MAGAZİN - 26 Ekim 2009 Pazartesi 09:26

Rojin: Serdar Turgut ağzı salyalı erkek edebiyatı yapıyor

A
A
A
Rojin: Serdar Turgut ağzı salyalı erkek edebiyatı yapıyor

Akşam gazetesi yazarı Serdar Turgut, köşesinde "Keşke PKK’lı terörist olsam SEKS KÖLEM DE ROJİN OLSA DAĞDA YAŞASAK" diye yazdı. Rojin, Turgut'a ağzı salyalı erkek edebiyatının en ucube cümlelerine fütürsuzca kullanmaya cesaret etmesinin nedeni benim Kürt olmam mı hele de kadın olmam mıdır? dedi...

Serdar Turgut’un 24 Ekim 2009 Cumartesi günü Akşam Gazetesi’nde yayımlanan köşe yazısına Rojin’in cevabı

Türkiye, demokratik açılım olarak isimlendirilen bir süreçte geleceğini en çok tehdit eden, insanlara en çok acı veren sorunuyla yüzleşiyor ve kalıcı çözüm yolları arıyor.

Bu süreç Türkler açısından da Kürtler açısından da gel gitlerle, tuzaklarla dolu. Yaralar çok derin, kırgınlıklar çok taze, öfkeler çok taşkın.

Ancak umudumuz o ki duygularımızı biraz kontrol edebilirsek, şu geçirdiğimiz çakıl taşlı yolu devrilmeden, savrulmadan, birbirimizi hırpalamadan atlatabilirsek önümüz çok açık.

Aydınlar, yazarlar, entelektüeller, sanatçılar yani toplumun ortalamasından boyu daha uzun olanlar, gözü daha keskin olanlar, tepenin arkasını daha iyi görenler için aydınlıklarını, entelektüelliklerini gösterme günü işte tam da bugündür.

Ne yazıkki; gazete köşelerinin bazı efendileri kalemlerini yaralara tuz basmak, ateşe körükle gitmek, yumrukların biraz daha sıkılmasını sağlamak için oynatıyorlar.

İşte bu yazılardan biri 24 Ekim 2009 Cumartesi günü Akşam Gazetesinde Serdar Turgut tarafından kaleme alınmıştır.  ‘PKK Teröristi Olmadığıma Pişmanım’ başlıklı yazıda devletin silah bırakmaları cazip hale getirecek önlemleriyle dalga geçilmekte, sürecin suhuletle aşılması yerine yeni gençlerin ölmesine yol açacak bir uçuruma sürüklenilmesine davetiye çıkarılmaktadır.

Serdar Turgut, bu çirkin amaç için adımı da aynı çirkinlikte kullanmıştır. ‘Dağa kaldırmak’, ‘seks kölesi yapmak’ gibi ağzı salyalı erkek edebiyatının en ucube cümlelerine fütürsuzca kullanmaya cesaret etmesinin nedeni benim Kürt olmam mı hele de kadın olmam mıdır?

Ben sanat hayatımda nereye geldiysem annemin hayır dularından başka kimseden destek almadan ve kimseye taviz vermeden geldim. Şimdi de adımın ve kişiliğimin; onbinlerce satan bir gazetenin tanınmış bir yazarının yazısına malzeme yapmasına asla izin vermeyeceğimi, yasal yolları sonuna kadar kullanacağımı kamuoyuna saygıyla duyururum.

Mizah güldürmeli, iğrendirmemeli.

Namlunun ucuna gül degil gülle koymak isteyen anlayış bölücüdür.

ROJİN


SERDAR TURGUT'UN YAZISI:

TERÖRİST OLMALIYDIM
Benim hayatımda da her makul Türk gencinin mutlaka karşı karşıya kaldığı ikilemle yüzleşme zamanı gelmişti. Terörist olmalıydım bu netti ama ‘Ya silahlanıp dağa çıkacaktım ya da silahımla şehirde kalacaktım’…

GÖ…N YİYORSA DAĞA ÇIK
Terörist olma kararını verme aşaması kolaydı. Bu neredeyse milli bir gelenekti ama terörü memleketin hangi alanında yapacağım kararını vermek zordu. Ailem bile ikiye bölünmüştü. Annem ‘Şehirde terör yap. Arada eve uğrar, duş alırsın. Sana sevdiğin çöreklerden yaparım’ diyordu. Babam rakısını içtikten sonra ‘Gö..n yiyorsa dağa çık’ diyerek beni provoke ediyordu. Halalarım ise ‘Bizim haspa terörist olacakmış zaar’ diye konuşarak beni küçümsüyorlardı.

TERÖRÜ ŞEHİRDE YAPMAYA KARAR VERDİM
Her iki kararı da destekleyebileceğim çok seçkin kitaplar satılıyordu kitapçılarda. ‘Teröristin el kitabı’ bile necip Türk gençliğinin okuyup bilgilenmesi için bulunabiliyordu. Ben Marksist, Leninist ‘Ve hatta’ Maoist olduğumdan dağa tam çıkmasam, kendilerinden pek de hoşlanmasam da köylüler ile birlikte ihtilal yapmak için en azından düz ovaya çıkabilirdim. Ama serde şehirlilik var ne de olsa. Bu yüzden her Türk gencinin bir yaşına geldiğinde tabii hakkı olan terörü şehirde kalarak yapmaya karar verdim.

ÖCALAN KADAR BEN DE KÜRT SAYILIRIM
Şimdi anlıyorum ki; bu kararım çok yanlışmış. Keşke o dönemde yeni oluşmaya başlayan nüve halindeki PKK’ya katılsaymışım. Öcalan yandaki üniversitede okuyordu. Zaten o ne kadar Kürtse ben de o kadar Kürt sayılabilirdim. O da Kürtçe bilmiyor ben de… Katıldığım takdirde örgütte bir kültür şoku yaşamam da mümkün değildi.

DAĞDA GÜL GİBİ YAŞARDIM
Çıkardım dağa, gül gibi yaşardım. ‘Sen dağ koşullarına adapte olamazsın’ diyenlere ise sadece şunu söyleyeceğim: İstanbul’da yaşama koşullarına adapte olabildeysem bu dünyadaki her türlü dağda da yaşayabilirim ben.

DAĞDAN İNİP BİR KAÇ TÜRK ÖLDÜREBİLİRDİM
İstanbul’da gündelik yaşamımızda karşılaştığımız rutin dağ adamlarının gerçek dağ adamlarından daha medeni olduklarını söylemek de pek mümkün değil. İstanbul’a alışık her insan PKK militanlarının dağ koşullarına pek de kolay alışır. Hatta İstanbul’dan sonra PKK dağ kamplarındaki koşullar insana lüks bile gelebilir. Tüm bu senaryoda bir tek detay kalıyor ortada. PKK’lı olarak dağa çıkabilir, arada bir dağdan inip birkaç Türk öldürebilirdim. No problem. Bu benim için bir sorun yaratmazdı. PKK’nın basın hücresinde militan olarak yer alırdım, olur biterdi iş. Canım sıkılınca arada bir dağdan inip yayın yönetmeni öldürürüm, her şey yoluna giriverirdi. Tıkır tıkır işlerdi bütün her şey.

ROJİN’İ DAĞA KALDIRIVERİRDİM
Sonra dağda Öcalan’ın açıklamalarıyla anladığım kadarıyla arada bir toplu seks partileri de oluyor. Bunlara da mutlaka militan bir aktiflikle katılırdım. Bugüne kadar hoşlandığım bir PKK’lı bir kadın henüz görmedim ama olsun. Dağda bulamazsam da bir hücre oluşturup, şehri basıp Rojin’i dağa kaldırıverirdim olur biterdi. Hatta belki Rojin’e evlenme bile teklif edebilirdim. Rojin ile evliliğimin şu andaki evliliğimden daha tehlikeli ve dehşet verici geçmesi de mümkün değildi.

SEKS KÖLEM YAPTIĞIM ROJİN’LE YAŞAYACAĞIM
Bütün bunlar son yaşanan bir olay nedeniyle aklıma geldi. Hayatımı şehirde kalarak nasıl da boşa harcamış olduğumu düşündüm. Dövündüm üzüldüm. Yine Milliyet gazetesindeki bir Fikret ‘Don Juan’ Bila haberine göre devlet dağdan inen PKK liderlerine üçüncü bir ülkeye gidip yaşama imkanını da verecekmiş. Düşünsenize; yıllarca dağda keyif hayatı süreceğim, dağa kaldırıp seks kölem haline getirdiğim Rojin ile yaşayacağım, karı dırdırından sıkıldığım zaman da şehre inip birkaç yayın yönetmenini temizleyeceğim. (Ertuğrul Özkök, İsmail Küçükkaya ve Sedat Ergin’in yaşam acıları çoktan bitmiş olacaktı).

Tüm bu mükemmel yaşam stilinden sonra dağı terk edip aşağıya indiğimde devlet bana ‘Hangi ülkede yaşamak istersin?’ diye soracak. ABD’nin New York kentine giderdim tabii ki… Bunlar büyük ihtimalle bana business class bileti de alır, cebime harcırah da koyarlardı herhalde.

PKK’LILARIN GÖRDÜĞÜ ANLAYIŞI BEN GÖRMEDİM
Başta doğru karar verip PKK’ya katılsaydım, liderlik kadrosuna muhakkak yükselirdim diye düşünüyorum. Ama lider de olamasaydım zararı yok. Çünkü düz militanlara belki hangi ülkeye gitmek istersin diye sormuyorlar ama dağdan inenlere hiç olmazsa saygı gösteriyorlar. Onları herkes seviyor. Beni ise seven yok. Terörist olmadım da ne oldu biliyor musunuz; İstanbul’da kalıp yazar oldum da b.k mu oldu? Yine her gün dağdakilerden çok daha vahşi ve barbar olan insanlarla muhatap oluyorum. Devlet bana bir gün bile iyi davranmadı. Beni hiç sevmedi. Bu PKK’lıların adalet sisteminden gördüğü anlayışı ben hiçbir zaman göremedim.

TÜRK OLMANIN BANA HİÇBİR YARARI OLMADI
Anlayacağınız benimki kaçırılmış fırsatlarla dolu olan son derece acıklı bir yaşam hikayesi. Türk olmamın bana hiçbir yararı olamadığı gibi terörist olmamamın zararı bile oldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Tavas Belediyesi dayanışma aracı hizmete başladı Tavas Belediyesi, ihtiyaç sahibi vatandaşlara erzak ve giyim yardımlarını daha düzenli ve erişilebilir kılmak amacıyla Dayanışma midibüsünü hizmete soktu. Tavas’ta yaşayan tüm ihtiyaç sahibi aileleri ulaşarak erzak ve giyim yardımını daha kapsamlı yapmayı planlayan Tavas Belediyesi Dayanışma Aracı hizmete başladı. Hayırsever vatandaşların ve Tavas Belediyesinin destekleriyle hizmet verecek olan araç Tavas’ın tüm mahallerini dolaşarak tüm ihtiyaç sahibi aileleri ulaşım sağlayacak. Kimsenin kendini yalnız hissetmedi bir Tavas inşa etmek için çalıştıklarını vurgulayan Tavas belediye Başkanı Kadir Tatık, yaptığı açıklamada, "Tavas Belediyesi Dayanışma Aracı, ilçemizin tüm mahallelerindeki ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza erzak ve giyim desteğini daha düzenli, erişilebilir ve gizlilik esasına uygun şekilde ulaştırmak amacıyla hizmet vermeye başlıyor. Sosyal belediyecilik anlayışımız doğrultusunda; yalnızca altyapı ve üstyapı hizmetleriyle değil, insanı merkeze alan uygulamalarla da vatandaşlarımızın yanında olmayı sürdürüyoruz. Hiç kimsenin kendini yalnız hissetmediği, paylaşmanın ve dayanışmanın güçlendiği bir Tavas için çalışıyoruz. Bu dayanışma ağı, hayırsever vatandaşlarımızın destekleriyle her geçen gün daha da büyüyecek. Yapılan her bağış; bir evde sofraya, bir ailede umuda, bir çocukta gülümsemeye dönüşecek. Küçük bir destek, büyük bir iyiliğin parçası olacaktır. Bu projeye destek olmak isteyen hayırsever vatandaşlarımız, detaylı bilgi almak ve katkıda bulunmak için belediyemizle iletişime geçebilirler" ifadelerine yer verdi.
Düzce Otobüsten 46 bin silah parçası çıkmıştı, 6 şüpheli adliyeye sevk edildi Düzce’de durdurulan yolcu otobüsünde, İstanbul’a sevkiyatı yapılan 46 bin 655 silah parçası ele geçirilmesine ilişkin gözaltına alınan 6 şüpheli adliyeye sevk edildi. Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü ekipleri, kentte faaliyet gösteren silah kaçakçılarına yönelik yaklaşık 23 aydır sürdürülen teknik ve fiziki takibin ardından operasyon için düğmeye bastı. Şüphelilerin Düzce’den İstanbul’a çok sayıda silah parçası sevkiyatı yapacağı bilgisi üzerine harekete geçen ekipler, şüphelilerden M.E.K.’ye ait Tokuşlar Mahallesi’ndeki iş yeri, otomobil ve yolcu otobüsünü takibe aldı. İş yerinden silah parçalarının koliler ve torbalar içerisinde otobüse yüklendiği tespit edildi. Otoyolda durdurulan araçlarda yapılan aramalarda, toplam 46 bin 655 silah parçası ele geçirildi. Ele geçirilen malzemeler arasında; 2 bin 115 tabanca alt gövdesi, 2 bin 100 üst kapak takımı, 2 bin 100 namlu, 2 bin 100 tabanca iğnesi, 2 bin emniyet mandalı, 2 bin 100 mekanizma yatağı, 2 bin 100 üst kapak tutucu, 2 bin 100 üst kapak düşürme mandalı, 2 bin 100 iğne kontrol pimi, 2 bin 100 arpacık, 2 bin 50 tetik tutucu, 2 bin 50 iğne tutucu gibi diğer tamamlayıcı parçalar ile 1 adet silah yapımında kullanılan çok amaçlı torna tezgahı yer aldı. Ayrıca, aramada 3 adet ruhsatsız tabanca ile bu silahlara ait çok sayıda fişek ele geçirildi. Ekipler, ele geçirilen malzemelerin birleştirilmesi durumunda yaklaşık 2 bin 100 ruhsatsız tabanca üretilebileceğini belirledi. Adliyeye sevk edildiler Operasyon kapsamında şüpheliler M.E.K., A.Ö., M.C.Ö., İ.İ., D.D. ve otobüs şoförü Z.D. gözaltına alındı. Şüpheliler, emniyette tamamlanan işlemlerinin ardından bugün adliyeye sevk edildi.
Tekirdağ TEKNOFEST’te büyük gurur: Tekirdağlı öğrenciler Türkiye birincisi oldu TEKNOFEST 2025 kapsamında düzenlenen Roket Yarışması’nda, Tekirdağ Seval-Ahmet Çetin Fen Lisesi öğrencilerinden oluşan Bozok Roket Takımı, kendi tasarlayıp ürettiği "Çetin 03" adlı roketle Türkiye birincisi olarak büyük bir başarıya imza attı. Türkiye’nin en büyük teknoloji organizasyonu olan TEKNOFEST 2025 çerçevesinde elde edilen başarı sonrası Seval-Ahmet Çetin Fen Lisesi’nde Türkiye Roket Kategorisi 2025 Türkiye Şampiyonluğu Ödül Töreni düzenlendi. Programa öğrenciler, öğretmenler ve protokol üyeleri katıldı. Tören, öğrencilerin roketi tasarlama ve üretme sürecini anlatan video gösterimiyle başladı. Aynı organizasyon kapsamında düzenlenen Robolig Yarışması’nda ise yine aynı okuldan Robolig Kızıl Pençe Takımı Türkiye beşincisi olma başarısı gösterdi. Elde edilen dereceler, Tekirdağ’ın bilim ve teknoloji alanındaki yükselişini bir kez daha gözler önüne serdi. Programda konuşan Tekirdağ Valisi Recep Soytürk, Türkiye’nin son yıllarda savunma sanayisinde büyük bir hamle gerçekleştirdiğini vurgulayarak, insansız hava, kara ve deniz araçlarıyla dünyanın dikkatini çeken bir noktaya gelindiğini ifade etti. Savunma sanayisinde elde edilen ihracat rakamlarının her geçen yıl arttığını belirten Vali Soytürk, bu başarının arkasında Türk mühendislerinin emeği ve azmi olduğunu söyledi. Tekirdağ’da da savunma sanayine yönelik önemli çalışmalar yürütüldüğünü belirten Soytürk, SAHA İstanbul ile kurulan iş birliklerinin kent sanayisine önemli katkılar sunduğunu dile getirdi. Vali Soytürk, Seval-Ahmet Çetin Fen Lisesi öğrencilerinin ortaya koyduğu başarının gurur verici olduğunu belirterek, gençlerin bilim ve teknoloji alanındaki çalışmalarının geleceğe umut verdiğini ifade etti. Öğrencileri, öğretmenleri ve emeği geçen hayırseverleri tebrik eden Soytürk, gençlere çalışmayı ve üretmeyi bırakmamaları yönünde tavsiyelerde bulundu. Program, dereceye giren öğrencilere hediye takdimi yapılması ve günün anısına hatıra fotoğrafı çekilmesiyle sona erdi.
Konya Kundaklama şüphesiyle tutuklanan avukat ve arkadaşına 1 yıl 8 ay hapis Konya’da aralarında husumet bulunan kişinin evine yanıcı madde atma iddiasıyla tutuklanan avukat ve arkadaşı hakkındaki soruşturma sonrası tutuklanan avukat ve arkadaşının yargılanmasına devam edildi. 2 sanığa 2’şer yıl hapis cezasına verilirken, bu cezalar da ’iyi hal’ indirimi uygulanarak 1 yıl 8 aya düşürüldü. Yangın, 24 Haziran Salı günü sabaha karşı merkez Meram ilçesi Konevi Mahallesi’nde bulunan 3 katlı bir apartmanın giriş katındaki dairede çıktı. Edinilen bilgiye göre, Suriyeli ailenin yaşadığı daireden alevlerin yükseldiğini fark eden vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle yangın söndürüldü. Adreste inceleme yapan polis, yangının kundaklama sonucu meydana geldiğini belirlemesinin ardından Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri, kundaklamayı gerçekleştiren şüphelilerin olay yerinden kaçtığı aracı belirledi. Kundaklama şüphelileri avukat ve arkadaşı çıktı Belirlenen araç sahibi Konya Barosuna kayıtlı avukat Erdoğan Varım (26) ile arkadaşı 24 yaşındaki Emir İner gözaltına alınarak ifadesi alınmak üzere emniyete götürüldü. Avukat Erdoğan Varım’ın kundaklanan evde oturan Suriye uyruklu Mustafa Igeydi ile dosya getirmesi karşılığında komisyon vererek anlaştığı, son zamanlarda dosya ücreti nedeniyle aralarında çıkan tartışmaların sonrası husumet çıktığı iddia edildi. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Erdoğan Varım ve Emir İner çıkarıldıkları mahkemece ’mala zarar verme’ suçundan tutuklandı. "Sigaradan düşen kıvılcım nedeniyle yangın çıkmış olabilir" Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada Erdoğan Varım ve Emir İner hakkında ’yangın çıkarmak suretiyle mala zarar verme’ ve ’genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması’ suçlarından 9’ar yıla kadar hapis cezası talebiyle dava açıldı. Avukat Erdoğan Varım’ın iddianamede yer alan ifadesinde, "Mustafa Igeydi ile daha önce farklı müvekkiller aracılığıyla tanıştım. Zamanla Mustafa Igeydi ile aramız bozuldu. Olay günü arkadaşım Emir ile alkol aldık. Daha sonra Mustafa’yı yakalatmak için onun evine gittik. Adrese ulaştığımızda ışıklar yanmıyordu. Pencereden evin içine baktığımda kimsenin olmadığını fark ettim. O anlık sinirle cebimde bulunan cam şişedeki dezenfektanı içeriye fırlattım. Ağzımdaki sigaradan düşen kıvılcım nedeniyle yangın çıkmış olabilir" dedi. Öte yandan, iddianamede yer alan bilirkişi raporuna göre, yangın sonrası evde oluşan hasar bedelinin şüpheliler tarafından giderilmediği, şüphelilerin yangını kasten çıkardıkları, binanın tahliye edildiği, binadakilerin can ve mal güvenliklerinin tehlikeye atıldığı, cezalandırılmaları gerektiği ifade edildi. Konya 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Avukat Erdoğan Varım ve arkadaşı Emir İner son kez hakim karşısına çıktı. Burada görülen davada 2 sanık hakkında 2’şer yıl hapis cezası verildi. Verilen cezalar da ’iyi hal’ indirimi uygulanarak 1 yıl 8 aya düşürüldü.