkı Çınaraltı Sosyal Tesisi ile Adalet ve Özgürlük Anıtı’nın açılışı yapıldı. Büyükçekmece Belediyesi tarafından Büyükçekmece Sahil’nde Demokrasi Parkı Çınaraltı Sosyal Tesisi açılışı ve Büyükçekmece Belediye Meclisi tarafından ilan edilen 2026 yılı Adalet ve Özgürlük Yılı kapsamında, ‘Adalet ve Özgürlük Anıtı’ açılış törenleri gerçekleştirildi. Törene, Büyükçekmece Belediye Başkanvekili Hakan Çebi, hakkında açılan soruşturma kapsamında görevden uzaklaştırılan ve cezaevinde tutuklu bulunan Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’ün eşi Hatice Akgün ve çok sayıda vatandaş katıldı. İlk olarak Çınaraltı Sosyal Tesisi açılışı kurdele kesimi ile yapıldı. Ardından Adalet ve Özgürlük Anıtı açılışı gerçekleştirildi. Açılışta Hasan Akgün tarafından cezaevinden gönderilen mektup okundu. Açılış töreninde konuşan Büyükçekmece Belediye Başkan Vekili Hakan Çebi, "Büyükçekmece Belediye Meclisimizde aldığımız kararla 2026 yılını ‘Adalet ve Özgürlük Yılı’ ilan ettik. Bugün burada açılışınızı yaptığımız bu eser işte bu ortak değerlerin ortak vicdanın somut ifadesindir. Bu heykelin kanatları kapalıdır. Çünkü özgürlük her zaman uçmak değildir. Bazen dimdik ayakta durmak sabırla beklemek inandığın yoldan sapmamaktır. Bu heykel susmayanları vazgeçmeyenleri zor zamanlarda adalet talebini diri tutan halkın duruşunu temsil ediyor. Bu heykel özgürlükten ve halkın iradesinden yana olan herkesin simgesidir. Bugün burada bir de sandığımız var. Bu sandığa mektuplarınızı atarak kendi sesinizi kendi yüreğinizi umutlarınızı doğrudan bu meydanda görünür kılabilirsiniz. Bu sandık halkın iradesinin adalet ve özgürlük talebinin yaşayan bir simgesidir" dedi.
Düzce Düzce Belediyesi’nden musiki ziyafeti Düzce Belediyesi, Türk sanat müziğinin yaşayan efsanesi Amir Ateş’i sanatseverler ile buluşturdu. Konserde, Ayşe Taş şefliğindeki Türk Sanat Müziği Korosu ile birlikte sahneye çıkan Amir Ateş, sevilen bestelerini seslendirerek, sanatseverlere unutulmaz bir gece yaşattı. Türk musikisinin yaşayan en önemli bestekarlarından Amir Ateş’in birbirinden kıymetli eserleri, Ayşe Taş Sanat Akademisi Türk Sanat Müziği Korosu’nun icrasıyla Düzce’de sanatseverlerle buluştu. Prof. Dr. Erol Güngör Kültür Merkezi’nde düzenlenen konser, izleyenlere unutulmaz bir musiki gecesi yaşattı. Konsere; Vali Selçuk Aslan, Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, Ayşe Taş Sanat Akademisi Korosu Başkanı Birgül Devrim, onur konuğu Amir Ateş ve eşi ile çok sayıda davetli katıldı. Ayşe Taş şefliğinde sahne alan koro, Türk sanat müziğinin yaşayan çınarı, son mevlidhan ve bestekar Amir Ateş’in hafızalara kazınan eserlerini seslendirdi. Sahneye davet edilen Amir Ateş koroya eşlik ederken, sanatseverler usta bestekârı canlı dinlemenin mutluluğunu yaşadı. Konserin ardından Düzce Valisi Selçuk Aslan ve Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü tarafından Ayşe Taş ve Amir Ateş’e çiçek takdim edildi. Programda konuşan Düzce Valisi Selçuk Aslan, Amir Ateş’i Düzce’de ağırlamaktan büyük gurur duyduklarını belirterek, "Amir Ateş hocamızı bugün Düzce’mizde misafir etme noktasında gösterdiği özveri ve ev sahipliği noktasında Sayın Başkanımız Dr. Faruk Özlü’ye teşekkür etmek istiyorum. Gelişen büyüyen bir Düzce’miz var, iddialıyız. Türkiye’de birçok sosyo ekonomik parametrede önde giden bir vilayetiz. Kültür sanat noktasında da Düzce Belediyemizin, sayın bakanımızın liderliğinde kültüre, sanata, estetiğe vermiş olduğu değer her türlü takdirin üzerinde ve alkışı hak eden bir değerdir. Ben tekrar Amir Ateş hocamıza vilayetimize hoş geldiniz diyor, emek veren Ayşe Taş hanımefendiye, Birgül Devrim Hanımefendiye ve koroda ve sazende heyette yer alan arkadaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum" dedi. Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü ise Amir Ateş’i Türk sanat müziğinin günümüzde yaşayan en büyük ustalarından biri olarak nitelendirerek, "Hocamız yaşayan son hafız bestekar, çok kıymetli, çok değerli. Hocam Düzce’mize şeref verdiniz, sağ olun" ifadelerini kullandı. Ayşe Taş, Amir Ateş’in eserlerini seslendirmenin kendileri için büyük bir onur olduğunu vurgulayarak, sanata ve sanatçıya verilen destekten dolayı teşekkür etti. Geceye duygusal sözlerle katkı sunan Amir Ateş ise, Düzce’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Musikimizi seven, destekleyen insanlar oldukça Türk Sanat Müziği yeniden güçlenecek ve ülkemizin dört bir yanına yayılacaktır" dedi. Sanatseverlerin yoğun ilgisiyle gerçekleşen konser, izleyicilerden aldığı uzun süreli alkışlarla taçlandı. (ALI-
Hatay Bakan Kurum açıkladı: Yüzyılın Sosyal Konut Projesi’nde geçerli başvuru sayısı 5 milyon 242 bin 766 Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Yüzyılın Sosyal Konut Projesi’nde geçerli olan başvuru sayısının 5 milyon 242 bin 766 olduğunu belirterek bu başvurulardan 1 milyon 326 bininin gençler tarafından yapıldığını söyledi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Hatay’a geldi. Bakan Kurum, ilk olarak Antakya kent merkezinde bulunan Cumhuriyet Caddesi’nde incelemelerde bulunarak basın açıklaması yaptı. Bakan Kurum, depremin izlerini medeniyetler beşiği Hatay’da silmek için yapılan çalışmalara değinerek "Hatay’ı ayağa kaldırmak, bizim için hiçbir zaman sadece bir imar faaliyeti olmadı. Bizim için Hatay’a hizmet etmek, bir gönül meselesi, kardeşlik meselesi, ecdat mirasına sahip çıkma mücadelesi oldu. Bunun gereği olarak, bir yandan yeni yuvalarımızı sosyal donatılarıyla beraber tamamlarken bir yandan da tarihî mirasımızı yeniden ihya ettik. Bugün de yerinde inceleyeceğimiz Hatay’ın simgesi olan Tarihi Uzun Çarşı’yı, Atatürk Caddesi’ni, Kemalpaşa Caddesi’ni ve "dünyanın ışıklandırılan ilk caddesi" olarak bilinen Kurtuluş Caddesi’ni yeniden eski ihtişamına kavuşturuyoruz. Yine Tarihi Meclis Binası ve Asi Nehri’nin iki yakasındaki yapıların da ihya çalışmalarımızı hızla tamamlıyoruz. Anadolu’nun ilk camisi olan Habib-i Neccar Camii’mizi de inşallah önümüzdeki günlerde ibadete açacağız. Biz, Hatay’ımızda attığımız her adımı aşkla, şevkle, sevgiyle attık. İşte bir mücevher gibi işlediğimiz ve sadece 10 ayda tamamladığımız İskenderun Sahil Yolumuz bunun kanıtıdır" dedi. 27 Aralık Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Hatay’da düzenlenecek programla son anahtar teslim töreninin gerçekleşeceğini belirten Bakan Kurum, "Teslim ettiğimiz 98 bin deprem konutumuzun her biri de Hatay sevdamızın en büyük anıtıdır. Yine aynı aşkla; deprem bölgesinin en büyük 3. şantiyesi olan Antakya Dikmece’de 14 bin 500 konutumuzun yapımında da sona yaklaşıyoruz. İnşallah bu ay sonunda Hatay’da; 155 bin konutumuzun tamamını afetzede kardeşlerimize teslim etmiş olacağız. Önümüzdeki hafta bugün, 27 Aralık’ta; Sayın Cumhurbaşkanımızı burada ağırlayacağız ve son anahtar teslim törenimizi de büyük bir coşkuyla Hatay’ımızda yapacağız. Böylece deprem bölgesindeki 11 ilimizde; yıl sonu hedefimiz olan 455 bin konutumuzu hak sahiplerine kavuşturacağız" dedi. "Hem e-devlet hem banka başvurularıyla tüm kriterlere uyarak geçerli olan başvuru sayısı ise 5 milyon 242 bin 766’dır" Yüzyılın Konut Projesi’ne yapılan 8 milyon 840 bin 314 başvurunun 5 milyon 442 bin 766’sının geçerli olduğunu ifade eden Bakan Kurum, bu başvurulardan 1 milyon 326 bin gencin ev sahibi olmak için başvuruda bulunduğunu ifade ederek, "Deprem bölgemizdeki çalışmalarımızın tamamlanmasıyla burada edindiğimiz tecrübe ve birikimi 81 ilimize yayacağız. Bunun da ilk adımı bildiğiniz gibi Yüzyılın Konut Projesi. Açıkladığımız günden bu yana büyük bir ilgi gören projemizde dün itibarıyla başvurular sona erdi. Ben bu buluşma vesilesiyle toplam başvuru oranını da açıklamak istiyorum. Süreç boyunca 8 milyon 840 bin 314 vatandaşımız kampanyamıza başvurmuştur. Hem e-devlet hem banka başvurularıyla tüm kriterlere uyarak geçerli olan başvuru sayısı ise 5 milyon 242 bin 766’dır. En çok başvuru aldığımız il İstanbul, onu Ankara ve İzmir izliyor. Yine en çok başvuruda bulunulan kategori ise gençler. Görüyoruz ki bu projemiz gençlerimiz için umut olmuş. 1 milyon 326 bin gencimiz ev sahibi olmak için başvurdu. Bu başvuru oranı da gösteriyor ki; milletimiz projemize inanmıştır. Devletine, liderine bir kez daha güvenmiştir. İnşallah biz de Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde bu güveni 23 yıldır olduğu gibi yine boşa çıkarmayacak, bugüne kadar yüzakı kurumumuz TOKİ’mizle 1 milyon 750 bin konutu nasıl teslim ettiysek; iki yılda 455 bini konutumuzu nasıl tamamladıysak, bu evlerimizin anahtarlarını da en kısa sürede sahiplerine vereceğiz. 81 ilde inşa edeceğimiz 500 bin konut için 29 Aralıkta, yıl bitmeden ilk kuralarımızı çekmeye başlıyoruz. Ben şimdiden hayırlı, uğurlu olsun diyorum. Şunu da belirtmek isterim; proje kapsamında deprem bölgesindeki illerimizi ayrıcalıklı tutarak, bu illerimize daha fazla kontenjan ayırdık. Hatay’ımıza da tam 13 bin 289 sosyal konutu sunacağız. İnşallah sosyal konutlarımızla Hatay’ımızda evi olmayan vatandaşımıza, kiracı depremzede kardeşlerimize huzurlu yuvalar kazandıracağız. Tüm dar gelirli vatandaşlarımız ev sahibi olana kadar da çalışacağımızı, yeni sosyal konut kampanyaları yapmaya devam edeceğimizi de milletimize buradan duyurmak isterim" dedi.