GÜNDEM - 23 Ekim 2014 Perşembe 12:00

TİKA’dan Moğolistan’a helal et kesimi için mezbahane

A
A
A
TİKA’dan Moğolistan’a helal et kesimi için mezbahane

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı tarafından Moğolistan’ın başkenti Ulanbator’da yaşayan Müslümanların helal et temin edebilmeleri için modern bir mezbahane tadilatı ve donanımı yapılarak hizmete açıldı.

TİKA, Moğolistan’da gerçekleştirdiği önemli projelerle faaliyetlerine devam ediyor. Bu çerçevede TİKA tarafından Moğolistan’ın başkenti Ulanbator’da yaşayan Müslümanların helal et temin edebilmeleri için modern bir mezbahane tadilatı ve donanımı yapılarak hizmete açıldı.

Moğolistan’da helal ve hijyenik etin temiz bir ortamda temin edilmesi, Moğolistan’da bulunan Müslümanların Kurban Bayramlarında kesimlerini rahat yapabilmeleri için, modern bir mezbahane, TİKA tarafından tadilat ve tefrişatı yapılarak düzenlenen törenle hizmete açıldı. Törene TİKA Ulanbator Koordinatörlük yetkilileri ve vatandaşlar katıldı.Törende açıklamalarda bulunan vatandaşlar, söz konusu mezbahanenin açılmasına destek veren TİKA’ya teşekkürlerini ilettti. Vatadaşlar, mezabahnenin Moğolistan geneli için de örnek bir mezbahane olarak hizmet vermesinin faydalı olacağı dile getirdi.  

ANKARA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Husumetlisinin evini kurşunlayan saldırganı kıyafetine yapışan ot ele verdi Denizli’de husumetlisinin evine tabancayla ateş açan şüpheliyi kıyafetine yapışan ot ele verdi. JASAT timi, güvenlik kamerası görüntülerinde fark ettiği ince ayrıntı sayesinde şahsı yakaladı. Olay, 15 Mayıs tarihinde Çal ilçesi meydana geldi. Edinilen bilgilere göre Şevki K., isimli şahsın evine gece saatlerinde kimliği belirsiz kişi veya kişilerce ateş açıldı. Olayın ardından ihbar üzerine bölgeye giden jandarma ekipleri şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı. Jandarma Suç Araştırma Timi (JASAT) ve Çal İlçe Jandarma komutanlığına bağlı ekipler bölgede bulunan 2 farklı güvenlik kamerasında 6 saatlik görüntüyü detaylı olarak inceledi. Şevki K.’nın evine ateş açılan bölgede yoğun miktarda pisipisi otunun bulunmasına dikkatlerden kaçırmayan JASAT timi, otun insan kıyafetine çabuk yapışması detayını atlamayarak şüpheliyi tespit etti. Güvenlik kameralarında bir şahsın kıyafetlerine yapışan pisipisi otlarını temizlediğini fark eden JASAT timi durumu şüpheli buldu. şahsı takibe alan JASAT ve İlçe Jandarma Komutanlığına bağlı ekipler, kimliğini tespit ettiği Osman B.’nin hem ilçede hem de kent merkezindeki ikametlerine operasyon düzenledi. JASAT ve ilçe jandarma ekipleri şüpheli Osman B., düzenlenen operasyonda kıskıvrak yakalanırken evinde yapılan aramalarda olayda kullanılan silahta ele geçirildi. Alacak verecek meselesinden dolayı olayı gerçekleştirdiğini öğrenilen Osman B., jandarmadaki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
İstanbul Miyopta ‘Gün ışığı’ açıklaması: “Engel olacak ciddi bir faktör” Cep telefonu, bilgisayar gibi birçok teknolojik cihaza uzun süre maruziyetin gözlerde oluşturduğu zararlara dikkat çeken uzmanlar miyop konusunda uyarıyor. İstanbul Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Semih Çakmak, “Gün ışığına daha az maruz kalmakla beraber miyopide daha fazla artış olduğu görülmekte. Miyop, pandemiyle online eğitim, ekran maruziyeti, yakına odaklanmaların artmasıyla bir artış ve artık salgın olarak tanımlanmakta. Kesinlikle çocuklarda miyopinin daha fazla olduğunu görüyoruz. 2050 yılında dünya nüfusunun yarısının miyop olacağını söyleyebiliriz. Gün ışığı miyopinin gelişiminde ciddi engel olacak bir faktör” dedi. Toplumda uzağı görememe olarak belirtilen miyopun görülme sıklığının arttığını ifade eden uzmanlar, uyarılarda bulunuyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Semih Çakmak ve Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Havva Kaldırım pandemi döneminde online eğitimin yoğunlaşması, toplumda teknolojik cihazların sık kullanımı gibi nedenlerin süreci etkilediğini ifade etti. Gün ışığından uzak kalınması, uzak mesafelere yeterince bakılmaması gibi durumların süreci olumsuz etkilediğini söyleyen uzmanlar, 2050 yılında dünya nüfusunun yarısının uzağı görememe durumuyla ilgili sıkıntı yaşayacağının öngörüldüğünü belirtti. “Çocukların daha yüksek risk altında olduğunu görmekteyiz” Son zamanlarda miyopta artış olduğunu aktaran İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Semih Çakmak, “Yakına bakmakla beraber miyopide artış görüyoruz. Pandemiyle artan online eğitim, ekran maruziyeti, yakın çalışma ve yakına odaklanmaların artmasıyla bir artış ve artık salgın olarak tanımlanmakta. Çocuk hastalarda özellikle gözlerde gelişim çağında da uzun süre yakına bakmakla beraber online, internetten eğitim ve pandemiyle bunun daha da artmasıyla çocukların daha yüksek risk altında olduğunu görmekteyiz. Uzağa bakmak, gözü dinlendirmek, yakına odaklanmamak aslında göz için bir avantaj. Z kuşağı internet, teknoloji çağı çocukları olduğu için uzun süre ekrana bakarak, yakına odaklanarak geçirdikleri için uzağa bakmanın nimetlerinden, avantajlarından yararlanamıyor. Yakına uzun süre odaklanarak numara artışını, daha fazla miyop oluşma riskini artırıyorlar. Miyopi olan insanlarda daha çok görülen bazı göz hastalıkları mevcut. Bunlar retinal yani göz damarlarında meydana gelen problemler, göz tansiyon problemleri, bu kanıtlanmış bilimsel gerçek. Kapalı havalarda, gün ışığına daha az maruz kalmakla beraber miyopinin de daha fazla artışı olduğu görülmekte. Günışığı göz bebeğinin daha fazla büyümesini engelleyerek, göz bebeğinin küçülmesini sağlayarak miyopinin ilerlemesini bir miktar durduruyor. Gün ışığına daha az maruz kalmakla beraber miyopide daha fazla artış olduğu görülmekte. Gün ışığı, kapalı, loş ortamda çalışan bireyler için koruyucu, miyopinin artışını engelleyici bir faktör olarak düşünülebilir. Miyopinin salgın olduğu, daha fazla görüleceği, daha çok çocuklarda numaraların daha da ilerlemesiyle birlikte daha yoğun olacağı söylenmekte. Net bir veri olarak 2050 yılında dünya nüfusunun yarısının miyop olacağını söyleyebiliriz. Rutin olarak göz muayenesini her yıl herkese öneriyoruz, onun dışında mutlaka yakına odaklanmanın uzun süre olmaması gerektiğini vurguluyoruz. Gün ışığı, miyopinin gelişiminde ciddi engel olacak bir faktör. Ayrıca uzağa bakmak da miyopa karşı bir miktar koruyucu etken oluyor. Ev içinde, masa başında çalışırken, ekrana bakarken ortamın aydınlık olmasını mümkünse 20 dakikada bir 20 saniye olunca uzaklara bakarak gözlerin dinlendirilmesini istiyoruz. Hangi iş yapılıyor olursa olsun, miyopinin artışı yakına uzun süre odaklanmakla birlikte daha da fazla olacaktır. Tedavi olarak 3 seçeneğimiz mümkün; gözlük, lens ve lazer olarak seçeneklerimiz mümkün. Kesinlikle çocuklarda miyopinin daha fazla olduğunu görüyoruz. Daha küçük yaşlarda daha yüksek miyopi derecelerinin olduğunu görüntülüyoruz. 3 yaşına kadar olan çocuklarda hiçbir şekilde ekran maruziyetini sadece göz hekimleri değil bütün hekimler olarak önermiyoruz" şeklinde konuştu. “Türkiye’de belki de ilk olacak miyop polikliniği oluşturduk" Çocukların ekran bağımlılığı yerine açık alanlarda aktivitelerde yer almasının büyük önem taşıdığını söyleyen Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Havva Kaldırım, “Günümüzde miyopi en sık görülen kırma kusurudur. 6 yaş öncesi aileler çok fazla fark etmeyebilir. Neden; çünkü 6 yaş öncesi çocukların işi daha çok yakınladır. Fakat okul çağına geldiklerinde ki günümüzde bize en fazla öğretmenlerden çocuklar gönderilmekte. ‘Çocuk tahtayı göremiyor, görebilmek için tahtanın yanına kadar kalkıp geliyor’ diye aileler çocukları bize getirmeye başladı. Maalesef şu anda çocuklarımızın ellerinde telefonlar, tabletler. Çocuk dışarıya çıkamıyor gün ışığıyla buluşamıyor bu sebepten sürekli evde kalan yakın aktiviteyi artıran çocuklarda miyopi kaçınılmaz hale geldi. Tüm ailelerin en büyük sıkıntısı ne; telefon. ‘Elinden alamıyorum, telefonu alıyorum bilgisayara gidiyor’, sürekli yakın aktivitenin çok fazla arttığını ifade ediyorlar. 8 ile 12 yaş arasında hızlı bir progresyon göstermekte fakat bu 4 yaş civarına kadar inmiş durumda. Retinanın yerinden kalkması belki de sonuçta görme kabliyetini kaybetmeye kadar gidebilen bir durum. Nasıl önleyebiliriz; açık alanların inşa edilmesi düşünebilir. Çocukların evlerde değil, daha çok dışarıda ve gün ışığında zaman geçirmeleri planlanabilir. Türkiye’de belki de ilk olacak miyop polikliniği oluşturduk. Okul öncesi çocuklarda, okula başlamadan önce mutlaka miyopi veya diğer göz kusurları açısından muayene öneriyoruz. Özellikle 6-16 yaş arası çocuklara hizmet vermekte. Kendimiz telefon, tableti bırakalım, gereksiz yere bakmayalım ki onlar da bizi takip etsin bakmasınlar. En büyük ikazım; kendi poliklinik rutinimde de görüyorum ‘Hocam yemeğini yemiyor, benimle pazarlık yapıyor, şu kadar ders çalışırım, şu kadar telefona bakarım’ diye birkaç gün, hakikaten 10 gün bir yoksunluk sendromu çekiyorlar ama ondan sonra farklı bir aile içi aktivite olabilir” dedi.
Bursa Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi, BUÜ ev sahipliğinde düzenlendi Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) bu yıl 9.’su gerçekleştirilen Ulusal Kimya Öğrenci Kongresi’ne (UKÖK24) ev sahipliği yaptı. BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü ve Kimya Öğrenci Topluluğu (UKİT) tarafından Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde organize edilen kongreye, Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cafer Çiftçi, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilgen Osman, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı. Araştırma kültürü tabana yayılıyor İlk kez 2010 yılında gerçekleştirilen kongrenin 9.’suna ev sahipliği yapmaktan dolayı büyük bir memnuniyet duyduklarını belirten Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, öğrenci topluluklarının son derece başarılı etkinliklere imza attığını vurguladı. Sahip oldukları "Araştırma Üniversitesi" vizyonuna yakışır proje, organizasyon ve faaliyetleri sürdürmeye gayret ettiklerini belirten Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, "Eğitim-öğretimin niteliğinin yükseltilmesinin yanı sıra bilimsel çalışmalara her zamankinden daha fazla ağırlık veriyoruz. Son derece deneyimli bir akademik kadroya sahibiz. Araştırma kültürünü tabana yaymaya çalışıyoruz. Bu anlamda lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerimizin bilimsel faaliyetlerinden her zaman büyük bir memnuniyet duyduk. Ancak lisans öğrencilerimizin böylesine güzel etkinlikler düzenlemesi bizi ayrıca mutlu ediyor. Kongreye emeği geçen herkese ve tüm katılımcılara şükranlarımı sunuyorum" dedi. Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilgen Osman ise yaptığı konuşmasında, "Düzenlenen etkinliklerin temel amaçlarından biri bilgi alışverişi sağlamaktır. Bu önemli görevi yerine getirmek için emek harcayan topluluk öğrencilerine, danışman öğretim üyelerine ve çağrılı konuşmacılara teşekkür ederim" ifadelerini kullandı. Kimya Öğrencileri Topluluğu aktif görev aldı Kongre düzenleme kurunda yer alan UKİT Başkanı Sadberk Sevme ve topluluk danışmanları Kimya Bölümü Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Önder Aybastıer ve Doç. Dr. Aslı Göçenoğlu Sarıkaya yaptıkları konuşmalarda kongrenin ana hedefinin Türkiye’deki kimya bölümü öğrencilerini bilim çatısı altında bir araya getirerek sektör temsilcileri ve akademisyenlerle buluşturmak olduğunu vurguladı. Kongreye 8 farklı üniversiteden davetli konuşmacı katıldı. 2017 ve 2020 yıllarında TÜBİTAK Temel Bilimler Bilim Ödülü alan Prof. Dr. Reşat Apak (İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa) ve Prof. Dr. Mustafa Soylak (Erciyes Üniversitesi) lisans öğrencilerine bilgi ve deneyimlerini aktardı. 400 katılımcının yer aldığı kongrede davetli konuşmaların yanında 34 sözlü sunum ve 86 poster sunumu gerçekleştirildi. Farklı üniversitelerden gelen öğrencilerin bilgi alışverişinde bulunduğu kongrede, gelecekteki iş birliklerinin temeli atıldı.
Denizli DSO Başkanı Kasapoğlu; "Büyümeği refaha dönüştürebilmek için üretim ve ihracat şart" Denizli Sanayi Odası (DSO) Meclisi Haziran ayı olağan toplantısı, DSO Müjdat Keçeci Meclis Salonunda yapıldı. DSO Meclisin gündeminde ihracat, istihdam ve büyüme rakamları, göçmen işgücünün entegrasyonu ve işgücü ihtiyaçları, GSYH’nin yıllara göre seyri, Kamuda Tasarruf Paketi, YP Kredi Kullanımı ve getirilen sınırlama, Hanehalkı Sosyal Yardımları, başlıklar yer aldı. Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kasapoğlu, gündemde yer alan önemli başlıklar, güncel veriler, Mayıs ayı oda faaliyetleri ve gelecek ay yapılması planlanan çalışmalar hakkında meclis üyelerini bilgilendirdi. Başkan Kasapoğlu, Denizli Sanayi Odası’na Mayıs Ayında kaydı yapılan 11 yeni üyeyi tebrik etti ve başarılar diledi. Kasapoğlu, "Sanayideki büyüme yüzde 4,9. Bu her ne kadar üretim anlamında olumlu bir rakam olsa da genel ortalamanın altında kalması sebebiyle dikkat çekilmesi gereken bir sonuç. Büyümeyi refaha dönüştürebilmek için üretim ve ihracat şart. Ülkemizin, ekonomimizin büyüme rakamlarını üretimden ve ihracattan almamız gerekiyor" dedi. Son yıllarda sosyal yardım alan hane sayısı kademeli olarak artıyor Gündemdeki konular hakkında değerlendirmelerde bulunan Kasapoğlu, “Açıklanan verilerle, Türkiye’de 2017 yılında 3,2 milyon hanenin sosyal yardımlardan yararlandığını biliyoruz. İstisnai bir dönem olarak pandemi sürecini hesaba katmasak dahi, bu sayı 2023 yılında 5 milyona dayanmış durumda. Buna göre her 5 haneden biri çeşitli düzeylerde sosyal yardım alıyor. Son 4 senede sosyal yardım alan hane sayısı 1,7 milyon artış gösterdi. Bu da yüzde 52 artış anlamına geliyor. Türkiye’nin sosyal güvenlik rejiminden bir sosyal yardım rejimi kurgusuna geçişi, bugünümüzü etkilediği gibi, geleceğimize de ket vurmaya aday bir durum oluşturuyor. Bireylerin işgücü piyasasında yer almadığı her periyot, prim ödemesiz geçen uzun aralıklar, emekli aylıklarının düzeyi gibi konuları gündemden hiç çıkmamacasına önümüze bırakıyor.” dedi. Göçmen işgücünün göçmen entegrasyonu Göçmen işgücünün entegrasyonu ile ilgili konuyu meclis gündemine taşıyan Başkan Kasapoğlu, “Bu konu toplumsal ve ekonomik pek çok sıkıntıyı doğuruyor. Sayıları milyonlarla ifade edilen göçmen işçiler, düşük ücret ve kötü çalışma şartlarıyla karşılaşmakla beraber; işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından risklere de daha fazla maruz kalıyor. Ayrıca göçmen işçiler, sıklıkla sosyal güvence sağlanmadan bazen de kayıt dışı istihdam ediliyor. Bu, iş dünyasının kısa vadeli maliyetlerini düşürüyormuş gibi görünse de uzun vadeli sosyal sorumlulukların ihmal edildiği bir durum oluşyuruyor” ifadelerini kullandı.
Afyon Genç kadının ve ailesinin yardım çığlıkları sokağı inletti Afyonkarahisar’da görülen bir dava sonrası 2 erkek şahıs, kadın ve kocasına önce adliye içerisinde, ardından takip ederek adliyenin bulunduğu sokakta saldırdı. Genç kadının yardım çığlıklarına polisler yetişti. Ekipler güçlükle sakinleştirip gözaltına aldığı saldırganlar ifadelerinin ardından savcılık talimatı ile serbest bırakıldı. Olay, Afyonkarahisar Adliyesinde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, adliyede görülen bir dava sonrası Ş.C. isimli genç kadın, mahkemede yalan beyanda bulunan şahitlerle ilgili çıkışta serzenişte bulundu. Davanın taraflarından Y.H.Z. ve dayısı olduğu bildirilen H.S. genç kadına küfrederek üzerine yürüdü. Mahkeme bekleme salonunda hazır bulunan çevik kuvvet ekipleri şahıslara müdahale ederek olayın büyümesinin önüne geçti. Ş.Ç., kocası G.C. ve avukatları adliyeden ayrıldıktan yaklaşık 5 dakika sonra polis Y.H.Z. ve H.S.’nin dışarı çıkmasına izin verdi. Ş.C. ve G.C., sokakta araçlarının başında avukatlarıyla duruşma ile ilgili değerlendirmede bulunurken, dışarı çıkan Y.H.Z. ve H.S., koşarak, hakaret ve küfürler ederek taraflara saldırdı. Y.H.Z., Ş.C. ve G.C.’ye ‘hadi şimdi ne yapacaksınız’ diyerek taraflara saldırdı. Mahkemede "nefes alamıyorum" dedi, dışarıda 100 metre koşarak saldırdı Büyük korku ve paniğin yaşandığı olayda 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ifadesinde karın bölgesinden bıçaklandığı için nefes almakta zorlandığını iddia eden Y.H.Z., dışarda tarafların üzerine yaklaşık 150 metre koşarak saldırdı. Dayısı ile saldırıyı gerçekleştiren şahıs taraflarla birlikte gözaltına alınıp sağlık raporu için hastaneye götürüldüklerinde saldırı girişimlerinin sözlü olarak devam ettiği öğrenildi. "Tecavüzcü müyüz biz? Nasıl kelepçe takarsınız?" Y.H.Z. gözaltına alınırken polislere de tepki göstererek "Tecavüzcü müyüz biz? Nasıl kelepçe takarsınız" diyerek direndi. Polis arbedeye sonucu şahsı etkisiz hale getirerek kelepçeledi. Bu sırada dayı H.S. de kendilerini kelepçeleyen polislere tepki göstererek kelepçelenmelerini gerektirecek bir olay olmadığını öne sürdü. Polis tarafları güçlükle sakinleştirdi Güvenlik kameralarına da yansıyan olayda Ş.C. isimli genç kadın yardım çığlıkları atarak taraflardan uzaklaşmaya çalıştı. Bu sırada olumsuzluğun yaşanabileceğini düşünün çevik kuvvet ekipleri adliye girişinde güvenlik önlemi alırken, Ş.C.’nin çığlıkları üzerine yardıma koştu. Y.H.Z. ve H.S., tarafları darp edemeden polis tarafından güçlükle etkisiz hale getirilerek gözaltına alındı. Şahıslar karakoldaki ifadelerinin ardından savcılık talimatı ile serbest bırakıldı. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.