GÜNDEM - 16 Ekim 2014 Perşembe 13:38

Yasin Börü’nün öldürüldüğü dehşet anlarını anlattı

A
A
A
Yasin Börü’nün öldürüldüğü dehşet anlarını anlattı

Diyarbakır’daki Kobani olayları sırasında kurban eti dağıtırken saldırıya uğrayan 5 kişilik grup arasından kurtulan tek kişi olan Yusuf Er, dehşet anlarını anlattı.

IŞİD’in Kobani’ye saldırıları gerekçe gösterilerek, Diyarbakır’da Kurban Bayramı’nın 3’üncü gününde başlayan olaylar, giderek şiddetlenmişti. Bayramın 4’üncü gününde kurban eti dağıtan 5 kişilik grup, göstericilerin saldırısına uğramış, gruptan, Yasin Börü (16), Hasan Gökgöz (26), Hüseyin Dakak (19) ve adı öğrenilemeyen bir kişi öldürüldü. Olayda yaralı olarak kurtulan Yusuf Er (18), yaşadıkları dehşet anlarını İHA’ya anlattı.

"APARTMANDAKİ EVLERİ ARADILAR"

Saldırıya uğramalarının ardından kaçarak bir apartmana sığındıklarını kaydeden Er, binaya girince kapıyı arkadan kapatıp üst katlara doğru çıktıklarını ifade etti. Bir iki kat çıktıktan sonra bir kadının kendilerine, "Gelin evimde saklanın" dediğini anlatan Er, "O esnada binanın kapısı tekmelenmeye başladı. Bizi içeriye alan bayanın evine girdik. Su getirdi ve sessiz olmamızı istedi. Dışarıdan görünmeyelim diye de ışıkları kapatıp, perdeleri çekti. Bu sırada seslerden binanın kapısının kırıldığını anladık. Çeteler içeriye üşüşmeye başladı. Direk çatıyı aramaya başladılar. Üst kattan başlayarak kapıları çaldılar. Sonra da evlere girip arama yaptılar. Bizim bulunduğumuz dairesinin kapısını da 3-4 kez çaldılar ancak açmadık" diye konuştu.

"ÜST KATTAN İPLE BALKONA İNDİ"

Bu sıralarda ev sahibinin eşinin eve geldiğini de aktaran Er, şunları kaydetti:

"Odanın kapısını açar açmaz bize dönüp, ‘IŞİD’çi misiniz?’ diye sordu. Biz de IŞİD’çi olmadığımızı kurban eti dağıttığımızı söyledik. Tabi bizi dinlemedi. Evin kapısına yöneldi. Sonra biz biraz daha anlatmaya başladık. İslam’dan bahsettik ve bizi kapıdakilere verirse öldürüleceğimizi, işkence göreceğimizi söyledik. Bunun üzerine biraz geri çekildi. Sonra polise telefon açtık. Polis, ortalığın çok karışık olduğunu ve gelemeyeceğini söyledi. Bu sırada bir kişi üst kattan bulunduğumuz evin balkonuna indi. İner inmez direk içeriye girdi. Girer girmez de kimsiniz deyip ateş etmesi bir oldu. Ateş etmesiyle Hasan arkadaşımız vuruldu.”

"İBRET OLSUN DİYE BIRAKALIM"

Daha sonra eline geçirdiği bir deterjan kutusunu silahlı kişiye fırlattığını ileri süren Er, bunun üzerine şahsın elindeki silahın düştüğünü ancak belinden ikinci bir silahı daha çektiğini iddia etti. Ardından da kendisine ateş edildiğini ve bacağından yaralanarak, yere düştüğünü öne süren Er, özetle şunları söyledi:

"Sonra da ev sahibi anahtarı bu şahsa fırlattı. Bunun kapıyı açması ile birlikte bekleyen de içeriye girerek, diğer arkadaşlarımıza saldırdı. Silahla ve bıçakla vurduktan sonra aşağıya atıyorlar ve üzerlerinden arabayla geçiyorlar 4 arkadaşımızın. Sesleri duyuyordum. Sonra beni de aşağıya atmaya çalıştılar ancak ben bir kez daha kaçtım. Sonra gelip vurdular bana. Ardından bir boşluk buldum ve merdivenlerden aşağıya kaçtım. Zemin kata inmemle birlikte apartmanın önünün boş olduğunu ve diğer tarafta aşağıya satılan arkadaşlarımla uğraştıklarını gördüm. Hasan’ı gördüğümde yüzüstü yere uzanık durumdaydı. Tekrar kendimi içeriye attım ve gelip yine darp ettiler beni. Sonra ben yarı baygın haldeyken birileri kendi aralarında konuşuyorlardı. Birinin, ‘Bunu ibret olsun diye bırakalım gidip, anlasın’, diğerinin ise ’Bunu da öldürelim’ dediğini duydum. Sonra iki kişi koluma girdi. Beni binadan epeyi uzaklaştırdılar. Biri uzun namlulu diğeri tabanca doğrulmuştu bana. Sonra bıraktılar ve bunlardan uzaklaştıktan sonra 3-4 el ateş etti. Bir sokağa girdim ve arkamdan gelirler diye koştum. Sonra da nefessizlikten ve kan kaybından koşamaz hale geldim."

BURAK EMEK -MEHMET PİŞKİN

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."