SAĞLIK - 04 Haziran 2024 Salı 10:21

Miyopta ‘Gün ışığı’ açıklaması: “Engel olacak ciddi bir faktör”

A
A
A
Miyopta ‘Gün ışığı’ açıklaması: “Engel olacak ciddi bir faktör”

Cep telefonu, bilgisayar gibi birçok teknolojik cihaza uzun süre maruziyetin gözlerde oluşturduğu zararlara dikkat çeken uzmanlar miyop konusunda uyarıyor. İstanbul Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Semih Çakmak, “Gün ışığına daha az maruz kalmakla beraber miyopide daha fazla artış olduğu görülmekte. Miyop, pandemiyle online eğitim, ekran maruziyeti, yakına odaklanmaların artmasıyla bir artış ve artık salgın olarak tanımlanmakta. Kesinlikle çocuklarda miyopinin daha fazla olduğunu görüyoruz. 2050 yılında dünya nüfusunun yarısının miyop olacağını söyleyebiliriz. Gün ışığı miyopinin gelişiminde ciddi engel olacak bir faktör” dedi.


Toplumda uzağı görememe olarak belirtilen miyopun görülme sıklığının arttığını ifade eden uzmanlar, uyarılarda bulunuyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Semih Çakmak ve Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Havva Kaldırım pandemi döneminde online eğitimin yoğunlaşması, toplumda teknolojik cihazların sık kullanımı gibi nedenlerin süreci etkilediğini ifade etti. Gün ışığından uzak kalınması, uzak mesafelere yeterince bakılmaması gibi durumların süreci olumsuz etkilediğini söyleyen uzmanlar, 2050 yılında dünya nüfusunun yarısının uzağı görememe durumuyla ilgili sıkıntı yaşayacağının öngörüldüğünü belirtti.



“Çocukların daha yüksek risk altında olduğunu görmekteyiz”


Son zamanlarda miyopta artış olduğunu aktaran İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Semih Çakmak, “Yakına bakmakla beraber miyopide artış görüyoruz. Pandemiyle artan online eğitim, ekran maruziyeti, yakın çalışma ve yakına odaklanmaların artmasıyla bir artış ve artık salgın olarak tanımlanmakta. Çocuk hastalarda özellikle gözlerde gelişim çağında da uzun süre yakına bakmakla beraber online, internetten eğitim ve pandemiyle bunun daha da artmasıyla çocukların daha yüksek risk altında olduğunu görmekteyiz. Uzağa bakmak, gözü dinlendirmek, yakına odaklanmamak aslında göz için bir avantaj. Z kuşağı internet, teknoloji çağı çocukları olduğu için uzun süre ekrana bakarak, yakına odaklanarak geçirdikleri için uzağa bakmanın nimetlerinden, avantajlarından yararlanamıyor. Yakına uzun süre odaklanarak numara artışını, daha fazla miyop oluşma riskini artırıyorlar. Miyopi olan insanlarda daha çok görülen bazı göz hastalıkları mevcut. Bunlar retinal yani göz damarlarında meydana gelen problemler, göz tansiyon problemleri, bu kanıtlanmış bilimsel gerçek. Kapalı havalarda, gün ışığına daha az maruz kalmakla beraber miyopinin de daha fazla artışı olduğu görülmekte. Günışığı göz bebeğinin daha fazla büyümesini engelleyerek, göz bebeğinin küçülmesini sağlayarak miyopinin ilerlemesini bir miktar durduruyor. Gün ışığına daha az maruz kalmakla beraber miyopide daha fazla artış olduğu görülmekte. Gün ışığı, kapalı, loş ortamda çalışan bireyler için koruyucu, miyopinin artışını engelleyici bir faktör olarak düşünülebilir. Miyopinin salgın olduğu, daha fazla görüleceği, daha çok çocuklarda numaraların daha da ilerlemesiyle birlikte daha yaygın olacağı söylenmekte. Net bir veri olarak 2050 yılında dünya nüfusunun yarısının miyop olacağını söyleyebiliriz. Rutin olarak göz muayenesini her yıl herkese öneriyoruz, onun dışında mutlaka yakına odaklanmanın uzun süre olmaması gerektiğini vurguluyoruz. Gün ışığı, miyopinin gelişiminde ciddi engel olacak bir faktör. Ayrıca uzağa bakmak da miyopa karşı bir miktar koruyucu etken oluyor. Ev içinde, masa başında çalışırken, ekrana bakarken ortamın aydınlık olmasını mümkünse 20 dakikada bir 20 saniye olunca uzaklara bakarak gözlerin dinlendirilmesini istiyoruz. Hangi iş yapılıyor olursa olsun, miyopinin artışı yakına uzun süre odaklanmakla birlikte daha da fazla olacaktır. Tedavi olarak 3 seçeneğimiz mümkün; gözlük, lens ve lazer olarak seçeneklerimiz mümkün. Kesinlikle çocuklarda miyopinin daha fazla olduğunu görüyoruz. Daha küçük yaşlarda daha yüksek miyopi derecelerinin olduğunu görüntülüyoruz. 3 yaşına kadar olan çocuklarda hiçbir şekilde ekran maruziyetini sadece göz hekimleri değil bütün hekimler olarak önermiyoruz" şeklinde konuştu.



“Türkiye’de belki de ilk olacak miyop polikliniği oluşturduk"


Çocukların ekran bağımlılığı yerine açık alanlarda aktivitelerde yer almasının büyük önem taşıdığını söyleyen Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Havva Kaldırım, “Günümüzde miyopi en sık görülen kırma kusurudur. 6 yaş öncesi aileler çok fazla fark etmeyebilir. Neden; çünkü 6 yaş öncesi çocukların işi daha çok yakınladır. Fakat okul çağına geldiklerinde ki günümüzde bize en fazla öğretmenlerden çocuklar gönderilmekte. ‘Çocuk tahtayı göremiyor, görebilmek için tahtanın yanına kadar kalkıp geliyor’ diye aileler çocukları bize getirmeye başladı. Maalesef şu anda çocuklarımızın ellerinde telefonlar, tabletler. Çocuk dışarıya çıkamıyor gün ışığıyla buluşamıyor bu sebepten sürekli evde kalan yakın aktiviteyi artıran çocuklarda miyopi kaçınılmaz hale geldi. Tüm ailelerin en büyük sıkıntısı ne; telefon. ‘Elinden alamıyorum, telefonu alıyorum bilgisayara gidiyor’, sürekli yakın aktivitenin çok fazla arttığını ifade ediyorlar. 8 ile 12 yaş arasında hızlı bir progresyon göstermekte fakat bu 4 yaş civarına kadar inmiş durumda. Retinanın yerinden kalkması belki de sonuçta görme kabliyetini kaybetmeye kadar gidebilen bir durum. Nasıl önleyebiliriz; açık alanların inşa edilmesi düşünebilir. Çocukların evlerde değil, daha çok dışarıda ve gün ışığında zaman geçirmeleri planlanabilir. Türkiye’de belki de ilk olacak miyop polikliniği oluşturduk. Okul öncesi çocuklarda, okula başlamadan önce mutlaka miyopi veya diğer göz kusurları açısından muayene öneriyoruz. Özellikle 6-16 yaş arası çocuklara hizmet vermekte. Kendimiz telefon, tableti bırakalım, gereksiz yere bakmayalım ki onlar da bizi takip etsin bakmasınlar. En büyük ikazım; kendi poliklinik rutinimde de görüyorum ‘Hocam yemeğini yemiyor, benimle pazarlık yapıyor, şu kadar ders çalışırım, şu kadar telefona bakarım’ diye birkaç gün, hakikaten 10 gün bir yoksunluk sendromu çekiyorlar ama ondan sonra farklı bir aile içi aktivite olabilir” dedi.



Miyopta ‘Gün ışığı’ açıklaması: “Engel olacak ciddi bir faktör”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsunspor’un galibiyet hasreti 8 maça çıktı Trendyol Süper Lig’in 17. haftasında deplasmanda Göztepe’ye 2-0 mağlup olan Samsunspor’un kazanamama serisi devam etti. Kırmızı-beyazlılar, ligde ve Konferans Ligi’nde oynadığı son 8 maçta galibiyetle tanışamadı. Samsunspor, geçtiğimiz sezon Trendyol Süper Lig’in ilk devresinde 33 puan toplamış ve sezonu da 3. sırada tamamlayarak Avrupa kupalarında yer almıştı. Bu sezon ise ilk yarıda 17 karşılaşmada 6 galibiyet, 7 beraberlik ve 4 mağlubiyet alan Samsun ekibi, 25 puan elde ederek geçen sezonun 8 puan gerisinde kaldı. 43 gün içinde Süper Lig ve Konferans Ligi’nde çıktığı son 8 müsabakada galibiyet yüzü göremeyen Karadeniz temsilcisi, bu süreçte ligde Beşiktaş, Alanyaspor, Galatasaray, Başakşehir FK ve Göztepe, Avrupa’da ise Breidablik, AEK Atina ve Mainz 05 ile karşı karşıya geldi. Öte yandan üst üste oynadığı son 5 maçı da kaybeden kırmızı-beyazlılarda gözler çarşamba günü oynanacak Eyüpspor karşılaşmasına çevrildi. Samsunspor, Türkiye Kupası B Grubu’nda 24 Aralık Çarşamba günü saat 20.30’da sahasında Eyüpspor ile oynayacak. Kırmızı-beyazlı takım bu karşılaşmanın ardından kısa bir süre dinlenip önce 6 Ocak 2026’da Süper Kupa yarı finalinde Adana’da Fenerbahçe’nin rakibi olacak. Samsunspor, Fenerbahçe’yi elemesi halinde ise 10 Ocak 2026 tarihinde Trabzonspor - Galatasaray maçının galibi ile Süper Kupa’yı kazanmak için mücadele edecek.
İstanbul Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi yıllık yüzde 31,19 arttı Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) yıllık yüzde 31,19 arttı, aylık yüzde 1,02 arttı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Kasım ayı Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi verilerini açıkladı. Buna göre, YD-ÜFE 2025 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 1,02 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 30,01 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 31,19 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 25,67 artış gösterdi. YD-ÜFE imalat ürünlerinde yıllık yüzde 31,02 arttı Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 40,75 artış, imalatta yüzde 31,02 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında yüzde 28,24 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 36,70 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 38,38 artış, enerjide yüzde 22,00 artış, sermaye mallarında yüzde 29,75 artış olarak gerçekleşti. YD-ÜFE imalat ürünlerinde aylık yüzde 0,99 arttı Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 2,82 artış, imalatta yüzde 0,99 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında yüzde 1,03 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 0,37 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 1,46 artış, enerjide yüzde 4,65 artış, sermaye mallarında yüzde 0,14 artış olarak gerçekleşti.
Osmaniye Osmaniye’de sığır balıkçıllarının kış konaklaması ilgi çekiyor Osmaniye’nin Düziçi ilçesine her yıl aralık ve ocak aylarında yüzlerce kuşun aynı noktada konaklaması, mahalle sakinlerinin ve çevreden gelen vatandaşların ilgisini çekiyor. Düziçi ilçesi Uzun Banı Mahallesi’nde özellikle akşam saatlerinde ortaya çıkan görüntülerde, çok sayıda kuşun yüksek ağaçlarda bir araya gelerek tüneklediği görülüyor. Vatandaşların ilgi odağı haline gelen bu kuşların, sığır balıkçılı olduğu öğrenildi. Uzmanlar, sığır balıkçıllarının sosyal kuşlar olduğunu belirterek, bu türün genellikle akşam saatlerinde kendilerini güvende hissettikleri çam, servi ve okaliptüs gibi yüksek ağaçlarda yüzlercesinin bir araya gelerek konakladığını ifade ediyor. Bu toplu konaklamanın, kuşları yırtıcılardan koruduğu ve soğuk kış gecelerinde vücut ısılarını muhafaza etmelerine yardımcı olduğu belirtildi. Her yıl aynı dönemde tekrar eden bu doğal olay, mahallede görsel bir şölen oluştururken, doğaseverlerin de ilgisini çekmeye devam ediyor. Kuşlar aralık ve ocak aylarında mahallemizin sembollerinden oldu diyen Deniz Ceviz, "Arkamızda gördüğünüz bu güzel manzara artık mahallemizin sevimli bir sembolü haline gelmiştir. Her yıl aralık ve ocak aylarında gördüğümüz bu güzel manzara artık içimizi ısıtan, soğuk kış sabahlarını tatlı hale getiren, sıcak hale getiren güzel bir manzara oluyor. Her gün bunları burada bu şekilde karşılamak, bizi de o şekilde karşılamaları çok hoşumuza giden bir durum oldu. Kendisi artık mahallemizin bir sembolü oldu. Çok memnunuz, çok seviniyoruz. İyi ki buradalar" diye konuştu.
Denizli Japon gelin ve Türk damat konuklarını kimanoyla karşıladı Denizli’de ressam Gürcan Ekici’nin oğlu Erkin Ekici, Japon matematik öğretmeni eşi Tomomi Miyai ile düzenlenen renkli bir düğün töreniyle hayatlarını birleştirdi. Türk ve Japon kültürlerinin harmanlandığı gecede, gelin ve damat konuklarını kimanoyla karşıladı. Denizli, sanat ve kültürün iç içe geçtiği özel bir düğün eğlencesine ev sahipliği yaptı. Ressam Gürcan Ekici’nin kendisi gibi ressam olan oğlu Erkin Ekici, Tayland’da tanıştığı Japon matematik öğretmeni ve organizatör Tomomi Miyai ile dünya evine girdi. Çift için Denizli’de düzenlenen düğün eğlencesi, renkli görüntülere sahne oldu. Gecede Türk ve Japon kültürleri bir araya geldi. Japon gelin Tomomi Miyai ile damat Erkin Ekici, Japon kültürüne ait kimonolarını giyerek davetlilerle birlikte yöresel oyunlar oynadı, ardından dev düğün pastasını birlikte kesti. Ünlü ressam Gürcan Ekici eşi Nihal Ekici ile birlikte sergilediği zeybek oyunu ise davetlilerden uzun süre alkış aldı. Düğüne katılan herkese teşekkür eden Gürcan Ekici, "Çok mutluyum. Japonya’dan Çal’ımıza, Denizli’mize bir gelin getiriyoruz. Oğlum ve gelinim Tomomi yaklaşık bir yıl önce Tayland’da tanıştı. Bu tanışma sevgiye ve aşka dönüştü. Daha sonra Tomomi oğlumu Japonya’ya davet etti. Japonya’nın refah düzeyi yüksek, oğlum da orada yaşamayı tercih etti. Evlenme kararı aldılar ve kısa süre önce Japonya’da nikâh kıydılar. Biz de Denizli’de eş dostla küçük ama anlamlı bir düğün eğlencesi yapmak istedik. Oğlum ve gelinim Türkiye’de 15 gün daha kaldıktan sonra Japonya’ya dönecek ve orada yaşayacaklar." dedi Japonya’da ikinci düğün Ağustos ayında yapılacak Damat Erkin Ekici ise Japonya’da da benzer bir düğün eğlencesi yapılacağını belirterek, "Japonya’da evlendik ancak mutluluğumuzu Denizli’deki akrabalarımız ve dostlarımızla da paylaşmak istedik. Eşim Tomomi hayatında ilk kez böyle bir Türk düğünü yaşadı. Japonya’da düğünler genelde küçük bir yemek organizasyonu ve hafif müzik eşliğinde oluyor. Kültürümüzü ona adım adım anlattım, çok sevdi ve çok mutlu oldu. Kimonalarımızı da Japonya’dan getirdik. İki hafta sonra Japonya’ya döneceğiz ve Shizuoka eyaletinin Hamamatsu bölgesinde yaşayacağız. Ağustos ayında Japonya’da yapacağımız düğüne de herkesi bekliyoruz" dedi. Mutlu günlerinde kendilerini yalnız bırakmayan dostlarına teşekkür eden Gürcan Ekici, kültürlerin kaynaştığı bu özel düğün, davetlilerin hafızasında unutulmaz bir gece olarak yer alacağını belirtti.