GÜNDEM - 14 Şubat 2021 Pazar 10:24

Türk kaptanın imdat çağrısı

A
A
A
Türk kaptanın imdat çağrısı

Kaptanı olduğu geminin ait olduğu şirket iflas edince 18 mürettebat ile birlikte 16 aydır kuru yük taşıyan gemide mahsur kalan Türk kaptan, 'yardım edin' çağrısında bulundu.

1 yılı aşkın süredir önce Basra Körfezi açıklarında, ardından Kuveyt sınırları içerisindeki bir limanda bekletilen geminin içerisindeki 18 kişilik mürettebatın bugüne kadar dışarıya çıkmalarına izin verilmezken, 16 aydır gemide bir Azerbaycan Türkü başmühendis, bir Bangladeşli ve 16 Hintli personel ile mahsur kaldığını belirten Bursalı kaptan Yusuf Sencer Sotan, mürettebat ile birlikte dünyaya seslerini duyurabilmek için açlık grevi başlattıklarını söyledi. İhlas Haber Ajansı muhabirinin ulaştığı kaptan Sotan, "Bizi ancak sayın Cumhurbaşkanım ve Dışişleri Bakanım kurtarabilir, 1 yıldır eşimi görmüyorum, ne olur bana yardım edin, kurtarın beni" dedi.

Türk kaptanın imdat çağrısı

23 sene önce İstanbul Ortaköy Denizcilik Okulu'ndan mezun olduktan sonra zabit olarak başladığı denizcilik mesleğine kaptanlık olarak devam eden 41 yaşındaki Yusuf Sencer Sotan,

2019 yılının Ekim ayında Katarlı Aswan şirketine ait M/V Ula isimli gemide birinci kaptan olarak çalışmaya başladı. İlk seferini yapacak olan kaptan Yusuf Sencer Sotan firma yetkilileri ile anlaşıp Tringer denilen malzeme yüklü gemiyi Bangladeş'e götürmek için yola çıktı. 40 yaşına geldiği için son seferini yapıp daha sonra söküme gönderilmesi planlanan gemi hakkında fikir değiştiren firma yetkilileri kaptana Bangladeş'e değil Kuveyt'e gitmesini söyledi. 3 ay Basra Körfezi açıklarında demir atan Türk kaptan 2020 yılının Şubat ayında Kuveyt'e gitmek için yeniden hareket etti. Sotan'a Kuveyt'in Shuaiba Limanına yükü boşalttıktan sonra personel değişiminin yapılacağı bildirildi. Ancak patlak veren korona pandemisi sebebiyle Kuveyt Hükumeti ülkeye giriş çıkışları kapayınca personel değişimi iptal oldu.

Türk kaptanın imdat çağrısı

Gemide isyan çıktı, Türk kaptana saldırdılar

Personel değişimi olmayınca demirde kalmaya devam eden gemide maaşlarını alamayan 4 personel isyan çıkarıp geminin kaptanına saldırdı. İkinci kaptan ve Azerbaycan Türk'ü başmühendis ve birkaç personel ile isyanı bastıran kaptan, kendisine saldıran 4 personele kamara cezası verip Kuveytli yetkililerden yardım istedi. Ancak ilgilenen olmadı. Bunun üzerine Türk kaptan Kuveytli liman yetkilileri ile yaptığı yazışmalara Uluslararası Denizcilik Örgütü IMO, Uluslararası Çalışma Örgütü ILO, Uluslararası Taşımacılık Çalışanları Federasyonu ITF'yi de dahil ederek olayı uluslararası boyuta taşıdı. Gemiye gelen sahil güvenlik ekiplerinin uyarılarının ardından gemi limana yanaştırıldı. Ancak isyancı mürettebat için herhangi bir şey yapılmadı. Mayıs ayı ortalarında Kuveytli liman yetkilileri tarafından denetlenen gemi sertifika süresinin geçmiş olması ve çalışanların maaşlarının ödenmediği gerekçesiyle bağlandı. Gemiden inmek isteyenlere Haziran ayında inecekleri söylense de verilen söz yerine getirilmedi. Temmuz ayında tüm mürettebat kendi ülkelerinin Büyükelçiliklerine çağrıda bulunarak yardım istedi. Gemiye birçok kez gelip ziyaretlerde bulunan Türk Büyükelçiliği'nin defalarca yazdığı notalara bir karşılık verilmedi. Taşıdığı yükle ilgili olarak da soruşturma açılan Pasifik'te bir ada ülkesi olan Palau bayraklı geminin ait olduğu Katarlı firma Ağustos ayında iflas ettiğini açıklayıp gemiye erzak ve para gönderimini kesti. Ortada bırakılan gemi personelinin hayati ihtiyaçları Kuveyt Liman otoritesi tarafından karşılansa da gemiden ayrılmalarına izin verilmedi. Bu süre zarfında sık sık gemiye gelen uluslararası denizcilik örgütleri yaptıkları toplantıların ardından Eylül ayında geminin bayrağını düşürmesine karar verdi. Bunun üzerine 10 gün sonra ada ülkesi olan Palau geminin bayrağını iptal etti. Hiçbir ticari faaliyeti kalmamasına, hatta bayrağın kaldırılmasıyla birlikte denizde yüzen bir demir yığınına dönmesine karşın Kuveyt liman otoritesi kendi lokal kanunlarını bahane ederek personelin gemiyi terk etmesine yine izin vermedi.

Türk kaptanın imdat çağrısı

Açlık grevine başladılar

2020 yılı sonunda evlerine dönmelerine izin verileceği söylenen Türk kaptan ve 18 kişilik gemi mürettebatı verilen sözler yerine getirilmeyince son çare açlık grevine başladı. 7 Ocak'tan bu yana geminin birçok yerine 'yardım edin' yazılı pankartlar asıp açlık grevini sürdüren gemiciler dünyanın bu esarete sessiz kalmamasını istedi. Şirketin tamamen terk ettiği, Palau devletinin bayraktan attığı gemi ile ilgili tüm tasarruf hakkını elinde tutan Kuveyt Liman otoritesi personelin gemiden ayrılmasına müsaade etmediğini belirten Kaptan Yusuf Sencer Sotan, "Uluslararası Denizcilik Örgütü IMO, Uluslararası Çalışma Örgütü ILO, Uluslararası Taşımacılık Çalışanları Federasyonu ITF dahil tüm global ve yerel otoritelerin haberdar olduğu ve üzerinde çalıştığı konu ile ilgili hiç kimse Kuveyt yetkililerini ikna edip personelin gemiden ayrılmalarını sağlayamıyor" dedi.

Türk kaptanın imdat çağrısı

Mental ve psikolojik olarak artık dayanma gücünün kalmadığını belirterek, Türk Dışişleri yetkilileri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yardımlarıyla Türkiye’ye, ailesine ve sevdiklerine dönmek istediğini belirten Sotan, "Gemi artık bayraktan çıktı, tekneden farkı yok artık. Ne olur bizi gönderin diyoruz ama göndermiyorlar. Yerinize adam koymamız gerekir diyorlar ama koymuyorlar. Artık gemide sertifika yok. Su üzerinde duran sadece bir metal yığını ticari faaliyeti yok. 2020"nin sonunda gideceksiniz dediler ama yollamadılar. Açlık grevine başladık. Acilen Dışişleri Bakanımız ve Cumhurbaşkanımızdan beni kurtarmaları için yardım istiyorum. 7 aydır konsolosluk uğraşıyor ancak sonuç çıkaramıyoruz. Cumhurbaşkanımız buranın ilgili başkanı ile ya da Dışişleri Bakanımız buranın mevcut bakanı ile görüşürse ancak bu iş çözülür. Ailemi çok özledim ne olur bana yardım edin" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Sayapark’ta yılbaşı coşkusu tüm hızıyla devam ediyor Mersin’in alış veriş merkezi Sayapark’ta 6 Aralık tarihinde başlayan ’Yılbaşı Festivali’, zengin içeriği ve renkli atmosferiyle ziyaretçilerini ağırlamayı sürdürüyor. Şehrin yılbaşı ruhunu en canlı şekilde yansıtan festival, her yaştan misafire hitap eden etkinlikleriyle dikkat çekiyor. Festival alanında kurulan lezzet stantları, ziyaretçilere farklı damak tatlarını keşfetme imkanı sunarken, hediyelik eşya stantları yılbaşına özel ürünleriyle alışveriş keyfini artırıyor. El emeği ürünlerden yılbaşı konulu süs eşyalarına kadar pek çok alternatif, festival boyunca ziyaretçilerle buluşuyor. Çocuklar için özel olarak hazırlanan eğlence alanları ise festivalin en ilgi çekici bölümleri arasında yer alıyor. Atlı karınca, trambolin ve akülü arabalar minik ziyaretçilere keyifli anlar yaşatırken, ücretsiz şişme çocuk oyun alanları ailelerin yoğun ilgisini görüyor. Güvenli ve eğlenceli şekilde tasarlanan bu alanlar, çocukların doyasıya eğlenmesine olanak sağlıyor. Işıklandırmaları, süslemeleri ve yılbaşı konseptiyle Sayapark, hem aileler hem de arkadaş grupları için keyifli bir buluşma noktası olmayı sürdürüyor. Festival, ziyaretçilerine alışveriş, eğlence ve yılbaşı atmosferini bir arada sunarak şehrin en renkli yılbaşı festivali olma özelliğini bu yıl da koruyor. Sayapark Yılbaşı Festivali, yılbaşı dönemine özel etkinlikleri ve eğlence dolu içeriğiyle önümüzdeki günlerde de ziyaretçilerini ağırlamaya devam edecek.
Manisa İzmirlİ fotoğrafçılar Manisa’ya hayran kaldı İzmir’den gelen fotoğraf tutkunları, Manisa’nın tarihi ve doğal mirasını objektifleriyle ölümsüzleştirdi. Türkiye Fotoğrafçılar ve Gezi Kulübü İzmir Grubu, Manisa’da düzenlenen fotoğraf gezisinde kentin tarihi ve doğal güzelliklerini fotoğrafladı. Manisalı amatör fotoğrafçı İsmail Aybey’in rehberliğinde gerçekleşen gezide, fotoğraf severler Manisa’nın simge mekanlarına yoğun ilgi gösterdi. Manisa’nın simgelerinden Ulu Park’ta bir araya gelen fotoğraf ekibi, ilk olarak Sultan Camii, Tarihi Tıp Müzesi, Muradiye Camii, Kurşunlu Han ve Hatuniye Camii’ni objektiflerine yansıttı. Ardından Ulu Camii, Darphane, Ağlayan Kaya ve Kır Kahvesi’ni ziyaret eden ekip, Manisa Mevlevihanesi’ni de gezerek tarihi dokuyu fotoğrafladı. Geziyle ilgili değerlendirmede bulunan amatör fotoğrafçı İsmail Aybey, İzmir ve Salihli’den gelen fotoğraf dostlarıyla birlikte keyifli bir gün geçirdiklerini belirterek, "Manisa’nın tarihi ve doğal güzelliklerini bol bol fotoğrafladık. İnsan yaşadığı şehirdeyken bazı değerlerin kıymetini fark edemeyebiliyor. Bu geziyle birlikte ben de Manisa’yı yeniden keşfetmiş oldum. Birçok şehzadeye ev sahipliği yapmış, Mimar Sinan’ın Ege Bölgesi’ndeki tek eseri Muradiye Camii’ni barındıran ilimiz, gerçekten gezilip görülmeye değer" dedi. Fotoğraf gezisi, katılımcıların Manisa’ya dair gözlemlerini paylaşması ve çekilen karelerin değerlendirilmesiyle sona erdi.