GÜNDEM - 22 Kasım 2017 Çarşamba 10:10

Tokat'ın 500 yıllık bakır sanayi tesisinde arkeolojik inceleme başlatıldı

A
A
A
Tokat'ın 500 yıllık bakır sanayi tesisinde arkeolojik inceleme başlatıldı

Tokat'ta geçtiğimiz aylarda yapılan inşaat temeli çalışmasında ortaya çıkan ve 500 yıl önce Osmanlı Dönemi'nde bakır işleme tesisi olarak kullanılan Tokat Kalhanesi'nde arkeolojik inceleme başlatıldı.

 Tokat Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü tarafından Ağustos ayında hizmet binası yapımı inşaatı için başlatılan temel çalışmasından tarihi su tahliye kanalları çıkmasıyla birlikte çalışmalar durdurulmuş ve durum Kültür ve Turizm Müdürlüğüne bildirilmişti. Yapılan ilk incelemelerde kalıntıların Osmanlı Dönemine ait bakır işleme tesisine ait su kanalları olduğu ve 500 yaşında olduğu öngörülmüştü. Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü'nün 11 milyon lira bedelli hizmet binası inşaatının devam edip etmeyeceğine yapılacak arkeolojik çalışmalar sonrasında karar verileceği bildirilmiş ve çalışmalar için hazırlıklara başlanmıştı.

Müze Müdürlüğü'nün başkanlığında 20 gün sürecek arkeolojik çalışmalara hafta başında başlandığını duyuran Tokat Kültür ve Turizm İl Müdürü Adem Çakır, yapılacak çalışmayla kentte yüzyıllardır var olan bakırcılığının yakın geçmişiyle ilgili ciddi bulgular elde etmeyi beklediklerini söyledi. 

Kalıntıların bulunduğu bölgenin Tokat'ın ve Osmanlı'nın sanayi geçmişi açısından çok önemli bir bölge olduğunu belirten Çakır, kalhanenin 500 yıl öncesinin en önemli istihdam bölgesi olduğuna dikkat çekere,"Kayıtlara göre sadece Elazığ'dan Tokat'a bakır taşıyan 8 bin deveden bahsediliyor. Yani sadece deveci, deve katarları olarak düşünüldüğünde taşınan bir bakır cevheri, bu kalhaneleri besleyecek bir odun sağlaması gerekiyor. Bunları mamule dönüştürecek işçi de gerekiyor. Tokat'ın belki de en büyük istihdam sahasıydı burası" dedi.

1750'li yıllardan kalma ve Kalhane üzerinde tadilat yapılması için Fransızlar tarafından çizilmiş vaziyet planının da ellerinde olduğunu ifade eden Çakır, çalışmaların esas olarak bulunan kalıntı ve bu plandan hareketle devam ettirileceğini dile getirerek,"4 tane büyük bakır madeni işleyen ocağın olduğunu gösteren, 1750'lere ait bir vaziyet planı var elimizde. Bölgenin tarihine ilişkin yapılar var mı yok mu? Kaldıysa ne kadarı kaldı, tahribat ne kadar oldu? Onu görmeye çalışacağız ve bunları kurtarmanın yollarını araştıracağız. Bunun için de yine bir kazının olması gerekiyor. Müze Müdürlüğümüzün başkanlığında 20 günlük kurtarma kazısı planladık. Bu kazının sonucunda da elde ettiğimiz bulgulara göre faaliyetler yönlendirilecek. Belki elde kalan buluntuların değerine göre il müdürlüğü binası yapımına izin vereceğiz ya da kazılar ona göre devam edecek. Bulunduğumuz bölgenin kaderi bu şekilde belirlenmiş olacak" şeklinde konuştu.
Arkeolog Deniz Özsoy ise çalışmalarındaki öncelikli hedeflerinin Tokat'ın geleneksel sanatlarından birisinin tarihi kökenine inebilmek olduğunu ifade ederek,"Burada bakırcılık var, ulaşılmış tarihi bakır eserler var. Bunların üretildiği asıl noktalardan bir tanesine ulaşmaya çalışacağız. Hep bir ayak eksik kalıyordu aslına bakarsanız. Malzemeler elimizde ama nerede üretilmiş çok fazla bilemiyorduk. Bununla ilgili bu konuda bir pencere açmış olacağız bu çalışmalarla" dedi.
 

Dursun Ekrem Er
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta düzenlenen gençlik yürüyüşüne 1071 genç katıldı Muş Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından "19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı" etkinlikleri kapsamında düzenlenen ’Gençlik Yürüyüşüne’ 1071 genç katıldı. Muş’ta "19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı" etkinlikleri kapsamında düzenlenen ’Gençlik Yürüyüşü’ büyük bir coşku ve katılımla gerçekleşti. Muş Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından organize edilen etkinliğe, 1071 genç katılarak 19 Mayıs ruhunu hep birlikte yaşadı. Murat Nehri kenarında yaklaşık 3 kilometrelik yürüyüşün yapıldığı etkinlikte, gençlere köfte ekmek ikram edildi. Program, halayların çekilmesi, kano ve zipline etkinliği ile devam etti. Gazetecilere açıklama yapan Muş Valisi Avni Çakır, gençlerin katılımı ile keyifli bir yürüyüş gerçekleştirdiklerini belirterek, “Çok güzel bir havada, gençlik haftasında, gençliğimizin sporla, doğayla daha fazla bütünleşmesi noktasında güzel bir gençlik yürüyüşünü gerçekleştirdik. Şu an Muş’un en güzel noktalarının birinde, Tarihi Murat Köprüsü Murat Nehrinin kıyısındayız. Burada şu an buradaki gençlik merkezi noktamızdayız. 1000’e yakın gencimizin katılımıyla, güzel bir havada, yaklaşık 3 kilometrelik parkurda yürüyüşümüzü gerçekleştirdik. Yarın da inşallah hep beraber, coşkuyla 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nızı kutlayacağız. Muş’ta gençliğimizin daha çok sporla, daha çok doğayla, daha çok böyle kütüphaneyle, eğlenceyle, buluşması noktasında gençlik haftasını hep birlikte ilgili kurum ve kuruluşlar, yoğun bir işbirliği içerisinde yaptık. Yoğun bir faaliyet içerisindeyiz. Bu etkinlik de onlardan bir tanesi diyebiliriz” dedi. Yürüyüşün sona erdiği noktada gençlerle halay çeken Vali Çakır’ın Eşi Bahar Çakır, “Gençlerimize ortak olmak beni çok mutlu etti. Gençlerimiz ile birlikte halay çektik. Güzel bir gün geçirdik. Gençlerimize sağlıklı günler ve iyi eğlenceler diliyorum” şeklinde konuştu. Tarih Murat Köprüsünün Muş Valisi Avni Çakır’ın Eşi Bahar Çakır, Garnizon Komutanı Ulaştırma Albay Ali Osman Sağlam, Vali Yardımcıları, Kurum Amirleri, vatandaşlar, öğrenciler ve siyasi parti temsilcileri katıldı.
Çankırı Turistik Tuz Ekspresi yolcuları Çankırı’ya hayran kaldı Çankırı’da 1934 yılındaki Tenezzüh Treni’nin 90 yıl sonraki devamı niteliğinde olarak başlatılan “Turistik Tuz Ekspresi” ile Çankırı’yı ziyaret eden günübirlik turistler, şehre hayran kaldı. Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, turistik tuz ekspresine yönelik gösterilen yoğun talebin kendilerini çok memnun ettiğini söyledi. Çankırı’da 1934 yılında başlatılan ve 4 yıl sefer düzenledikten sonra kaldırılan “Tenezzüh (Gezinti) Treni” seferleri, Çankırı Valiliği koordinasyonunda Çankırı Belediyesi, TCDD, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA), Çankırı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Çankırı Konfederasyonu ve TÜRSAB Orta Anadolu Bölge Temsil Kuruluna bağlı seyahat acentelerinin iş birliğiyle “Turistik Tuz Ekspresi” olarak 90 yılın ardından yeniden başlatıldı. Çankırı Milletvekili Muhammed Emin Akbaşoğlu’nun işaretiyle Ankara Garı’ndan saat 07.50’de hareket eden ilk “Turistik Tuz Ekspresi”, 3 saatlik bir yolculuğun ardından Çankırı’ya ulaştı. “Turistik Tuz Ekspresi” yolcuları, "kaya tuzunun başkenti" olarak nitelendirilen Çankırı’da, büyüleyici yer altı tuz şehrini ziyaret etti. 250 yolcunun bulunduğu trende seyahat edenler, dünyanın en büyük tuz mağarası olması özelliğini taşıyan ve yerin 150 metre altında bulunan, Türkiye’nin endüstriyel mirasları arasındaki yer altı tuz şehrini gezdi. Yer altı tuz şehrine hayran kalan turistik tren ekspresi yolcuları, daha sonra Çankırı’nın önemli tarihi eserleri arasında yer alan tıbbın ve eczacılığın sembollerinin doğduğu mekan olan Taş Mescit ve Çankırı Mevlevihanesi, Buğday Pazarı Medresesi, Çivitçioğlu Medresesi, Sultan Süleyman Camii (Ulu Cami) ile tarihi Çankırı sokaklarında zamanda tarihi bir yolculuk yapma fırsatı buldu. Şehrin ilgi çekici mekanlarından olan Ferit Akalın Radyo ve İletişim Müzesinde iletişim tarihini keşfeden ziyaretçiler, 8 milyon yıllık fosillere ev sahipliği yapan Çankırı Müzesini ve imece kültürünün sergilendiği Tarihi Çamaşırhane Müzesini de gezdi. Çankırı’nın coğrafi işaretli geleneksel lezzetlerini de deneyimleme imkanı bulan ziyaretçiler, Yöresel Mutfak ve Kültür Evi’nde Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar ile bir araya geldi. Vali Taşolur ile bir süre sohbet eden ziyaretçiler, Çankırı gezisini tamamladıktan sonra Çankırı Tren Garı’ndan saat 19.40’da Ankara’ya dönüş yapmak üzere hareket etti. İlk seferinde yoğun talep gören Turistik Tuz Ekspresi, Ankara-Çankırı-Ankara güzergahında 25 Mayıs, 1 Haziran ve 8 Haziran tarihlerinde günübirlik olarak ziyaret gerçekleştirebilecek. "İkinci tren seferinde de yüzde 80 doluluğa ulaşmış bulunuyoruz” Düzenlenen turdan duyduğu memnuniyeti dile getiren Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, “Turistik Tuz Ekspresinin yolcularını ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Herkes adına bu projenin hayata geçirilmesinden dolayı teşekkür ediyorum. Ben, 12 yıl Ankara’da yaşamış birisi olarak hep günübirlik Safranbolu’ya, Beypazarı’na ve Amasya’ya geçerek kendi adıma bunu turist olarak yaşamıştım. Bundan sonra Çankırı’nın, Ankaralıların iç turizmi olarak günübirlik ziyaret edebilecekleri bir merkez olabileceğini gördükten sonra bu anlamda hep beraber çalışmalara başladık. Bugün de bunun ilk meyvesini topluyoruz. İnşallah bundan sonrası için özellikle Ankara’da yaşayan misafirlerimiz için Çankırı’nın güzel bir turizm merkezi olmasını ümit ediyoruz” dedi. "İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı" Çankırı Valiliği olarak Ankara’dan Çankırı’ya 4 sefer yapılması üzerine turistik tuz treni seferi planladıklarını belirten Vali Taşolar, “Bu seferler birer hafta ara ile Cumartesi günleri olacak. İlk trenimiz tamamen doldu, ikinci trenimizde yüzde 80 doluluğa ulaştı. Diğer tren seferlerinde de doluluk oranına ulaşacağımıza inanıyorum. Seferlerin duyurulmasında da basının bizlere desteği oldu. Ümit ediyoruz ki Çankırı, iç turizm anlamında hak ettiği yerlere gelecektir” diye konuştu. “Hititlerden günümüze kadar gelen yer altı tuz mağarasının turizme açılmasından mutluluk duydum” Ankara’dan Çankırı’yı gezmek için gelen Şirin Doğan ise, “Turistik trenle geldik. Çankırı’nın tarihi ve turistik yerlerinin tanıtılması için iyi bir fırsat olmuş. Aslında geç kalınmış bir proje. İnşallah bundan sonrası için Çankırı’nın gelişmesine ivme kazandıracaktır. Şehir de çok güzel, çok beğendim, tuz mağarasını da çok beğendim. Hititlerden bu yana bir mağaranın turizme açılmasını destekliyorum. Tuz mağarasının ambiyansı çok güzel, verilen bilgiler oldukça faydalı, hem sağlık hem kültür turizmi açısından oldukça verimli buldum” şeklinde konuştu. Ziyaretçilerden Ahmet Mahmut Şen de, “Bu bir gezinti treniydi. Ankara’dan Çankırı’ya 90 yıl sonra aynı tren ile yolculuk yaparak Çankırı’yı keşfetmek güzeldi. Çankırı’nın güzelliklerini tüm Türkiye’ye tanıtmamız gerekiyor. Öncelikle en yakınımızdaki başkent Ankara’ya tanıtmamız lazım. Ben bu kadar büyük ve devasa bir tuz mağarası olduğunu tahmin etmiyordum. Devasa kamyonların buradan geçebileceğini gördüm. Hititler döneminden itibaren kullanılan bir tuz mağarası olduğundan bahsettiler. Şu anda yerin 150 metre altındayız. Dünyanın en büyük tuz mağarasının içerisinde bulunuyoruz. Heyecanlanmamak elde değil gerçekten” şeklinde konuştu.