POLİTİKA - 31 Mart 2022 Perşembe 10:15

TADDEF Genel Başkan Yardımcısı Ünsal: "31 Mart Ermeni soykırımını unutmayacağız"

A
A
A
TADDEF Genel Başkan Yardımcısı Ünsal: "31 Mart Ermeni soykırımını unutmayacağız"

Türkiye Azerbaycan Dostluk Dernekleri Federasyonu(TADDEF) genel başkan yardımcısı ve basın sözcüsü Serdar Ünsal, Ermenilerin 31 Mart 1918 yılında yaptıkları soykırımı unutmadıklarını belirterek, “Ermenilerin 31 Mart 1918 yılında yaptıkları soykırımı unutmadık unutmayacağız.

Türkiye Azerbaycan Dostluk Dernekleri Federasyonu(TADDEF) genel başkan yardımcısı ve basın sözcüsü Serdar Ünsal, Ermenilerin 31 Mart 1918 yılında yaptıkları soykırımı unutmadıklarını belirterek, “Ermenilerin 31 Mart 1918 yılında yaptıkları soykırımı unutmadık unutmayacağız. Ermeniler soykırımcı bir millettir. Bunu tarih sayfaları söylüyor. Aradan yıllarda geçse Ermenilerin Türk ve Müslümanlara yaptığı soykırımlar asla unutulmayacaktır. Ermenilerin yaptıkları katliamlar hür dünyaya iyi anlatılmalıdır" dedi.


Ünsal, 31 Mart Dünya Azerbaycanlıları soykırım günü nedeniyle yayınladığı yazılı mesajında, Ermenilerin tarih boyunca Türklere yaptıkları katliamlara değinerek, “31 Mart Ermenilerin 1918 yılında Azerbaycan’da yaptıkları katliamın 104 . yıl dönümü. Ermenilerce soykırıma tabi tutulan yüz binlerce Azerbaycan Türk’ünün katledilmesinin sembol günü. Bu gün ’Ermenistan’ diye adlandırılan ülke topraklarının daha 100-130 yıl öncesine kadar Azerbaycan toprakları olduğu ve Revan şehrinin o dönemde en yoğun Türk nüfusunun yaşadığı bölgelerden olduğu herkesçe bilinmektedir.1920 yılında benim babaannemde Erivan da ki evini bırakıp Ermeni soykırımından zor kurtulmuştur. O gün, yüzde 50 si Türk olan Ermenistan diye adlandırılan yerde bu gün bir Türk yaşamamaktadır. Sormak gerekir ki soykırımla suçlanan Türklerin yurdunda bu gün hala Ermenilerle birlikte yaşayan ,kendimize vazife çıkarırcasına ‘hepimiz Ermeniyiz’ diyebilen aydınlıktan korkan yarasa tipli aydınların yaşadığı bir toplumun fertleriyiz ,kendilerini mazlum olarak tanıtan Ermenilerin içinde kaç Türk yaşıyor? Hiç yaşamıyor, bırakın yaşatmayı, mezar taşlarını bile gradyerlerle tarumar etmişlerdir. Sovyetlerin dağılması ile Ermeniler, Azerbaycan’a karsı işgal politikalarına yeniden başlayarak Karabağ, yeniden Ermenilerin yapmış olduğu katliamlara sahne olmuş, binlerce Azerbaycanlı kendi topraklarında vahşice öldürülmüş, 1 milyonu askın insan kaçkın durumuna düşmüştür. Allaha şükür ki işgal altında ki toprakların çoğunluğu kurtarılmıştır. Ermeni zulmünden ve katliamlarından çok çekmiş bir ülke olarak Azerbaycan, milli lideri Haydar Aliyev’in 26 Mart 1998 tarihli Fermanı ile Azerbaycan parlamentosu tarafından, Ermenilerin Azerbaycan’da yapmış oldukları toplu katliamların anısına 31 Mart gününü ‘soykırım günü’ olarak ilan etti” dedi.


Ermenilerin her fırsatta Türk düşmanlığı yaptığını ifade eden Ünsal, Bugün Ermeni diasporası dünya devletlerini yalanlarla kandırarak, “Sözde soykırım yalanlarını parlamentolar da kabul ettirmektedir. Türkiye ve Azerbaycan Diasporası da gerçek olan soykırımları 21.yüzyılda hür dünyanın gözü önünde Hocalıda gerçekleşen soykırımı bu dünya devletlerinin parlamentosuna öneri olarak götürüp Ermenilerin yaptığı soykırımı tescil ettirmelidir. Bu günleri unutmadık. Unutmayacağız ve her Türk Ermenilerin yaptığı soykırımları her alanda anlatmalı nesilden nesile aktarmalıdır. Bugün bile Ermenistan Diasporası boş durmamakta yalanları ile dünya kamuoyunu kandırmaktadır. Bunun adı Türk düşmanlığıdır. Allah’a şükür ki bugün işgal edilen topraklar kurtarılmış, Ermenilere gereken cevap verilmiştir” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Hak-İş Genel Başkanı Arslan: "1 Mayıs, işçi iradesinin ve insan olma onurunun yükseldiği gündür" Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, "1 Mayıs, işçi iradesinin ve insan olma onurunun yükseldiği gündür" dedi. Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş), 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kapsamında Kocaeli’de bulunan Seka Park’ta bir miting gerçekleştirdi. Mitingde konuşan Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, tüm dünyadaki mazlum ve mağdurların yanında olduklarını belirterek, "Gözyaşı, dili ve vicdanı olmak zorundayız. Onun için savaşın acılarını yaşayanlara, iklim değişikliği, açlık ve yoksulluğun pençesinde çırpınanlara, mültecilere, göçmenlere merhamet elimizi uzatıyoruz. Filistin’de, Gazze’de, Kudüs’te, Yemen’de, Mısır’da, Suriye’de, Arakan’da, Doğu Türkistan’da, Afganistan’da ve dünyanın neresinde olursa olsun yapılan zulüm, soykırım ve vahşete karşı çıkıyoruz. Dünyanın tüm mazlum ve mağdurları için barış, özgürlük, demokrasi ve adalet talebimizi güçlü bir şekilde haykırıyoruz. 1 Mayıs, işçi iradesinin ve insan olma onurunun yükseldiği gündür" diye konuştu. "Kişi başına düşen milli gelirin artması, daha iyi ücret seviyelerinin belirlenmesini talep ediyoruz" Arslan, dayanışma için birlik ve beraberlik mesajı vererek, 1 Mayıs’ta Kocaeli’den sendikal taleplerini şöyle sıraladı: "Sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Toplu pazarlık kapsamının genişletilmesini, sendikal hak ve özgürlüklerin daha ileriye taşınmasını, sendikalara üye olduğu için işçilerin işten çıkarılmasının doğru bulmuyoruz, son bulmasını istiyoruz. Bugün, bu alanda ücretler üzerindeki ağır vergi yüküne bir kez daha dikkat çekiyoruz. Vergide adalet sağlanmasını, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz. Aile yükümlülüklerini dikkate alan, adil bir vergilendirme sistemi, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik modeli ve vergi denetiminde etkinliğin artırılmasını talep ediyoruz. Artan hayat pahalılığına karşı emekçileri koruyacak daha etkin politikaların hayata geçirilmesini istiyoruz. Enflasyon rakamlarının aşağı seviyelere inmesi, kişi başına düşen milli gelirin artması, daha iyi ücret seviyelerinin belirlenmesini talep ediyoruz. Ücretlilerin milli gelirden aldığı payın artırılmasını, ekonomik büyümeden ve refah artışından hak ettiğimiz payı istiyoruz. Büyüyen, gelişen Türkiye’den emekçiler daha fazla pay alsın istiyoruz. İnsanı merkeze alan, daha adil ve sürdürülebilir bir dünya ve Türkiye ekonomisi istiyoruz. Kayıt dışı istihdamın azaltılması, insan onuruna yakışmayan, güvencesiz çalışma sisteminin sona erdirilmesi, iş kazalarının son bulması ve daha iyi bir sosyal güvenlik sistemi için alanlardayız. İstihdamda kadın ve gençlere daha çok yer verilmesini istiyoruz. Annelik hakkının korunmasını, kreş ihtiyacının karşılanmasını istiyoruz. Gençlerin eğitim, staj, işe giriş ve istihdam imkanlarının geliştirilmesini istiyoruz. Çocuk işçiliği ile daha etkin mücadele edilmesini istiyoruz. Engellilerin toplumsal yaşama etkin bir şekilde katılımının sağlanmasını istiyoruz. Asgari ücret tespit komisyonunun yapısının katılımcı bir anlayışla yeniden belirlenmesini istiyoruz. 4857 sayılı iş kanunun, işgücünün değişen şartlarına uygun olarak iş güvencesi kapsamının genişletilmesini ve sendikal hak ve özgürlüklerin güçlendirilerek korunmasını talep ediyoruz. Kapsam dışında kalan emekçiler için kadro istiyoruz. 696 sayılı KHK ile kadroya geçen emekçiler için tayin, becayiş ve nakil hakkı istiyoruz. Mevsimlik ve geçici işçilerin sorunlarını da yakından biliyor ve tam çözümü için mücadele ediyoruz. Çaykur başta olmak üzere mevsimlik, geçici kamu işçileri ile kampanya işçilerinin sorunlarının çözülmesini istiyoruz. Kamu çerçeve protokolüne belediyelerin ve özel idarelerin de dahil edilmesini istiyoruz. Mahalli idarelerin iştiraklerinde/ şirketlerinde çalışan işçilere yılda 52 günlük ilave tediye ödenmesini istiyoruz. Belediyeler, belediyelere bağlı kuruluşlar ve belediye şirketlerinde çalışanların da enflasyon farkı, ilave artışlar ve iyileştirmelerden istisnasız olarak yararlanmasını istiyoruz. Ev işçileri ve bakım işçilerinin iş kanunu kapsamına alınarak sendikal haklarının sağlanmasını istiyoruz." Hastane Bilgi Yönetim Sistemi Çalışanlar Derneği yöneticilerinden Tamer Kızılgün, 1 Mayıs’ta haklarını savunmak için buraya geldiklerini ifade ederek, "Bizler buraya 1 Mayıs’ta haklarımızı savunmak için geldik. 1 Mayıs işçiler için her ne kadar bayram olsa da biz taşeron çalışanlar için bayram olarak geçmiyor. Bizler 696 sayılı kanunda kadro dışı kalan taşeron kesimiz. Hastanede yaptığımız görev çok kritik ve önemli. Seçimlerden önce bakanımız Vedat Bilgin müjde verdi. Bu müjdeyi hala bekliyoruz. Bakanımız değişti ama hala müjde gerçekleşmedi. Şu an da hiç kimse bundan bahsetmiyor. Bize her seçim öncesi sözler verildi. Bizler artık bu sözlerin yerine getirilmesini istiyoruz" dedi.