RAMAZAN - 29 Haziran 2015 Pazartesi 08:55

Ramazan'da seferiyken oruç tutulur mu?

A
A
A
Ramazan'da seferiyken oruç tutulur mu?

Onbir ayın sultanı Ramazan ayında iyilik yapmak ve ibadetlerimizi yerine getirmek büyük önem taşır. Peki seferiyken oruç tutulur mu?

Sual: Seferde olana da Ramazan orucu farz mı?

CEVAP
Evet. Ama kazaya bırakması caizdir.

Sual: Seferde oruç tutmak gerekmediği halde, Ramazan orucunu tutan nafile sevabı mı alır?

CEVAP
Seferi olan, Ramazan orucunu tutarsa, farz sevabı alır.

Özürsüz oruç yememeli
Sual: Devamlı şehirlerarasında şoförlük yapanın, oruç tutmaması günah olur mu?

CEVAP
İşi aksatacak zorluk yoksa Ramazan-ı şerifte oruç tutmak çok sevabdır. Özürsüz oruç tutmamak büyük günahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ramazanda mazeretsiz bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz.) [Tirmizi]

Şu halde, bir özür olmadan oruç yememeli. Dini bir özrü olanın, orucunu kazaya bırakması caiz olur. Yolculukta sıkıntı olur, iş aksar veya kazaya sebep olacak bir durum olursa, kazaya bırakmak caiz olur. Hadis-i şerifte, (Yolculukta [sıkıntı içinde] oruç tutmak, takva değildir) buyuruldu. (Buhari) [Yolculuk veya sefer demek, 104 km'den uzak yere gitmek üzere yola çıkmaktır. Bunlardan daha kısa yola giden seferi olmaz. Burada takva daha çok sevap kazanmak manasındadır.]

Sual: Yolculukta oruç tutmamaya izin var diye oruca niyetlenmedim. Saat 11’de uçağa bineceğim için sabah kahvaltımı yapıp yola çıktım. Seferde oruç tutmamak caiz değil mi?

CEVAP
İmsak vaktinden önce sefere çıksaydınız, oruca niyet etmeyip sefere çıkınca yiyip içebilirdiniz. Hâlbuki kahvaltı yaptığınız zaman, mukimsiniz ve niyet etmiyorsunuz, yiyip içiyorsunuz, bu yüzden günah oluyor. Niyet edip oruçlu yola çıkacaktınız ve o gün o orucu bozmayacaktınız, yani o gün orucu tutmanız gerekirdi. Niyet etmeden yiyip içtiğiniz için sadece kaza gerekir.

Seferi iken oruç
Sual: İmsak vaktinden sonra sefere çıktığımız için oruca niyet etmiş oluyoruz. Yani o gün seferde de olsak oruç tutmamız lazım. Ancak, mesela sabah 11’de ABD’ye gitmek üzere uçağa biniyoruz. Devamlı Batı’ya gittiğimiz için gün, New York’a giderken 7 saat, Los Angeles’ a giderken de 10 saat uzuyor. Bu durumda ne yapmak lazım?

CEVAP
Oruç tutabilirse sevab kazanır, açlık ve susuzluğa dayanamayıp bozarsa günah olmaz. Seferdeyken, orucu özürsüz bozana kefaret gerekmez.

Sual: Bir kimse, Ramazan orucunu sefere çıkınca sebepsiz bozsa, kaza mı kefaret mi gerekir? Mukim iken orucunu bozup sonra sefere çıksa, kaza mı, kefaret mi gerekir?

CEVAP
Niyetli orucu sefere çıkınca bozmak günahtır. Ama günah işlese de, seferde bozduğu için kefaret gerekmez. Eğer mukim iken bozup sefere çıksa, kefaret de gerekir.

Sual: Doğudan batıya uçakla giden oruçlu kimse, orucunu çıktığı şehre göre mi, yoksa Güneş’in battığı yere göre mi açacaktır? Abduhcu biri; Kardavî, Hamidullah gibi günümüzde ne kadar mezhepsiz varsa, onların görüşlerini toplamış. Sonra da, (Benim görüşüm de budur) diyerek Hamidullah’ın görüşünü tercih etmiş. İslam âlimlerinin bu konuda bildirdikleri hükümler yok mu? Niye mezhepsizlerden nakil yapılıyor?

CEVAP
Mezhepsiz olmanın şartı, mezhepsizlerden nakildir. Ehl-i sünnet olmanın şartı da İslâm âlimlerinden nakildir.

İslam âlimlerinin bildirmediği hiçbir husus yoktur. Din eksik değildir. Bu konu bütün fıkıh kitaplarında açıklanmıştır. Önce mezhepsizlere bir cevap verelim. Sonra bu sorunun cevabını kitaplardan naklen bildirelim.

Günümüzdeki mezhepsizler, genelde, Şevkânî, Mevdûdî, Kardâvî, Elbânî gibi mezhepsizlerin yazılarını yazıp, (Biz şu görüşü tercih ediyoruz) derler. Onlara uymadıklarını, kendilerinin de görüş sahibi olduklarını bildirmeye çalışıyorlar. Halkımız bunlara müctehid taslakları diyor.

Necip Fazıl’ın Baidullah dediği Mösyö Hamidullah, İslam’a Giriş isimli bozuk kitabında, fıkıh ilmine aykırı olarak, (Selim akıl sahipleri, bu durumda Güneş’in batmasını esas almaz, çıktığı şehrin saatini esas alır) diyor. Bunun yanlış olduğu, bütün fıkıh kitaplarında açıklanıyor.

Mısırlı Desuki isimli bir mezhepsiz ise, (Güneş’in batması esas alınır) diyor. Bunu, muteber bir eserden alıp söylemiyor, kendi görüşü olarak söylüyor. Hüküm doğru, yani fıkıh kitaplarına uygunsa da, kafadan söylediği için dinde muteber olmaz.

Mezhepsiz Kardâvî de, (Nasslara göre, Güneş’in batması esas alınır) diyor. Bu da Desuki gibi Nasslardan kendi anladığını ölçü alıyor. Bir fıkıh kitabından nakletmiyor. Hüküm doğruysa da, nakli esas almadığı için bununki de dinde senet olmaz.

Ezherli başka bir mezhepsiz ise, (Oruca başladığı saatten itibaren 12 saat sonra, Güneş batmasa da, orucunu açar) diyor. Bunun sallaması da, Mösyö’nünki gibi isabetsizdir.

Dikkat edilmişse, hiçbiri (Şu mezhepte şöyledir) demiyor. Hepsi kendisini bir İmam-ı a'zam zannediyor. Birçok hüküm, dört hak mezhepte farklıdır. Hangi mezhebe göre bildirildiği açıklanmıyor. İslam âlimleri, bir hak mezhebe göre cevap verirken, bu mezhepsizler, (Biz İslam’a göre cevap veriyoruz) diyerek, dört mezhebin hak olduğunu inkâr edip, Dört İmam’ın da İslam’a göre cevap vermediğini vurgulamaya çalışıyorlar.

Hanefî mezhebindeki fıkıh kitaplarının en kıymetlilerinden olan Dürer ve Gurer kitabında Molla Husrev hazretleri buyuruyor ki:
Ramazan ayı gelince, oruç tutmak farz olur. Ancak seferî olanın oruç tutması farz değildir. Kutuplara giden Müslüman, seferî ise oruç tutmaz. Geriye dönünce kaza eder. Gündüzleri 24 saatten daha uzun yerlerde, mesela altı ay gündüz olan yerlerde, oruca saatle başlanır ve saatle bozulur. Gündüzü böyle uzun olmayan, vakitleri normal teşekkül eden, yani gündüzleri 24 saatten az olan bir şehirdeki Müslümanların zamanına uyularak oruç tutulur. (Dürer ve Gurer)

Seferde iftar saati
Sual: Oruca niyet edip de sonra başka bir memlekete giden kimse, iftarını hangi yere göre açar? Yani sahurda niyet ettiği yerin iftar vaktini mi, yoksa gittiği yerin vaktini mi esas alır?

CEVAP
Bulunduğu yerin vakti esas alınır. Nereye giderse gitsin, bulunduğu yerde güneş batınca, yani akşam vakti olunca orucunu açar. Otobüste, arabada veya gemide gidiyorsa, yine bulunduğu yerde iftar vakti olunca orucunu açar. Ama uçaktaysa üstünden geçtiği şehri esas alamaz, çünkü bir yerin iftar ve namaz vakitlerinin hesaplanmasında, yükseklik de hesaba katılır. Uçakta Güneş’in batması çok daha geç olacağı için, iftar vakti de üstünde bulunduğu şehirden daha sonra olur. Bunun için uçakta olan kimse, güneşin battığını, ufukta kaybolduğunu görmeden orucunu açamaz.

Görüldüğü gibi, iftar vaktinde, oruç açılan yerin zamanı, yani Güneş’in batması esas alınır. Saate göre hareket edilmez. Dünyanın hangi şehri olursa olsun, oruçta ve namazda, herkes vardığı şehrin vaktine göre hareket eder. Güneş batmadan oruç açılmaz ve akşam namazı kılınmaz. (Nimet-i İslam, Dürer)

Eğer çok hızlı giden bir uçak, hiç yere inmeden doğudan batıya gidiyorsa ve bu zaman 24 saatten fazla sürmüşse, mesela 33 saat sürse, o zaman gündüzü 24 saatten az olan bir şehrin saatine uyulur. Oruç tutulan gün, 24 saatten azsa, Güneş batana kadar beklemek gerektiği bütün fıkıh kitaplarında yazılıdır. (Nimet-i İslam, Dürer) 

Kaynak: dinimizislam.com

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Trendyol Süper Lig: Antalyaspor: 0 - Galatasaray: 2 (İlk yarı) Trendyol Süper Lig’in 16. haftasında Antalyaspor sahasında Galatasaray ile karşılaşıyor. Müsabakanın ilk yarısı sarı-kırmızılıların 2-0’lık üstünlüğüyle sona erdi. Maçtan dakikalar (İlk yarı) 3. dakikada Sane orta sahada kazandığı topta pasının Osimhen’e aktardı. Osimhen’in ceza sahası içi sağ çaprazdan vuruşunda kaleci Abdullah, meşin yuvarlağı kornere çeldi. 7. dakikada Yunus Akgün’ün pasında ceza sahası içi sağ tarafında topla buluşan Sane’nin rakibini geçip vuruşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu. 0-1 10. dakikada sol kanattan ceza sahası içine giren Barış Alper Yılmaz, pasını ceza yayında bekleyen Roland Sallai’ye aktardı. Sallai’nin ceza sahası içine girer girmez vuruşunda meşin yuvarlak ağlara gitti. 0-2 15. dakikada Roland Sallai’nin sağ kanattan ortasında arka direkte bulunan Osimhen’in vuruşunda meşin yuvarlak dışarı çıktı. 36. dakikada Antalyaspor defansının pas hatasında topun alan Osimhen’in ceza sahası içinden vuruşunda meşin yuvarlak az farkla kalenin sağ tarafından dışarı gitti. Hakemler: Ali Yılmaz, Bersan Duran, Osman Gökhan Bilir Antalyaspor: Abdullah Yiğiter, Veysel Sarı, Lautaro Giannetti, Hüseyin Türkmen (Dario Saric dk. 30), Bünyamin Balcı, Jesper Ceesay, Ramzi Safuri, Kenneth Paal, Samuel Ballet, Nikola Storm, Yohan Boli Yedekler: Kağan Arıcan, Samet Karakoç, Bahadır Öztürk, Soner Dikmen, Hasan Yakub İlçin, Sander van de Streek, Ensar Buğra Tivsiz, Doğukan Sinik, Poyraz Efe Yıldırım Teknik Direktör: Erol Bulut Galatasaray: Günay Güvenç, Roland Sallai, Davinson Sanchez, Abdülkerim Bardakcı, Ismail Jakobs, Lucas Torreira, İlkay Gündoğan, Leroy Sane, Yunus Akgün, Barış Alper Yılmaz, Victor Osimhen Yedekler: Batuhan Şen, Arda Yılmaz, Gabriel Sara, Mauro Icardi, Ahmed Kutucu, Yusuf Demir, Gökdeniz Gürpüz, Kazımcan Karataş, Arda Ünyay Teknik Direktör: Okan Buruk Goller: Leroy Sane (dk. 7), Roland Sallai (dk. 10) (Galatasaray) Sarı kart: Lautaro Giannetti (Antalyaspor)
Ankara Bakan Bayraktar: "Filomuza geçen yıl kattığımız yeni yüzer üretim platformumuz ’Osman Gazi’yle günlük üretim kapasitemizi 2026 yılında 20 milyon metreküpe çıkaracağız" Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, "Filomuza geçen yıl kattığımız yeni yüzer üretim platformumuz ’Osman Gazi’yle günlük üretim kapasitemizi 2026 yılında 20 milyon metreküpe çıkaracağız. 2028 yılında 2’nci yüzer üretim tesisimizle bunu 40 milyon metreküpün üzerine çıkaracağız ve merak etmeyin, bu gemilerin sadece adlarını değiştirmedik; bu gemilerimizde çalışan kendi çocuklarımız, bugün yerlilik yüzde 30’dan yüzde 70’lerin üzerine çıktı. Yani bizim gemilerimizde bin 100 çalışanımız var, bunların içerisinde Fatihler var, Yavuzlar var, Abdülhamitler var, Süleymanlar var, Alparslanlar var" dedi. Bakan Bayraktar, 2026 Merkezi Yönetim ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Bayraktar, madencilik sektörünün ekonomik büyümeye katkısı olduğu kadar istihdama ve bölgesel kalkınmaya da önemli katkılar sağladığını söyleyerek, "150 bin maden emekçimiz, ülkemizin dört bir yanında alın teri dökmekte, üretimimizin gücüne güç katmaktadır. Madencilik faaliyetlerinde, iş sağlığı, işletme ve çevre güvenliğini artırmak için arama ve üretim süreçlerinin her aşamasında etkin denetimler gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda, 2025 yılı Kasım sonu itibarıyla aylık ortalama 775 saha denetimi yaptık. Bu dönemde bin 578 firmaya idari para cezası uyguladık. Ayrıca 2 bin 225 adet faaliyet durdurma tedbiri aldık. Diğer taraftan, madencilik faaliyetlerinin çevreyle uyum içerisinde yürütülmesi için Temmuz ayında yapılan düzenlemeyle, yatırımcıların rehabilitasyon yükümlülükleri artırılmış ve rehabilitasyon çalışmalarının madencilik faaliyetiyle eş zamanlı yürütülmesi zorunlu hale getirilmiştir. Ayrıca, ruhsat sahiplerinden tahsil edilen rehabilitasyon bedelinin iki katının üzerine çıkarılması ve bu bedelin nemalandırılması ile rehabilitasyon faaliyetlerinin uygulanabilirliği sağlanmıştır. Madencilik yapılan sahaların doğaya yeniden kazandırılması konusundaki hassasiyetimizin bir sonucu olarak, bugüne kadar 18 bin futbol sahası büyüklüğündeki alan rehabilite edilmiş ve yaklaşık 24 milyon ağaç dikilmiştir" ifadelerini kullandı. Bayraktar, 2024 yılında altın dahil maden ithalatının 32 milyar dolar olduğunu kaydederek, "Bu alandaki dışa bağımlılığımızı düşürmek için, maden üretimimizi her geçen yıl artırıyoruz. 22 yıl önce Gayrisafi Yurtiçi Hasıla içinde bugünkü fiyatlarla 117 milyar TL olan madencilik sektörünün hacmini 2024 yılında 529 milyar TL’ye; maden ihracatımızı da aynı dönemde 7 kat artırarak 6 milyar dolara çıkardık. Dünya rezervinin büyük bir kısmına sahip olduğumuz bor madeninde, 2024 yılında 2,5 milyon ton satışla 1,3 milyar dolarlık gelir elde ederek rekor kırdık. İnşallah 2025 yılını da benzer seviyelerde tamamlayacağız. Nadir Toprak Elementleri modern teknolojilerin ve yeşil dönüşümün temel unsurlarından biridir. Enerji dönüşümünün hızlandığı, dijitalleşmenin vazgeçilmez bir hale geldiği dünyada, nadir toprak elementlerine sahip olmak, yalnızca bir maden zenginliği değil; ülkelerin en önemli stratejik güç alanlarından biri hâline gelmiştir. Elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji sistemleri, gelişmiş uzay ve savunma teknolojileri gibi birçok alandaki ilerlemeler Nadir Toprak Elementlerine olan ihtiyacı artırmıştır. Bizler; Nadir Toprak Elementlerindeki bu yükseliş trendini yıllar öncesinden tespit ederek, potansiyelimizin olduğu bölgelerdeki çalışmalarımıza hız verdik. Bu kapsamda, Eskişehir Beylikova’da 125 bin metreden fazla sondaj yaparak 694 milyon tonluk, dünyada tek sahada en büyük ikinci rezervi keşfettik. Akabinde, pilot tesisimizi 2023 yılı Nisan ayında devreye aldık. 570 bin ton kapasiteli endüstriyel tesisin temelini de önümüzdeki yıl atmayı hedefliyoruz. Bu kaynağı milli menfaatlerimize en uygun şekilde, devlet eliyle işletecek ve en katma değerli şekilde ekonomimize kazandıracağız" şeklinde konuştu. Doğal gaz tüketiminde Türkiye’nin dördüncü büyük ülkesi olduğunu belirten Bayraktar, "Bu yüksek tüketimi mümkün olduğunca kendi kaynaklarımızdan karşılamak için yurt içinde ve yurt dışında arama ve üretim faaliyetlerimizi artırıyoruz. Yurt içi ve yurt dışındaki kara ve deniz sahalarımızda günlük doğal gaz üretimimizi 22 milyon metreküpün üzerine çıkarak üretim rekoru kırdık. Bu üretim seviyesi, konut tüketiminin yüzde 42’sine, sanayi tüketiminin yüzde 63’üne, toplam doğal gaz talebinin ise yüzde 15’ine karşılık gelmektedir. Ayrıca, enerji altyapımızı geliştirmek adına birçok önemli yatırımı hayata geçiriyoruz. Devreye aldığımız doğal gaz iletim ve dağıtım hatları, yer altı depolama tesisleri, LNG terminalleri ve Yüzer Depolama ve Yeniden Gazlaştırma Üniteleri (FSRU) ile doğal gaz altyapımızı güçlendirdik. Bu süreçte yalnızca yerli üretim kapasitemizi artırmakla kalmadık, aynı zamanda kaynak ülke ve tedarik güzergahlarımızı da çeşitlendirdik. Özellikle LNG alanında yaptığımız yatırımlar sayesinde, günlük gazlaştırma kapasitemizi beş katına çıkararak 161 milyon metreküpe ulaştırdık. Bugün, doğal gaz tüketimimizin neredeyse yarısını LNG tedarikiyle karşılayabilir durumdayız. Önümüzdeki dönemde bu kapasiteyi günlük 200 milyon metreküpe yükselteceğiz. Bu çalışmalarımızla Türkiye’yi yalnızca kendi talebini karşılayan bir ülke olmaktan çıkararak bölgesindeki ülkelere doğal gaz ihraç edebilen bir merkez ülke haline getiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda, sahip olduğumuz petrol ve doğal gaz potansiyelinin ortaya konması, yeni keşifler yapılması ve üretim kabiliyetimizin artırılması adına dünyada sayılı enerji filolarından birini kurduk. Kısa süre önce filomuza ilave iki adet yedinci nesil ultra derin deniz sondaj gemisi kazandırdık. Bu gemilerden ilki Eylül ayında ikincisi ise bu ayın başında mavi vatanımıza ulaşmıştır. Böylece, altı sondaj gemisi, iki sismik araştırma gemisi ve destek unsurlarıyla birlikte, Türkiye’yi dünyanın en büyük dördüncü arama ve üretim filosuna sahip ülkesi konumuna getirdik. Karadan 170 kilometre açıkta ve 2 bin 100 metre deniz derinliğinde, deniz tabanından sonra ilave 2 bin 500-3 bin metre sondajla bulduğumuz gazı 3 yıl gibi kısa bir sürede karaya çıkardık ve vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. Millî filomuzla sürdürdüğümüz çalışmalar kapsamında, 2025 yılı içinde güncel ekonomik değeri yaklaşık 37 milyar dolar olan 92 milyar metreküpün üzerinde yeni doğal gaz rezervi bulduk. Sakarya Gaz Sahası’nda üretimimizi artırmaya yönelik çalışmalarımıza hız verdik. Bir yıl önce günlük 7 milyon metreküp olan üretimimizi 9,5 milyon metreküpe çıkardık. Böylece sadece son bir yılda sağladığımız bu üretim artışıyla ilave bir milyondan fazla evin ihtiyacını yerli doğal gazdan karşıladık. Filomuza geçen yıl kattığımız yeni yüzer üretim platformumuz ’Osman Gazi’yle günlük üretim kapasitemizi 2026 yılında 20 milyon metreküpe çıkaracağız. 2028 yılında 2’nci yüzer üretim tesisimizle bunu 40 milyon metreküpün üzerine çıkaracağız ve merak etmeyin, bu gemilerin sadece adlarını değiştirmedik; bu gemilerimizde çalışan kendi çocuklarımız, bugün yerlilik yüzde 30’dan yüzde 70’lerin üzerine çıktı. Yani bizim gemilerimizde bin 100 çalışanımız var, bunların içerisinde Fatihler var, Yavuzlar var, Abdülhamitler var, Süleymanlar var, Alparslanlar var" dedi. Bayraktar, konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye’yi enerjide tam bağımsız bir geleceğe taşıma gayesiyle, Karadeniz’in derinliklerinden Gabar’ın zirvesine kadar kararlılıkla çalışıyoruz. Dışa bağımlılığımızın yüksek olduğu petrol alanında, Şırnak Gabar’da tarihimizin en büyük petrol rezervini keşfettik. Yürüttüğümüz yoğun çalışmalarla, Ankara-Edirne otoyolu uzunluğuna tekabül eden yaklaşık 700 kilometrelik yol ağı inşa ettik. Geçen yıl bu zamanlarda Gabar’da günlük 61 bin varil petrol üretirken, bugün günlük 81 bin varil üretime çıktık. Gabar sahasındaki bu başarı, yalnızca üretim rakamlarıyla sınırlı değil. Sahadaki faaliyetlerimiz kapsamında 3 bin 500’ün üzerinde çoğunluğu Şırnaklı olmak üzere genç kardeşlerimize iş imkânı oluşturduk. Bölgenin istihdamına önemli bir katkı sağladık. Terörsüz Gabar’da hayata geçirdiğimiz bu proje ile Terörsüz Türkiye’nin ne kadar eşsiz fırsatları beraberinde getirdiğinin bir örneğini aziz milletimize gösterdiğimize inanıyorum."