DÜNYA - 26 Kasım 2025 Çarşamba 22:34 | Son Güncelleme : 26 Kasım 2025 Çarşamba 22:38

Rusya-ABD arasındaki gizli görüşme basına sızdırıldı

A
A
A
Rusya-ABD arasındaki gizli görüşme basına sızdırıldı

ABD merkezli Bloomberg News’in sızdırdığı ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Yardımcısı Yuri Uşakov arasındaki telefon görüşmesinde, Witkoff’un Uşakov’dan Putin’in Trump’ı övmesini istediği ve Uşakov’un "Trump'ın gerçek bir barış adamı olduğunu falan söyleyecek" dediği ifadeleri yer aldı.

ABD merkezli Bloomberg News, ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Yardımcısı Yuri Uşakov arasında 14 Ekim’de gerçekleştirilen telefon görüşmesini yayınladı. Görüşmede, Uşakov, Witkoff’un son dönemde bölgede yürüttüğü çalışmaları överek, Rusya’nın bu çabalara destek verdiğini belirtti. Uşakov, görüşmede, "Biliyorsun, bu yüzden ilk Rus-Arap zirvesinin düzenlenmesini askıya aldık, çünkü senin bu bölgede gerçek bir iş yaptığını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. Witkoff ise Rusya’nın açık desteği için teşekkür etti ve iki ülke arasında yürüyen barış temaslarının yeni bir aşamaya girdiğini aktardı.

"Benim adamım her zaman hazır"

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın da ele alındığı görüşmede Uşakov, savaşın çözülmesi halinde bölgenin büyük ölçüde rahatlayacağını belirtti. Witkoff ise, "Bence, Rusya-Ukrayna meselesini çözebilirsek, herkes sevinçten havaya uçacak. Bunu nasıl çözebiliriz?" ifadelerini kullandı. Bunun üzerine Uşakov, iki ülke liderinin doğrudan telefonla görüşmesinin doğru zamanlamayla büyük fayda sağlayabileceğini belirtti. Witkoff, Trump’ın böyle bir görüşmeye her an hazır olduğunu belirterek, "Bence sen önerirsen, benim adamım her zaman hazır" dedi.

"Trump'ın gerçek bir barış adamı olduğunu falan söyleyecek"

Witkoff, daha sonra Uşakov’a Putin’in Trump’la yapacağı telefon görüşmesinin içeriğine ilişkin öneride bulunarak, Putin’in Trump’ı "başarısından dolayı tebrik ettiği, onu desteklediği ve Trump’ı barışçı bir lider" olarak gördüğü mesajlarını iletmesinin diplomatik süreci hızlandıracağını söyledi.
Witkoff, "Ben olsam, telefonu açar ve bu başarıdan dolayı başkanı tebrik ettiğimi, onu desteklediğimi, barışçı bir adam olduğunu saygı duyduğumu ve bunun gerçekleşmesinden gerçekten çok memnun olduğumu tekrarlardım. Ben olsam böyle derdim. Bence bu çok iyi bir görüşme olur. Çünkü sana Başkan’a ne söylediğimi anlatayım. Başkan’a, senin Rusya’nın her zaman bir barış anlaşması istediğini söyledim. Benim inancım bu. Başkan’a buna inandığımı söyledim. Ve bence sorun şu ki, uzlaşmaya varmakta zorlanan iki ülke var ve uzlaştığımızda, bir barış anlaşması olacak. Hatta Gazze'de yaptığımız gibi 20 maddelik bir barış önerisi hazırlayabiliriz diye düşünüyorum. Barış için 20 maddelik bir Trump planı hazırladık ve sizinle de aynısını yapabiliriz diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Uşakov, "Tamam dostum. Bence liderlerimiz bu konuyu tartışabilirler. Steve, sana katılıyorum, o tebrik edecek, Trump'ın gerçek bir barış adamı olduğunu falan söyleyecek. Öyle diyecek. Bunu patronumla görüşüp sana geri döneceğim" dedi.

Witkoff’tan Uşakov’a Ukrayna konusunda Gazze Planı’na benzer bir plan önerisi

Görüşmede Witkoff, Uşakov’a Trump’ın Gazze için geliştirdiği 20 maddelik barış planının Ukrayna’ya da uygulanabileceğini söyleyerek, "Sadece şunu söylemeni istiyorum, bunu Başkan Putin'e söyle, çünkü biliyorsun, Başkan Putin'e büyük saygı duyuyorum. Belki Başkan Trump'a şöyle der, Steve ve Yuri, barış için çok benzer bir 20 maddelik plan tartıştılar ve bu biraz ilerleme sağlayabileceğini düşündüğümüz bir şey olabilir, bu tür şeylere açığız, barış anlaşmasını gerçekleştirmek için neyin gerekli olduğunu araştırmak için" dedi.

"Donetsk ve belki bir yerlerde toprak takası"

Görüşmede, Witkoff’un Ukrayna-Rusya arasında barış için "toprak takası"nı gündeme getirdiği görüldü. Witkoff, "Şimdi, size şunu söyleyeyim, barış anlaşması yapmak için neyin gerekli olduğunu biliyorum: Donetsk ve belki bir yerlerde toprak takası. Ama ben, böyle konuşmak yerine, daha umutlu konuşalım diyorum, çünkü bence burada bir anlaşmaya varacağız. Ve bence Yuri, Başkan bana anlaşmaya varmak için çok fazla alan ve takdir hakkı verecek. Yani, bundan sonra konuşup bir görüşme yaparsak, bunun büyük sonuçlar doğurabileceğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Witkoff'un bu tavsiyesi üzerine ise Uşakov, "Tamam, kulağa iyi geliyor" cevabını verdi.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin Beyaz Saray ziyareti öncesi Putin ile Trump arasında bir görüşme önerisinde bulunan Witkoff, "O toplantıya katılacağım, ama mümkünse Zelenskiy gelmeden önce patronunuzla görüşelim" ifadelerini kullandı. Uşakov, ise Witkoff’un bu talebini Putin’e ileteceğini belirterek görüşmeyi sonlandırdı.

Rusya’dan görüşmenin sızdırılmasına sert tepki

Uşakov, görüşmenin yayımlanmasının ardından duruma sert tepki göstererek, sızıntının ABD-Rusya diplomatik kanallarını kesmeyi hedeflediğini ve bunun arkasında üçüncü tarafların olabileceğini söyledi. Ukrayna barış anlaşmasına ilişkin "görüşmeleri engelleme girişimi" olduğunu belirten Uşakov, bazı görüşmelerinin şifreli devlet hatları üzerinden yapıldığını, WhatsApp gibi platformların ise dinlemeye açık olduğunu belirtti.

"Bu hibrit savaş, Avrupa’nın yönlendirdiği bir operasyon"

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov ise bazı medya kuruluşlarının "Avrupa ülkelerinin yönlendirdiği bir karma bilgi savaşının parçası" olarak hareket ettiğini söyleyerek, hedefin "Washington ile Moskova arasındaki güveni yok etmek" olduğunu belirtti.

"Steve Witkoff’u kim tuzağa düşürdü?"

Kremlin’e yakın Kommersant gazetesi, gelişmeyi, "Steve Witkoff’u kim tuzağa düşürdü?" başlığıyla duyurdu. Haberde sızıntının iki tarafın birinden değil, diplomatik hattı hedef alan üçüncü bir yapı tarafından yapılmış olabileceği öne sürüldü.

Bloomberg sessizliğini koruyor

Bloomberg, Rusya’nın sert açıklamalarına ve kaynağın kim olduğu yönündeki sorulara yanıt vermezken, görüşme kaydının nasıl elde edildiğini açıklamadı.

Dilek Kaya

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.
Erzincan Erzincan’da 111 bin tuz çalısı toprakla buluşturuldu Erzincan’da 3 köyde 1000 dekarlık mera alanına dikilen tuz çalısı, erozyonla mücadele ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacına katkı sunacak. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, kent genelinde mera kalitesini artırmak ve hayvancılıkta kaba yem açığını azaltmak amacıyla bir çalışma hayata geçirildi. Bu kapsamda Erzincan’da 3 köyde toplam 1000 dekarlık mera alanına 111 bin adet Atriplex Halimus (Tuz Çalısı) fidanı dikildi. Son yıllarda hem hayvan beslenmesinde hem de erozyonun önlenmesinde etkin şekilde kullanılan tuz çalısı bitkisi, özellikle kurak ve tuzlu topraklara uyum sağlamasıyla dikkat çekiyor. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu özelliklerinden dolayı tuz çalısını meraların ıslahında yaygınlaştırarak, hayvancılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında Mollaköy Mahmutlu Mahallesi’nde 300 dekarlık alana 33 bin 300 adet, Pınarönü köyünde 450 dekarlık alana 49 bin 950 adet ve Aydoğdu köyünde ise 250 dekarlık alana 27 bin 750 adet tuz çalısı fidanı toprakla buluşturuldu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından finanse edilen projenin toplam maliyeti ise 2 milyon TL olarak açıklandı. Proje sahasında incelemelerde bulunan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın yüzölçümünün yaklaşık üçte birinin meralardan oluştuğunu belirterek, bu alanların verimliliğinin artırılmasının hayvancılık açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu kaba yemin önemli bir bölümünün meralardan karşılandığını vurgulayan Koçaker, özellikle küçükbaş hayvancılığın meralara bağımlı olduğuna dikkat çekti. Erzincan’da her yıl ortalama 3 meranın ıslah ve amenajman projelerine dahil edildiğini belirten İl Müdürü Koçaker, tuz çalısı projelerinin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tuz çalısının derin ve kazık kök yapısı sayesinde toprağı tutma kapasitesinin yüksek olduğunu ifade eden Koçaker, bu özelliğiyle erozyonla mücadelede etkili bir bitki olduğunu kaydetti. Koçaker açıklamasında, "Tuz çalısı kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli, sorunlu ve tuzlu topraklarda bile yetişebilen çok önemli bir bitkidir. Kış mevsiminde yaprağını dökmemesi ve yoncaya eş değer besin değerine sahip olması hayvancılık açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen tuz çalısı, tuzlu yapısı sayesinde hayvanların tuz ihtiyacını da doğal yoldan karşılamaktadır. Mahmutlu, Pınarönü ve Aydoğdu köylerimizde 111 bin adet tuz çalısı fidanını toprakla buluşturduk" ifadelerini kullandı. Hayata geçirilen proje ile birlikte Erzincan’da meraların verimliliğinin artırılması, erozyonun azaltılması ve hayvancılıkta sürdürülebilir yem kaynaklarının güçlendirilmesi hedefleniyor.