EKONOMİ - 16 Aralık 2019 Pazartesi 13:38

'Türkiye’de faaliyet gösteren e-ihracatçı sayısı 5 bini aştı'

A
A
A
'Türkiye’de faaliyet gösteren e-ihracatçı sayısı 5 bini aştı'

Yurt içinde ve yurt dışında e-ihracat konferansları organize eden World ECommerce Forum’un (WORLDEF) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Nart, Türkiye’de faaliyet gösteren e-ihracatçı sayısının 5 bini aştığını belirtti.

Türkiye’yi uluslararası arenada bölgesel hub yapmak amacıyla yurt içinde ve yurt dışında e-ihracat konferansları düzenleyen World ECommerce Forum’un (WORLDEF) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Nart, ASKON ile birlikte düzenledikleri ‘Akdeniz E-Ticaret Konferansı 2019’da Türkiye’nin ihracat rakamının 2019’da yaklaşık 185 milyar dolara ulaşması beklendiğini aktarırken, e-ihracat’ın toplam ihracattaki payının artması gerektiğine dikkat çekti.

E-ihracat yapan firma sayısındaki artış hızına dikkat çeken Ömer Nart “2021 yılında dünyada e ticaret, geleneksel ihracatın içerisinden aslan payını alacak. Türkiye olarak bu rakamlardan alacağımız payı artırmak için altyapımız mevcut. ASKON gibi değerli iş dünyası örgütleri ile, Ticaret Bakanlığımız ile, lojistik şirketlerimiz ile, yazılım ve pazarlama şirketlerimiz ile birlikte yurt içi ve yurt dışında gece gündüz demeden e-ihracat konusunu anlatmak üzere çalışıyoruz. 2017’de e-ihracat’a başlayıp bugün milyonlarca dolarlık e-ihracat rakamlarına ulaşmış arkadaşlarımız var. Umuyoruz bu salondan da e-ihracat’ta yeni başarı hikayeleri çıkacaktır” dedi.

Nart, “500 paket gönderen ihracatçı senelik 18 milyon TL ciro yapıyor. Aynı efor ile aynı kişiye her müşteriden 80 dolar sepet ortalamasıyla senede 14-15 milyon dolar ciro gelebilir. Türkiye’de e-ihracat için büyün altyapılar var. Ticaret Bakanlığı’nın entegre ödeme sistemi büyük kolaylık sağlıyor. Son 5 senede gelinen e-ihracat rakamları tüm ihracatı içinde binde 3 gibi bir rakam fakat potansiyel çok çok yüksek. Geçtiğimiz haftalarda Azerbaycan’da gerçekleştirdiğimiz konferansta da gördük ki biz de WORLDEF olarak artık danışmanlığımızı ihraç ediyoruz. Önümüzdeki ilk konferansımızı Özbekistan’da, Taşkent’te düzenleyeceğiz. Bu konferanslarımızda aslında e-ihracat’ı anlatırken bu verdiğimiz ilham ile nice başarı hikayelerinin çıkmasını istiyoruz. Size bu fırsatları göstermeye ve teknolojiyi bilen gençliğimizi e-ihracat için cesaretlendirmeye geldik.” diye konuştu.

“Türkiye’de faaliyet gösteren e-ihracatçı sayısı 5 bini aştı”
Günümüzde e-ticaretin gelişmesiyle birlikte uluslararası pazarlara erişmenin artık daha kolay olduğuna dikkat çeken Nart, “Bu alandaki maliyet avantajı ve fırsatları gören KOBİ’ler yeni pazarlara yelken açıyor. Yapılan araştırmalara göre her 5 üründen 1’i e-ihracat yoluyla satın alınıyor. 2020 yılında 1 trilyon sınırını aşacak dünya e-ticaret pazarından pay almak isteyen Türk girişimciler de ülkeler ötesi ticareti yeni gelir kapısı haline getirdi. 80 bin ihracatçının yer aldığı Türkiye’de faaliyet gösteren e-ihracatçı sayısı 5 bini aştı. Ülkemizdeki firmalar başta hazır giyim olmak üzere, kozmetik, gıda, elektronik gibi birçok alanda ürününü e-ticaret aracılığıyla dünyanın her tarafına gönderiyor” dedi.

WORLDEF ve Anadolu Aslanları İş adamları Derneği (ASKON) işbirliği ile Antalya Expo’da düzenlenen, ‘Akdeniz E-İhracat Konferansı 2019”a Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın, ASKON Antalya İl Başkanı Cahit Urfan, T-SOFT CEO’su Ömer Arıkan, İş Bankası Bölüm Müdürü Ethem Eliaçık, n11 Tedarik Zinciri ve Uluslararası İş Geliştirme Direktörü Ramazan Altınay ve London Bridge Project İş Geliştirme Yöneticisi İbrahim Güman da katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Folkart, Türkiye’nin en iyi işverenleri listesinde Great Place To Work Sertifikası sahibi işverenlerin dahil olduğu Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi açıklandı. Folkart, 250-499 Çalışan Sayısı Kategorisi’nde Türkiye’nin En İyi İşverenleri arasında yer aldı. Daha önce iki kez üst üstte Ege’nin En İyi İşverenleri Listesi’nde yer alan Folkart, Harika İşyeri Ünvanı’nı son başarısı ile taçlandırdı. Saya Grup İnsan Kaynakları Direktörü Kezban Sancak, ödül nedeniyle Folkart çalışanlarına teşekkür etti. Folkart İnsan Kaynakları Müdürü Adile Kutludağ ise iki yıl üst üste Ege’nin en iyileri arasında olduktan sonra, Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi’ne girerek, başarılı serüvenlerini taçlandırdıklarını söyledi. Çalışan deneyimi İşyeri kültürü ve çalışan deneyimi konusunda global otorite kabul edilen Great Place To Work, 2024 senesinin Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi’ni açıkladı. Bu yıl, globalde 20 binin üzerinde organizasyonun nabzını tutan Great Place To Work, Türkiye raporu için bilgi teknolojileri, üretim, finans, perakende, ilaç ve diğer sektörlerden 600’den fazla şirketi analiz etti. Yılın En İyi İşverenleri Listesi, bu 600’ün üzerindeki şirketteki iş yeri kültürü ve çalışan deneyimini ölçümleyen Trust Index anketine dahil olan 160 bin çalışanın yanıtlarına göre oluşturuldu. Çalışan deneyiminin, tüm çalışanlar için ortak pozitif bir deneyim yaşanması anlamına gelen “ForAll” kriterlerinde, en iyi performansı gösteren şirketler listede yer buldu. Başarı taçlandı The Grand Tarabya Otel’de düzenlenen ödül törenine Saya Grup İnsan Kaynakları Direktörü Kezban Sancak Elay ve Folkart İnsan Kaynakları Müdürü Adile Kutludağ ile şirket çalışanları katıldı. Bu yıl Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi, şirketlerin çalışan sayısına göre altı kategori üzerinden açıkladı. Folkart, 250-499 Çalışan Sayısı Kategorisinde Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi’nde yer aldı. Daha önce iki kez üst üstte Ege’nin En İyi İşverenleri Listesi’nde yer alan Folkart, Harika İşyeri Ünvanı’nı daha da ileriye taşıdı.
İstanbul Hac kurası bekleyenler önce bu türbeyi ve camiyi ziyaret ediyor Osmanlı Cihan Devleti Dönemi’nde İslam dininde kutsal sayılan, cennetten indirildiğine inanılan ve ana parçası Kabe’de bulunan Hacer-ül Esved taşının 5 parçası İstanbul’a getirildi. Hacer-ül Esved’in Türkiye’deki en büyük parçası Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nde, 4 parçası ise Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı İstanbul Türbeler Müzeler Müdürü Vekili Ebuzer Gümüş, "16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında 5 parçanın düşmesi sonucu taşlar İstanbul’a getirilmiş. Bugün Kabe’de bulunan Hacer-ül Esved orijinal ve Kabe’nin en eski parçası. Bugün ondan düşen 5 parça da onun gibi dünyada özgün olan tek Hacer-ül Esved” dedi. İslam dininde kutsal sayılan, cennetten geldiğine inanılan ve ana parçası Kabe’de yer alan Hacer-ül Esved taşının 1 parçası Fatih’teki Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nde, 4 parçası ise Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Camisi’nde yer alıyor. Kabe’de 16. yüzyılda gerçekleştirilen bakım ve onarım çalışmaları sırasında Hacer-ül Esved taşından düşen 5 parçayı bir harem ağası İstanbul’a getirdi. Tarih boyunca çeşitli nedenlerden dolayı parçalanan Hacer-ül Esved taşı birleştirilerek aynı haline getirilirken, kopan taşları İstanbul’a getiren harem ağası bu nedenle cezalandırıldı. Kabe’ye tekrar gönderilmesine karar verilen Hacer-ül Esved, Mimar Sinan’ın uzun uğraşları sonucunda İstanbul’da kaldı. Mimar Sinan tarafından bu taşlardan 4’ü, dönemin sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa adına yaptırılan Sokullu Mehmet Paşa Camii’ne konuldu. Altın çerçeve ile kaplanan parçalar, caminin giriş kapısı üzerindeki mermer taşların ortasında, mihrabın üst kısmında, minbere giriş kapısının üzerinde ve minber kubbesinin altında yer alıyor. Türkiye’deki en büyük parçası ise Mimar Sinan tarafından Süleymaniye Külliyesi içindeki Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nin girişindeki kemerin kilit taşına yerleştirildi. “Kabe dışında sadece İstanbul’da parçaları bulunuyor" Hacer-ül Esved taşıyla ilgili bilgi veren Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı İstanbul Türbeler Müzeler Müdürü Vekili Ebuzer Gümüş, “Hacer-ül Esved, İslam alemi için önemli bir yere sahip olan bir taş. Arapça ‘kara taş’ anlamına gelmektedir. Bu adı da renginin siyaha yakın, koyu kırmızı rengi olması nedeniyle almıştır. İslam’da ‘cennetten indirildiğine’, ‘Nuh Tufanı’nda Mekke’deki Ebu Kuveys Dağı’nda saklanılan daha sonra Kabe’nin yeniden inşası sırasında Hz. İbrahim ve Hz. İsmail tarafından getirilerek, Kabe’nin güney doğu köşesine yerleştirilen bir taş. Hem şu an Kabe’nin en eski parçası olması hem de cennetten indirildiğine inanılan bu taşın İslam alemi için mukaddes bir yeri var. Bugün bu taşın, Kabe dışında sadece İstanbul’da parçaları bulunuyor. Kabe’deki özgün parçasının dışında kalan diğer özgün parçalar sadece Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde ve Kanuni Sultan Süleyman Han Türbesi’nin girişinde bulunan kemerin kilit taşında” dedi. “16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında 5 parçanın düşmesi sonucu bunlar İstanbul’a getirilmiş” Hacer-ül Esved taşlarının Kabe’den, İstanbul’a getirilmesini anlatan Gümüş, “Kabe’de tarih boyunca çeşitli dönemlerde bakım-onarım çalışmaları oluyor. Bu esnada Hacer-ül Esved taşı da onarılıyor. Tabii sel, yangın, savaş gibi çeşitli nedenlerle zarar gördüğü de olmuş. Bu nedenle birkaç parçaya ayrılmış. Ancak her defasında bu parçalar birleştirilerek tekrar yerine koyulmuş. Osmanlı Dönemi’nde 16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında Hacer-ül Esved’den düşen 5 parça, bir harem ağası tarafından İstanbul’a getiriliyor. Bu harem ağası cezalandırılmış ve taşların Kabe’ye gönderilmesi istenmiş. Ancak Mimar Sinan’ın uzun uğraşları sonucunda bu taşlar İstanbul’da kalmış. Mimar Sinan bu taşlardan 4 tanesi Kadırga’daki Sokullu Mehmet Paşa Camii’nde, 1 tanesini de bugün bulunduğumuz Kanuni Sultan Süleyman Han Türbesi’nin girişindeki kemerin kilit taşına yerleştirmiştir. 16. yüzyılda yapılan onarımlar esnasında 5 parçanın düşmesi sonucu bunlar İstanbul’a getirilmiş. Bugün Kabe’de bulunan Hacer-ül Esved orijinal ve Kabe’nin en eski parçası. Bugün ondan düşen 5 parça da onun gibi dünyada özgün olan tek Hacer-ül Esved” ifadelerini kullandı. “Onu ziyaret edenlerin, manevi kamerasıyla çekime girdiği ve bize şahitlik edeceğine inanıyoruz” Sokullu Mehmet Paşa Camii cemaatinden Kemal Gözsüz, “Bu camide uzun yıllar görev yapmış müezzinin oğluyum. Babam şu anda hayatta değil. Babamın emekli olduktan sonra da burada toplam 52 yıl bir görevi oldu. 1 Haziran 1963 yılından beri babam burada görev yapıyordu. Yine buraya geliyoruz. Buradaki resmi kadronun dışında en kıdemlisi benim diyebilirim. Hacer-ül Esved taşı Müslümanlarca kutsal sayılan, önemli bir taş. Biz onu ziyaret edenlerin, manevi kamerasıyla çekime girdiği ve bize şahitlik edeceğine inanıyoruz. Düşüncemiz bu yönde. Peygamber Efendimiz (Sallallahü teala aleyhi ve sellem) de elini sürdüğü için ondan sonra da diğer halifeler döneminde olsun özellikle de Hz. Ömer ona daha bir ihtimam göstererek ehemmiyetini ortaya koymuştur. Hacer-ül Esved taşının Sokullu Mehmet Paşa Camii’ne gelmesinin en önemli sebebi, bu camiyi Sokullu Mehmet Paşa adına 2. Selim’in kızı İsmihan Sultan’ın yaptırmış olmasıdır. Bundan dolayıdır diye düşünüyorum. Sarayda da kalabilirdi ama Mimar Sinan tarafından buraya koyulması uygun görülmüş. Her gün Hacer-ül Esved’i görüyoruz. Her içeriye girişimizde gözümüz onlara takılıyor. Ziyaretçilerimiz geldiği zaman ona el sürme gibi bir hasletleri var ama burada Kabe’deki gibi sünnet olan vazife olmuyor. Selamlamak bir gerekmiyor. Sadece ona bakılacak ve salavat getirilecek. İnsanlar el sürmek istediği için tedbirler alındı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü bir camekan koydu” şeklinde konuştu.