DÜNYA - 28 Kasım 2024 Perşembe 18:23 | Son Güncelleme : 28 Kasım 2024 Perşembe 18:28

Putin: "Ukrayna’nın nükleer silah edinmesi halinde Rusya, elindeki tüm silahları kullanacak"

A
A
A
Putin: "Ukrayna’nın nükleer silah edinmesi halinde Rusya, elindeki tüm silahları kullanacak"

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’nın nükleer silah edinmesi halinde Rusya’nın Ukrayna'ya karşı elindeki tüm silahları kullanacağının açıkladı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kazakistan'ın başkenti Astana'da Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) Zirvesi’nin ardından basın toplantısı düzenledi. Putin, Ukrayna’nın nükleer silah edinmesi halinde Rusya’nın Ukrayna'ya karşı elindeki tüm silahları kullanacağının açıklayarak, “Şu anda savaş halinde olduğumuz ülke nükleer bir güç haline gelirse ne yaparız? Bu durumda, bunu vurgulamak istiyorum, Rusya'nın elindeki tüm kitle imha araçlarını kesinlikle kullanacağız. Her şeyi. Buna izin vermeyeceğiz. Onların her hareketini izliyor olacağız” dedi.

Ukrayna’ya nükleer silah temin edenlerin nükleer silahların yayılmasına yönelik anlaşmaya ihlal edeceği anlamanı geleceğini belirten Putin, “Eğer resmi olarak birileri bir şeyler transfer ederse, bu, verdikleri tüm nükleer silahların yayılmasını önleme taahhütlerinin ihlali anlamına gelecektir” dedi.

Ukrayna'nın nükleer silah üretmesinin pratikte imkansız olduğunu aktaran Putin, Ukrayna’nın bir tür “kirli bomba”, yani kirliliği yaymak için radyoaktif madde ile bağlanmış konvansiyonel bir bomba yapabileceğini aktararak, bu durumda Rusya'nın uygun şekilde karşılık vereceğini açıkladı.

ABD basını geçtiğimiz hafta adı açıklanmayan yetkililere dayandırılan haberlerde, ABD Başkanı Joe Biden'ın görevden ayrılmadan önce Ukrayna'ya nükleer silah verebileceğini öne sürmüştü.

Ukrayna 1991'de dağılan Sovyetler Birliği'nden nükleer silahları devralmış ancak 1994'te imzalanan Budapeşte Memorandumu uyarınca Rusya, ABD ve İngiltere'den güvenlik garantisi karşılığında silahlardan vazgeçmişti. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, defalarca bu kararın ülkesini güvenlikten yoksun bıraktığından şikayet etmiş ve Ukrayna’nın NATO'ya kabul edilmesi için bir neden olarak göstermişti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Isparta Belediye çalışanı gibi gelip şehrin göbeğinde define aramışlardı, neyi kazdıkları ortaya çıktı Isparta’da kendilerini belediye personeli olarak tanıtan dört kişi, kaçak kazı yaparken elektrik ve doğal gaz hatlarına zarar vermeleri sonucu suçüstü yakalandı. Şüpheliler, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Kazı alanında bulunan tarihi bir lahit parçası ve boş küp parçaları, uzmanlar tarafından yapılan incelemelerde, Genç Roma dönemine ait bir kiliseye ait olabileceği belirtildi. Olay, 19 Kasım akşamı 115. Cadde üzerinde, Kara Kadir Bey Camii önünde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, kepçe ile gece caddeye gelen dört şahıs, kendilerini belediye personeli olarak tanıttı. Kaldırımda başlattıkları kazı sırasında elektrik ve doğal gaz hatlarına zarar verdiler. Durumdan şüphelenen çevre sakinlerinin ihbarı üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Polis, incelemesinde şüphelilerin belediye personeli olmadığını tespit etti. Gözaltına alınan dört kişi, ifadeleri alınmak üzere karakola götürüldü. Burada yapılan işlemlerinin ardından adli makamlara sevk edilen 4 şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi. Kazılan yerden boş küp parçaları ve lahit çıktı Sabah saatlerinde bölgeye gelen Anıtlar Kurulu ekipleri, kazı yapılan alanda boş küp parçaları ve tarihi bir lahit parçası buldu. Olayın ardından kazı alanı güvenlik altına alınarak kapatıldı. Bölgenin korunması için emniyet ekipleri ve güvenlik kameraları devreye sokuldu. Tarihi lahit genç roma dönemde bir kiliseye ait Anıtlar Kurulu’nun bölgede yapacağı incelemeler kapsamında jeofizik çalışmalar gerçekleştireceği ve ihtiyaç duyulması halinde alanın sit bölgesi ilan edilebileceği belirtildi. Uzmanlar, bulunan tarihi lahidin ise genç roma döneminde bir kiliseye ait olabileceği ihtimali üzerinde duruyor.
İstanbul Dünya’da pozitif değişim için oyunlar kullanılacak Eğitim, sağlık, sosyal fayda ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda pozitif değişim oluşturmak için oyunların gücünü kullanmayı hedefleyen Games for Change Türkiye Festivali, 7-8 Aralık tarihlerinde Bahçeşehir Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek. Türkiye ayağını BUG Lab TEKMER’in organize ettiği etkinlik, oyun tutkunları, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve kamu temsilcilerini bir araya getirecek. Oyunların sadece eğlence aracı olmadığını, aynı zamanda güçlü bir ifade ve farkındalık oluşturma platformu olduğunu savunan, oyunlarla eğitim, sosyal, sanat ve kültürel alanlarda pozitif etkiler oluşturmayı amaçlayan Games for Change (G4C) Türkiye Festivali 7-8 Aralık tarihlerinde Bahçeşehir Üniversitesi’nde yapılacak. Mayadem ana sponsorluğunda “Press Start for Change” temasıyla gerçekleştirilecek festivalin ilk gününde, Beşiktaş’taki BAU Güney Kampüs’te seminerler düzenlenecek. Uzman konuşmacılar, oyunların sağlık hizmetlerinde iyileştirme ve bireysel refahı artırma potansiyeli, toplumsal farkındalık oluşturma ve sosyal değişimi desteklemedeki rolleri, eğitimde inovasyon ve etkileşimli öğrenme modelleri, çevresel farkındalık ve iklim krizi gibi konulara çözümler, oyunların kültürel, sosyal ve ekonomik yapılar üzerindeki dönüştürücü gücü gibi konularda bilgi verecek. Ayrıca oyunların tarih, anı ve değişim oluşturma etkilerinin ile çevresel farkındalık ve sosyal değişim oluşturmada nasıl ilham verici bir rol oynayabileceği örneklerle anlatılacak. BAU Rektörü Prof. Dr. Esra Hatipoğlu, Games for Change Global Başkanı Susanna Pollack, BAU Dijital Oyun Tasarımı Bölüm Başkanı ve Games for Change Türkiye Başkanı Doç. Dr. Güven Çatak’ın da konuşma yapacağı seminerde, ünlü oyun tasarımcısı Eric Zimmerman “What Good is Game Design?” başlığıyla oyun tasarımının anlam oluşturma gücü hakkında konuşacak. İkinci günde atölye çalışması Üniversitenin Galata Kampüsü’nde gerçekleşecek olan festivalin ikinci gününde ise oyun tutkunlarının atölye çalışmaları yapılacak. Oyunların sosyal fayda, eğitim, sürdürülebilirlik ve tasarım konularındaki potansiyelini keşfetme fırsatı sunacak atölye çalışmalarının sabah oturumlarında, oyunların derin anlamlar ve güçlü duygusal bağlar oluşturmadaki rolü, sürdürülebilirlik odaklı oyun tasarımının incelikleri ve edebiyat temalarının oyunlara nasıl uyarlanabileceği konuları ele alınacak. Öğleden sonra ise, eğitim sistemlerinin oyunlaştırma ile öğrenme için daha faydalı hale getirilmesi, oyun mekaniklerinin toplumsal sorunlara çözüm üretmek için kullanılması ve hikâye anlatıcılığının oyunlarla birleştirilerek empati ve farkındalık gibi başlıklar işlenecek.
Karaman Karaman’da özel eğitim sınıfı öğrencileri çömlek yaparak eğlendi Karaman’da özel eğitim sınıfı öğrencileri, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü çerçevesinde düzenlenen çömlek yapım etkinliğiyle hem eğlendi hem de el becerilerini geliştirdi. Sekiçeşme Mahallesi’nde bulunan Cumhuriyet Nihat Aslan İlkokulu özel eğitim sınıfı öğrencileri, resim-iş öğretmeni İbrahim Kerimoğlu ve eşi Cennet Hayit Kerimoğlu’nun katkılarıyla çömlek yapmayı tecrübe etti. Minik elleriyle çömlek yapımını öğrenen öğrenciler, etkinlik sırasında keyifli vakit geçirdiklerini dile getirdi. Düzenlenen etkinlikle ilgili bilgi veren özel eğitim öğretmeni Kemal Önder Demirkollu, etkinliğin önemine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “3 Aralık Dünya Engelliler Günü çerçevesinde okulumuz Cumhuriyet Nihat Aslan İlkokulu Özel Eğitim ve Otizm sınıflarıyla ilgili böyle bir etkinlik planladık. Öğrencilerimiz yaklaşık 1 saattir bu etkinliği birlikte gerçekleştiriyor. Buradaki maksadımız Dünya Engelliler Günü’nün yalnızca senede bir gün kutlanmasından ziyade, engelli bireylerimizin her zaman sosyal projeler içinde yer almasını sağlamaktır. Bu doğrultuda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Sağolsun İbrahim bey ve ekibi, bugün Cumhuriyet Nihat Aslan İlkokulu’nda bizi yalnız bırakmadılar. Hem özel eğitim hem de otizm öğrencilerimize farklı bir yaklaşım sundular. Öğrencilerimizin yüzlerinden de mutlulukları okunuyor. Gerçekten çok mutlu oldular ve bu etkinliği çok sevdiler. Bu etkinlik, hem sosyalleşmeleri hem de el becerilerinin gelişmesi açısından çok etkili oldu. İnşallah, bu tür etkinlikleri sürdürmeye devam edeceğiz.” Çömlek yapan özel eğitim sınıfı öğrencileri ise etkinlikten çok memnun kaldıklarını ve eğlendiklerini söylediler.
Kastamonu Kastamonu’da 5 bin 454 ton ceviz hasat edildi Kastamonu’da 10 bin 172 dekar arazide 5 bin 454 ton ceviz hasadı yapıldı. İlkbahar mevsiminde yaşanan soğuk hava sebebiyle cevizdeki verimin düştüğü belirtildi. Kastamonu’da 10 bin 172 dekar arazide yetiştirilen çeşitli cins cevizler hasat edildi. Hasadın ardından Kastamonu’da toplamda 5 bin 454 ton ceviz hasat edildi. En fazla ceviz ise Doğanyurt ilçesinde hasat edildi. Doğanyurt’ta bin 550 dekar araziye ekilen cevizden bin 502 ton verim alındı. İnebolu’da ise 2 bin 106 dekar araziden 861 ton ceviz alınırken, Tosya ilçesinde de bin 453 dekar araziden 740 ton cevizin hasadı yapıldı. İlkbahar mevsiminde yaşanan soğuk hava sebebiyle il merkezi başta olmak üzere Araç, Şenpazar, Taşköprü ve Devrekani’de dekar başına verimde düştü. Buna göre merkez ilçede bin 105 dekar alanda geçtiğimiz yıllarda 6 bin ton ceviz yetiştirilen, bu yıl sadece 360 ton ceviz hasadı yapıldı. Ayrıca Araç’ta 940 dekar alandan 440 ton, Taşköprü’de 450 dekar alandan 241 ton ve Devrekani’de 180 dekar alandan 2 ton ceviz hasat edildi. “Ceviz, besin değeri yüksek ve ekonomik olarak büyük potansiyel taşıyan bir meyve türüdür” Kastamonu İl Tarım ve Orman Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, “Coğrafi şartlarına bağlı olarak sıfır rakımdan 1600’lü rakımlara kadar değişen yükseltilere sahip olması ayrıca denize olan bakışı gibi sebeplere bağlı olarak, ürün deseni oldukça geniş bir yelpazeden oluşmaktadır. Ceviz de bu kapsamda belirli alanlarda öne çıkan tarımsal ürünlerden bir tanesidir. Kastamonu, ceviz üretimi açısından önemli bir potansiyele sahip olup, son yıllarda ceviz tarımının yaygınlaşması ve ekonomik anlamda değer kazanmasıyla dikkat çekmektedir. Ceviz, besin değeri yüksek, sağlıklı yağlar içeren ve ekonomik olarak büyük potansiyel taşıyan bir meyve türüdür. Dünyada ve Türkiye’de önemli bir ihraç ürünü olan ceviz, aynı zamanda yerel ekonomiye katkı sağlamaktadır. Kastamonu’da ceviz, özellikle son yıllarda yaygınlaşan tarım alanlarından biri olmuştur. Kastamonu’nun coğrafi yapısı, iklimi ve toprak özellikleri ceviz tarımına oldukça elverişlidir. İl, yüksek rakımlı ve dağlık alanlarda ceviz yetiştirilmesine imkan tanır ve bu durum, ceviz yetiştiriciliği için uygun iklim şartları sağlar. Ayrıca işlemeli tarıma uygun alanlarda, tarım alanlarının üretime kazandırılması amacıyla özellikle yetiştiriciliği tercih edilen bir ürün olarak dikkati çekmektedir” diye belirtildi. “Kastamonu, Türkiye’nin ceviz üretiminde önemli bir yer tutan illerden biridir” Kastamonu’nun ceviz üretimi ağırlıklı olarak İnebolu, Doğanyurt, Merkez, Tosya ve Araç ilçelerinde yoğunlaştığının belirtildiği açıklamada, “Bu bölgeler, ilkbahar geç donlarının etkisi daha az görülüyor olması üretimin bu bölgelerde yoğunlaşmasındaki başlıca etkenlerdendir. Bunun yanında arazinin dağlık ve eğimli olması, hakim rüzgarların bulunması ceviz ağaçlarında verimi olumlu yönde etkilemektedir. Kastamonu, Türkiye’nin ceviz üretiminde de önemli bir yer tutan illerden biridir. Ülke genelinde ceviz üretiminin arttığı yıllarda, Kastamonu’da bu büyümeden payını almıştır. Kastamonu’nun ceviz üretiminde önemli bir yeri olmasının başlıca sebeplerinden biri de, burada yetişen cevizlerin yüksek kaliteye sahip olmasıdır. Bununla birlikte, son yıllarda Kastamonu’daki çiftçiler, daha fazla gelir elde etmek amacıyla ceviz yetiştiriciliğine ilgi göstermeye başlamıştır. Yapılan projelerle bölgeye uygun ceviz çeşitleri temin edilerek plantasyonu ve özellikle kapama tipi bahçe tesisinin desteklenmesi yönünde yapılan çalışmalar neticesinde ilimizde kapama ceviz bahçeleri de kurulmuş ve verim çağına ulaşan bahçeler üreticilerimiz için gelir kapısı olmaya başlamıştır” ifade edildi. Kastamonu’da ceviz tarımının geleceğinin oldukça parlak olduğunun belirtildiği açıklamada, “Üretim planlamasının uygulanmaya başlaması ile birlikte yüzde 6’dan daha düşük meyilli arazilerin dikili tarımda kullanımının sınırlandırılması nedeniyle üreticilerimizin bahçe tesisinden önce Tarım ve Orman Bakanlığı’nın taşra teşkilatları ile irtibata geçmeleri gerekmektedir. Sonraki süreçlerin tamamında İl ve İlçe Tarım Müdürlükleri uzman kadroları ile yetiştiricilerin yanında olmaya devam etmektedir. Kastamonu’da ceviz tarımının geleceği oldukça parlaktır. Türkiye’nin ceviz ithalatının arttığı günümüzde, Kastamonu’daki ceviz üretiminin de artması beklenmektedir. Ceviz, sağlıklı bir besin kaynağı olarak gittikçe daha fazla talep görmekte ve dünya çapında pazar payı artırılmaktadır. TÜİK Denge Tablosu incelendiğinde halen cevizde ithalatçı konumda olduğumuz görülmekte olup, cevize yatırım yapılma ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de yıllık 335 bin ton ceviz üretimi yapılırken, 448 bin ton talep oluşmaktadır. Bu yüzden yıllık 120 bin ton civarında ceviz ithal edilmektedir. Üretilen cevizin 396 bin tonu insanlar tarafından tüketilmektedir” denildi. Kastamonu’nun ceviz üretiminde verimin arttırılabileceğinin vurgulandığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Kastamonu’nun ceviz tarımında bir marka değeri oluşturması, ürün çeşitliliğinin arttırılması ve modern tarım tekniklerinin uygulanması hem iç pazarda hem de ihracatta ciddi bir avantaj sağlayabilir. Ayrıca üreticilerin buluşturulacağı üretici birliğinin oluşturulması sürecinin de başlatılması gereklidir. Şöyle ki üreticinin ve alıcının buluşabileceği ortamlar her zaman tarımın gelişimini ciddi destekleyici etkisi olmuştur. Ürününü doğru fiyata satan üretici üretime devam ederken verim ve kaliteyi artırıcı tedbirler almakta, tüketici de doğru fiyata ürün satın alabilmektedir. Ayrıca devlet destekleri ve çiftçilere yönelik eğitim programları da bu süreçte önemli bir rol oynamaktadır. Bu alanda yapılan yatırımlar, Kastamonu’daki ceviz üretimini arttırabilir ve bölgesel kalkınmaya katkı sağlayabilir."
Ankara Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın: "Refah payı artışı ve emekliler için adil emekli aylığı hayata geçirilmelidir" Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "Hakem Kurulu’nun hatalı kararının ve yanlış tavrının cezasını kamu görevlilerimiz ve emeklilerimiz çekmemeli, refah payı artışı ve emekliler için adil emekli aylığı hayata geçirilmelidir" dedi. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verdi: "Hakem kurulunun hatılı kararı sonrası gelinen aşamada çözüm refah payıdır. Bugün açıklanan rakamlar ile Kasım ayı enflasyon oranı yüzde 2,24, yıllık enflasyon yüzde 47,09 ve enflasyon farkı ise yüzde 4,15 olarak gerçekleşti. Kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine yapılacak artışın belirlenmesine sadece 1 ay kaldı. 7. Dönem Toplu Sözleşme’de enflasyonun kamu görevlileri üzerinde oluşturduğu yıkıcı etkiyi görerek, alım gücünün tamirinin sağlanabilmesi için piyasa gerçekliğinin altını çizerek 3’er aylık maaş/ücret artışlarını Kamu İşveren Heyetine sunmuştuk. 1,5 yıl önce toplu sözleşme masasında, bugünün enflasyon oranını doğru görerek tespitlerimizde yine haklı çıktık. Bugün gelinen noktada, geçim derdi sıkıntısı bitmiş, ekonomik sarsıntı son bulmuş, gelir dağılımında adalet beklenen seviyeye ulaşmış, yüksek faiz, artan kur ve yukarı yönlü fiyat etiketleri durdurulabilmiş değildir. Bu süreci en yoğun şekilde cüzdanlarında hisseden kesimin kamu görevlileri, sabit gelirliler ve emekliler olduğu gerçeği ise halen önümüzde durmaktadır. Hakem Kurulu’nun hatalı kararının ve yanlış tavrının cezasını kamu görevlilerimiz ve emeklilerimiz çekmemeli, refah payı artışı ve emekliler için adil emekli aylığı hayata geçirilmelidir. Devletin alacakları için yeniden değerleme oranının yüzde 43,93 olarak belirlendiği, maaş/ücret artışlarının ise yüzde 12 olarak öngörüldüğü mevcut durumun yansıması ’gelirler baskılanırsa enflasyon düşecek’ görüşünün devam ettiğini göstermektedir. Gelir dağılımının herkes için adil olarak kabul edildiği seviyede ve artan refahtan herkesin hakkını alabildiği zeminde ortaklaşa buluşmak için kamu görevlilerimizin ve emeklilerimizin beklentilerinin karşılanması gerekiyor. Bunun için refah payına ilave olarak; gelir vergisi oranları yüzde 15’e sabitlenmeli, görev aylığı-emekli aylığı arasındaki makul oran tekrar kurulmalı, 1. dereceye 3600 Ek Gösterge Memur-Sen ile tamamlanmalı, Mühendislik Meslek Kanunu’nun çıkarılmalı, kamudaki teknik personelin sorunları görülmeli, ilave 1 derece, 2015 sonrası göreve başlayan personele de verilmeli, üniversite idari personelinin yer değişikliği hakkı sonuçlanmalı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı’nın kaldırmalı, personel uygun hizmet sınıfına geçirilmeli, zorunlu emeklilik dayatması son bulmalı, personel alımında ve diğer sınavlarda mülakat kaldırılmalı, şeffaflık sağlanmalı, kadın kamu görevlilerinin beklentileri karşılanmalı, iş-aile hayatı uyumuna katkı sağlayacak politikalar hayata geçirilmeli."