SAĞLIK - 19 Aralık 2018 Çarşamba 08:56

Soğuk hava ve rüzgâr yüz felcini tetikliyor

A
A
A
Soğuk hava ve rüzgâr yüz felcini tetikliyor

Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bursa Hastanesi Başhekimi Uzman Dr. Nurten Küçükçakır, kış aylarının üst solunum yolları enfeksiyonları kadar yüz felcine de davetiye çıkardığını söyledi.

Kış ayları ve soğuklarda üst solunum yolları enfeksiyonlarından arttığını ifade eden Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bursa Hastanesi Başhekimi Uzman Dr. Nurten Küçükçakır, “Ancak, soğuk ve rüzgârlı havaya bağlı olarak sıklığında artış gözlenen sorunlardan biri de yüz felcidir. Soğuk ve rüzgârlı hava yüz felcinin en önemli sebeplerinden bir tanesidir. Havaların soğumasıyla beraber, rüzgârın da etkisiyle kış aylarında yüz felci şikayetleri artmaktadır. Yüz sinirimiz kafatasından çıktıktan sonra kulak içerisindeki kemik tünelden geçiyor. Daha sonra yüzümüze dağılıyor. Yüzümüzdeki göz, ağız ve mimiklerimiz bu sinir sistemiyle kontrol ediliyor. Soğuk çarpması durumunda ise yüz felci tablosu ortaya çıkıyor. Yüz sinirleri görevini yapamıyor. Hastalar kaşlarını yukarı kaldıramaz, gözlerini açıp kapatamaz, ağızlarını hareket ettiremez hale geliyor. Bunun yanı sıra baş, boyun ve kulak ağrısı da meydana geliyor. Hem estetik, hem de sağlık açısından kişiyi rahatsız edebiliyor” diye konuştu. 

Bunun için hem ilaç, hem de fizik tedavisi uygulanması gerektiğini belirten Küçükçakır, “2 hafta kortizon tedavisi uyguluyoruz. Daha sonra ise fizik tedavi uygulamasıyla mimikleri geliştiriyoruz. Soğuk ve rüzgarlı havalarda korunmak için kış aylarında dışarı çıkarken, yüzümüzü atkı ile sarmamız gerekiyor. Ani sıcak soğuk değişiminden dolayı yüz felci olma olasılığı yüksektir. Bunun dışında araba kullanırken de camların açılması sonucunda yüz felcine davetiye çıkarırız. Hastalar genellikle tek yüz tarafından felç şikayetiyle bize geliyor. Teşhis konulmasında en önemli tespiti, klinik bulgulardır. Her hangi bir emar veya röntgenle anlaşılacak bir durumu yok. Yüz felci yüzde 85 oranında kendiliğinden veya uygulanan tedavi sonrasında 1 ay içerisinde düzeliyor. Ancak yüzde 10’luk kısık 6 ay ile 1 yıl içerisinde toparlıyor. Yüzde 1-2’lik kısımda ise sekel bulgu kalabiliyor. Estetik operasyonu geçirmesi gerekebiliyor” dedi. 

Fakat bazen beyin tümörlerine ve kafa tramvalarına bağlı yüz felçlerinin de ortaya çıkabildiğini belirten Küçükçakır, bu durumun sıcak veya soğuk ile hiçbir alakasının olmadığını söyledi.  

Abdullah Çibir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”