SAĞLIK - 17 Mayıs 2012 Perşembe 14:34

Uzmanlardan kene uyarısı

A
A
A
Uzmanlardan kene uyarısı

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, havaların ısınmasıyla kenelerin ortaya çıkmaya başladığına dikkat çekerek, "Artık keneyle, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ile yaşamayı hem sağlık personelinin hem de halkımızın öğrenmesi lazım" dedi.

Bu yıl havaların soğuk gitmesi sebebiyle geçen yıla göre ilk vakanın 15-20 gün geç geldiğini kaydeden Köksal, "Bahar gelip de havalar ısınmaya başladığında biz sağlıkçılar olarak acaba ilk vaka ne zaman gelecek diye bekliyoruz. Tabii ki olmasını arzu etmiyoruz ama bu yaşadığımız bir gerçek. Bu sene havaların soğuk gitmesi sebebiyle geçen yıla göre gelen ilk vakamızın 15-20 gün daha geç geldiğini gözlemliyoruz. Ağırlıklı olarak mayıs ayının ikinci haftasında vakalarımızı görmeye başladık. Baktığımız zaman hastaların geldiği alanda bir değişiklik yok. Öncelikli olarak Kelkit Vadisi’nden vakalar gelmeye başlar, daha sonra da Çoruh Vadisi’ne komşu olan illerden vakalar gelmeye devam eder. Bizim de ilk vakamız Gümüşhane bölgesinden geldi. Daha sonra Bayburt ve civar ilçelerinden vakalar gelmeye devam etti. Tabii ki Trabzon olarak veya sahil kesimi olarak vakamız yok. Daha çok kırsal kesimden şikayet gelmekte. Henüz yaylaya çıkışlar başlamadığından yaylalarımızdan da vakalar gelmedi.

Daha önce yaptığımız çalışmalarda da 860 metre rakımın üzerinde vakanın oluşmadığını tespit etmiştik. Kene vakaları yeni başladı, enteresan bir şekilde de birden fazla vaka ile başladığını görüyoruz. Bu da havaların birden fazla ısınması ve kenelerin aktif faza geçmesi, insanların tarımla uğraşmaya aynı dönemde başlaması dolayısıyla da buna bağlı kene ısırığı vakalarının arttığını düşünüyoruz. Hastalık seyrine baktığımızda geçen yıllara göre bir farklılık yok. Aslında halkın bu hastalığı öğrenmiş olduğunu düşünüyorum. Çünkü bizler bu konuda çok eğitim verdik. Kırsal kesimde tarımla uğraşanlara broşürlerle ve sözel olarak ciddi eğitimler verdik, vermeye de devam ediyoruz. Her seferinde aynı şeyi vurguluyoruz, kene ısırığı ile karşılaştığınızda bir sağlık kuruluşuna başvurunuz. Kendiniz ilkel yöntemlerle bunu çıkarmayınız. Artık ilkbahar mevsimindeyiz, ahırların temizlenmesi ve beyaz badana yapılması konusunda sürekli uyarılarda bulunuyoruz. Çünkü keneler, soğuk, ıslak ve kirli yerlerde daha kolay yaşayabiliyor. Oraları beyaz badana ve dezenfekte yaptıklarında hem keneyi görme imkanları artar hem de barınma şansını azaltmış olurlar" dedi.

Kırsal kesimde çalışırken pantolon paçalarını çorap içlerine, giysi kollarını ise eldiven içine sokarak çalışılması uyarısında bulunan Köksal, "Eve döndüklerinde ise vücutlarında kene muayeneleri yapmalılar. Ama bunlar hala tam yapılmıyor ki biz hala kene vakalarıyla karşılaşıyoruz. İlimize gelen tüm vakalar Gümüşhane ve Giresun’un kırsalındandır. Çok şükür şimdiye kadar ölümcül bir vakamız olmamıştır. Umarım bundan sonra da olmaz. Burada ölümü tetikleyen sebepler ise hastanın ısırıldıktan veya kendinde belirti çıktıktan sonra bir sağlık kuruluşuna başvurmaması. Bunu artık öğrendik, Kırım Kongo’nun spesifik olarak etkene dönük bir tedavisi yok. Destek tedavisi ise çok önemli, çünkü kene ısırdıktan sonra vücuda giren virüs çok hızlı bir şekilde bağışıklık sistemini çökertmeye yönelik hareket ediyor. Öyle bir hale geliyor ki hem yaygın olarak kanamalar meydana geliyor hem de vücuttaki koruyucu hücrelerin miktarını ve cinsini azalttığı için hastalar birden bire düşkün hale geliyorlar. Bu hastalarda kanama çok önemli, kaybedilen hastalara baktığımızda vücudun değişik bölgelerinde çok ani ve hızlı kanamalarla yaşamını yitirdiklerini görüyoruz. Tıp dilinde vücudun hemodinamik denge dediğimiz dengenin bozulması ölümde çok önemli. O nedenden dolayı ısırılan vakaların, kendinde biraz halsizlik, bulantı, kusma, ateş, ishal, aşırı halsizlik, kas ve eklem ağrısı gibi belirtiler olduğunda lütfen bir sağlık kuruluşuna başvursun. Başka bir hastalığın belirtisi çıksa bile sağlık kuruluşuna gitmeyi ihmal etmesinler. Çünkü erken teşhis, hastaların vücut dengeleri bozulmadan yapılacak bir tanı ölümcül vakaların engellenmesinde çok önemli" diye konuştu.

Bölgede kenelerin değişik isimlerle anıldığını kaydeden Köksal, "Kenenin birçok çeşidi var. Bütün bu kenelerin hepsi aynı virüsü taşımıyorlar. Özellikle Giresun, Ordu, Rize ve Trabzon sahil kesiminde olan küçük kenelerin zararı yok. Bunların kişiler tarafından çıkarılmasında bir sakınca yok. Kan emen keneler ise biraz daha iri, koyu renkli olan kolayla görülebilen mercimek tanesi kadar olan kenelerdir. Bunlar kan emdiklerinde nohut tanesi boyutlarında olan kenelerdir. Ama zararsız olan keneler ise toplu iğne başı boyutlarındadır. Kendilerinde kene muayenesi yaparken kişiler, kıllı, saçlı ve koltuk altı bölgelerini dikkatle incelemeli hatta bir yakınına inceletmelidirler. Çünkü keneler kolay saklandıkları ve nemli bölgeleri tercih ediyorlar. Biz hastalar hastaneye geldiklerinde tam olarak onları soyuyor ve bütün vücudunda kene muayenesi yaparak dezenfektanla yıkatıyoruz. Ertesi gün tekrar muayene yapıyoruz. Kenenin vücutta kalması süresi çok önemli, ne kadar kalırsa o kadar virüs salıyor vücuda. Ayrıda keneyi bireysel olarak çıkarmaya çalıştığımızda, cımbızla zorladığımızda kendini savunmak amaçlı olarak kene vücuda virüs kusuyor. Özetlersek kene vücutta ne kadar kalırsa, ne kadar kan emerse o kadar virüs yayar ve ölümcül hale gelir" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Denizli’de zincir marketin indirimli açılışı geceden sabaha kuyruk oluşturdu Denizli’de bir zincir marketin açılışında teknoloji ürünlerindeki indirimin yanı sıra hediye çeki verileceğini duyanlar 9 saat kuyrukta bekledi. Marketin önünde gece yarısı oluşmaya başlayan ve bir kilometreyi aşan kuyruk havadan görüntülendi. Bir vatandaşın horozla açılışa katılması dikkat çekti. Denizli’de bir zincir marketin açılışında hediye çeki verileceğini duyanlar 9 saat kuyrukta bekledi. Marketin önünde bir kilometreyi aşan uzunluktaki kuyruk havadan görüntülendi. Zincir marketin Denizli’de ilk Türkiye’de ise 11. şube açılışına özel oyun konsolları ve cep telefonları gibi teknoloji ürünlerindeki indirim ile ilk bin kişiye bin TL değerinde hediye çeki kampanyasını duyanlar markete akın etti. Gece saatlerinden itibaren marketin önünde uzun sıralar oluşturan vatandaşlar, uzun bekleyiş sonrasında hediye alışveriş çekini aldıktan sonra markete adeta hücum etti. Kurdele kesiminin ardından açılışı gerçekleşen markette adeta izdiham yaşandı. Marketin açılışa özel indirimleri özellikle teknoloji, et, kuru gıda, mutfak ve şarküteri bölümlerinde aşırı yoğunluklar dikkatlerden kaçmadı. Vatandaşlar yaşanan yoğunluk nedeniyle zaman zaman alışveriş yapmakta zorlandı. İndirim fırsatını kaçırmamak için gece yarısı marketin önünde kuyruk oluşturdular Gece saatlerinde fırsatı kaçırmamak için kuyruğa girdiğini ifade eden Ahmet Faik Berkay, "Biz oyun konsolu almaya geldik. Çok iyi. Piyasanın çok altında. Uzun zamandır araştırıyordum zaten. Fırsatı bulunca kaçırmadım. Piyasada 35 bin TL civarında geziyor. Hani yılbaşı indirimi 30 bin TL’ye falan indi. Ama burada 19 bin 999 lira. Biz gece 02.30 gibi buradaydık" dedi. Fiyatların uygun olduğunu ifade eden diğer vatandaşlar ise, "Temel ihtiyaç alışverişimizi yapıyoruz. Fiyatlar çok uygun. Kampanyalı fiyatlar bol bol alıyoruz. Evimizin ihtiyaçlarını alıyoruz. Fiyatlar çok uygun. Kalabalıktan da bunu anlamak mümkün. İzdiham yaşanıyor" ifadelerini kullandı. Kuyruğu görünce horozlarıyla katıldı Denizli’de horoz yetiştiriciliği yapan Okan Gökbudak ise Denizli’nin simgesi olan horozlarını kümese götürdüğü esnada kuyruğu gördüğünü ifade ederek, "Biz de girdik sıraya. Denizli horozlarıyla Denizli’ye yeni gelen marketi karşılamış olduk" şeklinde konuştu. "Evinizin her ihtiyacını karşılayabilirsiniz" Açılışa ilişkin açıklama yapan market yöneticilerinden Uğur Ekiz, "Türkiye’de 11. mağazamızı Denizli’de açmış bulmaktayız. 40 bin çeşit ürünle, 8 bin metrekarelik alışveriş alanıyla, gıdadan, teknolojiye, tüm ürünlerde muhteşem indirimlerle halkımızı karşılıyoruz. Müşterilerimizin teveccühü çok fazla. Tüm Denizli halkına, Ege’ye teşekkürler ediyoruz. Markete girdiğiniz zaman aslında İstanbul’da mısır çarşısı gibi evin her ürününü bulabiliriz. Burada tekstil ihtiyacından, ayakkabısından, giyimine, teknolojiye, meyve ve sebzenin en kalitelisi, şarküteri, peynir ürünlerinin en çeşitlisini, et ürünlerinin, balığın en kalitesini marketimizde bulabilirsiniz. Pastane unlu mamulleri ürünlerimiz var. Lokumcumuz var, kuruyemişçimiz var, yufkacımız var, reçel reyonumuz var. Tüm ürünlerimizi taze taze müşterilerimize buluşturuyoruz. 3 bine yakın çalışanımız var. Denizli’de ise 250 kişilik bir istihdam sağladık. Toplam alışveriş alanımız 200 bin metrekarelik bir alışveriş alanımız var. Türkiye’nin en büyük led ekranları da bizde. Toplam 15 bin metrekarelik led ekranlarıyla mağazamızı bir hareketli, eğlenceli, geldiklerinde enerjik bir mağaza bulabileceği, Türkiye ile yeni bir konseptle müşterimize buluşturuyoruz" şeklinde konuştu.
Erzurum Palandöken’de kar, kış ve kayak keyfi Dünyanın en uzun ve en dik kayak pistlerine sahip Palandöken, kar yağışı ile moral buldu. Pistler hafta sonu kayak severlerle doldu taştı. Toz kar özelliği sayesinde kayak sezonu boyunca mükemmel kalitede kar sunan Palandöken’deki pistler kayakçılar için en iyi şartları sağlıyor. Sezonun ilk haftaları olmasına rağmen en kalabalık ve yoğun günlerini yaşayan Palandöken’de aynı zamanda farklı kategorilerde kayak, kar voleybolu, buz tırmanışı ve snowboard yarışmaları da düzenleniyor. Unutulmaz deneyimler sunuyor Bölgede dördü 4 yıldızlı ve altısı 5 yıldızlı olmak üzere on turistik tesis bulunurken, kayak evleri, günübirlik tesisler ve lokantalar da mevcut. Kayak merkezinde konaklama kapasitesi yaklaşık olarak 6 bin kişiyi kapsıyor. Bu imkanlar, ziyaretçilere rahat ve keyifli bir kış sporları deneyimi sunuyor. Palandöken Kayak Merkezi, toplamda 56 adet pist içeriyor. Bu pistler farklı zorluk seviyelerine sahip ve 30 kolay pist, 12 orta pist, 9 profesyonel (zor) pist ve 5 doğal pist olarak sıralanıyor. Palandöken 2 olarak bilinen Konaklı Kayak Merkezi, bu toplam pist sayısına ek olarak 24.8 km’lik pistlere sahip. Bu iki kayak merkezinin toplam pist uzunluğu ise 87 km’yi buluyor. En uzun kayak parkuru 12.5 km uzunluğunda ve bu parkur boyunca kesintisiz olarak kayak yapılabiliyor. Ayrıca, başlangıç ve bitiş kotları arasındaki irtifa farkı bin 100 metre. Palandöken sadece muhteşem kayak pistleriyle değil, aynı zamanda kar üzerinde birçok heyecan verici aktivite ile de ünlü bir kayak merkezi. Palandöken’de yaşayabilecek bazı unutulmaz deneyimler ise yamaç paraşütü, dev salıncak, zipline, insan sapanı ve buz duvarı tırmanışı olarak ön plana çıkıyor. Gece kayak yapma imkanı var Palandöken’deki çığ riskini azaltmak için gelişmiş çığ önleme sistemleri kullanılıyor. Bu sistemler, ziyaretçilerin güvenliğini sağlamak için önleyici önlemler alıyor. Kayak sezonunu uzatmak ve kar kalitesini iyileştirmek için suni kar üretim sistemleri kullanılıyor. Sistem saatte 2 bin 600 metreküp kar üretme kapasitesine sahip. Bu sayede kayak şartları ve sezon süresi en iyi seviyede tutuluyor. Palandöken’deki pistler, gece kayağı yapmak isteyenler için 9,2 kilometre uzunluğunda aydınlatıldı. Bu durum ziyaretçilere günün her saatinde kayak yapma fırsatı sunuyor. Çevre dostu bir kayak merkezi Ziyaretçiler, kayak biletlerini ve diğer hizmetleri kolayca çevrimiçi olarak satın alabiliyor. Bu dijitalleşme, bilet alımını ve rezervasyonları daha pratik hale getirdi. Bu özellikler, Palandöken’i akıllı ve kullanıcı dostu bir kayak merkezi haline getirirken, aynı zamanda güvenlik, erişim kolaylığı ve konforu artırıyor. Palandöken Kayak Merkezi bu haliyle yaklaşık 15 bin kişiye aynı anda kayak yapma imkanı sunuyor. Palandöken Kayak Merkezi, dünyada sürdürülebilirlik konusunda öncü bir adım attı ve dünyada sürdürülebilirlik sertifikasına sahip kayak tesislerinin ilkleri arasında yer aldı. Tesisler GSTC onaylı Türkiye’nin ilk Sürdürülebilir Turizm Sertifikalı Destinasyonu olmak kaydıyla öne çıkıyor. Bu sertifika, kayak merkezinin çevresel etkileri azaltma, doğal kaynakları koruma ve sosyal sorumluluk taahhütlerini yerine getirme konusundaki kararlılığını ve başarısını simgeliyor.
Bursa Kış aylarında çocukları bekleyen sağlık tehditleri Medicana Sağlık Grubu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nuray Kurt Önal, kış aylarında çocukların bağışıklık sisteminin zayıfladığını belirterek, kapalı alanlardaki enfeksiyon riskine dikkat çekti. Medicana Bursa Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nuray Kurt Önal, kış aylarında soğuk hava, hava kirliliği ve kapalı alanlardaki yoğun insan temasının çocukların sağlıklarını olumsuz etkileyebileceğini vurguladı. Okul, kreş, alışveriş merkezleri ve toplu taşıma gibi yerlerin mikropların yayılması için uygun ortamlar sunduğunu belirten Dr. Önal, damlacık yoluyla yayılan enfeksiyonların hızla yayılabileceğine dikkat çekti. Dr. Önal, çocuklarda en sık görülen sağlık sorunlarının üst solunum yolu hastalıkları olduğunu ifade ederek, burun ve boğaz iltihaplarına yol açan 200’den fazla virüsün bu hastalıklara neden olduğunu açıkladı. Yılda 5-8 kez görülebilen üst solunum yolu enfeksiyonlarının, okula giden çocuklarda daha sık yaşandığını belirten Dr. Önal, bu durumu bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla ilişkilendirdi. Çocuklarda en sık görülen solunum yolu hastalıkları arasında soğuk algınlığı, grip, akut bronşiyolit, pnömoni ve otit yer alıyor. Dr. Önal, soğuk algınlığı ve gripte belirtilerin genellikle hafif ateş, burun akıntısı ve boğaz ağrısı şeklinde seyrettiğini, bu hastalıkların zamanında tedavi edilmediğinde daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini vurguladı. Kış aylarında enfeksiyonlardan korunmak için ailelere bazı önerilerde bulunan Dr. Önal, kapalı alanlardan uzak durulması, dengeli beslenilmesi, düzenli el yıkanması ve yeterli sıvı alımının önemini vurguladı. Ayrıca, çocukluk aşılarının ve grip aşısının yapılmasının sağlık açısından kritik olduğunu belirtti.
Bursa Sosyal medyada gündem olan çift dünyaevine girdi Sosyal medyada yaptığı çağrıyla binlerin desteğini kazanan Kırgızistan Türkü Kutkeldi Eleman Uulu, konvoyu iptal etmesine rağmen düğün gününde Bursa’da yalnız kalmadı. Bursa’da 26 yaşındaki Kutkeldi Eleman Uulu ile Ayşe Sevim çifti, düğünlerinden günler önce sosyal medyada yaptıkları paylaşımla sosyal medyanın gündeminde geniş yer aldı. Kırgızistan Türkü olan Kutkeldi Eleman Uulu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "27 Aralık’ta düğünümüz var. Rica etsem gelip konvoyumuzda beni yalnız koymazsanız olur mu" ifadelerini kullandı. Uulu’nun ailesini çocuk yaşta kaybettiği ve Türkiye’de fazla yakınının bulunmadığının öğrenilmesi üzerine paylaşım kısa sürede yayıldı. Sosyal medya üzerinden iletişime geçen binlerce kişi, damat adayını yalnız bırakmamak için konvoya katılacağını belirtti. Beklediğinin çok üzerinde bir ilgiyle karşılaşan damat Uulu, oluşabilecek yoğunluğun trafikte güvenlik riskine yol açabileceğini düşünerek konvoy organizasyonunu iptal etti. İptal kararına rağmen Bursa’da onlarca aile, düğün günü konvoya katılarak genç çifti yalnız bırakmadı. Düğün günü yaptığı açıklamada sosyal medya üzerinden desteklerini iletenlere teşekkür eden damat Kutkeldi Eleman Uulu, "Sosyal medya üzerinden bir çağrıda bulundum. Sosyal medyanın büyük bir mecra olmasından dolayı çok fazla etkileşim oldu ve birçok kişi katılmak istedi. Bizler de güvenlik açısından oluşabilecek risklerden dolayı iptal etmek zorunda kaldık. Ama sağ olsunlar tanıdıklarımız gelip yanımızda oldu. Güzel dileklerini ileten herkese çok teşekkür ederiz" dedi. "Bu düğün Kırgız ve Türk halklarının kardeş olmasının bir ispatıdır" Düğünde genç çifti yalnız bırakmayan Kırgızistan İstanbul Başkonsolosu Chyngyz Toktobekov, "Kırgız ve Türk halklarının kardeş olmasının çok büyük bir ispatıdır bu düğün. Bu mutlu günü beraber paylaşmak için buradayız. Bizler de bugün burada damadımızı, gelin hanımı, aileyi ve ortamı gördük. Sosyal medyadaki paylaşımları gururla izledik. Haberi alır almaz ’bizim de orada olmamız lazım’ dedik. Bugün iki gencin beraber olması ülkelerimizin kardeşliğinin bir ispatıdır" ifadelerini kullandı. "Üzerimize düşen ne ise yapacağız" Sosyal medyadaki paylaşımları gururla izlediğini kaydeden Kırgız Cumhuriyeti Bursa Fahri Konsolosu Bilal Tutuş ise, "Kırgızistan Bursa Fahri Konsolosluğu olarak gençlerimizin yanlarında olduğumuzu, üzerimize düşen neyse gerekeni yapacağımızı belirttik. Daha sonra başkonsolosluğumuza ve büyükelçiliğimize konu ile ilgili bilgi verdik. Sağ olsunlar onlar da hemen konuya dahil oldu. Bizler ailemizin evine de ziyarette bulunduk. Bizleri çok güzel ağırladılar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını ve hediyelerini takdim ettik. İki ülke arasında yüzyıllardır süre gelen bir dostluk var. Biz aynı din, aynı dil ve aynı dine mensup milletleriz. Bu düğün de birlik ve beraberliğimizin bir nişanı" şeklinde konuştu.
Adana Apartmanlar arasında tarım yapmaya devam ediyor Adana’da bir kişi tarlasının etrafında her yer apartman olmasına rağmen tarım yapmaya devam ediyor. Vatandaşlarda tarlanın müteahhitlere verilmeyerek tarıma devam edilmesine destek verdi. Merkez Sarıçam ilçesine bağlı Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nde apartmanların arasında kalan bir tarla, sahibi tarafından yıllardır müteahhitlere verilmedi. Konutların yükseldiği bölgede tek başına kalan tarlaya son olarak patates ekildi. Tarla sahibinin arsasını satmama kararı, mahalle sakinlerinden de destek gördü. "Toprağın korunması gerekir" Mahalle sakini Fatoş Hayta, toprağın korunması gerektiğini belirterek, "Tarlanın yerinde beton yığını mı olsun?’ diye soruyorsanız, bence olmamalı. Artık nefes alacak bir şeyimiz kalmadı. Tarla sahibinin burayı satmaması çok doğru bir karar. Elbette apartman da gerekli, ancak toprağa da ihtiyacımız var. Zamanla bu toprağa çok daha fazla ihtiyacımız olacak. Bu yüzden buranın korunması gerekiyor. Sahibi kimse, lütfen satmasın" dedi. "Buldukları her yere bina dikiyorlar" Yakın zamanda yaşanan depremi hatırlatan Ahmet Demir ise şu ifadeleri kullandı: "Daha yeni depremi yaşadık. Buldukları her yere bina dikiyorlar. Bu gidişle sonumuz hayır değil. Tarla sahibi buraya patates ekmiş; doğrusunu yapıyor. Zaten üretmemiz gerekiyor. Ama tüketim ülkesine döndük. Tarla sahibine kimse ‘burayı sat’ diyemez. Halk olarak tüketime alıştığımız için üreten insanlar azınlıkta kalıyor." "Sosyal donatılar yapılabilir" Mahalleli Süllü Totuş ise tarlanın kamusal alan olarak değerlendirilebileceğini dile getirerek, "Belediye burayı kamulaştırıp halk için sosyal donatılar yapabilir. Buraların illa bina olması gerekmiyor. Konuta açılmıyorsa yeşil alan yapılabilir. Spor tesisi ve emekliler için dinlenme alanı oluşturulabilir" dedi.