EĞİTİM - 16 Ağustos 2017 Çarşamba 11:07

“Üniversite yaşamı kendinizi geliştirmek için büyük fırsat”

A
A
A
“Üniversite yaşamı kendinizi geliştirmek için büyük fırsat”

Yüzbinlerce genç, üniversiteli olabilmek için kayıt telaşında. Peki üniversiteye yeni başlayacak olanlar ne yapmalı, üniversite hayatlarını nasıl değerlendirmeli? İşte yeni üniversitelilere tavsiyeler…

Üniversiteli olma heyecanı, sınav ve tercihten sonra şimdi de kayıt telaşıyla sürüyor. Öğrenciler, kazandıkları bölümlere kayıt yaptırmanın tatlı heyecanı ve telaşıyla uğraşırken, bu yeni hayatlarını nasıl değerlendirmeleri gerektiğine dair tavsiyeler de verilmeye devam ediyor.

“Üniversite sadece derse girmek değil”

Üniversite yaşamının sadece 2 ya da 4 yıl derslere girip çıkmaktan ibaret olmadığını ifade eden İstanbul Aydın Üniversitesi Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Öğr. Gör. Süleyman Sözer Kırca, “Aslında üniversite yaşamı, insanın kendisini geliştirebilmesi için bulunmaz bir fırsat dönemidir. Çünkü gençler, üniversiteden mezun olup, iş yaşamına atılıp hayat gailesine girişince buna çok zor vakit bulabilecekler” diye konuştu. Mezuniyet sonrası iş bulma yarışında artık sadece diplomaya bakılmadığının altını çizen Öğr. Gör. Kırca, “işverenler diplomadan başka öğrencinin kendisini ne kadar geliştirdiğine ve bu yılları nasıl geçirdiklerine bakacaklar” dedi.

“Part-time işlerde çalışıp iş yaşamını öğrenin”

Üniversite dönemi boyunca öğrencilerin ders notlarını mümkün mertebe yüksek tutmalarını tavsiye eden Öğr. Gör. Kırca, “Yüksek ortalama işe girişte her zaman dikkat çeker. Ayrıca öğrenciler, ilk günden itibaren, kazandıkları bölümlerle ilgili gündemi takip etmeliler. Bir işletme öğrencisinin İş Kanunu’nu, Ticaret Kanunu’nu biliyor oluşu, bir inşaat mühendisliği öğrencisinin bir denetleme esnasında nelere dikkat edileceğine hakim oluşu, her zaman için büyük avantaj sağlar” ifadelerini kullandı. Öğrencilerin, üniversite yaşamı boyunca, olanaklar el verdiği ölçüde part-time işlerde çalışmasını söyleyen Öğr. Gör. Kırca, “Çünkü bu sayede hem tecrübe kazanıp iş yaşamı hakkında bilgi sahibi olurlar, hem de harçlıklarını kazanırlar. Çünkü yarın mezun olduklarında kendilerini ve ailelerini geçindirmek durumunda kalacaklar” dedi.

“Kültür ve sanat olaylarını izleyin”

Üniversite öğrencisinin sosyal ve kültürel alanda da kendisini geliştirmesi gerektiğini vurgulayan Öğr. Gör. Kırca, “Bu dönemde öğrenciler, eğer hala edinmedilerse, muhakkak en az iki yabancı dil edinmeliler. Muhakkak sinema, tiyatro, konser ve sergi gibi aktiviteler içinde bulunmalı, hatta bizzat kendileri sanat yapmalılar. Birkaç adet yerli ve yabancı ressamın resimlerini, imzalarını görmeden anlayabilecek kadar resimle, birkaç şarkıyı arkadaş arasında söyleyebilecek kadar müzikle içli dışlı olmaları gerekir. Kazandıkları bölümlerle ilgili dergilere ve kulüplere kayıt olmaları, yorum yapabilecek kadar tarih bilmeleri menfaatlerinedir. Zira yaşam standartlarını ne kadar yüksek tutarlarsa, hayattan o kadar zevk alırlar” ifadelerini kullandı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Eğitmeninden ’astroloji’ vurgusu, ’medyum’ yanılgısı Astrologların medyum olarak görüldüğünü, astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık gibi yanlış bilginin geldiğini ifade eden astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, astrolojinin, M.Ö. 4000’li yıllara dayandığını söyledi. Astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, gökyüzü bilimi ve astroloji hakkında toplumda doğru olarak kabul edilen yanlışlar konusunda açıklamalarda bulundu. Öztürk, astrolojinin, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalı olduğunu kaydetti. Özellikle astrologların, medyum, falcı ve cadı olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu ifade eden Öztürk, yaşam koşullarını, hayat kalitesini ve yaşamın sürdürebilirliği için evrenle sürekli bağlantı halinde olunması için insanlara, astrolojiyi araştırma ve öğrenme önerilerinde bulundu. ’’Gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı’’ Astrolojinin tarihsel gelişimine değinen astroloji eğitmeni Yüsra Öztürk, ’’Astrologlar medyum olarak görülüyor. Batıya göre doğu tarafında astroloji hiç gelişmemiş. Astroloji denince insanların aklına fal, büyü ve cadılık geliyor. Bizim yaşadığımız toplumda bizlere çok garip bir gözle bakılıyor. Batıda astroloji, bir ilim bir bilim olarak kabul edildi ama doğuda bu şekilde değil. Astroloji, haram bir şey olarak görülüyor. Aslında astroloji, Kur’an’da da geçen, fizikte de kanıtlanmış ve matematik hesapları ile ortaya çıkan bir bilim dalıdır. Astroloji, M.Ö. 4000’li yıllara dayanan, en büyük gelişimini İslamiyet sayesinde gerçekleştiren bir bilim dalıdır” dedi. Astrolojinin yıldızları inceleyen gökyüzü bilimi olduğunu belirten Öztürk, “Biz de uzman astrologlarımız gibi sürekli, depremleri, heyelanları, doğa olaylarını, insanların ruh halini ve hastalıklarını anlatıyorlar. Astroloji, yalan değildir. Astroloji, gökteki gezegenlerin hareketleriyle, dizimleriyle, güneş sisteminin varlığı ve yokluğuyla, dereceleriyle alakalı bir bilim dalıdır. Örneğin, pandemi döneminde balık burcu dolunayı etkisi altındaydı. Balık burcu astrolojide sağlık demektir. Pandemi döneminde balık burcu dolunayı komple Türkiye ve dünyanın sağlığını derinden etkiledi. Depremlerin hepsi önceden gökyüzünde biliniyor. Çünkü gezegenlerin hareketleri ile dünyadaki sarsılmalar eş zamanlı” şeklinde konuştu. ’’Evrenin hareketleri bizi etkiler’’ Astrolojinin araştırılması ve doğru bilinmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Bizim yaşam koşullarımız, hayat kalitemiz ve yaşamımızı sürdürebilmemiz için evrenle sürekli bağlantı halinde olmamız gerekmektedir. Evrenin hareketleri bizim günlük hayatımızı, duygularımız, düşüncelerimizi, ruh halimiz ve sağlığımızı çok derinden etkiler. Astrolojiyi, araştırmaktan öğrenmekten çekinmeyin. Astroloji, bir fal değildir veya medyumlarla alakalı bir şey değildir. Astroloji tamamen yıldız bilimidir, gökyüzü ile alakalıdır. İnsanlar, astrolojiyi araştırmaya, öğrenmeye daha çok meylederse doğuda da batıda da astroloji hayatımızın her alanında kolaylıklar sağlayacak bir ilimdir” diye konuştu.
İstanbul Galatasaraylı Sporcular Derneği’nin dayanışma yemeği düzenledi Galatasaraylı Sporcular Derneği, birlik ve beraberlik mesajı vermek adına dayanışma yemeği düzenledi. Şişli’de bir otelde düzenlenen organizasyona, Galatasaraylı Sporcular Derneği Başkanı Levent Nazifoğlu, Galatasaray eski başkanlarından Alp Yalman ile Burak Elmas, sarı-kırmızılı kulübün eski ikinci başkanlarından Ergun Gürsoy, Divan Kurulu eski Başkanı İrfan Aktar, mevcut Divan Kurulu Başkanı Aykutalp Derkan, Galatasaray Kadın Futbol Takımı Teknik Direktörü Metin Ülgen ve oyuncular ile davetliler katıldı. Galatasaraylı Sporcular Derneği Başkanı Levent Nazifoğlu, burada yaptığı konuşmada, “Bu gece, futbolla ilgili önümüzdeki çok önemli maçlarda bütün camianın bir arada olduğunu göstermek için yapılan bir gecedir. Galatasaray Kadın Futbol Takımı’nın da bu hafta sonu maçı var. Kazandıkları takdirde ilk kez şampiyon olacaklar ve direkt Şampiyonlar Ligi’ne katılacaklar. Takımın bu maçı kazanmasını istiyoruz" dedi. Nazifoğlu, konuşmasının ardından Galatasaray eski başkanlarından Alp Yalman ile Burak Elmas’a, sarı-kırmızılı kulübün eski ikinci başkanlarından Ergun Gürsoy’a, Divan Kurulu eski Başkanı İrfan Aktar’a, mevcut Divan Kurulu Başkanı Aykutalp Derkan’a, Galatasaray Kadın Futbol Takımı Teknik Direktörü Metin Ülgen’e ve oyunculara desteklerinden ötürü plaket takdim etti.