RAMAZAN - 06 Mayıs 2019 Pazartesi 17:43

Ramazan'da dengeli beslenerek açlığa bağlı baş ağrısı hafif atlatılabilir

A
A
A
Ramazan'da dengeli beslenerek açlığa bağlı baş ağrısı hafif atlatılabilir

NCR International Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Nursena Simitçi, ramazanda beslenme alışkanlığındaki değişime dikkat çekerek çeşitli tavsiyelerde bulundu.

 Sağlıklı kalmak için doğru besinleri doğru miktarda tüketmek gerektiğinin altını çizen Dyt. Nursena Simitçi, oruç tutan kişilerin besin ögelerinden zengin gıdalarla dengeli bir şekilde beslendiğinde açlığa bağlı olarak sıkça karşılaşılan baş ağrısı, hazımsızlık ve sindirim sorunlarının daha hafif atlatılabildiğini söyledi.

Normal koşullarda bireylerin beslenme programında 3 ana öğün yer alırken, bu miktarın Ramazan ayında 2 öğüne düştüğüne dikkat çeken Dyt. Simitçi, güneşin doğuşundan batışına kadar aç kalınarak geçirilen sürede fazla yemek yenmediğinde kilo verme durumu gözlenirken, aç kalma korkusuyla çok fazla yemek yendiğinde ise bireylerde kilo artışının gözlemlendiğini belirtti. 

‘Yumurta, süt, yoğurt gibi proteinler, tam tahıllı ekmek,kabuklu kuru yemişler, söğüş sebze, tuzsuz ve yağsız peynir ve zeytin ile tarçının ramazan sofralarında mutlaka bulundurulması gerektiğine vurgu yapan Dyt. Simitçi, Ramazan ayında 2 ana öğünden biri olan sahurun kesinlikle atlanmaması gerektiğini ifade ederek, “Uzun süreli açlıklar metabolizmanın yavaşlamasına neden olacağı için, sahurun yapılması oldukça önemlidir. Birçoğumuz sahurda kahvaltıyı tercih ediyoruz. Tuzlu peynir, zeytin, salam, sucuk gibi gıdalar susuzluğu tetikleyeceğinden ölçüyü kaçırmamakta fayda var. Sahurda daha çok hafif kahvaltı, çorba, az yağ ile hazırlanmış zeytinyağlılar tercih edilebilir. Mide rahatsızlarının oluşmasını engelleyebilmek için özellikle yağlı besinlerden, kafein içeren kahve ve kakao tüketiminden kaçınılmalı ve yemeğin hemen üzerine uykuya yatılmamalıdır. Yaz aylarında geçirilen ramazanda açlıktan daha önemli bir konu varsa o da susuzluktur. Susamamak için içtiğimiz bol suyun yanında su içeriği yüksek besinleri tüketmek de susuzluğumuzu bastırmamıza yardımcı olacaktır” dedi. 

İftarda yenilmesi gerekenler hakkında bilgi veren Dyt. Simitçi, “Midemizi yormayacak besinlere yönelmelidir. Besinleri tüketirken yavaş tüketmeye özen gösterilmelidir. İftara başlarken 1- 2 su bardağı su yanında 1- 2 adet hurma ile oruç açılabilir. Ardından biraz dinlendikten sonra yemeğe geçilebilir. Yemeğe başlamadan önce 1 kepçe çorba tüketilebilir. Izgara et, sebze yemekleri, kuru baklagiller, bol salata, ayran ya da yoğurt gibi besinler tercih edilebilir. Basit şeker içeren kan şekerini dalgalandıracak gıdalardan kaçınılmalıdır. Yüksek tuz içeren gıdalardan, kızarmış besinlerden, baharatlı yiyeceklerden, asitli besinlerden sakınılmalıdır. İftar sonrasında yeterli sıvı alınması da önemlidir, toksinlerin atılması için en az 8 bardak su tüketimini tavsiye ediyoruz. Ramazan sürecinin daha rahat geçmesi için fiziksel aktivite de ihmal edilmemelidir. İftar sonrası 40-45 dakikalık tempolu yürüyüş iyi gelecektir. Herkese hayırlı ramazanlar diliyorum” diye konuştu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum ETÜ’lü gençler ve özel gereksinimli çocuklar renkli etkinliklerle bir araya geldi Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Engelsiz Öğrenci Birimi ile ETÜ Çocuk Kulübü ve ETÜ Vizyoner Gençlik Kulübü iş birliğinde, 3-10 Aralık Engelliler Haftası kapsamında Erzurum Görme Engelliler İlkokulu ve Ortaokulunda farkındalık programı düzenlendi. Özel gereksinimli bireylere yönelik farkındalığı artırmak ve dayanışma kültürünü güçlendirmek amacıyla düzenlenen programa ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı, ETÜ Engelsiz Öğrenci Birimi Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ceren Davutoğlu, ETÜ Çocuk Kulübü Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Yıldız, ETÜ Vizyoner Gençlik Kulübü Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Ramazan Yıldız ve çok sayıda üniversite öğrencisi katıldı. Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) ve Erzurum Kızılay Şubesi’nin destekleriyle gerçekleştirilen etkinlik kapsamında üniversiteli gençler ve çocuklar birlikte kurabiye ve çeşitli atıştırmalıklar hazırladıkları uygulamalı mutfak etkinliği, spor faaliyetleri, şarkı ve şiir performansları gibi çeşitli aktiviteler gerçekleştirerek hem eğlendi hem üretti. Programda konuşan Rektör Bülent Çakmak, ETÜ’nün özel gereksinimli bireylerin eğitim, sosyal yaşam ve kültürel faaliyetlerde daha görünür olması adına yürüttüğü çalışmalara ara vermeden devam ettiğini belirterek: "Bugün burada çocuklarımızla bir araya gelmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Onların gözlerindeki heyecan ve neşe bizlere de güç veriyor. Bu tür etkinlikler hem toplumsal farkındalığın artmasına hem de çocuklarımızla kurulan bağların güçlenmesine katkı sağlıyor. ETÜ olarak özel gereksinimli bireylerin hayatın her alanında daha etkin olmasını istiyoruz. Bu nedenle bu buluşmaları yalnızca bir günle sınırlı tutmadan sürdürülebilir hâle getirmek için çalışıyoruz. Bir sonraki etkinliğimizde çocuklarımızı kampüsümüzde misafir etmeyi, onlara üniversite ortamını tanıtmayı ve farklı atölye çalışmalarıyla yeniden bir araya gelmeyi arzu ediyoruz" diye konuştu. Etkinlik boyunca çocuklarla yakından ilgilenen Engelsiz Öğrenci Birimi Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ceren Davutoğlu ise özel gereksinimli çocuklarla bir arada bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Bugün burada çocuklarımızla birlikte olmak, onların enerjisi ve mutluluğuna ortak olmak bizler için çok değerli. Bu tür etkinlikler, öğrencilerimizin toplumsal sorumluluk bilincini artırırken, özel gereksinimli çocukların da kendilerini daha güçlü ve değerli hissetmelerini sağlıyor. Biz birlikte güçlüyüz ve birbirimizden güç almalıyız" ifadelerini kullandı.
Zonguldak Mevlana’nın 752. Vuslat yıl dönümünde Türk Kültüründe Şehadet ve Vuslat ele alındı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde (BEUN), Hz. Mevlana’nın 752. Vuslat yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen "Türk Kültüründe Şehadet ve Vuslat" başlıklı konferansla Türk kültüründe şehadet anlayışı ve vuslat düşüncesi farklı yönleriyle ele alındı. Sezai Karakoç Kültür Merkezinde gerçekleştirilen programa; BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer ve eşi Seran Özölçer, Genel Sekreter Prof. Dr. Zehra Safi Öz, senato üyeleri, akademik ve idari personel, Zonguldak Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Müdürü Erhan Yavaş ile öğrenciler katıldı. "Mevlana’nın Sözleri Asırlardır Gönüllerimize Yol Gösteriyor" Program, aziz şehitlerin anısına yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Ardından BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi. Rektör Özölçer konuşmasında, iki üniversite öğrencisinin vefat ettiğini hatırlatarak üzüntülerini şu sözlerle dile getirdi: "Değerli öğrencimiz Arif Aykanat ile dün akşam ani bir şekilde aramızdan ayrılan kıymetli öğrencimiz İrem Gül Karakuş’un vefatı bizleri derinden üzmüştür. Huzurlarınızda iki evladımızı rahmetle anıyorum. Rabbim mekânlarını cennet eylesin; ailelerine, yakınlarına ve Üniversitemiz camiasına sabrıcemil ihsan eylesin." Konuşmasının devamında Hz. Mevlana’nın hikmet yüklü sözlerinden örnekler veren Rektör Özölçer, Mevlana’nın sevgi, hoşgörü ve teslimiyet merkezli tasavvuf anlayışının asırlardır yol gösterici olduğuna dikkat çekti: "Allah’a ulaşacak birçok yol var; ben aşkı seçtim." diyen Hz. Mevlana’nın aşk ateşi, aradan yedi buçuk asır geçmesine rağmen hâlâ gönüllerimizi ısıtıyor. Dünya telaşıyla çoraklaşan gönüller, Mesnevî’den süzülen hikmet damlalarıyla diriliyor. Onun ‘Bizim dergâhımız umutsuzluk dergâhı değildir’ sözü, umudun ve irfanın en güçlü ifadesidir." Rektör Özölçer; Mevlana’nın imtihan, sabır ve tevekkül anlayışını anlatan sözlerine de dikkat çekerek konuşmasının sonunda, konferansa katkı sunan Dr. Sait Başer’e, programa katılan tüm misafirlere ve öğrencilere teşekkür etti. Açılış konuşmasının ardından konferansın konuşmacısı yazar Dr. Sait Başer kürsüye çıktı. Türk kültürü üzerine derinlikli bir perspektif sunan Başer, Mevlana’dan Dede Korkut’a uzanan köklü geleneğin bugün dahi yol göstericiliğini sürdürdüğünü ifade etti. Başer; "Tanrı kelimesinin çoğulu olmaz, kültürümüz buna müsaade etmez. Kültür; bir milletin yüzyıllar boyunca yoğurduğu tecrübenin adıdır. Türk kültürü köleliği tanımaz; adalet duygusuyla var olmuş bir medeniyetin ürünüdür." sözleriyle kültür kavramının Türk-İslam düşüncesindeki yerine vurgu yaptı. Adaletin yalnızca hukuk değil, hayatın tamamını kuşatan bir denge ölçüsü olduğunu belirten Başer, Türkçenin köklü yapısının bu kavramla doğrudan ilişkili olduğunu ifade etti. Başer, konuşmasının sonunda Hz. Mevlana’nın özlü sözlerinden örnekler vererek vuslatının 752. yıl dönümü münasebetiyle Mevlana’yı rahmetle anıp sözlerini sonlandırdı. Program, Dr. Sait Başer’e teşekkür belgesinin takdim edilmesi ve toplu hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.