GÜNDEM - 20 Kasım 2018 Salı 11:24

Tam 600 yaşında olduğu düşünülüyor... Yeni keşfedildi

A
A
A
Tam 600 yaşında olduğu düşünülüyor... Yeni keşfedildi

Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı yazlık tatil bölgesi olan Yeniköy yakınlarında en az 600 yaşında dev bir çınarı bulundu. Doğa Fotoğrafçısı Alper Tüydeş, Bayramdere Mahallesi sakinlerinden Muhammed Çolak ile birlikte 30 metre yüksekliğindeki çınarın genişliğinin ise 10,5 metre olduğunu belirledi. Ağacın tescillenmesi için harekete geçiliyor.

Karacabey’in yazlık tatil bölgesi Yeniköy yakınlarında bulunan dev çınar ağacı bölgenin turizm potansiyelini arttıracağa benziyor. Ağacın ortaya çıkarılmasını sağlayan ve fotoğraflayan Alper Tüydeş ‘’Bilindiği üzere Türkiye’nin en yaşlı çınarlarından biri olan Bursa’daki İnkaya Çınarına bir abi bulmuş olabiliriz. Aslında bölge halkı tarafından biliniyordu ama bu denli yaşlı olabileceği ve bölge için turizm değeri taşıyabileceği hiç düşünülmemiş. Bayramdere Mahallesinden Muhammed Çolak’la yaptığımız bir arazi sırasında bu ağaçtan bahsedince görmek istediğimi belirtmiştim. Yanına gelince gözlerime inanamadım. Küçük bir akarsuyun hemen kıyısında dev bir çınar ağacı. Dere Çınarı olarak adlandırılan bu dev ağacın 4 metre yakınında ise Yılanlı Çınar denilen ikinci büyük ağaç mevcut. Ve bölgede buna yakın büyüklükte birden fazla çınar ağacı mevcut. Bu ağaçları tescilletmek için harekete geçeceğiz. Ihlamur Ormanları ile Longoz Ormanları arasında kalmış bir vadide adeta yaşayan dev bir tarih bulduk’’ dedi. 

Ağacın Karacabey - Yeniköy yoluna yakın oluşu ve çevresinde bunun gibi birden fazla ağacın olduğuna dikkat çeken Tüydeş bölgenin turizm potansiyeline farklı bir değer katacağını sözlerine ekledi.
Öte yandan Bayramdere Mahallesinden Muhammed Çolak da yaptığı açıklamada ‘’Çocukken balık tutmaya geldiğimiz bu ağacın çevresinde oynardık. O zamanlar ağacın geniş oyukları vardı. İçine bile girerdik. Yaşlı olduğunu biliyorduk ama anıt ağaç olabileceğini düşünmemiştik. Umarız Bayramdere Mahallemize değer katacaktır.’’ diye konuştu.

Yapılan keşif sırasında genişliği 10.5 metre ve yüksekliği 30 metre olarak kaydedilen Dere Çınarı’nın dallarının kalınlığı ise 4 ve 5 metreden başlıyor ve 5 ana dala sahip. Bu ana dalların daha fazla olduğu ancak zamanla doğal yollarla kırılmış olabileceği gözlendi. Dev çınarın hemen yanı başında ise bu kez çevresi 9 metreyi bulan ve yüksekliği 29 metreye ulaşan Yılanlı Çınar’ın da tescillenmeye aday ikinci büyük ağaç olduğu belirtildi.
Bilindiği üzere Türkiye’nin en yaşlı ve meşhur çınarı Uludağ yolundaki İnkaya Çınarı 9.2 metre genişliği ve 35 metre yükseklikte. Karacabey’de bulunan çınar ağacı ise 10.5 metre gövde genişliğine sahip ve yerden 30 metre yükseklikte. Bu tarz ağaçlarda yükseklik ve genişlik her zaman yaş belirlemede etken olmadığı için uzman ekiplerce yapılacak çalışmalar ile yaşının ortaya çıkarılması bekleniyor. Eğer yaşı tahmin edildiği gibi 600’den fazla çıkarsa Türkiye’nin en yaşlı çınarağacı olarak kayıtlara geçebilir.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”