GÜNDEM - 06 Nisan 2009 Pazartesi 14:46

"Türkiye önemli bir müttefiğimizdir"

A
A
A
"Türkiye önemli bir müttefiğimizdir"

ABD Başkanı Barack Obama TBMM'de Meclis Başkanı Köksal Toptan tarafından karşılandı.

ABD Başkanı Obama'nın tarihi Türkiye ziyaretinin Meclis ayağı başladı. Obama, Çankaya Köşkü'ndeKİtemaslarının ardından onlarca araçlık konvoy eşliğinde TBMM'ye geldi. 

Obama'nın dublörünü taşıyan limuzinle Obama'nın limuzini Meclis'e arka arkaya girdi. Obama, TBMM'ye gelişinde Meclis Başkanı Köksal Toptan tarafından törenle karşılandı. Obama ve TBMM Başkanı Toptan, karşılamayı görüntülemek için bekleyen basın mensuplarına poz verdikten sonra Toptan'ın makamına geçtiler.  

Karşılama sırasında geniş güvenlik önlemleri alındı. Gazeteciler, sağanak yağmura rağmen Obama'nın gelişinden uzun süre önce Amerikalı korumaların ısrarı üzerine kendilerine ayrılan açık alana alındılar. Karşılama sırasında Meclis binasının çatısında keskin nişancılar görevlendirildi.  

ABD Başkanı Barack Obama, Genel Kurul'da yaptığı konuşmada Türkiye-Ermenistan ilişkileriyle ilgili mesajlar vererek, "Tarih her zaman trajik gerçeklerle dolu ama geçmiş çözümlenemezse omuzumuzda büyük bir ağırlık olarak durur. Her ülkenin geçmişiyle barışması ve daha iyi bir geleceğe yönlenmesi gerekir. Bu Meclis'te konuşurken 1915 yılında yaşanan kötü olayları da gündeme getirmek lazım. Bunlar benim çözeceğim değil Ermenilerin ve Türklerin birlikte çözeceği sorunlardır" dedi. 

ABD Başkanı Obama, Meclis'teki temasları çerçevesinde TBMM Genel Kurulu'nda milletvekillerine hitap etti. TBMM Genel Kurulu Meclis Başkanvekili Eyyüp Cenap Gülpınar başkanlığında toplandı. Gülpınar'ın anonsunun ardından Obama, TBMM Başkanı Toptan'la birlikte Genel Kurul salonuna girdi.

Obama, milletvekilleri tarafından ayakta alkışlandı. TBMM Genel Kurulu'nda konuşan 29. lider olan Obama'nın konuşmasını çok sayıda davetli localardan izledi. Davetliler arasında komutanların da bulunması dikkat çekti.

23 Nisan 2007 tarihinden bu yana Meclis'e gelmeyen komutanlar, 21 ay sonra ilk kez Obama'nın konuşması için TBMM'ye geldi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ve kuvvet komutanları, Obama'nın konuşmasını locadan izledi.

Obama'nın konuşma yaptığı Meclis Genel Kurulu oturumuna Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve kabine üyelerinin yanı sıra Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, Ankara Valisi Kemal Önal, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, yabancı misyon şefleri ve çok sayıda gazeteci de salondaki yerlerini aldı.

"TÜRKİYE VE ABD BİRLİKTE ÇALIŞARAK ZAMANIMIZIN GÜÇLÜKLERİNİ ÇÖZMELİDİR"

ABD Başkanı Obama, TBMM Başkanı Toptan'la birlikte Genel Kurul salonuna girerken bazı kabine üyeleri ve salonda görev yapan stenograflarla tokalaştı. Doğrudan kürsüye çıkan Obama, yaptığı konuşmaya "TBMM'de konuşmaktan onur duyuyorum" sözleriyle başladı. Türkiye ve ABD arasındaki dostluğu ve mükttefikliği devam ettirmeyi amaçladığını ifade eden Obama, ABD Başkanı olarak ilk resmi ziyaretini Türkiye'ye yaptığına işaret etti. Kendisine 'Ankara ve İstanbul'a bir mesaj vermek için mi gidiyorsunuz' diye sorulduğunu hatırlatan Obama, "Buna cevabım çok kolay. Evet" dedi. Türkiye'nin ABD'nin önemli bir müttefiki olduğunu vurgulayan Obama, "Türkiye Avrupa'nın önemli bir parçasıdır. Türkiye ve ABD birlikte çalışarak zamanımızın güçlüklerini çözümlemelidir" şeklinde konuştu.

Obama, bu sabah Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün kabrini ziyaret ettiğini belirterek, bu ziyaretten ve Atatürk adına inşa edilen bu anıttan çok etkilendiğini söyledi. Atatürk'ün yaşamına ait en büyük anıtın taştan ya da mermerden inşa edilemeyeceğini vurgulayan Obama, Atatürk'ün en büyük mirasının Türkiye'nin canlı laik demokrasisi olduğunu ve bu Meclis'in bunun devamını sağladığını söyledi. Bugünlere kolay ulaşılmadığına işaret eden Obama, "1. Dünya Savaşı sonunda Türkiye rahatlıkla yabancı güçlere teslim olabilirdi. Osmanlı İmparatorluğu'nu devam ettirebilmeyi de deneyebilirdi. Ama bir Cumhuriyet kurdu ve bu Cumhuriyet ABD ve diğer ülkelerin saygısını kazandı. Türkiye hem geçmişinin başarılarından güç aldı, hem de her neslinin çabalarıyla güçlendi" diye konuştu.

ABD'nin kurucusu George Washington için anıt yapılırken Osmanlı Sultanı Abdülmecid'in ABD'ye bir mermer plaka gönderdiğini hatırlatan Obama, bu plakanın üzerinde basit cümlelerle başlayan bir şiirin yazılı olduğunu anlattı. Obama, "Bunun üzerinden 150 yıl geçti. Ülkelerimiz pek çok anlamda farklılaştı ama dostluğumuz devam ediyor" dedi. Obama, ABD'de yaşayan birçok Türk bulunduğuna işaret ederek bir basketbol tutkunu olarak Hidayet Türkoğlu ve Mehmet Okur'un başarılarını keyifle izlediğini ifade etti.

"BU REFORMLAR AB İÇİN DEĞİL TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ İÇİN YAPILDI"

21. yüzyılın güçlükleriyle başa çıkabilmek için birleşmiş, özgür ve barışçıl bir Avrupa'nın gerekliliği inandıklarını ifade eden Obama şöyle konuştu: "ABD, Türkiye'nin AB üyeliğini şiddetle desteklemektedir. Biz hem Türkiye'nin hem Avrupa'nın dostu olarak konuşuyoruz. Türkiye önemli bir müttefikizim. Türkiye Avrupa'ya sadece boğaz üzerindeki köprülerle bağlı değil. Bunun çok ötesinde bir bağlılığı var. Paylaşılmış bir kültür, tarih ve ticaret var. Avrupa etnik farklılığından, gelenek farklılığından, inanç
farklılığından güç alıyor. Türkiye'nin üyeliği de bu konudaki güçlerin daha da artmasını sağlayacaktır. Türkiye'nin de kendi sorumlulukları var. Sizler üyelik yolunda önemli ilerlemeler kaydettiniz. Çok zor siyasi reformlar yapıldı. Bu reformlar AB için değil Türkiye'nin geleceği için yapıldı."

"HEPİMİZİN DEĞİŞMESİ GEREKİYOR"

Obama, Kürtçe televizyon kurulması yönündeki adımı da dünyanın saygıyla izlediğini ifade etti. İnanç özgürlüğü sayesinde sivil toplumun canlanarak devleti güçlendireceğine işaret eden Obama, bu nedenle Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması gibi eylemlerin son derece güçlü sinyaller vereceğini belirtti. Azınlık hakları sayesinde halkın her tür katkıdan her bireyiyle yararlanacağını kaydeden Obama şu değerlendirmeyi yaptı: "Bunu ben geldiğim ülkenin Başkanı sıfatıyla s 'fdğını ifade eden Obama, ABD Başkanı  olarak ilk reöylüyorum. Benim tenime sahip birinin oy hakkına bile sahip olmadığı bir ülkeden bahsediyorum, nerede kalmış ki Başkan olması. Ama şunu özellikle vurguluyorum ki değişim hepimizin yapabileceği birşey. Her zorluk demokratik kökenlerimize sadık kalırsak daha kolay aşılabilir. Bu iş tabi ki kolay değil. Hepimizin değişmesi gerekiyor ama değişmek hiç de kolay değil."


ABD Başkanı Obama, konuşmasında Ermeni sorununa da değindi. "Geçmişimizle nasıl başa çıkacağız, bunu bilmemiz gerekiyor" diyen Obama, ABD'nin hala bazı karanlık dönemlerini ele alma sorunuyla başbaşa olduğunu belirtti. ABD'de kölelik geçmişi ve ayrımcılık geçmişi bulunduğunu vurgulayan Obama, Amerikan yerlilerinin nasıl müdahelelere maruz kaldıklarını bildiklerini söyledi. Obama şunları kaydetti: "Tarih her zaman trajik gerçeklerle dolu ama geçmiş çözümlenemezse omuzumuzda büyük bir ağırlık olarak durur.

Her ülkenin geçmişiyle barışması ve daha iyi bir geleceğe yönlenmesi gerekir. Bu Meclis'te konuşurken 1915 yılında yaşanan kötü olayları da gündeme getirmek lazım. Bunlar benim çözeceğim değil Ermenilerin ve Türklerin birlikte çözeceği sorunlardır. Türk ve Ermeni halkları dürüst, açık ve yapıcı bir şekilde bu süreci ele almalıdırlar. Bu anlamda Ermeni ve Türk liderlerin attıkları cesur adımları gördük. Açılan sınırlar Türk ve Ermeni halklarınının barışçıl ve refah içinde bir geleceğe adım atmaları
sağlayacaktır. ABD bu anlamda ilişkilerin normalleşmesini desteklemektedir"

Türkiye'nin bölgede normal ve barışçıl ilişkilere sahip olan, Güney Kafkas bölgesinde böyle ilişkiler sürdüren tek ülke olduğuna işaret eden Obama, "Bunun ileriye yönelmesinde sizler çok önemli role sahipsiniz" dedi.

 

Karadağ bölgesinde süren çatışmanın gereğinden fazla uzamasını önlemek için yapılacak şeyler olduğunu belirten Obama, Doğu Akdeniz'deki sorunlara yönelik çözüm arayışları olduğunu söyledi. Obama, şunları kaydetti:

"Kıbrıslı liderler yaptıkları taahhütlerle müzakerelere girme yönünde çabalarda bulundular. ABD her iki tarafa da süregiden bir barış anlamında birleşmiş, iki taraflı, iki toplumlu bir federasyon adına yapılacak çabaları destekleme hedefindedir. Tabii ki bu da Türkiye'nin yakın komşuluğundaki kritik bir bölgedir."

Zorlukları konu olarak ele alındığında ortak hedeflere yönelik çalışıldığını gördüğünü kaydeden Obama, "Ortadoğu'da da İsrail'le komşuları arasında devam eden barışı hedefliyoruz. Bunu gayet net söylemek istiyorum; ABD, iki devlet hedefini, İsrail ve Filistin devleti hedefini desteklemektedir, yan yana ve barış içerisinde. Bu Filistinlilerin de hedefidir. İsraillilerin de hedefidir ve dünya genelindeki diğer ulusların da hedefidir. Bu hedef herkesin üzerinde uyum sağladığı Annapolis'taki yol haritasında ortaya çıkan bir hedeftir. Ben bunu ABD Başkanı sıfatıyla, yakın bir şekilde izleyeceğim. Hem İsrailliler hem Filistinliler ileri adımlar atmalı ve güveni sağlayacak adımlardan çekinmemelidirler. Hem İsrailliler hem de Filistinliler, her ikisi de taahhütlerine uymalıdırlar. Her iki taraf da uzun dönemdir süren sorunları çözmelidirler ve daha devam eden barışa yönelik çabalar göstermelidirler. ABD ve Türkiye Filistinlilere ve İsraillilere bu yolculukta yardımcı olabilir. İsrail'in güvenlik adına olan çabalarında ABD olarak, Filistin Devleti için de yapılması gereken şeyler var. Birlikte çalışarak biz karamsarlığı ve güvensizliği ortadan kaldırabiliriz ve ilerleme adına yapılabilecek her türlü fırsatı kullanabiliriz."

"İsrail'in güvenlik kaygıları meşru"

Türkiye'nin Suriye-İsrail arasındaki görüşmelere de aracılık ettiğini hatırlatan Obama, "Bu uzattığımız eli ihtiyaç içindeki Filistinlilere de uzatmalı ve kurumlarını güçlendirmeleri adına onlara yardımcı olmalıyız. Biz terörün kullanımını dışlamalıyız ve İsrail'in güvenlik kaygılarının meşru olduğunu da takdir etmeliyiz" dedi.

"İran seçimini yapacak"

Bölgenin barışının İran'ın bu süreçteki nükleer silah heveslerinden vazgeçmesiyle de sağlanabileceğine vurgu yapan Obama, "Dün söylediğim gibi, hiç kimse nükleer silahların yaygınlaşmasından yarar görmez. Türkiye de hiçbir şekilde yarar görmez. Siz zor bir bölgede yaşıyorsunuz ve nükleer silahlar bu anlamda bölgenin güvenliği için yarar sağlamaz. Dünyanın bu bölgesi şiddetten yeterince payını aldı, kinden yeterince payını aldı. Daha fazla, daha güçlü tahrip araçlarına ihtiyacı yok" diye konuştu. İran'ın liderlerine de gayet net bir şekilde, 'Müşterek menfaatlerimize ve müşterek saygıya dayanarak ABD'nin bu süreçte oynayacağı bir rol vardır. İran'ın da uluslar birliğinde bu anlamda yapmak zorunda olduğu sorumlulukları vardır' dediğini belirten Obama, "İran çok büyük bir medeniyettir. Ve biz onların ekonomik ve politik birleşme sürecine girmelerini, refaha ve güvenliğe yönlenmelerini istiyoruz. Ama İran seçimini yapacak tabii. Acaba daha iyi bir gelecek mi oluşturmak istiyorlar halkları için? Yoksa silahlara yönelmek istiyorlar?" şeklinde konuştu.

"Birleşmiş Irak hedefi"

Hem Türkiye hem de ABD'nin, 'teröristler için güvenli bir bölge olmayı sürdürmemesi için' birleşmiş Irak hedefine yönelik çalıştığını kaydeden Obama, "Burada savaşa girme konusunda, sizin tarafınızda da benim ülkemde de farklı görüşler mevcuttu. Ama artkını gördüğık bu savaşı sorumlu bir şekilde sonlandırma görevine sahibiz. Çünkü Irak'ın güvenliği, bölgenin güvenliği açısından da önemli. Daha önce söylediğim gibi, ABD gelecek Ağustos itibariyle oradaki güçlerini çekecek. Irak hükümeti de güvenlik adına alması gereken sorumluluğu alacak. Bizler Irak'la birlikte çalışacağız. Türkiye ve Irak'ın komşularıyla birlikte yeni bir diyalogla, uzlaşmacı bir tutumla, ortak güvenliğimize doğru çalışacağız. Hiç hata yapmayalım; Irak, Türkiye ve ABD'nin ortak bir terörizm tehdidiyle karşı karşıya kalmaları söz konusu. El Kaide bunlardan bir tanesi. Irak'ı bölüp, ülkeyi tahrip etmeye çalıştı" dedi.

Bu kapsamda PKK'nın da bulunduğunu ifade eden Obama, "Hiçbir ülkeye karşı yapılan teröre mazeret bulmak mümkün değildir. ABD Başkanı ve bir NATO müttefiki sıfatıyla ne PKK'yı ne de hiçbir terörist örgütü desteklemiyorum. Burada işbirliğine yönelik bağların kurulması, Irak hükümeti, Irak'ın Kürt liderleri ve Türkiye arasında sağlanması son derece önemli. Ayrıca eğitim fırsatları verilmeli; beraberinde Türk halkının demokrasi adına çabaları da desteklenmeli" dedi.

El Kaide'nin Pakistan ve Afganistan'ı güvenli bir bölge olarak görmesini kabul edemeyeceklerini belirten Obama, "Hedefimiz El Kaide'yi yenmek adına olmalıdır. İşte bu nedenle de Afganistan'a yaptığımız yardımları, güvenlik anlamında artırıyoruz ve uzlaşmayı sağlamaya çalışıyoruz. Afgan ve Pakistan halkına yaptığımız yardımları artırıyoruz. Sadece güvenlik anlamında değil daha iyi bir yaşam kalitesi adına fırsat yaratıldığını da düşünüyoruz. Türkiye bu anlamda güçlü bir ortağımız. Uluslararası destek
gücünde bölgeye giden ilk güçlerden biri. Bu görev de gayet büyük sorumluluk aldınız, fedakarlıkta bulundunuz. Artık hedeflerimize birlikte ulaşmalıyız. Bize bu anlamda eğitim ve destek için verdiğiniz yardımı takdir ediyorum ve bölgeye yayılan fırsatlar yarattınız. Birlikte daha önceden yaptığımız gibi bu zorlukları da yenebileceğimiz düşünüyorum" şeklinde konuştu.

"ABD hiçbir zaman İslam'la savaşmadı"

Son yıllar içinde zorluklar yaşandığını bildiğini anlatan Obama, şunları söyledi:

"Birbirimizi bir araya getiren güvenin zorlandığını biliyorum. Bu zorluğun tabii ki pek çok alanda yaşandığını da biliyorum. Özellikle Müslüman inancın gündemde olduğu ülkelerde yaşandığını da biliyorum. Şöyle söylemek istiyorum: ABD hiçbir zaman İslam'la savaşta değildir, olmamıştır, olmayacaktır. Esasen Müslüman dünyası ile olan ortaklığımız kritik öneme sahiptir. Sadece bu kapsamdaki ideolojileri dışlamak adına değil, fırsatları güçlendirmek adına da yapılmalıdır. Aynı zamanda şu konuda da net olmak istiyorum; ABD'nin Müslüman toplumlarla olan ilişkisi Müslüman dünya ile ilişkisi sadece terörizm karşıtlığı ile sınırlanamaz. Biz, mkını gördüğüşterek menfaatlerimiz kapsamında bu sürece daha kapsamlı dahil olmayı istiyoruz. Dikkatli dinlemeliyiz, anlaşmazlıkların ötesine geçmeliyiz, ortak zeminler yaratmalıyız. Aynı fikirde olmadığımız zamanlarda bile saygı göstermeliyiz. Bu konuya, İslam inancına olan saygımızı göstermeliyiz. Yüzyıllar boyunca İslam dünyası, dünyanın şekillenmesine katkıda bulundu. Bu çabalar benim ülkemde de yansımasını gösterdi. ABD, Müslüman Amerikalılar tarafından zenginleştirildi ve pek çok Amerikan ailesinde de Müslüman üyeler var. Bunu çok iyi biliyorum. Çünkü ben de bunlardan biriyim."

"Gelecek, tahrip edenlerin değil, yaratanların elinde olmalıdır"

Yaptıkları eylemlerle geleceğe dair taahhütlerini daha iyi göstermeyi hedeflediklerini ifade eden ABD Başkanı Obama, daha fazla çocuğun eğitim alması için yardımcı olmak istediğini söyledi. Sağlık hizmetlerinin insanların mağdur oldukları bölgelere eriştirmek gerektiğine vurgu yapan Obama, yatırım ve ticareti de artırarak herkese refah sağlanmasına yardımcı olmak gerektiğini söyledi. Birkaç ay önce bu amaçlara yönelik spesifik programlardan söz ettiğini belirten Obama, özellikle Müslüman dünyasında ortak hedeflere ve rüyalara yönelik neler yapılabileceğini ele aldığını söyledi. Obama, "Evet, biz ABD olarak dostluk elini herkese uzattık. Eski bir Türk atasözü var; 'Yangına körükle gidemezsiniz'. ABD de bunu gayet iyi biliyor, Türkiye de bunu gayet iyi biliyor. Tabii ki bazılarına güçle karşılık verilmesi lazım. Ama güç tek başına sorunları çözemez ve hiçbir anlamda güç ekstremizme alternatif teşkil etmez. Gelecek güç kullananların, tahrip edenlerin değil, yaratanların elinde olmalıdır. Biz de bu geleceğe yönelik olarak çalışmalıyız ve bu geleceğe yönelik birlikte çalışmalıyız."

Türkiye'nin geleceği

Türkiye'nin geleceği konusunda konuşmayı sevenler olduğunu bildiğini kaydeden Obama, "Siz medeniyetlerin ortasında, tarihin dalgalarından etkilenen bir ülkesiniz. Medeniyetlerin buluştuğu, pek çok farklı kültürün bir araya geldiği bir yerleşimdesiniz. Ülkeyi bir yöne ya da diğer yöne çekmek isteyenler olabilir. Ama ben inanıyorum ki, bu kişiler şunu anlamıyorlar: Türkiye'nin büyüklüğü her şeyin ortasında olmasından kaynaklanıyor. Burada doğu ve batının bölünmesinden bahsetmiyoruz. Doğu ile batının birleştiği bir yer, ülkenizin, kültürünüzün güzelliği de buradan geliyor zaten. Kültürünüzün güzelliği, tarihinizin zenginliği ve demokrasinizin gücü beraberinde geleceğe yönelik ümitleriniz Türkiye'yi Türkiye yapıyor. Bugün burada sizlerle birlikte olmaktan son derece onur duyuyorum. Geleceğe de birlikte ulaşmalıyız. Ben burada bir kez daha Türkiye'nin güçlü ve devamlı arkadaşlık ve dostluğa yönelik taahhüdünü dile getirmek istiyorum" şeklinde konuştu.

ABD Başkanı Obama, konuşmasının ardından, kürsünün hemen yanındaki TBMM stenografları ile tokalaştı. Bazı kabine üyeleri ile de tokalaşan Obama, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile öpüştü.

MÜGE TUTCALI - ZAFER ÇAKMAK - ANKARA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Yumaklı: "LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun tamamı desteklenmeye hak kazandı" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "IPARD III Programı 6’ncı Başvuru Çağrı Dönemi kapsamındaki LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun tamamı desteklenmeye hak kazandı" dedi. Bakan Yumaklı, sosyal medya hesabından IPARD III Programı 6’ncı Başvuru Çağrı Dönemi kapsamındaki LEADER Yaklaşımı Tedbiri başvuruları ile ilgili açıklama yaptı. Yumaklı, LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun (YEG) tamamının desteklenmeye hak kazandığını duyurdu. Aynı zamanda Yumaklı, yaklaşık 2.2 milyar lira tutarındaki yerel kalkınma stratejisi bütçeli 156 YEG Derneği’nin yüzde 100 hibeyle destekleneceğini açıkladı. "LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun tamamı desteklenmeye hak kazandı" Bakan Yumaklı, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "IPARD III Programı 6’ncı Başvuru Çağrı Dönemi kapsamındaki LEADER Yaklaşımı Tedbiri’ne başvuruda bulunan 60 ildeki 156 Yerel Eylem Grubunun tamamı desteklenmeye hak kazandı. Yaklaşık 2.2 milyar lira tutarındaki yerel kalkınma stratejisi bütçeli 156 Yerel Eylem Grupları Derneği yüzde 100 hibeyle desteklenecek. Böylece kırsal kalkınmada yerel katılımı esas alan LEADER Yaklaşımı Tedbiri’nin uygulandığı günden bu yana 257 Yerel Eylem Grupları Derneğine toplam 2,8 milyar lira hibe desteği sağlanmış oldu. Çiftçilerden STK’lara, kadınlardan gençlere kadar, yerelde birçok aktörün bir araya gelerek oluşturduğu dernek statüsündeki Yerel Eylem Grupları aracılığıyla, bölgenin ihtiyaçlarını esas alan kalkınma stratejileri belirlenecek ve uygulanacak. IPARD II Döneminde olduğu gibi IPARD III Programı döneminde de kırsal alanlarda katılımcı ve sürdürülebilir kalkınmanın önünü açmaya, kırsalı yerinde kalkındırmaya devam edeceğiz. Hayırlı, uğurlu olsun."
İzmir İzmir’den Bükreş’e bilim köprüsü Yaşar Üniversitesi, AB’nin yükselen yıldızı Romanya’nın önde gelen iki üniversitesi ile iş birliği yapacak. Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu ve Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Türkan, Bükreş’te önemli görüşmeler gerçekleştirdi. Bu doğrultuda Bükreş Tarım ve Veterinerlik Üniversitesi’nin yanı sıra Bükreş Politeknik Üniversitesi ile ikili iş birliği protokolleri imzalandı. Ziyaret sırasında ev sahibi üniversitelerin araştırma enstitüleri ve laboratuvarları incelenirken, fakülte dekanlarından bilimsel çalışmalar hakkında bilgiler alındı. Görüşmeler sonucunda imzalanan mutabakata göre; iki ülke üniversiteleri arasında ortak bilimsel araştırmalar yürütülecek, öğretim üyesi ve bilim insanı değişimi yapılacak. Ayrıca ortak eğitim müfredatlarının geliştirilmesi, öğrenci değişim programlarının başlatılması, akademik yayın ve bilgi paylaşımı konularında da anlaşmaya varıldı. Etkin iş birliği İki üniversiteyle ayrı ayrı çok değerli iş birlikleri yaptıklarını açıklayan Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller, "Akademisyen ve doktora öğrencisi potansiyeli bakımından iş birliği yapabileceğimiz çok nitelikli iki üniversiteyle bir araya geldik. Özellikle öğrenci ve öğretim elemanı değişimi, yaz okulları ve doktora programları kapsamında ortak çalışmalar yürütebileceğimiz görüldü. Ayrıca uluslararası proje fonlarına ortak başvurular yapabilecek, laboratuvar imkanlarından karşılıklı yararlanabileceğiz. Romanya tarafının üniversitemize ilgisi büyük. Bu süreçte bağlantı kurmamızda büyük destek sağlayan Romanya’nın İzmir Başkonsolosu’na teşekkür ediyorum. Diplomatik misyonun da parçası olduğu bu ziyarette, ülkenin araştırma fonlarına yön veren rektörler tarafından çok üst düzeyde ağırlandık’’ dedi. İklim ve sürdürülebilirlik Son yıllarda üniversitenin uluslararası listelerde üst sıralara yükselmesinin, küresel ölçekte güçlü bir referans olduğuna değinen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu ise şunları söyledi: "Uluslararası iş birliklerini çok önemsiyoruz; çünkü bu anlaşmalar hem yayınların kalitesini ve etkisini artırıyor hem de insan kaynağı yetiştirme noktasında güçlü bir iletişim ağı kurmamızı sağlıyor. İlk etapta öğrenci değişimleri başlayacak. Ardından Bükreş’teki iki üniversite heyeti bizi İzmir’de ziyaret edecek. Özellikle iklim değişikliği, sürdürülebilirlik, kuraklık ve döngüsel ekonomi konularında ortak araştırmalar yapmayı planlıyoruz." Vizyoner hamle Bu iş birliklerinin, Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi’nin uluslararasılaşması açısından kritik bir adım olduğunu vurgulayan Dekan Prof. Dr. İsmail Türkan ise şöyle konuştu: "Fakültemizin eğitim dilinin İngilizce olması ve öğrencilerin mezun olmadan iş dünyasıyla tanışmasını sağlayan YU-COOP (Yaşar Üniversitesi Ortak Eğitim Programı) ile fark oluşturuyoruz. Laboratuvar altyapımızın da güçlenmesiyle beraber derin bilimsel çalışmalar yapacağız. Bu birliktelik yapacağımız küresel anlaşmaların uluslararası fonlara erişim açısından bize avantaj sağlayacağını düşünüyoruz. Bu iş birlikleri aynı zamanda öğrencilerimizin vizyonunun gelişmesine de katkı sunacak. Öğrencilerin Bükreş’teki partner üniversitelerin sera, tarla ve bahçe gibi uygulama alanlarını yerinde görmeleri, mesleki ve akademik birikimlerini artıracak. Amacımız, hem eğitim öğretimde hem de araştırmada evrensel düzeyde çalışmalar yapmak."