MAGAZİN - 24 Nisan 2016 Pazar 09:35

Şafak Sezer tiyatroya nasıl başladığını anlattı

A
A
A
Şafak Sezer tiyatroya nasıl başladığını anlattı

Babamın götürdüğü rahmetli tiyatrocu Mehmet Karagöl bana taklitler yaptırdı. Çok beğenilince tiyatro yolculuğum da böylece başlamış oldu.

Bu haftaki pazar sohbetimiz Şafak Sezer ile. Öncelikle Şafak’la uzun yıllara dayanan dostluğunun hatırına bizi bir araya getiren eşim Fatih Mehmet Bucak’a teşekkürü borç bilirim. Şafak Sezer’e, değerli eşi Esra’ya, güzeller güzeli kızları Sudem ve Irmak Büşra’ya babalarını çekiştirme talebimi olumlu karşıladıkları ve sıcacık misafirperverlikleri için ayrıca teşekkürler. Şafak Sezer’in o ilginç evine adım atınca hepimizi güldüren filmlerinin nasıl bir beyinden çıktığını anlamakta zorlanmıyor insan. Renkli, değişik ve âdeta başka bir dünya oluşturulmuş mekânın içinde bir de aile boyu keyifli bir sohbet yaptık. Umarım beğenirsiniz. Herkese iyi pazarlar.

Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı, en eskilere gidersek?

 Ailemizin soyu Horasan’dan geliyor. Babam Erzincanlı ama Ankara’ya geliyorlar. Annemi atla kaçırıyor, hep görümcelerle bir arada yaşıyorlar sonrasında. İki kardeşim vefat ediyor. 3 kız ve 3 erkek büyüyoruz, en son benim. İstenmiyorum aslında ama annem “Şu görümcemlere öyle bir çocuk ver ki çok şımarık olsun” diyor. 1970’de Ankara’da doğuyorum. 1 yaşındayken TRT’den Zafer Ergin geliyor amcamların evine. Bizi çekiyor, beni de sevip “Maşallah” diyor. Ben mahallede gezen, şişman, kıvırcık saçlı bir çocuktum. Babamlar naylon ayakkabı, oyuncak satardı. Çinçin Mahallesinde geçti çocukluğum. 12 Eylül zamanı ve tam sağcı solcu savaşının ortasından kaldığımız için okula gidemiyorduk. Bir de dayakçı hocamız vardı. Okula gitmiyordum. Çatının üst katına çıkıp orada kalıyordum. Tam 60 gün okula gitmedim. Annem yakaladı, sonra mezarlığın ortasına kadar kovaladı beni. Mezarlığın orada “kemikhaneye kapatacağız” diye korkuturlardı. Sonuçta okumak istemedim. Okumadım.

Çalışmaya mı başladınız peki?

 Bir eczanemiz vardı. Orada pamuk çekmeye başladım. Bunun karşılığında para aldım. Nur Sinemasına giderdim. Yaşım 11 oldu bu aralar. Bruce Lee’nin karate filmlerini izlerdim. Sonra çizgi romanlara başladım. Her gittiğim evde Teksas, Tommiks ve Red Kit bulmaya çalışırdım. Bir de patates kızartması ile kuru fasulye pilavı çok severdim. Ezcanede pamuk çekerken bu yemekleri bize taşıtırlardı ama eve gelince tarhana çorbası içebilirdik. Ayıp olur diye de isteyemiyorduk o yemekleri.

Okul hayatınız tam olarak nerede bitti?

Orta 1’den terkim. Ama ilkokulu geç okudum, biraz büyümüştüm. Beni koroya seçerlerdi, sesim güzel diye. “Şu dağların yükseğine erseler, lale sümbül mor menevşe derseler..” diye bir türkü vardı, onu söylerdim. Ama çocukluğumda hep sinema aşkı vardı. Videoları alırdım sürekli, okumazdım ama sürekli bir şeyler izlerdim.

Nasıl bir çocuktunuz peki?

Gelen misafir kadınlara iğne batırıp kaçan, ağaçlara, güllere, dutlara dalan, okumayan, tam annemin istediği gibi şımarık bir çocuktum. Sonra “Kara Bela Çetesi” diye bir şey kurduk. Babamlar da bu arada kumarda vesairede emekliyi kaybedince bizi Sarayköy diye bir yere götürdüler. Orada “Küçük Emrah” filmleri izlerdik. Tarık Akan’la Fikret Hakan’ın “Arkadaşım” diye bir filmi vardır. Hayatım boyuncu unutmam, hep ağlardık o filmde. Bu arada Arif Sağ babamlarla beraberken çalardı ve beni de çağırırlardı. Belkıs Akkale, İzzet Altınmeşe hep babamın arkadaşlarıydı, onlar da gelirdi. Oralarda “Sen de bir türkü oku bakayım” dediler ve göze battık. Sonra Arif Sağ ile Belkıs Akkale istedi beni ama babam vermedi.

Türkülere devam ettiniz mi?

Tuvaletlerde tas çalarak türkü söylemeye devam ettim. Türkü türkü derken kendimizi bir anda Sincan Fatih Mahallesinde bulduk. Eczacılık yapmaya devam ettim. Bir ara camcılık yaptım. Sonra ergenlik dönemim geldi, bu arada sinema öldü. Sıhhiye Köprüsü’nün altında tezgahtârlık yapmaya başladım. Ardından babam beni rahmetli tiyatrocu Mehmet Karagöl’ün yanına götürdü. Orada taklit yaptırdılar. Demirel, eşek taklidi... Çok güldürdüm onları. Bu arada hem sağ bek futbol oynayıp hem de tezgahtârlığa devam ediyordum. Tiyatrocularla da futbol oynamaya başladım. Sonra da âşık oldum tiyatroya. Bir daha da çıkamadım. Eşek olarak girdim tiyatroya... Haldun Taner’in “Eşeğin Gölgesi” adlı oyununda başrolde devam ettim.

Kariyerinizde değişim noktası neresi?

2007 Kutsal Damacana’ları Leman ekibiyle çok güzel yaptık. Onların mutfağında piştim ve hepsine çok saygı duyuyorum. Ama asıl kendim yazmaya başladığımda, Kolpaçino’da her şey çok değişti. “Filmlerini 9 kere izliyoruz” diyorlar. Ben de “30 kere izleyin, çünkü her sözümde bir mesaj var” diyorum.

Kendinize en yakıştırdığınız rol hangisi?

Kolpaçino’daki Özgür ve Vodafone reklamları. Mesela karateci çok güzeldi.

Çinçin Mahallesi size ne kattı?

Vallahi o yaşadığım gecekondunun şu an villa dedikleri yerindeyim, o kadar. Bir de eskiden at arabam vardı, şimdi 2 tane arabam... Sadece o kadar. Çinçin, çok garip insanların çıktığı yerdir. Neşet Ertaş’lar geçti oradan. Ayrım olmadan hem sağcı hem solcu ne insanlar kardeş gibiydi. Gelen aylarca kalıyordu misafir olarak. Kimse kimseye yan gözle bakamazdı. Gerçek Şafak’ı tanıyanlar, kültürümün oradan geldiğini bilip öyle yaşamak istediğimi bilir.

Sosyal medyada yazılanlar sizi etkiliyor mu?

Etkilemiyor. Oradaki hiçbir şeye inanmıyorum. Ben bir günah işlemiyorum orada sonuçta.

Sporla aranız nasıl?

Çok iyi. Yürümekle. Terin insan vücudundan atılması çok önemli bence, çünkü bütün toksinleri orada atıyorsunuz.

Eşinin gözünden Şafak Sezer...

“İlk karşılaşmamızda kız kardeşime “Bu çocuk o gözleri şaşı olan komedyen değil mi, onun adı neydi, Şafak mıydı, Çapak mıydı” diye aramızda şakalaştık. Sonra ben tuvalete gittim, peşimden geldi, telefon numaramı istedi. Ertesi sabah aradı oyununa davet etti. Öyle başladı...”

Evde komik mi?

Eğlenceli ama doğal. Sabah uyandığında, açken asabi oluyor.
Sizce Şafak’ın kariyerinin iyi anlamda değiştiği yer neresi?
Arçelik reklamları bence.

Fikrinizi alır mı?

Ortaya çıkan işlerle ilgili yorumlarımı sorar. Eleştirmemi ister.

Şafak’a en yakın gördüğünüz karakter hangisi?

Alemin Kralı’ndaki “Baba” gibi bence. Oradaki karaktere normalde de çok benziyor. Eşine kıskançlığı, çocuklara despotluğu bazen benziyor.

Çocuklar babalarının izinden gitsin ister misiniz?

Allah vergisiyse olur zaten. Ama isterim.

Siyasi süreçlerden, yaşananlardan etkilendiniz mi?

Etkilenmez miyiz. Bu bize bence Allah’ın büyük bir sınavı oldu. Çevremizdeki insanların gerçek yüzünü gördük. Evimize alıp yemek yedirip sohbet ettiğimiz bazı insanların ortada hiçbir sebep yokken kocama, bana, çocuklarımıza sanki düşmanmış gibi hakaret ettiklerini, uzaklaştıklarını gördüm. Kocamın siyasetle gerçekten alakası yok. Fenerbahçelidir mesela ama futboldan da anlamaz. Sonuçta kim ne düşünürse düşünsün kocamı çok iyi tanıyorum. Siyasi sohbetleri de sevmez. Şafak’ın ölmüş annesine, bana, küçücük kızlarıma küfrettiler. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi iş teklifi getirenler, evime gelenler oldu. Ben maalesef aynı yaklaşamam ama bazı insanlara.

 

YENİ PROJESİ

Kolpaçino Özgür’lük

“Kadın kılığına girmeyi çok sevmiyorum. Kadının bu dünyada çok zor şartlarda yaşadığını biliyorum ya ondan”

“Yeni filmim Kolpaçino Özgür’lük. Herkese özgürlük, her şeyin affı olacak altyapısında. Tayland’da bir kabile var mesela. Gece rüyalarında bile birilerini kırsalar, yanlış yapsalar özür diliyorlar. Bu gibi konuları kullanacağım filmde”
“İnsanlar nasıl görürse görsün, sinemadan başka mesleğimin haricinde hiçbir şey yapmayacağım.”

Küçük kızı Irmak Büşra; Kolpaçino ile Kutsal Damacana’yı çok seviyor. Kolpaçino’da kızını oynadı. Büyüyünce doktor, bankacı, sporcu, aşçı, öğretmen, denizkızı, peri; yani her şey olmak istiyor. Büyük kızı Sudem ise, hem oyuncu hem yönetmen olmak istiyor. O da Kutsal Damacana Hitman’da oynamış. Her ikisi de okullarında “en iyi oyuncu” ödülünü almış. İkisi de babalarını izlerken çok gülüyor.  

Kaynak: Türkiye Gazetesi-Burcu Çetinkaya

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Geçmiş ve gelecek ehramda buluşuyor Erzurum ve çevresinde kadınların örtü olarak kullandığı ehram, büyük ölçüde terkedilmesine rağmen moda dünyasına farklı tasarımlarla girmesi için özel çalışmalar yapılıyor. Erzurum’daki bir çok atölyede koyun yününden elde edilen ipliklerin dokunmasıyla elde edilen ehram kumaşıyla giyimden süs eşyalarına, tablolardan yastıklara daha onlarca ürün ortaya çıkarılıyor. Erzurum, Bayburt, Erzincan, Elazığ, Ağrı, Van, Malatya ve Kayseri gibi daha bir çok ilde ehram, ince eğrilmiş koyun yününden yapılan çok zahmetli aşamalardan geçerek düz yüzeyli mekikli dokuma ile elde edilen kadın dış giysisinin adı olarak özetleniyor. Yazılı kaynaklarda ehramın ilk ne zaman dokunmaya ve kullanılmaya başlandığına ilişkin kesin bilgiye ulaşılamamakla birlikte bugünkü şekliyle 1850’li yıllardan beri kullanıldığı belirtiliyor. "Kısır koyun ve koç yününden ehram olmaz" Ehram için koyunun 6-7 aylarında kırkılan yünü kullanılıyor. Bölge halkı bu yünün tellerinin uzun olduğuna, yağmurda çekmeyeceğine; kısır koyun ve koç yününden ehram olmayacağına inanıyor. Ehramın değeri ipin inceliği ile doğru orantılı olarak değerlendiriliyor. Ehramda genellikle kahverengi, siyah, krem gibi yünün doğal renkleri kullanılıyor, renkli iplerle ehram üzerine dokuma esnasında ya da sonradan elle nakış işleniyor. Yazın ve kışın yaygın olarak kullanılıyor. Yazın açık renk kışın koyu renk tercih ediliyor. Doğal yün oluşu nedeniyle özellikle kışın örtünmeyle beraber, ısınma avantajı da sağlıyor. Koyun yününden yapılan ve kimyasal madde içermeyen sağlıklı olması yönüyle tercih edilen el emeği olan bu kıymetli kumaş günümüzde kadın/erkek giysisi ve aksesuarlarına(kadın el çantası/cüzdan, dizlik, erkek yelekleri, kravat, kemer, anahtarlık, magnet) varana dek yapılmakta olup geleneksel ehram kullanımından modern kullanıma adapte edildi.
Rize Rize’nin denizi gören zirvesinde kar keyfi Rize’de şehir merkezine yakınlığı, deniz manzarası ve kristal kar kalitesiyle dikkat çeken Handüzü Yaylası, kurulan yeni kayak pisti ile kış sporları ve eğlencenin yeni adresi oldu. Rize’nin Güneysu ilçesine bağlı, şehir merkezine olan yakınlığıyla dikkat çeken Handüzü Yaylası, bu kış yoğun kar yağışıyla birlikte kış turizminin yeni cazibe merkezlerinden biri haline geldi. Bin 800 rakımdaki yayla, hem kolay ulaşımı hem de zirveden denizin görülebildiği eşsiz manzarasıyla ziyaretçilerine farklı bir deneyim sunuyor. Karla kaplanan yaylada her yaştan vatandaş keyifli anlar yaşarken, özellikle kar kalitesinin yüksek olması kış sporlarına ilgi duyanların dikkatini çekiyor. Daha önce hiç bu kadar kar yağışına şahit olmadığını o nedenle de karın tadını çıkardıklarını dile getiren Safiye Mak "Özlemişiz karı. O nedenle şuan çok eğlenceli vakitler geçiriyoruz. Bu yıl ilk kez şahit oldum bu kadar fazla kar yağdığına. Normalde alışkın olmadığım bir ortam aslında. Günlerimiz güzel geçiyor" ifadelerini kullandı. Her yaştan insanın Handüzü Yaylası’nda keyifli vakit geçirdiğine değinen Gizem Yağız "Gerçekten çok eğlenceli vakit geçiriyoruz. Geçen yıl daha erken yağmıştı kar ama bu yıl biraz geç geldi. Güzel bir pist açmışlar burada. Çok mutlu olduk. Her yaştan insan burada eğlenebiliyor. Herkes çok güzel vakit geçiriyor" dedi. Aslında bir su sporu olan Flyboard Dünya Şampiyonu olan fakat kış sporlarını da denemek istediği için Rize’nin Güneysu ilçesine bağlı Handüzü Yaylası’na gelen Kahraman Aktaş ise "Yaz sporlarından sonra kış sporlarını da denemek istedik ve Handüzü Yaylası’na geldik. Rakımımız bin 800 şuan ve ben tek olduğunu düşündüğüm bir noktadayım. Deniz manzarasına karşı snowboard ile kar sporları yapıyorum. Bunun yanında kar motorları ile turlar atıyoruz. Güneysu’daki kar tahminimce kristal. Bu da dünyada nadir bulunan kar kalitesinden bir tanesi. Şunu söyleyebilirim snowboard yapanların tercih ettiği tek kar. Diğer karlar yapıştığı için tercih edilmiyor. Handüzü Yaylası bence Türkiye’de 1 numara olacak" ifadelerini kullandı. Rusya’dan Handüzü Yaylası’na snowboard yapmak için geldi Bölgeye Rusya’dan gelerek kar sporları için Handüzü Yaylası’nı tercih eden Kristina Timonova da "Bu manzarada bir yeri dünyada hiçbir yerde bulamadım. Serbest snowboard yaptığım için burayı ayrıca seviyorum. Şuanda buraya gelmek için Batum Havalimanı’nı kullanıyoruz. Eğer Rize’ye Rusya’dan direk uçuşlar olursa burada turizm yüzde 100 artar" şeklinde konuştu. Bölgede turizmcilik yapan Cihan Tüylüoğlu ise Handüzü Yaylası’nın en güzel özelliğinin denizi gören bir kış sporları merkezi olması olduğunu dile getirerek "Geçtiğimiz yıl kar 18 Ekim’de yağmıştı ancak bu yıl biraz geldi ama çok güzel geldi. Görünüşe göre de çok güzel kar yağışları olacak. Handüzü Yaylası güzel bir kış sporları merkezi olma yolunda ilerliyor. En büyük özelliği buranın denizi görmesidir. O nedenle de tektir. Burası Türkiye’de denizi tek gören spor merkezi diyebiliriz" dedi.
İstanbul Yurtta hava durumu Ülke genelinde parçalı, yer yer çok bulutlu, Güney ve İç Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu, Batı ve Orta Karadeniz ile İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bilecik, Kırklareli’nin kıyı kesimleri ve Balıkesir’in kuzey kesimlerinin aralıklı yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların, genellikle yağmur ve sağanak, Batı Akdeniz ile Güney Ege kıyılarında yer yer gök gürültülü sağanak, Batı ve Orta Karadeniz’in iç kesimlerinin yüksekleri, İç Anadolu’nun kuzey ve doğusunun yükseklerinde karla karışık yağmur ve yer yer kar şeklinde olması bekleniyor. Yağışların, Antalya çevreleri ile Muğla’nın kıyı kesimlerinde yer yer kuvvetli olacağı tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde kuzey, iç ve doğu kesimlerde buzlanma ve don ile birlikte pus ve yer yer sis bekleniyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden alınan tahminlere göre, hava sıcaklıkları ülke genelinde mevsim normalleri civarında seyredeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın ise genellikle güney yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esmesi bekleniyor. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle: Ankara: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı yağmurlu, akşam saatlerinden sonra kuzeydoğusunun yüksekleri karla karışık yağmur ve kar yağışlı 9 İstanbul: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı yağmur ve sağanak yağışlı 12 İzmir: Parçalı ve çok bulutlu, güney kesimleri yer yer sağanak yağışlı 15 Bursa: Parçalı ve çok bulutlu 14 Adana: Parçalı ve çok bulutlu 17 Antalya: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların yer yer kuvvetli olması bekleniyor. 16 Samsun: Parçalı ve çok bulutlu 14 Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu 15 Erzurum: Parçalı bulutlu 5 Diyarbakır: Parçalı ve az bulutlu 12
Gümüşhane Gümüşhane’de şehrin gürültüsünden kaçanlar Torul’un zirvelerinde buluştu Gümüşhane’de şehrin gürültüsünden ve boğucu havasından uzaklaşmak isteyen 22 doğasever, bu hafta Torul ilçesinin karlar altındaki eşsiz coğrafyasında bir araya geldi. Pamuk tarlasını andıran orman yollarında gerçekleştirilen yürüyüş, katılımcılara hem fiziksel hem de zihinsel bir arınma imkanı sundu. Yürüyüş, Torul ilçesine bağlı Tokçam köyü Merkez Mahalle’de bin 481 metre rakımda başladı. Sporcular Yanıklık Sırtı, Sel Gediği, Mandızlı Sırtı ve Hanzarosman Sırtı gibi kritik noktaları aşarak ilerledi. Kar diz boyu, manzara on numara Kar kalınlığının yer yer diz boyuna ulaştığı parkurda, Torul ve Kürtün baraj göllerinin panoramik manzaraları yürüyüşe eşlik etti. Bin 668 metre yüksekliğe kadar tırmanan ekip, 12 kilometrelik rotayı bin 94 metre rakımdaki Yurt köyünde başarıyla tamamladı. Kristalize kar taneleri eşliğinde ilerleyen ekip orman içindeki yatay geçişlerde çam ağaçlarının üzerine çöken kar yükününün oluşturduğu masalsı görüntüleri bol bol fotoğrafladı. Yurt köyüne ulaşan sporcuların yorgunluğunu köy sakinlerinden İrfan Aydın’ın ikramı bitirdi. Aydın’ın evindeki sıcak sobanın etrafında toplanan ekip, demlenen çaylar eşliğinde haftanın stresini, günün yorgunluğunu geride bıraktı. Psikolojik sağlık için ’Doğa’ reçetesi Yürüyüşe katılan Psikolojik Danışman Zeliha Fatma Aykın, doğada vakit geçirmenin bilimsel olarak kanıtlanmış faydalarına dikkat çekerek, "Bugün Tokçam köyünden Yurt köyüne yürüdük. Harika manzarasıyla aslında kışa bir "merhaba" dedik. Kar yer yer diz boyuydu, bazı yerlerde de tozak şeklindeydi. Çok tatlı bir etkinlikti. Yeni gelen arkadaşlarımız da oldu. Onlara hem doğayı sevdirdik hem de doğa yürüyüşleri için katkıda bulunmaları adına bir nevi motive ettik diyebiliriz. Doğada, özellikle ormanlık alanda yapılan yürüyüşlerin depresyon ve anksiyete üzerindeki olumlu etkileri dünya genelinde yapılan çalışmalarla destekleniyor. Bugün burada sadece fiziksel bir aktivite yapmadık, aynı zamanda kışa ’merhaba’ diyerek ruhumuzu dinlendirdik. Tüm vatandaşlarımıza ’Doğada iziniz olsun’ diyerek bu deneyimi yaşamalarını öneriyorum" ifadelerini kullandı. GÜDAK Başkanı Mustafa Akbulut ise daha önce bahar ve sonbahar mevsiminde yürüdükleri parkuru kış mevsiminde ilk kez deneyimlediklerini belirterek, "Muhteşem bir kar parkuru yürüdük. Ormanlar, çam ağaçları yağan karla süslenmiş. Doğanın her güzelliğini gördük. Hava bazen rüzgarlıydı, bazen güneşli. Sona doğru biraz soğuk oldu ama çok güzeldi. Her mevsimde bu doğayı biz devamlı yürüyoruz. İlk defa kış mevsiminde burayı yürüdük. Gerçekten harika bir manzara vardı. Hafta sonunu evinde ya da kahve köşelerinde geçiren hemşehrilerimizi dağlara, temiz havaya, bu doğal güzellikleri görmeye davet ediyoruz" dedi.