RAMAZAN - 20 Mayıs 2018 Pazar 11:25

Ramazan’da kalitesiz tatlıya dikkat

A
A
A
Ramazan’da kalitesiz tatlıya dikkat

Sakarya'da 30 yıldır tatlı sektöründe faaliyet gösteren Ali Örs, Ramazan ayında sofralarına tatlı götürmek isteyen vatandaşları uyararak, "50 TL'nin altında olan baklavaları almayalım, o fiyatın altında olan baklavalar kalitesizdir ve insan sağlığına zararları vardır” dedi.

Ramazan ayının gelmesi ve bayramın yaklaşması ile birçok tatlının yanı sıra baklavanın da tüketimi arttı. Merdiven altı üretilen ve kilosu 50 TL’nin altında olan baklava ise insan sağlığını tehdit ediyor. Sakarya’da 30 yıldır tatlı sektöründe faaliyet gösteren bir firmanın sahibi olan Ali Örs, tatlı sevenleri uyararak kalitesiz tatlının çok net bir şekilde anlaşılabileceğini söyledi. Örs, Ramazan ve bayramlarda vatandaş tarafından daha çok tercih edilen baklava yapımında kullanılan malzemelerin önemine vurgu yaptı. Bugünkü şartlar altında kaliteli baklavanın kilosunun 40-50 liraya satıldığını ifade eden Örs, markasız, merdiven altı olarak tabir edilen yerlerde üretilen baklavanın ise 25-30 liraya bulunabildiğini, bu ürünlerin de insan sağlığına birçok zararı olduğunu belirtti.

"Tereyağının kilosu 50, fıstığın 200 TL olduğu yerde baklava 25-30 TL olmaz" 

Kalitesiz tatlının kolay bir şekilde anlaşılabildiğini söyleyen Ali Örs, “Kalitesiz tatlı aslında çok net bir şekilde anlaşılır. Baklavada kullanılan 3-4 tane ana madde vardır malzeme olarak. Birincisi yağıdır. Tereyağı kullanmazsanız eğer yediğiniz zaman midenizde yanma yapar, birincisi budur. İkincisi ise kullanılan şekerdir. Eğer normal toz şeker yerine glikoz kullanılırsa bu da yediğiniz zaman boğazınızda yanma ve daha sonra midenizde yanma yapar. Bunların haricinde tabii diğer aşamalar da çok önemlidir. Bir de dikkat edilmesi gereken en önemli husus baklavanın fiyatıdır. Mesela bugünkü şartlarda 40-50 TL'nin altında olan baklavaları almayalım, insanlara tavsiyemiz bu olsun. Zaten tereyağı fiyatları 45-50 TL, fıstığın 200 TL, cevizin 50 TL olduğu yerde 25-30 TL'ye baklava olmaz. 50 TL'nin altında olan baklavalar kalitesizdir. Buna dikkat etmek lazım. Baklava ucuzsa onu kesinlikle almayalım” dedi.

“Kalitesiz baklava sağlığa birçok zarar veriyor” 

Kalitesiz baklavanın insan sağlığına verebileceği zararlar hakkında konuşan Örs, “İyi bir yağ kullanılmıyorsa midenizi bozar, karaciğerinizi bozar. Glikoz kullanılıyorsa eğer glikoz karaciğerde depolanır ve insan vücudundan atılmaz, hastalık yapar, karaciğerinizi bozar. Yani kalitesiz baklavanın insana birçok zararları vardır. Vitamin alayım derken sağlığınızdan olabilirsiniz, buna dikkat etmek lazım” diye konuştu.

“Ramazan ayında en çok baklava ve güllaç tercih ediliyor” 

Ramazan ayında en çok satılan tatlılardan da bahseden Örs, “En çok satılan tatlılarımız içerisinde baklava çeşitlerimiz var, güllacımız yine Ramazan'ın vazgeçilmez tatlısıdır. Yani çoğunlukla güllaç ve baklava çeşitlerimiz revaçta. Tulumbamız, ekmek kadayıfımız, yani çoğu tatlı türüne talep yoğun Ramazan ayında. Tatlı çeşitlerimizin hemen hemen hepsi yoğun bir şekilde satışa devam ediyor” şeklinde konuştu.

“Baklava alacaklar bu hususlara dikkat” 

Baklava alacak vatandaşları ucuza almamaları konusunda uyaran Örs, “Bayram yaklaşıyor, insanlar evlerine tepsi tepsi alacaklar. Burada fiyatlara çok dikkat etmek lazım. Yani ucuza mal edilen baklava, kötü kullanılan malzemeden elde edilen baklava ucuza satılıyor. Bizim fiyatlarımız bir tepside 150 TL bandında olacak bayram için. Çünkü gerçekten kullanılan malzemeler A kalite olduğu için bu da maliyeti yükseltiyor. Tepsisi 40-50 TL'ye satılan yerleri görüyoruz ve halkımıza bunları tavsiye etmiyoruz. Kullanılan malzeme kötüdür, ondan dolayı fiyatı ucuzdur. Baklava alacak vatandaşlar için söylüyorum; fiyatlara takılmasınlar, ucuz diye baklava alıp yemesinler çünkü bu hem sağlıklarını bozar hem de paraları boşuna gitmiş olur. 15-20 TL'ye baklava alıp yemesinler. Bu fiyata alınan baklava sağlığınıza zarar verebilir” ifadelerini kullandı.  

Burak Can Tokyürek - Remzi Şimşek

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum ETÜ’lü gençler ve özel gereksinimli çocuklar renkli etkinliklerle bir araya geldi Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Engelsiz Öğrenci Birimi ile ETÜ Çocuk Kulübü ve ETÜ Vizyoner Gençlik Kulübü iş birliğinde, 3-10 Aralık Engelliler Haftası kapsamında Erzurum Görme Engelliler İlkokulu ve Ortaokulunda farkındalık programı düzenlendi. Özel gereksinimli bireylere yönelik farkındalığı artırmak ve dayanışma kültürünü güçlendirmek amacıyla düzenlenen programa ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı, ETÜ Engelsiz Öğrenci Birimi Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ceren Davutoğlu, ETÜ Çocuk Kulübü Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Yıldız, ETÜ Vizyoner Gençlik Kulübü Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Ramazan Yıldız ve çok sayıda üniversite öğrencisi katıldı. Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) ve Erzurum Kızılay Şubesi’nin destekleriyle gerçekleştirilen etkinlik kapsamında üniversiteli gençler ve çocuklar birlikte kurabiye ve çeşitli atıştırmalıklar hazırladıkları uygulamalı mutfak etkinliği, spor faaliyetleri, şarkı ve şiir performansları gibi çeşitli aktiviteler gerçekleştirerek hem eğlendi hem üretti. Programda konuşan Rektör Bülent Çakmak, ETÜ’nün özel gereksinimli bireylerin eğitim, sosyal yaşam ve kültürel faaliyetlerde daha görünür olması adına yürüttüğü çalışmalara ara vermeden devam ettiğini belirterek: "Bugün burada çocuklarımızla bir araya gelmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Onların gözlerindeki heyecan ve neşe bizlere de güç veriyor. Bu tür etkinlikler hem toplumsal farkındalığın artmasına hem de çocuklarımızla kurulan bağların güçlenmesine katkı sağlıyor. ETÜ olarak özel gereksinimli bireylerin hayatın her alanında daha etkin olmasını istiyoruz. Bu nedenle bu buluşmaları yalnızca bir günle sınırlı tutmadan sürdürülebilir hâle getirmek için çalışıyoruz. Bir sonraki etkinliğimizde çocuklarımızı kampüsümüzde misafir etmeyi, onlara üniversite ortamını tanıtmayı ve farklı atölye çalışmalarıyla yeniden bir araya gelmeyi arzu ediyoruz" diye konuştu. Etkinlik boyunca çocuklarla yakından ilgilenen Engelsiz Öğrenci Birimi Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ceren Davutoğlu ise özel gereksinimli çocuklarla bir arada bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Bugün burada çocuklarımızla birlikte olmak, onların enerjisi ve mutluluğuna ortak olmak bizler için çok değerli. Bu tür etkinlikler, öğrencilerimizin toplumsal sorumluluk bilincini artırırken, özel gereksinimli çocukların da kendilerini daha güçlü ve değerli hissetmelerini sağlıyor. Biz birlikte güçlüyüz ve birbirimizden güç almalıyız" ifadelerini kullandı.
Zonguldak Mevlana’nın 752. Vuslat yıl dönümünde Türk Kültüründe Şehadet ve Vuslat ele alındı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde (BEUN), Hz. Mevlana’nın 752. Vuslat yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen "Türk Kültüründe Şehadet ve Vuslat" başlıklı konferansla Türk kültüründe şehadet anlayışı ve vuslat düşüncesi farklı yönleriyle ele alındı. Sezai Karakoç Kültür Merkezinde gerçekleştirilen programa; BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer ve eşi Seran Özölçer, Genel Sekreter Prof. Dr. Zehra Safi Öz, senato üyeleri, akademik ve idari personel, Zonguldak Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Müdürü Erhan Yavaş ile öğrenciler katıldı. "Mevlana’nın Sözleri Asırlardır Gönüllerimize Yol Gösteriyor" Program, aziz şehitlerin anısına yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Ardından BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi. Rektör Özölçer konuşmasında, iki üniversite öğrencisinin vefat ettiğini hatırlatarak üzüntülerini şu sözlerle dile getirdi: "Değerli öğrencimiz Arif Aykanat ile dün akşam ani bir şekilde aramızdan ayrılan kıymetli öğrencimiz İrem Gül Karakuş’un vefatı bizleri derinden üzmüştür. Huzurlarınızda iki evladımızı rahmetle anıyorum. Rabbim mekânlarını cennet eylesin; ailelerine, yakınlarına ve Üniversitemiz camiasına sabrıcemil ihsan eylesin." Konuşmasının devamında Hz. Mevlana’nın hikmet yüklü sözlerinden örnekler veren Rektör Özölçer, Mevlana’nın sevgi, hoşgörü ve teslimiyet merkezli tasavvuf anlayışının asırlardır yol gösterici olduğuna dikkat çekti: "Allah’a ulaşacak birçok yol var; ben aşkı seçtim." diyen Hz. Mevlana’nın aşk ateşi, aradan yedi buçuk asır geçmesine rağmen hâlâ gönüllerimizi ısıtıyor. Dünya telaşıyla çoraklaşan gönüller, Mesnevî’den süzülen hikmet damlalarıyla diriliyor. Onun ‘Bizim dergâhımız umutsuzluk dergâhı değildir’ sözü, umudun ve irfanın en güçlü ifadesidir." Rektör Özölçer; Mevlana’nın imtihan, sabır ve tevekkül anlayışını anlatan sözlerine de dikkat çekerek konuşmasının sonunda, konferansa katkı sunan Dr. Sait Başer’e, programa katılan tüm misafirlere ve öğrencilere teşekkür etti. Açılış konuşmasının ardından konferansın konuşmacısı yazar Dr. Sait Başer kürsüye çıktı. Türk kültürü üzerine derinlikli bir perspektif sunan Başer, Mevlana’dan Dede Korkut’a uzanan köklü geleneğin bugün dahi yol göstericiliğini sürdürdüğünü ifade etti. Başer; "Tanrı kelimesinin çoğulu olmaz, kültürümüz buna müsaade etmez. Kültür; bir milletin yüzyıllar boyunca yoğurduğu tecrübenin adıdır. Türk kültürü köleliği tanımaz; adalet duygusuyla var olmuş bir medeniyetin ürünüdür." sözleriyle kültür kavramının Türk-İslam düşüncesindeki yerine vurgu yaptı. Adaletin yalnızca hukuk değil, hayatın tamamını kuşatan bir denge ölçüsü olduğunu belirten Başer, Türkçenin köklü yapısının bu kavramla doğrudan ilişkili olduğunu ifade etti. Başer, konuşmasının sonunda Hz. Mevlana’nın özlü sözlerinden örnekler vererek vuslatının 752. yıl dönümü münasebetiyle Mevlana’yı rahmetle anıp sözlerini sonlandırdı. Program, Dr. Sait Başer’e teşekkür belgesinin takdim edilmesi ve toplu hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.