EKONOMİ - 07 Nisan 2020 Salı 11:31

'Toplum sağlığı için ambalajlı sular olmazsa olmazdır'

A
A
A
'Toplum sağlığı için ambalajlı sular olmazsa olmazdır'

SUDER Başkanı Serdar Seyhanlı, ''İçinden geçtiğimiz bu zor süreçte bir kez daha ortaya konulduğu üzere, toplum sağlığı için ambalajlı sular; doğal afetler, salgın hastalıklar, savaşlar gibi olağanüstü hallerde sağlığın korunmasının olmazsa olmazıdır'' dedi.

7 Nisan Dünya Sağlık Günü nedeniyle Ambalajlı Su Üreticileri Derneği (SUDER) Yönetim Kurulu Başkanı S. Serdar Seyhanlı, sektör olarak aldıkları tedbirler ve yaşanılan bu dönem ile ilgili açıklamalarda bulundu.

''Tüm sağlık çalışanlarımıza ve Sağlık Bakanlığı'na teşekkürü borç biliriz''
Dünya Sağlık Günü hakkında açıklamalarda bulunan S. Serdar Seyhanlı, ''İnsanlığın yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını ile mücadelesinin merkez üssü olan Dünya Sağlık Örgütü’nün (World Health Organization - WHO) Anayasası, 7 Nisan 1948 tarihinde kabul edildi. Aynı zamanda DSÖ’nün kuruluş tarihi de olan 7 Nisan, her yıl Dünya Sağlık Günü olarak kutlanıyor. Maalesef bu yıl Dünya Sağlık Günü, dünyada Antarktika dışındaki bütün kıtalardaki ülkelerde on binlerce kişinin ölüme yol açan ve giderek yayılan koronavirüs salgını ile mücadele edilen bir döneme rastladı. Ülkemizde de can kayıplarına neden olan salgında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz. DSÖ’nün küresel salgın (pandemi) ilan ettiği COVID-19 tehdidine karşı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, devletimizin tüm kurum ve kuruluşları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarımız, büyük bir dayanışma örneği sergileyerek topyekûn mücadele etmektedirler. Böyle bir gündemde insanımızın sağlıklı, kaliteli ve güvenilir su tüketiminin güvencesi olan ambalajlı su sektörünü temsil eden Ambalajlı Su Üreticileri Derneği (SUDER) olarak, bu olağanüstü günlerde salgınla savaşın en ön cephesinde, gece gündüz demeden takdire şayan bir fedakârlık ve sabırla görev yapan tüm sağlık çalışanlarımıza ve Sağlık Bakanlığına teşekkürü borç biliriz'' dedi.

''STK’lar ve vatandaşlar olarak tam bir işbirliği içerisinde hareket etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur''
Salgın döneminde kurallara uymanın önemine değinen Seyhanlı, ''Dünyada salgının seyri göz önüne alındığında, uzmanlar ülkemizde kritik bir sürece girdiğimizi, özellikle önümüzdeki iki hafta kurallara uymanın, daha ağır sonuçların önüne geçmek bakımından önemli olduğunun altını çiziyorlar. Dolayısıyla; bugün birey olarak her birimize ülke sağlığının korunmasında büyük görev düşüyor. Bugün geldiğimiz noktada sıklıkla söylediğimiz gibi “Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için varız!” Bu nedenle, Evde Kal Türkiyem! İçinde olduğumuz bu zorlu dönemde, devletimizin salgınla mücadele tedbirlerinin etkili bir şekilde hayata geçirilerek arzu edilen sonucun alınması için; özel sektör, STK’lar ve vatandaşlar olarak tam bir işbirliği içerisinde hareket etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu sorumluluk bilinciyle hareket eden sektörümüz, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından açıklanan tedbirlere paralel olarak ilk günden itibaren üzerine düşeni yapmaktadır. Bu çerçevede, öncelikle üretim, dağıtım ve satış zincirlerinde salgın riskini önlemek; çalışanların, tedarikçilerin, tüketicilerin ve toplumun sağlığının korunmasına destek olmak amacıyla atılacak adımlar titizlikle belirlenmiş ve hayata geçirilmiştir. Çalışan sağlığı ve güvenliği ön planda tutulurken, ürün güvenliğini korumak adına da sektörde bir dizi önlemler alınmıştır'' şeklinde konuştu.

''Toplum sağlığı için ambalajlı sular olmazsa olmazdır''
Ambalajlı suların önemine değinen Seyhanlı, ''İçinden geçtiğimiz bu zor süreçte bir kez daha ortaya konulduğu üzere, toplum sağlığı için ambalajlı sular; doğal afetler, salgın hastalıklar, savaşlar gibi olağanüstü hallerde sağlığın korunmasının olmazsa olmazıdır. Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli olarak denetlenen ve içerisinde sağlığa yararlı çeşitli mineralleri barındıran ambalajlı sular, kaynağında şişelemeden nihai satış noktalarına kadar tüm aşamalarda gerekli gıda güvenliği ve hijyen şartları sağlanarak tüketicilerimize sunulmaktadır. Hijyenin en etkili önlem olarak ortaya çıktığı bu dönemde, tüketicilerin suyumuzu ve gıdaları her türlü çevresel riskten uzak tutan, koruyan, ambalajlı ve güvenilir ürüne ulaşmalarının önemi bir kez daha güçlü bir şekilde anlaşılmıştır'' diye konuştu.

Seyhanlı, sözlerine şöyle devam etti: ''Sektörümüz bardak ambalajdan, farklı hacimlerde tek kullanımlık PET ve cam (0.33 L den 19 L’ye kadar) ambalajlı, geri dönüşlü muhtelif diğer ambalajlı (15 L den 19 L damacanaya) güvenilir suları, 165 binden fazla geleneksel satış noktasına (bakkal, büfe, market), 24 binden fazla indirim marketine ve binlerce ev dışı tüketim noktasına (lokantadan hastaneye, okuldan kışlaya) tedarik etmekte; dağıtım noktaları aracılığıyla ülkemizin dört bir yanında 12 milyondan fazla hanede, yaklaşık 42 milyon insanımıza (65 yaş üstü ve tüm dezavantajlı gruplar dahil), sokağa çıkmalarına gerek kalmadan evinin kapısına kadar sunmaktadır. Bugün sosyal temasın azaltılması adına birçok sektörde işletmelerin kapısına kilit vurulduğu bir dönemde, tıpkı gıda sektörü gibi insanların en temel ihtiyaçlarından temiz, güvenilir su tedarikinin kesintisiz devamı için dernek üyesi firmalarımız, tedarikçilerimiz ve ambalajlı suları ülkemizin dört bir yanına ulaştıran, market raflarına koyan bayilerimiz, büyük bir özveri ile çalışmalarını sürdürmektedirler''.

''Bayi ve dağıtıcılarımız tarafından gerekli hijyen koşulları tesis edildi''
Sektör olarak gerekli tedbirleri aldıklarına değinen Seyhanlı, ''Bu süreçte sorumlu üreticiler olarak; bu zor şartlarda ambalajlı su ve damacana dağıtımını kesintisiz bir şekilde gerçekleştirebilmesi için bayi ve dağıtıcılarımız tarafından gerekli hijyen koşulları tesis edilmiş ve evlerimize damacana servisi gerçekleştiren görevlilerimiz hijyen kuralları konusunda eğitilmiş ve gerekli tedbirler alınmıştır. Sektör olarak aldığımız tedbirlerin yanı sıra topluma karşı sorumluluk bilinciyle, ülkemizin salgını en hızlı ve en az kayıpla atlatabilmesini teminen ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen çalışmalara da her türlü destek verilmektedir. Sağlık Bakanlığımız aracılığıyla Türkiye’deki tüm sağlık çalışanlarımıza ulaştırılmak üzere ambalajlı sularımız dernek üyesi firmalarımız tarafından bağışlanmıştır ve bağışlanmaya devam etmektedir'' açıklamasında bulundu.

Seyhanlı, sözlerini şöyle tamamladı: ''Dünya Sağlık Günü vesilesiyle bir kez daha; İnsanlığın büyük bir savaş verdiği salgın ile mücadelede görev alan; başta en ön cephede gecesini gündüzüne katan, canlarını hiçe sayan sağlık çalışanlarımıza, Cumhurbaşkanlığımız, Sağlık Bakanlığımız, Bilim Kurulu ve diğer bakanlıklar ile ilgili kurum ve kuruluşlardaki yetkililere, salgınla mücadele tedbirleri kapsamında evde kalan vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamakta büyük bir özveri ve fedakarlıkla çalışmaya devam eden bütün sektörlerdeki çalışanlara, vatandaşlarımızın her çeşit ambalajlı sulara ulaşmalarını gerek market raflarından gerekse evlerinin kapısına kadar götürdükleri damacanalar ile sağlayan, sektördeki firmalarımıza, tedarikçilerimize ve tüketiciye ulaşmamızda en uçta görev alan dağıtıcı bayilerimize ve çalışanlarına sonsuz teşekkürler''.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Başkan Sekmen; "Yerli üretimi güçlendireceğiz" Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Tortum ve Uzundere ilçelerinde incelemeler yaptı, "Her mahallemize dokunmak için gece gündüz demeden çalışıyoruz" dedi. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, konu ile ilgili yaptığı değerlendirmede "AK Parti Erzurum İl Başkan Yardımcımız Halil Ergün ve AK Parti Tortum İlçe Başkanımız Hasan Yazıcı kardeşlerimle Tortum ilçemizin Kale Mahallesi’nde yürüttüğümüz çalışmaları yerinde inceledik. Devam eden hizmetlerimizi adım adım takip ederken, kıymetli hemşehrilerimizle de hasbihâl eyledik. Her fırsatta hemşehrimizin yanında olmayı, onların taleplerini dinlemeyi ve gönül gönüle yol yürümeyi en büyük vazife kabul ediyoruz. Erzurum’umuzun her köşesine hizmet götürmek, her mahallemize dokunmak için gece gündüz demeden çalışıyoruz" dedi. Büyükşehir Belediyesinin iştiraklerinden ÇETAŞ A.Ş. bünyesinde, Uzundere’de kurulan ÇETAŞ Fidan Üretim Merkezini de gezerek incelemelerde bulunduklarını vurgulayan Başkan Sekmen, " Bu topraklar; emekle yoğrulmuş, alın teriyle değer kazanmış ve geleceğe umut taşıyan en kıymetli varlıklarımızdandır. Tarımın ve üretimin olduğu her yerde bereket, emek ve gelecek vardır. Yerli üretimi güçlendiren, toprağı yeniden umutla buluşturan bu kıymetli çalışmada emeği geçen tüm mesai arkadaşlarıma gönülden teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.
İstanbul İstanbul 2026’da 25 bin tıp kongresi turisti ile 100 milyon dolar kazanacak İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu (ICVB) Başkanı Şekib Avdagiç, "ICVB olarak İstanbul’un ‘kongre turisti lobicisiyiz’. Tıp kongrelerini bir şehre kazandırmak, dünyanın her yerinde çok prestijli kabul edilen bir faaliyet. Paydaş çalışmalarımızla İstanbul, 2026’da 25 bin tıp kongresi turisti ile 100 milyon dolarlık bir geliri garantiledi" ifadelerini kullandı. İstanbul Ticaret Odası’ndan (İTO) yapılan açıklamaya göre İstanbul, küresel kongre pazarında büyük ivme kazanırken, kent sağlık turizminden sonra tıp kongreleriyle de öne çıkıyor. 2026 yılı, büyük ölçekli uluslararası tıp kongreleriyle İstanbul’a rekor getirecek. ICVB’nin paydaşlarıyla birlikte yaptığı çalışmalarla 25 bin tıp kongresi turisti garantilenirken, 2026’da İstanbul’a diğer kongrelerle gelecek kongre turisti sayısının 2024’teki 48 bin rakamını geçmesi bekleniyor. İstanbul’da 2026’da gerçekleşecek tıp kongreleri, kentin gelecekte daha büyük organizasyonları çekme kapasitesini de güçlendirecek. 2026 yılında İstanbul’da özellikle tıp ve sağlık bilimleri alanında büyük çaplı uluslararası kongreler gerçekleşecek. "Kongre turistinin harcaması 4 bin doları buluyor" Açıklamada görüşlerine yer verilen İTO ve ICVB Başkanı Şekib Avdagiç, "Tıp kongreleri kongre turizminin en üst segmenti. 2026’da gelecek 25 bin üst düzey katılımcı yerel ekonomiye 100 milyon doların üzerinde bir katkı sağlayacak" bilgisini paylaştı. Avdagiç, "Cem Yılmaz’ın hafızalara kazınan ‘Doktor bu ne?’ repliğine yanıtı 2026’da İstanbul verecek: Doktor bu İstanbul" ifadelerini kullandı. Kongre turistlerinin harcamalarının klasik tatil turistine göre 3 - 4 kat daha fazla olduğunu ve kişi başı harcamalarının 4 bin doları bulduğunu hatırlatan Avdagiç, İstanbul’un bu kongrelerle yalnızca turizmde değil; bilgi ekonomisinde, akademik üretimde, Ar-Ge ekosisteminde ve uluslararası iş ağlarında da büyüyen bir merkez haline geldiğini belirtti. Şekib Avdagiç, "2026’da şehrimize gelecek yaklaşık 25 bin üst düzey katılımcı, İstanbul’un marka değerini doğrudan güçlendirecek, kongre sektöründe ise sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü oluşturacak. Kongre turistlerinin Türkiye’ye ve İstanbul’a duydukları hayranlık, bu deneyimi aileleri ve arkadaşlarıyla paylaşarak yeniden gelmeleri için de bir başlangıç oluşturuyor. Bu durum, kongre turizminin yüksek katma değerini açıkça ortaya koyuyor" değerlendirmesinde bulundu. "Her bir kongre, şehrimizin küresel rolünü daha görünür kılıyor" ICVB Başkanı Şekib Avdagiç, İstanbul’un bugün dünya sahnesinde kendi ligini oluşturan, çok katmanlı bir marka şehir konumuna yükseldiğini vurguladı. Avdagiç, şöyle devam etti: "2026 için kazandığımız büyük ölçekli uluslararası kongrelere, yalnızca birer organizasyon olarak bakamayız. Bunlar İstanbul’un küresel itibarını ve stratejik konumunu güçlendiren yüksek etkili yatırımlar. Her bir kongre, şehrimizin bilim, inovasyon, sağlık, teknoloji ve ticaret alanlarındaki küresel rolünü daha görünür kılıyor. Bizim için temel amaç, İstanbul’un sahip olduğu benzersiz marka gücünü küresel pazarlarda daha da büyütmek ve şehrimizi dünyanın ilk tercih edilen toplantı destinasyonlarından biri haline getirmek." İstanbul’da 2026’da büyük çaplı 4 tıp kongresi düzenlenecek İTO’nun açıklamasında İstanbul’un dünyanın en önemli küresel kongre birliği olan Uluslararası Kongre ve Toplantılar Birliği (ICCA) tarafından ilk kez yayınlanan "2024 yılı tıp bilimleri toplantıları için dünyadaki en iyi 8 şehir" listesinde 8’inci sırada yer aldığı hatırlatıldı. 2026 yılında İstanbul’a üst düzey profesyonelleri getirecek prestijli ve büyük çaplı uluslararası 4 tıp kongresi şunlar: 22-25 Nisan 2026’da düzenlenecek Asya Pasifik Karaciğer Çalışmaları Derneği Bilimsel Toplantısı’na (APASL) 2 bin 500 katılımcı bekleniyor. Avrupa Alerji ve Klinik İmmünoloji Akademisi Kongresi (EAACI), 12-15 Haziran 2026 tarihleri arasında 6 bin 500 katılımcıyı ağırlayacak. Dünya Buiatri Kongresi (WBC), 3 bin katılımcı ile 6-10 Eylül 2026’da gerçekleştirilecek. Dünya Kulak Burun Boğaz Kongresi’ne (IFOS), 9-13 Eylül 2026’da 10 bin üst düzey profesyonel katılacak. ICVB son 3 ayda 3 kongre kazandırdı İstanbul Ticaret Odası ve ICVB’nin yaptığı çalışmalar sonucunda, son 3 ayda İstanbul’a 2027, 2028 ve 2030 yılları için 3 uluslararası büyük çaplı kongre kazandırıldı. Son 3 ayda İstanbul’a kazandırılan kongreler şunlar oldu: Avrupa’nın en prestijli kongrelerinden biri olan 6 bin katılımcılı Avrupa Klinik Beslenme Kongresi (ESPEN 2027). Dünyanın en büyük derneklerinden Uluslararası Pediatrik Onkoloji Derneği’nin (SIOP) 2028 yılı kongresine 3 bin katılımcı bekleniyor. İsmi açıklanmak istemeyen dünyanın en önemli uluslararası tıp derneklerinden birinin 2030 yılı küresel kongresi 3 bin katılımcı ile İstanbul’a kazandırıldı.