SAĞLIK - 12 Şubat 2019 Salı 14:37

Temizlik ürünlerindeki tehlike

A
A
A
Temizlik ürünlerindeki tehlike

Genel Cerrahi Op. Dr. Öğr. Üyesi Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, evlerde kullanılan temizlik ürünlerinin içilmesi hakkında yaptığı açıklamada; "Nadiren ölüme yol açsa da oluşturduğu sıkıntı hayat boyu devam eder" dedi.

Medicine Hospital Genel Cerrahi Op. Dr. Öğr. Üyesi Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, evlerde kullanılan temizlik ürünlerinin içilmesi haline yaşanan tehlikeler konusunda açıklama yaptı. Evde kullanılan temizlik ürünlerinin içimi yemek borusunda hayat boyu devam eden tahribata neden olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, "Kolay elde edilen koroziv maddelerin kazara içimi önemli bir sosyal sorundur. Nadiren ölüme yol açsa da oluşturduğu sıkıntı hayat boyu devam eder. Evde kullanılan temizlik ürünleri en sık içilen koroziv maddelerdir. Koroziv yanıkların yaklaşık yüzde 20’si yemek borusunu etkiler.

Bu maddelerle hasar genellikle yemek borusunun en iç tabakasında sınırlı kalır. Endoskopik inceleme yanığın derecesini belirlemede en etkin yöntemdir. Bu hastaların yüzde 3-57’sinde striktür (darlık) gelişir. Koruyucu tedavide oral alım kesilir, enflamasyon ve enfeksiyona karşı antibiyotik ve kortizon tedavisi başlanır. Yemek borusunda delinme gelişen vakalarda acil, ağır darlık gelişen olgularda planlı cerrahi tedavi gerekir. Tedavi yöntemine yanığın derecesi, hastanın klinik durumuna göre karar verilmelidir" dedi.

"Bu maddeler yanlışlıkla içilmekte ve özofagus yanıklarına neden olmaktadır"

Koroziv madde içimiyle üst gastrointestinal sistemde hızlı, ilerleyici ciddi yanıklar meydana geldiğini belirten Genel Cerrahi Op. Dr. Öğr. Üyesi Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, "Bu klinik tablo koroziv yemek borusu olarak adlandırılır. Hasarın akut dönemi atlatılırsa iyileşme sürecinde yemek borusunda darlık veya kanser gelişebilir. Koroziv maddeler, çocuklarda kazara içilir. Çocuklarda 5 yaş altında, en sık 2 yaş civarında gözlenir. Son 10 yılda koroziv madde içeren ev temizlik ürünlerinin orijinal ambalajları dışında satışının artması ile bu olgularda artış görülmüştür.

Boş içecek şişelerinde yemek borularında edilen bu maddeler yanlışlıkla içilmekte ve özofagus yanıklarına neden olmaktadır. Ambalajı olmayan bu maddelerin konsantrasyonu hakkında da bilgi edinilememektedir. Oysa koroziv yemek borusu kostik maddenin konsantrasyonu ve PH’sı, alınan miktar ve mukoza ile temas süresi önemlidir. Oral alınan maddenin katı veya sıvı olduğunun bilinmesi temas süresi hakkında bilgi verir. Katı gıdalar yutak bölgesini daha fazla etkilerken sıvılar yemek borusunda daha yaygın hasara neden olurlar" ifadelerini kullandı.

"İlk değerlendirmede patolojik bulgu tespit edilemeyebilir"

Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, Koroziv madde içiminde tanı amacıyla çeşitli görüntüleme yöntemleri kullanılabildiğinin altını çizerek, "İlk değerlendirmede patolojik bulgu tespit edilemeyebilir. Şüpheli durumlarda delinmeyi dışlamak için suda çözünen kontrast madde ile çekilen tomografiler tetkikin değerini artırır. Tomografi daha çok darlık gelişen hastaların tanı ve takibinde kullanılır" diye konuştu.

Koroziv yemek borusu tedavisinde amacın darlık oluşumunu engellemek olduğunu kaydeden Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, "Erken dönemde çok ağır hasar ortaya çıkmışsa genellikle yemek borusunun cerrahi olarak çıkartılması ve yemek borusunun boyuna ağızlaştırılması tercih edilen yöntemdir. Bu süre zarfında hastalar mide bağırsak sistemine takılan bir katater ile beslenmektedir. Onarıcı cerrahi genellikle bu ameliyattan 6 ay sonra yapılır" şeklinde konuştu.

Yanlışlıkla temizlik ürünü içen kişilerde başlıca komplikasyonun darlık gelişimi tespit ettiklerini bildiren Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, "Koroziv yemek borusu yanıklarından sonra genellikle 3 hafta ile 3 ay sonra darlık görülür. Temastan sonraki 3 ve 4'üncü haftalarda çekilen baryumlu grafi ile darlık tespit edilir. Hafif ve orta düzeydeki darlıklar tekrarlayan bujilerle genişletilerek tedavi edilir. Yine bizim hastamızda tespit ettiğimiz dar, uzun, kalın duvarlı ve sık aralıklarla olan striktürlerde cerrahi tedavi gerekir. Bu amaçla daralmış olan yemek borusu uygun teknikle yerinden çıkartılır. Ardından hasar durumuna göre mide veya kalın bağırsaktan yeni yemek borusu oluşturulur" dedi.

Yakın zamanda kendilerine yanlışlıkla temizlik ürünü içme şikayeti ile başvuran hasta hakkında da açıklama yapan Doç. Dr. Burak Kavlakoğlu, tedavi sürecini şöyle açıkladı: "Bizim olgumuz 4 yıl önce kimyasal temizlik madde içmesi sonucu, yapılan tüm tedavilere rağmen kalıcı darlık gelişen bir hastaydı. Bu şikayetlerle hastamız hastanemizin genel cerrahi polikliniğine başvurdu. Yaşadığı bu olayda yutma yeteneğini tamamen kaybeden hastamız midesine takılan bir tüple beslenerek hayatını devam ettiriyordu. Endoskopik ve radyolojik incelemeler sonucunda boyunda çok yüksek seviyeli 4cm’lik ve mide girişine yakın yaklaşık 10 cm’lik bir bölümde tükürüğünü yutmasına dahi izin vermeyen bir darlık tespit edildi. Bu hastamızın kendi yemek borusu yerinden çıkartılarak midesinden yeni bir yemek borusu yapıldı. Ameliyattan sonra sorunsuz seyreden hastamız şifa ile taburcu edildi".  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İTO Başkanı Avdagiç’ten ‘enflasyon’ değerlendirmesi İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “İstanbul iş dünyası olarak enflasyonda biz bu seneyi yüzde 43-44 bandında tamamlayacağımızı öngörüyoruz” dedi. Avdagiç, yaptığı açıklamada, iş dünyasının enflasyon ve döviz kuru beklentilerini değerlendirdi. Avdagiç, Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon beklentisini yüzde 36 olarak açıkladığını, tahmin aralıklarında bunun yüzde 40-42’lere çıkabileceğini ifade ettiğini hatırlatarak, “İstanbul iş dünyası olarak enflasyonda biz bu seneyi yüzde 43-44 bandında tamamlayacağımızı öngörüyoruz. Bununla birlikte ihracatın sıkıntıya girmemesi ve ithalatın cazip hale gelmemesi için kur ile enflasyon arasındaki korelasyonun kopmaması lazım. Kuru baskılayarak enflasyonu tutmanın kısa vadeli birtakım faydaları olabilir ama bu ithalatı artıran, ihracatı baskılayan unsur olacaktır. Bu da hep üzerinde çalıştığımız dış ticaret açığımızı olumsuz etkileyecektir" değerlendirmesinde bulundu. Döviz kurunun, enflasyonla korelasyonunun kopmamasının önemli olduğunu belirten Avdagiç, “İlk çeyrekte dolar kuru yüzde 9, enflasyon yüzde 14,3’ün üzerinde arttı. İlk 3 ayda 5,3 puanlık bir fark var” ifadesini kullandı. “Hazine ve Maliye Bakanlığı yapılması gerekenleri titizlikle yapıyor” Avdagiç, Türkiye’nin FATF Gri Listesi’nden çıkacağını öngördüklerini, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın hem ulusal hem de uluslararası anlamda yapılması gerekenleri titizlikle yaptığını ifade etti. Avdagiç, Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) 300 puan seviyesine inmesinin ekonomi yönetiminin ve hükümetin çabalarının önemli bir sonucu olduğunu söyledi. Şekib Avdagiç, şöyle devam etti: “Ekonomi yönetiminin adımları pozitif sonuçlarını vermeye başladı. Bu memnuniyet verici. İş dünyası açısından CDS kadar daha önemli bir unsur da bankaların sendikasyon kredileri. İkisi arasında bir korelasyon var. En son bankaların sendikasyonlarına baktığımız zaman Euribor+yüzde 2,25 ile borçlandıklarını görüyoruz. Bankaların sendikasyon maliyetlerini takip etmek lazım.” Banka kredisi maliyetlerinin yüksek olduğunu belirten İTO Başkanı Avdagiç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir ortamda, kredi maliyetlerinin enflasyon üzerinde konumlanması piyasanın bir gerçeği. Ağırlıklı olarak günlük ticari faaliyetleri devam ettirmek için kredi kullanımı gündemde. Beklentimiz enflasyonun makul seviyeye inmesi, buna bağlı olarak da faizlerin ve kredi maliyetlerinin daha uygun bir noktaya gelmesidir. Kredi maliyetlerinin aşağıya çekilmesi, enflasyonun aşağıya çekilmesiyle uyumlu bir halde olacaktır."
İstanbul Üniversite ve lise öğrencileri sürdürülebilirlik öğrenci kongresinde buluşuyor Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları tarafından düzenlenen I. Ulusal Sürdürülebilirlik Öğrenci Kongresi için geri sayım başladı. Medicana Eğitim Grubu iştiraki Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları lise öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşecek olan kongrede; Sağlık, Teknoloji, Çevre ve Eğitim başlıklarına yer verilecek. 10-11 Mayıs tarihlerinde Fenerbahçe Üniversitesinde düzenlenecek olan I. Ulusal Sürdürülebilirlik Kongresinde Medicana Grup üst düzey yöneticileri, Savunma Sanayi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Karataş ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Muhammet Saymaz üniversite ve lise öğrencileriyle bir araya gelerek daha iyi bir dünyaya değerli paylaşımlarıyla ilham olacak. Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları lise hazırlık, 9, 10, 11, 12. sınıf öğrencileri gerçekleştirilecek kongrede sunum, poster sunumu ya da dinleyici olarak yer alarak bilgi paylaşımlarında bulunabilecek. I. Ulusal Sürdürülebilirlik Öğrenci Kongresi ile öğrenciler için hem bireysel hem de toplumsal düzeyde farkındalık oluşturacak olan Medicana Eğitim Grubu iştiraki Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları, gençlerin geleceğin liderleri olarak sürdürülebilirlik alanında bilinçlenmesi, küresel sorunları anlamak ve sürdürülebilir çözümler üretmesi için yenilikçi bir öğrenme platformu oluşturmayı hedefliyor.
İstanbul “Yaza formda girmek için haftada 150 dakika yürüyün” Yaz mevsimine formda girmek adına şimdiden dengeli beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini belirten Diyetisyen Melike Aslıhan Kara, “Su içmeyi ihmal etmeyin, günde ortalama 2-2.5 litre su içme hedefinize mutlaka ulaşın. Hareketinizi artırın ve haftalık minimum 150 dakika egzersiz süresini hedefleyin. Bilimsel olmayan diyetlerden uzak durun. Tükettiğiniz meyvelerin porsiyon miktarına dikkat edin. Probiyotiklerin gücünden faydalanın” dedi. Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlığın temeli olduğunu ancak bunun nasıl sağlandığı konusunda bilgi kirliliği olduğunu ifade eden VM Medical Park Pendik Hastanesi’nden Diyetisyen Melike Aslıhan Kara, “Beslenme açlık duygusunu bastırmak, karın doyurmak ya da canının çektiği şeyleri yemek içmek değildir. Besin öğeleri vücudun ihtiyaç duyduğu düzeyde alınamadığında yetersiz beslenme oluşur. Beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin öğelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır” şeklinde konuştu. “İnsan 50’ye yakın besin öğesine gereksinim duyar” İnsanın yaşamı için 50’ye yakın besin öğesine gereksinimi olduğunun altını çizen Diyetisyen Kara, “İnsanın sağlıklı büyüme ve gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için bu öğelerin her birinden günlük ne kadar alınması gerektiği belirlenmiştir. Bu öğelerin herhangi biri alınmadığında ya da gereğinden az ya da çok alındığında, büyüme ve gelişme engellenir, sağlık bozulur. Gereğinden fazla besin tüketilirse, çok alınan bazı öğeler vücutta yağ olarak depolandığından sağlık için zararlı olur. Bu duruma dengesiz beslenme denir. Dengesiz beslenmenin önlenmesinde beslenme eğitimi ile sağlıklı beslenme bilincinin kazandırılması büyük bir önem taşır” ifadelerini kullandı. “Dengeli beslenen kişiler sık hastalanmaz” Yeterli ve dengeli beslenen kişilerin belli özellikleri olduğunu dile getiren Diyetisyen Kara, bunları şöyle sıraladı: “Dengeli beslenen kişi sağlam ve sağlıklı bir görünüştedir. Hareketli ve esnek bir bedene, muntazam bir cilde, canlı ve parlak saçlara ve gözlere, kuvvetli, gelişimi normal kaslara sahiptir. Ayrıca çalışmaya istekli kişiliğe, boy uzunluğuna uygun vücut ağırlığına, normal zihinsel gelişme, sık sık hasta olmayan bir yapıya da sahiptir.” “Sürekli baş ağrısı dengesiz beslenme işareti” Yetersiz ve dengesiz beslenenlerin hareketlerinin de ağır ve isteksiz olduğunu işaret eden Diyetisyen Kara, “Dengesiz beslenenler sağlıksız genel görünüşte (aşırı zayıf veya şişman), pürüzlü, kuru, sağlıksız cilt yapısına, şişman veya çok zayıf vücut yapısına, sık sık baş ağrısından şikâyet eden, iştahsız, yorgun, isteksiz bir yapıya sahiptir” dedi. “Yaza formda girmek için beslenme önerileri” Yaz mevsimine formda girmek adına beslenme önerilerinde bulunan Diyetisyen Kara, dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlattı: “Su içmeyi ihmal etmeyin ve günlük 2-2.5 litre su içme hedefinize mutlaka ulaşın. Her zaman hareketinizi artırın ve haftalık minimum 150 dakika egzersiz süresini hedefleyin. Mutlaka bir diyetisyen gözetiminde ideal kilonuza ulaşın. Medyatik ve bilimsel olmayan diyetlerden uzak durun. Yazın tüketilen meyvelerin porsiyon miktarına dikkat edin. Kronik hastalığınız yoksa taze meyve -sebze suları tüketin. Probiyotiklerin gücünden faydalanın. Kendinize mutlaka hobi ve aktivite edinin.” “Yeşil egzersiz kronik ağrıya, fiziksel ve mental sağlığa iyi gelir” Günümüzün dijitalleşen dünyasında günlük işlerimiz fiziksel olarak hareket etmeksizin kolay bir şekilde gerçekleştirilebilse de, fiziksel aktiviteden yoksun bir yaşam tarzının birçok hastalığı da beraberinde getirdiğini işaret eden Diyetisyen Kara, şu önerilerde bulundu: “Fiziksel aktivitenin vücudun bütün sistemleriyle ilişkili olduğu ve birçok hastalığın tedavisinde destekleyici rolü bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Son zamanlarda ‘yeşil egzersiz’ olarak adlandırılan ve insan sağlığına daha çok olumlu katkıda bulunan, doğal ortamda gerçekleştirilen fiziksel aktivite yeşil egzersiz olarak adlandırılmaktadır. Yeşil egzersizin kronik ağrıya, fiziksel ve mental sağlığa olumlu etkileri vardır. Kolay erişilebilen, biyoçeşitliliği fazla olan doğal ve hoş ortamlarda vakit geçirmenin fizyolojik, psikolojik ve sosyal refahı sağladığı, yaşam kalitesinin artmasında etkili olduğu görülmektedir. Yeşil egzersiz ayrıca insanların çevreye karşı olumlu tutumlarının da gelişmesine katkı sağlamaktadır. Yapılan çalışmalarda yeşil egzersizin psikolojik, hormonal ve nöroimmünolojik çok boyutlu yararlar sağladığı, biyopsikososyal yaklaşımla uyumlu bir yöntem olduğu açıkça görülmektedir. Sonuç olarak, sürdürülebilir sağlığa ve çevreye katkısı olan bu egzersiz yaklaşımının yeşil egzersiz reçeteleri, doğal ortamların korunması, kanıta dayalı araştırmalar ve teşviklerle daha çok desteklenmesi gerektiği ortaya konmuştur.” “Bahar aylarında tüketilebilecek sebze ve meyve önerileri” Bahar aylarında tüketebileceğimiz sağlıklı sebze ve meyve önerilerinde bulunan Diyetisyen Kara, “Hücrelerin yenilenmesi, dokuların onarımı, hastalıklara karşı direnç sağlaması gibi sayısız faydası ile sebze ve meyveler her daim beslenmemizde öncelik kazanıyor. İlkbaharda tüketebileceğimiz bazı önemli sebze ve meyveler havuç, enginar, turp, bezelye, kuşkonmaz, maydanoz, marul, roka, taze yeşillikler, bakla, taze soğan, taze sarımsak, kiraz, çilek, erik, elma, yenidünya ve çağladır” dedi. Diyetisyen Kara, yaza formda girmek isteyenlerin tercih edebileceği metabolizma hızlandıran çay ve çorba tarifini ise şu şekilde paylaştı: “Zencefilli metabolizma çayı” “Malzemeler: 1 litre su, 1 nohut tanesi büyüklüğünde zencefil, 4-5 dilim elma, 1 top karabiber, 1 adet karanfil, limon dilimleri Hazırlanışı: Tüm malzemeleri doğrayıp suda 10 dakika dinlendirip, yemeklerden 20 dakika sonra gece ara öğününde tüketin.” “Metabolizma hızlandıran kabak çorbası” Malzemeler: 2 orta boy kabak, 1 adet soğan, 1 diş sarımsak, 1 orta boy domates, 1 yemek kaşığı zeytinyağı, tuz, karabiber. Hazırlanışı: Küçük doğranmış soğan, sarımsak, kabak 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile pişirin. Malzemeler yumuşayınca üzerine rendelenmiş domates ekleyin. Domates pişince üzerine 5 bardak su koyun. Su kaynayınca en son üzerine küçük doğranmış dereotu ve maydanoz ilave edin. Sıcak servis yapıp tuz ve karabiber ekleyip afiyetle tüketebilirsiniz.”