SAĞLIK - 27 Kasım 2012 Salı 13:31

Türkiye'de en fazla Karadeniz'de görülüyor

A
A
A
Türkiye'de en fazla Karadeniz'de görülüyor

Türkiye’de Orta ve Doğu Karadeniz bölgelerinde kısırlığın diğer bölgelere oranla daha yüksek olduğu belirtildi.

OZAN KÖSE/TRABZON


Özel Karadeniz Hastanesi Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ufuk Yılmaz, Radyoaktive’ye maruz kalan insanların üreme hücrelerinin olumsuz etkinliğini belirterek, radyasyona direkt maruz kalanların gonad hücrelerinin öldüğünü söyledi. Dünyada kısırlığa (infertilite) maruz kalan çiftlerin sayısında giderek artış olduğunu kaydeden Yılmaz, “Aslında istatistiki olarak baktığımızda kısırlık oranları geçmişe göre artış göstermemektedir, sayı olarak baktığımız da tabi ki bir artış mevcuttur fakat şunu da bilmekteyiz ki giderek tüketilen gıdaların sanayi ağırlıklı olması, doğal yiyeceklerden uzaklaşmak, toplu şehirlerde yaşamın artması, ilerleyen yıllarda farklı kısırlık nedenleriyle karşılaşmamıza kısırlık sebeplerinin değişkenlik göstermesine yol açacaktır” dedi.
Dünya genelinde kısırlık sebeplerinde çok büyük bir farklılık gözlendiğini ifade eden Yılmaz, “Ülkemizin geneline baktığımızda da bu tabloyu görmekteyiz. Fakat bizim bölgemiz için yani Orta ve Doğu Karadeniz bölgesi için birkaç farklılık söyleyebiliriz. Bu bölgede , diğer bölgelerimize ve dünya geneline oranla erkek kısırlığı yani infertilitesi daha yüksek yüzde 3-5 arası görünmektedir. Bunun sebepleri kesin olarak belli olmamakla birlikte geçmişte Ukrayna’da yaşanmış olup, ülkemizide, özellikle bizim bölgemizi etkilediğini düşündüğümüz felaketlerin bu oranı arttırdığı varsayılmaktadır. Tabi bu kısırlık tedavilerin de de farklılığa neden olmakta ve Tüp Bebek oranlarının da bölgemizde artmasına yol açmaktadır” şeklinde konuştu.

“RADYASYON ÜREME HÜCRELERİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”
Rasyanyonun üreme hücrelerini olumsuz etkilediğini belirten Yılmaz, “Fakat gözlemelerimize dayanarak bu bölgedeki azoospermi (erkekte hiç sperm bulunmaması) oranlarının diğer dünya geneline göre artmış olması bizim aklımıza bu tarz radyoaktiviteye maruz kalan insanların üreme hücreleri üzerinde olumsuz etkisi olduğu yönündedir. Radyasyona direkt maruz kalmanın gonad hücrelerini öldürdüğü tıbben bir gerçektir. Bu tarz felaketlerde de ne kadar açıklanmasa da kabul edilebilir maruz radyasyon oranlarının üzerinde bir radyasyona maruz kalındığı açıktır” diye konuştu.

Kısırlığı ortadan kaldırmak için sıkıntıdan uzak durulması gerektiğini söyleyen Op. Dr. Yılmaz, “Erkek infertilitesini ortadan kaldırmak günümüz şartlarında mümkün değil. Fakat bazı destek ilaçlar, kötü alışkanlıkların uzaklaştırılması (sigara, alkol) dengeli bir hayat yaşanması, mümkün olduğunca stresten uzak durulması, bu hastalarda özellikle tavsiye ettiğimiz dikkat edilmesi gereken hususlardır. Çiftlerin tamamen sağlıklı olarak nitelenmesi tıbbi bir nitelemedir, yani şuan ki teknolojik imkanlarla tespit edilebilen hastalıkların, tespit edilememesi anlamına gelir. Fakat bu aslında o çiftlerde bir problem olmadığı anlamına gelmez sadece tıbbi olarak bulunabilen problemleri yoktur. Bu da zaten infertil çiftlerin yüzde 35 -40'nı oluşturmaktadır. Buna da açıklanamayan kısırlık (infetilite) denir. Bu açıklanamayan kısırlık hastalığının da yüzde 15 i de tüp bebek tedavisi ile çocuk sahibi olabilmektedirler” ifadelerini kullandı.

“TÜP BEBEK TEDAVİSİN CİNSİYET ÖĞRENİLEBİLİYOR”
Kısırlık tedavilerinden tüp bebek tedavisinde, bebeğin cinsiyetini belirlemenin mümkün olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Fakat bu ancak özel bir teknikle yapılabilir. Hepimizin bildiği gibi çocuğun cinsiyetini belirleyen ‘Y’ kromozomu sperm hücrelerinde yani erkekte bulunur. Annede ise sadece ‘X’ kromozomu yani kadınlık kromozomu mevcuttur. Annenin yumurtasını erkekten gelen ‘Y’ kromozomu döller bebeğin cinsiyeti erkek ‘X’ kromozomlu sperm döllerse bebek kız olur, bunu da embriyo transfer edilmeden önce embriyoya yapılan kromozom analizi ile tespit etmek mümkündür. Fakat bu yasal olarak ancak erkek ya da kız bebeklerinde genetik bir rahatsızlığa bağlı ölümler meydana gelen çiftlere uygulanmaktadır, diğer türlü keyfi olarak cinsiyet seçimi yapılamamaktadır zaten ülkemizde de yasal olarak mümkün değildir” diye konuştu.

“1 YILDA 3 DEFA TÜP BEBEK TEDAVİSİ YAPILABİLİR”
Tüp bebek tedavisinde 7 deneme yapıldıktan sonra tüp bebek tedavisinin başarısı olmadığının kabul edildiğini söyleyen Kadın Hastalıkları Op. Dr. Yılmaz, şunları söyledi:
“Bir çift, istediği kadar tüp bebek denemesi yapabilir fakat 1 yıl içerisinde en fazla 3 deneme yapılır. 7 deneme yapıldıktan sonra ise tüp bebek başarısı olmadığı kabul edilir. Bu gibi durumlarda tüp bebek uygulamasından önce daha önceki uygulamalara ait tedavi safhaları ve embriyoların laboratuvar bulgularını incelemek uygun olur. Gerekirse çift yeniden değerlendirilir, bazen ilave testler istenebilir. Karı-kocadan genetik test istenebilir. Yeni değerlendirme sonucuna göre nasıl bir tedavi uygulanacağına karar verilir.”
Kadınların hayat boyu takip gerekliliği konusunda uyarılması gerektiğini kaydeden Yılmaz, “Kadınlar hormonal yönden farklı oldukları için en çok ilaçla tedaviden fayda görürler. Zaten en çok kısırlık sebebi aylık yumurta gelişmesinin olmayışıdır. İlaçla yumurtalık uyarısı genellikle yumurta gelişmesi ve iyi bir gebelik şansı ile sonuçlanır. Fakat bu tip kadınlarda bazen yumurta gelişmesi için gereken doz ayarlamalarında zorluklar ortaya çıkar. Ya hiç yumurta gelişmez veya istenenden çok yumurta gelişerek tedavinin devamını imkansız kılar. Bu tip kadınlar ayrıca diabet, hipertansiyon gibi diğer bazı rahatsızlıklara da aday oldukları için bu yönde de araştırılmaları ve gerekirse tedavileri yapılmalıdır. Hayat boyu takip gerekliliği konusunda uyarılmalıdırlar” ifadelerini kullandı.

“GEBELİK İÇİN BAYAN YAŞI EN ÖNEMLİ FAKTÖRDÜR”
Normal yol ile tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen bebekler arasında zihinsel ve fiziksel açıdan hiçbir fark olmadığını kaydeden Yılmaz şöyle konuştu:
“Tamamen normal bir bebek gelişiminin seyrine uygun olarak bu süreç devam eder. Tüp bebek ile normal bebek doğurma riski de, normal yolla yapılan doğumlardaki kadardır. Normal gebelik sonrası doğan bir bebekle tüp bebek tedavisi sonrası doğan bir bebek arasında sağlık açısından bir fark yoktur. Şu anda dünyada uygulanan tüm yeni teknikler Hastanemizde uygulanmaktadır. Çiftler düzenli cinsel ilişkiye ve herhangi bir korunma yöntemi kullanmamaya rağmen 1 yıl içinde çocuk sahibi olamadıkları zaman kısırlık teşhisi ve tedavisi için merkezimize başvurabilirler. Eğer bayan yaşı 30'un üzerindeyse 5 - 6 aylık korunmama sonrası gebelik oluşmaz ise tetkiklerin yapılmasını önermekteyiz. Çünkü gebelik elde etmede bayan yaşı en önemli faktörlerden birisidir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Alkollü otomobil sürücüsünün çarptığı motosikletli genç hayatını kaybetti Çorum’da otomobilin çarptığı motosikletli genç, yaklaşık 250 metre sürüklendiği aracın altında can verdi. 2.77 promil alkollü olduğu tespit edilen otomobil sürücüsü gözaltına alındı. Kaza, Mehmet Akif Ersoy 3. Cadde’de meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, İ.G. (40) idaresindeki 06 BSR 534 plakalı BMV marka otomobil, caddede seyir halinde olan Mert Ali Y. (16) yönetimindeki motosiklete çarptı. Otomobilin altına giren Mert Ali Y. yaklaşık 250 metre sürüklendi. M.A.Y.’nin aracın altında sıkıştığı kazayı gören vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine olay yerine polis, sağlık ve Çorum Belediyesi itfaiye ekipleri sevk edildi. Hayatını kaybettiği belirlendi Olay yerine gelen itfaiye ekipleri aracın altında sıkışan Mert Ali Y.’yi kurtarmak için çalışma başlattı. Ekiplerin çalışması neticesinde aracın altından çıkartılan Mert Ali Y.’nin hayatını kaybettiği belirlendi. Mert Ali Y.’nin cenazesi olay yerinde yapılan incelemelerin ardından Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Morgu’na kaldırıldı. Öte yandan, polis ekipleri tarafından olay yerinde incelemelerde bulunuldu. Ekipler tarafından yapılan kontrollerde otomobil sürücüsü İ.G.’nin 277 promil alkollü olduğu belirlendi. İ.G. polis ekiplerince gözaltına alındı. Kaza ile ilgili soruşturma başlatıldı.
İstanbul Adalet Bakanı Tunç: “PKK terör örgütünü de inşallah tarihe gömeceğiz" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç Milli İrade Platformu tarafından "Türkiye Yüzyılında Adalet" başlığıyla düzenlenen programda konuştu. Bakan Tunç yaptığı konuşmada, “PKK terör örgütünü de inşallah tarihe gömeceğiz. Terörsüz bir Türkiye’yi inşa edeceğiz” dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Eyüpsultan’daki Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) binası içerisinde Milli İrade Platformu tarafından "Türkiye Yüzyılında Adalet" başlığıyla düzenlenen Milli İrade Buluşmaları Programı’nda konuştu. Programda Bakan Tunç’un dışında, Önder İmam Hatipler Derneği Başkanı Abdullah Ceylan, Kadem Başkanı Saliha Okur Gümrükçü ve Milli İrade Platformuna bağlı Sivil Toplum Kuruluşlarının üyeleri de katıldı. Bakan Tunç yaptığı konuşmada, "Darbeci, vesayetçi anlayışı ortadan kaldırmak için anayasamızdaki özellikle yargısal kurumların, yargıyı temsil eden gerek Yüksek Yargı gerekse de diğer kuruluşların da yapısını dönüştürmek gerekiyordu. Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısı, Yüksek Askeri Şura’nın yapısı, tüm bunların sivilleşmesi. Oturum düzenlerinden tutun da mevzuatına varıncaya kadar bunlar değiştirildi. Yargı birliğinin sağlanması, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin kaldırılması, Askeri Yargıtay’ın, Askeri Yüksek İdare Mahkemeleri’nin kaldırılması, yargı alanında, Anayasa Mahkemesi’nin yapısının ve hakimler, savcılar kurulunun yapısının, demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun hale getirilmesi gibi çok sayıda sessiz devrim sayılabilecek reformları, o güçlükleri aşarak, aştığımızda milletimize gittik. Milletimiz ’Evet sizin buna ihtiyacınız var’ dedi ve o referandumlarda evet oylarıyla bunlar hayata geçti" ifadelerini kullandı. "Terörsüz bir Türkiye’yi inşa edeceğiz" Terörsüz bir Türkiye’yi inşa edeceklerini söyleyen Bakan Tunç, "Özellikle 40 yıldan bu yana ülkemizin başına bela olan ve binlerce vatandaşımızın şehit olmasına, askerimizin, polisimizin, öğretmenimizin şehit olmasına neden olan PKK terör örgütünü de inşallah tarihe gömeceğiz. Terörsüz bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Terörün her türlüsünü ülkemizden defetmek istiyoruz. Şehit ailelerimizin emanetine sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu ülkenin birlik ve beraberliğini, huzurunu bozmak isteyenlere hiçbir zaman fırsat vermeyeceğiz. Milli birlik ve kardeşlik içerisinde bunu gerçekleştireceğiz. Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle ırkı ne olursa olsun biz hep beraber bu ülkenin vatandaşlarıyız. Ve hiçbir ayrımcılık yok ülkemizde. Geçmişte ’Kürt sorunu’ olarak bilinen sorunu da ortadan kaldırdık. Onların her türlü haklarının, o kısıtlanmış geçmiş yıllardaki haklarını iade edilmesi noktasındaki çabalarımızı onlarda biliyor" dedi. "Artık bundan sonra hakim adaylığını kaldırdık" Hukuk kontenjanlarının kademeli olarak düşürülmesi gerektiğini söyleyen Bakan Tunç, ’Yeni yargı reformu’ stratejisini açıklayan Bakan Tunç, "Yeni Yargı Reformu Stratejisi belgemizle beraber alacağımız yeni tedbirler var. 23 Ocak Perşembe günü, önümüzdeki hafta Sayın Cumhurbaşkanımız, Yeni Yargı Reformu Strateji belgemizi kamuoyuyla paylaşacak. Yeni bir sisteme geçtik. Artık bundan sonra hakim adaylığını kaldırdık. 2 yıl süren bir hakim adaylığı sistemi vardı. Artık 3 yıl süren hakim-savcı yardımcılığı sistemine başladık. Geçen sene yaptığımız sınavla birlikte göreve başlayan hakim, savcı yardımcılarımız bin 75 civarında. Bu sene yaptığımız sınavla da bin hakim, savcı yardımcımızda göreve başlayacak. Bunlar 2 yıl değil 3 yıl sürecek. 1 yıl Adalet Akademisi’nde, 2 yılı tecrübeli hakim ve savcıların yanında adeta usta çırak ilişkisi içerisinde yetişecekler ve kürsüye daha güçlü bir şekilde çıkacaklar. Tabi diğer yandan savunmanında kalitesi önemli. Avukatlık sınavını avukatlık stajına başlayabilmek için hukuk meslekleri giriş sınavını kazanmak gerekiyor. Onun da uygulamasına bu yıldan itibaren başladık. Eylül ayında yapmıştık. Tabii burada sınav sonunda kazanamayan arkadaşlarımız var. Yılda 2 kere yapılacak. O sınavı kazananlar avukatlık stajına başlayabiliyor. O sınavı kazananlar hakim, savcı yardımcılığı sınavına girebiliyor. Dolayısıyla burada hukuk fakültelerimizin eğitim kalitesini daha da arttırmamız lazım. Bu sınavlarda gençlerimizin başarılı olabilmesi için hukuk eğitiminin özellikle çok daha nitelikli yapılmasıyla ilgili mücadelemiz de var. Hukuk kontenjanları 125 bine yükseltilmişti. Bunu kademeli olarak 100 binin altına düşürerek, Türkiye’nin en başarılı öğrencilerinin belki puan sistemini de yeniden konuşmakta fayda var. Puan sistemine de bundan sonra Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) beraber, hocalarımızla burada konuşmakta fayda olduğunu düşünüyoruz" şeklinde konuştu. "Türkiye Yüzyılı’nın Adalet’in de Yüzyılı olması için inşallah çalışacağız" Yargı reformunda 2 yeni paket olduğunu ifade eden Bakan Tunç, "Yargı reformu belgemizdeki hedefler önümüzdeki 4 yılı kapsayacak. Ceza adalet sistemiyle ilgili beklentileri karşılayacak bir yargı paketimiz olacak. Özellikle toplumun huzurunu bozmaya yönelik bazı suçlar bakımından cezaların alt ve üst sınırlarıyla ilgili bir değerlendirme yapmamız gerekiyor. Tutuklama sebepleriyle ilgili, özellikle toplumda infial oluşturan hususlar, denetimi serbestlikle ilgili birtakım yakınmalar, tüm bunları karşılayacak ceza adalet sistemini hem soruşturma hem kovuşturma hem de infaz bakımından daha adil noktaya getirecek bir yargı paketinin inşallah hemen yargı reformu strateji belgesi açıklandıktan sonra da ülkemizin gündemine, milletvekillerimizin takdirlerine arz edeceğiz. 2’nci paketimiz hukuk yargılamaları ve idari yargıyla ilgili olacak. Orada da birçok konuda sadeleştirme göreceksiniz. Duruşmasız yapılabilecek işler çoğalacak, noterlere devredebileceğimiz bazı çekişmesiz yargı işleri var. Tüm bunlar özellikle sadeleştirmeyi de gerçekleştirerek uzun süren duruşmaların önüne geçmemiz lazım. Duruşmaların 6 ay 1 yıl sonrasına değil de 2 aydan fazla ertelenmemesi gibi bir düşüncemiz var. Tüm bunları sayın Cumhurbaşkanımız inşallah perşembe günü açıkladığında biz de o açıklama doğrultusunda oradaki hedefleri birer birer meclisimizle, idari teşkilatımızla beraber yerine getirmenin gayreti içerisinde olacağız. Ve Türkiye Yüzyılı’nın Adalet’in de Yüzyılı olması için inşallah çalışacağız" dedi.