SPOR - 18 Kasım 2025 Salı 09:37 | Son Güncelleme : 19 Kasım 2025 Çarşamba 16:11

Vincenzo Montella: "Buraya hiçbir şekilde hazırlık maçı tadında geçirmek için gelmedik"

A
A
A

 A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella, İspanya maçının kendileri için önemli olduğunu belirterek, "Buraya hiçbir şekilde hazırlık maçı tadında geçirmek için gelmedik. Bizim için ne kadar önemli bir maç olduğunu biliyoruz. Her maçı kazanmak için sahaya çıkıyoruz. Motivasyonumuz çok yüksek, hepimiz için bir test olacak" dedi.

2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu 6. ve son maçında A Milli Futbol Takımı yarın TSİ 22.45'te deplasmanda İspanya ile mücadele edecek. Bu karşılaşma öncesinde La Cartuja Stadyumu'nda basın toplantısı düzenleyen A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella, "Bizim için çok önemli bir karşılaşma. Buraya hiçbir şekilde hazırlık maçı tadında geçirmek için gelmedik. Bizim için ne kadar önemli bir maç olduğunu biliyoruz. Her maçı kazanmak için sahaya çıkıyoruz. Motivasyonumuz çok yüksek, hepimiz için bir test olacak. İstediğimiz sonucu almak için her şeyi yapacağız. İlk maça göre yarın daha dengeli bir oyun ortaya koymamız gerekiyor. İlk maçta şöyle bir hata yaptık, zihinsel enerjiyi ikinci maç olduğunu düşünerek daha çabuk toparlamamız gerekiyordu. Yarın da tabii ki kendi atak futbolumuzu oynayacağız. Zihinsel enerjimizi toplayarak geldik ve daha iyi bir maç olması için de dediğim gibi daha dengeli olmamız gerekiyor" diye konuştu.

"Bir futbolcumuzun kazanamayacağımızı düşünmesini düşünmek bile beni üzer"

Bu tarz maçların her zaman çok büyük motivasyon olduğunu vurgulayan Montella, "Futbolculuk dönemime dönmem gerekirse en sevdiğim maçlar bunlar. En iyilere karşı mücadele etmek kendimi kanıtlayabilme fırsatı oluyordu. Futbolcuların motivasyonunun düşük olduğunu hiçbir şekilde düşünmüyorum. Bu tarz maçlarda adrenalin seviyesi çok yüksek olur, kendinizi kanıtlamak istersiniz. Onlarla kora kor mücadele ettiğinizi ve iyi bir futbol oynayabildiğinizi kanıtlamak istersiniz. Bizim için de kendi seviyemizi tekrardan tartmak için önemli bir maç. Biliyorsunuz ki Uluslar A Ligi'ne yükseldiğimiz için bu seviyedeki maçlara daha çok çıkacağız. Duygular, hayaller her zaman vardır. Bir futbolcumuzun kazanamayacağımızı düşünmesini düşünmek bile beni üzer. Çünkü biz ne olursa olsun çıktığımız her maçta kazanmak istiyoruz ve biz yapabileceklerimizi de biliyoruz. O yüzden tabii ki hepimizin içinde hayaller var, hedefler var. O doğrultuda da yarınki maçta dediğim gibi dengeli bir futbolla, kendi futbolumuzu yansıtarak tabii ki de kazanmak istiyoruz, tabii ki de bunu hayal ediyoruz ve herkesin o hayali kurduğunu da biliyoruz. O yüzden biz yarın maça çıktığımızda kendi yaklaşımımızla, kendi hırsımızla, kendi isteğimizle ve arzularımızla beraber kendi futbolumuzla oynadığımızda kazanabileceğimizi de biliyoruz. Tabii ki de neden olmasın? Maçlar oynanmadan önce skor tahmini yapmak mantıksız bir şey. Her şey olabilir, her şey mümkün" şeklinde konuştu.

Kart sınırında olan futbolcuların oynayıp, oynamayacağıyla ilgili gelen soruya ise İtalyan teknik adam, "Açıkçası doğrusu bu mu bilmiyorum ama mantıklı düşünmek gerekirse sahaya sürmeden korumak daha mantıklı, biraz daha pragmatik düşünmek gerekir" diye cevap verdi.

"Grupta İspanya maçı haricinde, istediğimiz sonuçları aldık"

Dünya Kupası elemeleri grubundaki performansları hakkında da konuşan Vincenzo Montella, "İspanya maçı haricinde, istediğimiz sonuçları aldık. Son 5 maçta 15 gol attık, geçmişte 5 maçta 15 gol atılan bir dönem var mıydı hatırlamıyorum. Grubu gördüğümüzde Gürcistan doğrudan rakibimiz olarak gözüküyordu, evimizde ve deplasmanda kazandık. Biz tabii ki de iyi bitirmek istiyoruz grubumuzu. En iyi şekilde bitirmek istiyoruz. Çünkü biliyorsunuz dünyanın şu anda bir numarası İspanya Milli Takımı. Elimizden gelen her şeyi yaparak istediğimiz sonucu almak istiyoruz, devamlılık getirmek istiyoruz" ifadelerini kullandı.

"Hocalık kariyerimde en büyük haksızlığı gördüğüm dönemdi"

Bir dönem İspanyol ekibi Sevilla'da teknik direktörlük yapmasının hatırlatılması üzerine 51 yaşındaki çalıştırıcı, "Benim için çok güzel bir dönemdi. 5 ay geçirdim. Hocalık kariyerimde en büyük haksızlığı gördüğüm dönemdi. Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline yükselirken Manchester United'ı elemiştik, 77 yıl sonra çeyrek finale çıkmıştık. Copa Del Rey'de de Atletico Madrid'i geçerek finale kalmıştık, finalde Barcelona'ya yenilmiştik. Sevilla takımına değer kattığımızı düşünüyorum. Birçok oyuncuyu değerlendirdik, sonra satışları gerçekleşti. Sezon sonunda öyle bir dönemden sonra kovulmak beni şaşırtmıştı, haksızlık olarak görmüştüm" değerlendirmesinde bulundu.

A Milli Futbol Takımı'nın genç oyuncuları Arda Güler ve Kenan Yıldız ile ilgili gelen sorulara Montella, şöyle cevap verdi:
"Arda'nın ne kadar yetenekli bir futbolcu olduğunu önceden de biliyorduk. İki senedir buradayım neredeyse ve her gün yeteneğine şahitlik yapıyoruz. Sadece burada değil, kulübünde de ne kadar büyük hedeflere sahip olduğunu da hepimiz biliyoruz. Hem şu ana kadar çok gelişen bir futbolcu hem de çok gelişmeye de hala devam edebilecek birisi. Hırsıyla, yaklaşımıyla, mantalitesiyle bunu zaten her seferinde gösteriyor. Çünkü onda böyle bir potansiyel var. Bütün kalbimle bunu diliyorum. Kenan, sürekli kendini geliştirmeye çalışan ve çok çalışan bir futbolcu. Çok hırslı ve çok istekli. Biz genellikle solda kullanıyoruz ilk günden beri, çok memnunuz. Kenan hem dar alanda hem de geniş alanda inanılmaz işler yapabiliyor. Nereye koyarsak koyalım hücumda her zaman pozitif işler yapıyor."

"İspanya'nın iyi bir milli takım olduğunu hepimiz biliyoruz"

İspanya'nın iyi bir takım olduğunu söyleyen İtalyan teknik direktör, "Rakamlar İspanya'nın dünyanın en iyisi olduğunu söylüyor ama son dönemde Uluslar Ligi finalini kaybetmelerine rağmen en son Avrupa şampiyonu İspanya oldu. Seviyesi yüksek Brezilya, Arjantin, İngiltere ve Portekiz gibi takımlara karşı mücadele ettiğinde de kazanmaya devam eder mi bilmiyorum. Çünkü biliyorsunuz ki futbolda enstantane oyunu ve maçlar her an değişebiliyor. İspanya'nın yaklaşık 30-35 futbolcusu hemen hemen aynı seviyede futbolcuya sahip. Kadroyu değiştirseler dahi aynı seviye oyunu sahaya getirebiliyorlar. O yüzden iyi bir milli takım olduğunu hepimiz biliyoruz" dedi.

"Hiçbir zaman bir kulübü ya da kimseyi memnun etmek için bir karar almıyorum"

Basın toplantısının son kısmında kendisine soru soran Vincenzo Montella, Ahmet Kutucu, Yusuf Akçiçek ve İsak Vural'ı neden, hangi kriterlere göre kadroya davet ettiğini açıkladı. Montella, "Emirhan sakatlanınca Yusuf'u düşündük. Çünkü daha öncesinde bizimle olan bir futbolcuydu ve takımda bir geleceğe sahip olabileceğini düşündüğümüz futbolculardan bir tanesi. Hiçbir zaman bir kulübü ya da kimseyi memnun etmek için bir karar almıyorum, milli takımımızın geleceğini düşünerek hareket ediyorum. İsak Vural 2006 doğumlu, uzun zamandır takip ettiğimiz bir futbolcumuz. Milli takımda da geleceğe sahip olabileceğini düşünüyoruz. Ahmed Kutucu da inandığımız, saygı ve sevgi duyduğumuz bir futbolcu. Son dönemlerde kulübünde belki çok fazla oynayamıyor ama bizim metotlarımızı daha önceden görmüş ve bizimle çalışmış bir isim. Doktorumuz Aral'ın yürüyemediğini söyledi, hızlı bir şekilde bir değerlendirme yaptık. Federasyonumuzun İstanbul'da olması ve futbolcunun yakın olmasından dolayı, yani kulübü memnun etmek için değil, inandığımız bir futbolcu olduğu için ve İstanbul'da yakın olduğu için. Başka bir şehirde federasyonumuz olsaydı, o şekilde hareket ederdik. Kayseri'de milli takım maçımız vardı, bir futbolcuya ihtiyacımız vardı o sırada da Kayseri'den Gökhan'ı aldık. Hiç kimse bu kararımızda söylenmedi" diye konuştu.

Oğuzhan Ort

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.
Erzincan Erzincan’da 111 bin tuz çalısı toprakla buluşturuldu Erzincan’da 3 köyde 1000 dekarlık mera alanına dikilen tuz çalısı, erozyonla mücadele ve hayvancılıkta kaba yem ihtiyacına katkı sunacak. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, kent genelinde mera kalitesini artırmak ve hayvancılıkta kaba yem açığını azaltmak amacıyla bir çalışma hayata geçirildi. Bu kapsamda Erzincan’da 3 köyde toplam 1000 dekarlık mera alanına 111 bin adet Atriplex Halimus (Tuz Çalısı) fidanı dikildi. Son yıllarda hem hayvan beslenmesinde hem de erozyonun önlenmesinde etkin şekilde kullanılan tuz çalısı bitkisi, özellikle kurak ve tuzlu topraklara uyum sağlamasıyla dikkat çekiyor. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu özelliklerinden dolayı tuz çalısını meraların ıslahında yaygınlaştırarak, hayvancılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında Mollaköy Mahmutlu Mahallesi’nde 300 dekarlık alana 33 bin 300 adet, Pınarönü köyünde 450 dekarlık alana 49 bin 950 adet ve Aydoğdu köyünde ise 250 dekarlık alana 27 bin 750 adet tuz çalısı fidanı toprakla buluşturuldu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından finanse edilen projenin toplam maliyeti ise 2 milyon TL olarak açıklandı. Proje sahasında incelemelerde bulunan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Alper Koçaker, Erzincan’ın yüzölçümünün yaklaşık üçte birinin meralardan oluştuğunu belirterek, bu alanların verimliliğinin artırılmasının hayvancılık açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Hayvancılık sektörünün ihtiyaç duyduğu kaba yemin önemli bir bölümünün meralardan karşılandığını vurgulayan Koçaker, özellikle küçükbaş hayvancılığın meralara bağımlı olduğuna dikkat çekti. Erzincan’da her yıl ortalama 3 meranın ıslah ve amenajman projelerine dahil edildiğini belirten İl Müdürü Koçaker, tuz çalısı projelerinin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tuz çalısının derin ve kazık kök yapısı sayesinde toprağı tutma kapasitesinin yüksek olduğunu ifade eden Koçaker, bu özelliğiyle erozyonla mücadelede etkili bir bitki olduğunu kaydetti. Koçaker açıklamasında, "Tuz çalısı kuraklığa dayanıklı, iklim değişikliği ve çölleşmeye karşı dirençli, sorunlu ve tuzlu topraklarda bile yetişebilen çok önemli bir bitkidir. Kış mevsiminde yaprağını dökmemesi ve yoncaya eş değer besin değerine sahip olması hayvancılık açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen tuz çalısı, tuzlu yapısı sayesinde hayvanların tuz ihtiyacını da doğal yoldan karşılamaktadır. Mahmutlu, Pınarönü ve Aydoğdu köylerimizde 111 bin adet tuz çalısı fidanını toprakla buluşturduk" ifadelerini kullandı. Hayata geçirilen proje ile birlikte Erzincan’da meraların verimliliğinin artırılması, erozyonun azaltılması ve hayvancılıkta sürdürülebilir yem kaynaklarının güçlendirilmesi hedefleniyor.