GÜNDEM - 13 Eylül 2017 Çarşamba 10:45

Şeker pancarının tarladan sofraya yolculuğu başladı

A
A
A
Şeker pancarının tarladan sofraya yolculuğu başladı

Türkiye'nin şeker ihtiyacının önemli bölümünün karşılandığı Amasya'da üreticiler şeker pancarı hasadına başladı.

Pancarlarını tarlalarda iş makineleriyle söken üreticiler, 64. pancar kampanyasını başlatan Amasya Şeker Fabrikası’nın yolunu tuttu. Fabrikada tartılarak içindeki şeker oranının tespiti yapılan şeker pancarı, yıkanıp kesme makinelerinde belirli oranlarda kıyılmasının ardından banttan geçirilerek haşlama bölümüne dökülüyor ve 75 santigrat derece sıcak suda tutulan şeker suya geçiyor. Ham şerbet, içindeki pancar kırıntılarından temizlenmek üzere ince metal süzgeçlerden geçiriliyor. Şerbetin içindeki diğer maddelerden şekeri arındırmak ve yüksek dereceli şeker elde edebilmek için kimyasal arıtıma uygulanıyor. Ham şerbet kireçle yapılan kimyasal arıtılması sonrası pişirme istasyonuna geçiyor. Pişirilen şekerli çözeltinin içindeki suyun yüzde 70'i buharlaşıyor. Kristalizasyon işlemi ise vakum altında çalışan ve bir buhar kamarası aracılığıyla ısıtılan kazanlarda yapılıyor. Dinlendirme kapları şeker lapasını sürekli hareket ettirerek şurup ve kristal kütlelerini birbirinden ayırıyor. Kristalleşen şeker daha sonra çuvallanıp satışa sunulmak üzere depolara naklediliyor.

Fabrikada düzenlenen törende konuşan Amasya Valisi Dr. Osman Varol, “Bölgemizde 4 ilde 238 tane köyden 6 bin 734 üreticimizin yaklaşık 114 bin dekar işlediği pancarı alıp, yaklaşık olarak 133 milyon TL doğrudan çiftçimizin cebine girecek bir para var. Piyasaya böyle bir sıcak para girişinin olması ülkemizin ve bölgemizin ekonomik koşulları için çok büyük değerdir” dedi.

Amasya Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Saatcı da, “Kampanya döneminde 640 bin ton pancar işleyip yaklaşık 74 bin ton kristal toz şeker ile yan ürün olarak maya ve yem sanayi için önemli ham madde olan 31 bin ton melas, yöremiz besiciliğinde önemli yeri olan 192 bin ton yaş pancar küspesi üretimi gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz” diye konuştu.

40 yıla yakındır şeker pancarı eken Deveci köyünden Ahmet Korkmaz, “Bizim için şeker pancarı kazanç kapısı, garanti mahsul demek. Fiyatı belli. Çürümez, erimez. Tarladan söküp fabrikaya götürürsün” şeklinde konuştu. 

Murat Çelik A.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”