GÜNDEM - 27 Eylül 2017 Çarşamba 16:38

Yunan polisi Türk bayraklı yata el koydu

A
A
A
Yunan polisi Türk bayraklı yata el koydu

Muğla’nın Bodrum ilçesinde, Yunanistan’ın Astepelya Adası'na turist taşıyan Türk bayraklı ahşap gulet yata Yunan polisi tarafından el konuldu. 1,5 milyon dolarlık yata 100 bin euro ceza kesilirken, yat kaptanı ise tutuklandı.

Bodrum Limanı'ndan Yunanistan’ın 12 adalarına tura çıkan Türk bayraklı ahşap gulet geçtiğimiz hafta Astepelya Adası'nda Yunan yetkililer tarafından durduruldu. Hiçbir gerekçe gösterilmeden 1,5 milyon dolarlık gulet tipi tekne limana bağlandı. 100 bin euro ceza kesilen guletin kaptanı Yunan polisleri tarafından gözaltına alınarak tutuklandı. Gulet sahibi Aykut Uzunşimşek ise avukatı ile birlikte mahkemeye başvurarak kaptanı içeriden çıkarttı. Cezaevinden çıkan guletin kaptanı ve teknede bekleyen mürettebatı Kos Adası'na getirildi. Tekne kaptanı ve mürettebat Türkiye’ye dönmek için teknenin bırakılmasını bekliyor.

"Yunanistan keyfi uygulama yapıyor"

Yunan yetkililerin keyfi uygulamaları nedeniyle teknelerinin bağlandığını, kaptanlarının tutuklandığını ve 100 bin euro para cezasına çarptırıldıklarını ifade eden yat sahibi Erhan Berber, hukuk mücadelesine devam ettiklerini ifade ederek şunları söyledi:

“Bir hafta önce Halisdemir isimli teknemiz, Yunanistan’ın Astepelya Adası'nda sebepsiz yere bağlandı. Haklı olmayan sebeplerle yatımıza el konuldu. Şu anda bir haftadan beri teknemiz orada 100 bin euro da ceza yazdılar. Turumuz devam ederken illegal şekilde charter yaptığımız söylendi. Avukatlarımız Yunanistan’da bu işle ilgili uğraşıyorlar. Bu durumun hukuki dayanağı yok. Yani biz hem Yunanistan’da hem Türkiye’de bu charterları zaten yapıyoruz. Bu zaten hem Yunanistan’ın hem Türkiye’nin gelir sağladığı bir durum. Bunun bir yanlış anlaşılma olduğunu artık kendi başımıza düşünmeye çalışıyoruz. İnşallah bu durum hem Türkiye hem de Yunan makamları tarafından düzeltilir. Bu olayla ilgili kaptanımızı tutukladılar ve İstanköy (Kos) Adası'na getirdiler. Tekneye normal şartlarda denizcilik kanunlarına göre bir kaptan atamaları gerekiyor, tekne kaptansız duramaz. Bu bir risktir. Avukatımız gerekli girişimleri yaptı daha sonra da kaptanımız serbest kaldı. İki gün sonra kaptanı tekneye ulaştırdık. Şu anda da Yunanistan hükümetinden ve avukatımızdan bir cevap bekliyoruz.”

Bakanlık, Yunan oyununa gelmedi

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Yunan adalarına sefer yapan Türk bayraklı ticari yatların liman çıkışlarını dün geceden itibaren yasakladı. Yunanistan tarafına geçen Türk bayraklı teknelere gerekçe gösterilmeyip ceza kesilerek statüsü düşürülmeye çalışıldığını anlayan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bu duruma el atarak Türk bayraklı ticari gemi, yat ve turistlik teknelerin Yunan adalarına geçmesini yasakladı. Beyaz bayrak statüsünde olan Türkiye’yi gri bayrağa düşürmek ve daha sonra da siyah bayrağa düşürerek Türkiye’yi kötü göstermek isteyen Yunanistan’ın bu oyununa karşı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan tedbir alarak, Türk bayraklı gemilerin Yunan adalarına çıkışı yasaklandı.

Rota Gökova Körfezi

Yasağın ardından birçok Türk bayraklı turistlik tekne turlarını Gökova Körfezi'ne düzenlemeye karar verdi. Önceden belirlenen rotalar iptal edilerek turistlere durum anlatıldı. 12 adalara tur düzenleyen tekneler rotalarını Gökova Körfezi'ne çevirdi. Konu ile ilgili kısa bir açıklama yapan sahibi Aykut Uzunşimşek, eskiden olduğu gibi artık Yunan adalarına tur düzenlemeyeceklerini, Gökova Körfezi'nin eşsiz güzelliği ile misafirlerini buluşturacaklarını ve bunu da bütün acente sahiplerine deklare ettiklerini söyledi. Uzunşimşek, “Müşterilerimize Türkiye kıyılarının Yunan adalarından daha güzel olduğunu söylüyoruz. Tüm müşterilerimize de bunu tavsiye ediyoruz. Onlar da bunu kabul ediyorlar. 5 Kasım'a kadar olan Yunan turlarını iptal ettik ve turları Türk sularında yapacağız. Bizim kıyılarımızın güzel olduğunu herkes biliyor, biz de söylüyoruz. Müşterilerimizi Türk sularında da mutlu ederiz” dedi.

Uzun şimşek ise sezon başından bu yana Yunan hükümetinin tamamen yasal olmayan davranışlarına maruz kaldıklarını belirterek şöyle konuştu:

“Biz hem Türkiye hem Yunan adalarında ciddi ekonomi sağlayan işletmecileriz. Bu tekneleri yakalayıp ceza keserek ülkemizin bayrak rengini griye düşürdükleri takdirde, uzun sularda yük gemileri, kruvaziyeri sıkıntıya sokarak ekonomik bir yaptırım yapılacağı izlenimi hissediyoruz. 30 yıldan beri mavi tur yapıyoruz. Bu adalara yıllardır gidiyoruz ama maalesef Yunan makamları bu konuda hiçbir kanun, nizam bilmeden, her türlü konumda kendilerini haklı gören, savunan bir tutum içinde. Biz bu turları yasal belgelerle yapıyoruz. Teknenin üzerine polisi çıkıyor, eğer ceza kesmek istiyorsa da zaten her türlü kesiyor. Biz de bu cezaları ödeyip yolumuza devam ediyoruz.

Eren Ayhan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Kaza süsü verilen cinayette sanıklar hakim karşısına çıktı AK Parti Develi İlçe Başkan Yardımcısı Eyüp Aslantürk’ü kaza süsü vererek öldüren sanıkların yargılanmasına başladı. Sanık B.E., "Maktulü aracın şoför koltuğuna taşıdık. F.P. maktulün kucağına, yan koltuğa da K.S.Y’nin oturdu. Ben de kendi aracımla takip ettim. Aracın vitesi boşta kaldığı için bir süre gidip su kanalına devrildi" dedi. Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar B.E., K.S.Y., F.P. ve B.G. ile tutuksuz sanıklar M.T. ve A.T. ile taraf avukatları katıldı. Duruşmada savunma veren tutuklu sanık B.E. annesi hakkında asılsız ve çirkin sözler sarf ettiğini öne sürdüğü maktulü, kardeşi K.S.Y, bacanağı F.P. ve arkadaşı B.G. ile evinden alıp, korkutup bırakmayı amaçladığını söyledi. Olay günü, K.S.Y, F.P. ve B.G. ile maktulün evinin bulunduğu yere bırakıp iş yerine döndüğünü ifade eden B.E, diğer 3 sanığın evin elektriğinin bağlı olduğu trafonun kablosunu kestiğini, tanınmamak için kar maskesi takarak eve gittikleri ve maktulü aldıklarını ifade etti. Daha sonra maktulü kendi aracına bindiren 3 sanık ile yolda karşılaştıkları iddia eden B.E, "Maktulü bağ evine götürdük. Bende kar maskesi yoktu. Maktul beni tanıdığı için aracımdan inmedim, yüzümü görmesini istemedim. B.G. veya F.P. maktulün nefes almadığını söyledi. Baktım, nabzı atmıyordu. Daha önceden hastanede çalışmamdan dolayı bildiğim için, maktulü sert bir yere yatırarak kalp masajına başladım ve suni teneffüs yaptım. Kardeşim de ara ara bana yardım etti. Kaburgasındaki kırık kalp masajı esnasında oldu. Kendisini darp ettiğimiz iddiası doğru değildir. Panik yaptığımız için 112’yi aramak aklımıza gelmedi. Bulunduğumuz yer Erciyes yoluna yakın olduğu için aracıyla oraya bırakalım dedim. Farlarını açık bırakalım, trafik yoğun olduğu için yoldan geçenler görür yardım eder diye düşündük. Maktulü aracın şoför koltuğuna taşıdık. F.P. maktulün kucağına, yan koltuğa da K.S.Y’nin oturdu. Ben de kendi aracımla takip ettim. Aracın vitesi boşta kaldığı için bir süre gidip su kanalına devrildi. Biz şehir merkezine döndük" dedi. Sanık K.S.Y. ise maktulün annesi hakkında ağza alınmayacak laflar sarf ettiğini öne sürerek, maktulü korkutmak amaçlı bu eyleme giriştiğini, ancak olay bu noktaya geldiği için de pişman olduğunu belirtti. Sanıklar F.P. ve B.G. de maktulü kendilerinin öldürmediğini ve kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğini öne sürerek, beraatini ve tahliyesini talep etti. Tutuksuz sanıklar M.T. ile kocası A.T. de herhangi bir dahilleri olmadıkları olayı daha sonra öğrendiklerini iddia ederek beraatlarını talep etti. Maktul Eyüp Aslantürk’ün eşi A. Aslantürk ise karşı tarafın aile dostu olduğunu ve aralarında bir husumet bulunmadığını söyledi. Eşinin son zamanlarda karşı tarafın bir yakınıyla gönül ilişkisi olduğunu kaydeden A. Arslantürk, "Eşimin kalp rahatsızlığı vardı. Daha öne kalp krizi geçirmişti. Son zamanlarda tavırları da değişmişti. Karşı tarafın bir yakınıyla görüşüyordu. Hayatında başka kadınlar da vardı. Telefonunda uygunsuz resimler gördüm. Bunu daha sonra çocuklarıma da anlatım. Netleştirip ona göre yoluma bakacaktım. İlk kez burada anlatıyorum. Şikayetçiyim" diye konuştu. Müşteki iki kardeş de sanıklardan şikayetçi olduklarını belirterek, adaletin yerini bulmasını istedi. Mahkeme başkanı tarafından yeniden söz verilen sanıklar ise maktulün kalp rahatsızlığı ve gönül ilişkisine ilişkin bilgi sahibi olmadıklarını anlattı. Duruşma eksiklerin giderilmesi için ileri bir tarihe ertelendi. Olay Hacılar ilçesi Erenler Caddesi’nde 50 SF 514 plakalı otomobille geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybettiği zannedilen Eyüp Aslantürk’ün (57) ölümüyle ilgili şüphe üzerine Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. 5 ay süren detaylı soruşturma sonucu 4’ü tutuklu 6 şüpheli hakkında iddianame düzenlendi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu sanıklar B.E, K.S.Y, F.P. ve B.G’nin ’tasarlayarak öldürme’, ’cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya azmettirme’, ’kamu hizmetine tahsis edilmiş eşyaya zarar vermeye azmettirme’ ve ’gece vakti konut dokunulmazlığını ihlal etmeye azmettirme’ suçlarından cezalandırılmaları talep edildi. Tutuksuz sanıklar M.T. ve A.T. için de ’tasarlayarak öldürmeye yardım etme’, ’cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya yardım etme’, ’kamu hizmetine tahsis edilmiş eşyaya zarar vermeye yardım etme’ ve ’gece vakti konut dokunulmazlığını ihlal etmeye yardım etme’ suçlarından ceza talep edilen iddianame, Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Sanık, müşteki ve tanık beyanlarına yer verilen iddianamede, Eyüp Aslantürk’ün ölümüyle ilgili detaylı bilgiler yer aldı. Hazırlanan iddianamede sanık M.T’nin maktulün ailesini misafir ettiği olay gününde sanıklar B.E., K.S.Y., F.P. ve B.G.’nin eylemi gerçekleştirmek üzere harekete geçtikleri belirtildi. İddianame şu bilgilere yer verildi: "4 sanığın B.E’nin kullandığı araçla güvenlik kameralarına yakalanmamak için arka yollardan maktulün evinin bulunduğu yere gittiği, plan doğrultusunda sanıklardan K.S.Y.’nin evin elektriğinin bağlı olduğu trafonun kablosunu kestiği tespit edilmiştir. 3 sanığı evin arka kapı tarafına bırakan B.E.’nin aracıyla iş yerine geri döndüğü, evin kapısını açan maktulü darbeden kar maskeli 3 sanığın maktulün ağzını bez ve koli bandıyla, ellerini de plastik kelepçeyle bağladığı belirlenmiştir. Daha sonra maktulü kendi aracına bindiren 3 sanığın B.E.’nin nişanlısının üzerine kayıtlı parselde bulunan bağ evine gitmek üzere yola çıktığı, yolda sanıklardan B.E.’nin de aracıyla kendilerine katıldığı, sanıkların maktulü bağ evinin kömürlük olarak kullanılan deposuna götürdüğü tespit edilmiştir. Sanıkların sandalyeye oturttukları maktulü ağzı bağlı olarak darp ettikleri, göğsünde kaburga kırıkları oluşacak şekilde darp edilen maktulün olay yerinde hayatını kaybettiği belirlenmiştir. Sanıkların olaya trafik kazası süsü vermek amacıyla maktulü öldürdükten sonra aracının şoför koltuğuna taşıdığı, F.P.’nin maktulün kucağına, yan koltuğa da K.S.Y.’nin oturduğu, B.E.’nin aracıyla takip ettiği, F.P.’nin vitesi boşa alarak araçtan indiği ve aracı iterek su kanalına doğru yönlendirdiği tespit edilmiştir. Aracın çok fazla ilerlemeden durduğu, sanıkların diğer araç ile olay yerinden ayrıldığı belirlenmiştir."