GENEL - 27 Aralık 2020 Pazar 12:37

Kent yoğunluğundan uzaklaşmak isteyenlerin gizli adresi ’Yeşilada’

A
A
A
Kent yoğunluğundan uzaklaşmak isteyenlerin gizli adresi ’Yeşilada’

Isparta’nın Eğirdir ilçesinde bulunan Yeşilada, pandemi sürecinde adeta sessizliği yaşatıyor.

Isparta’nın Eğirdir ilçesinde bulunan Yeşilada, pandemi sürecinde adeta sessizliği yaşatıyor. Adada ikamet edenler, kent yoğunluğundan uzak bir yaşam sürerken, göl kenarında nefes almak isteyenler de Yeşilada’yı tercih ediyor.


Türkiye’nin sakin şehir unvanına sahip şehirlerinden biri de Isparta’nın Eğirdir ilçesi. Ülkenin en büyük göllerinden birine sahip olan Eğirdir’de ‘sakin şehir’ unvanının hakkını veren yerlerin başında Yeşilada geliyor. İlçe merkezine 1.5 kilometre uzaklıkta olan Yeşilada, 9 hektar alan üzerinde taş temelli ahşap evleri, dar sokaklarıyla otantik özelliğini koruyor.



1950’li yıllara kadar kayıkla ulaşım sağlanıyordu


Yeşilada’ya 1950’li yıllara kadar kayıklarla ulaşım sağlanırken, daha sonra ilçe merkeziyle arasına bağlantı yolu yapıldı. Karayolu bağlantısından önce Rumlar ile Türklere ait geleneksel konutların yer aldığı bir mahalle olan Yeşilada, yol bağlantısından sonra restoran ve pansiyonların açılmasıyla bir turizm merkezi haline geldi.



Pandemide kent yoğunluğundan kaçanların uğrak noktası


Yaklaşık 200 kişinin ikamet ettiği Yeşilada’da balıkçı restoranları ve pansiyonlar bulunuyor. Korona virüs tedbirleri kapsamında restoranların geçici süre kapalı olması nedeniyle oldukça sakinliğe bürünen Yeşilada, kent yoğunluğundan kaçmak isteyenlerin uğrak noktası oluyor. Göl kenarında yoğunluktan uzak yürüyüş yapmak isteyenler bu günlerde Yeşilada’yı tercih ediyor. Adada günün her saatinde kuş seslerini duymak da mümkün.



“Adada balıkçılık yapılıyor”


Yeşilada sakinlerinden 73 yaşındaki Eyüp Coşar, doğma ve büyüme adada yaşadığını söyledi. Coşar, “Şimdi sadece balıkçılık yapılıyor. Otellerimiz, restoranlarımız var. Onlar da ekmek parasına burada çalışıyorlar. Bazı yerli halkımız İstanbul’da yaşıyor. Adada şu anda 50-60 hane anca yaşıyor. Sıkıldığımız zaman çıkıp biraz dolaşıyor sonra da evimize gidiyoruz. Dolaşırken yakın mesafede bulunmuyor, kendimizi koruyoruz” dedi.



“Pandemide rahat bir hayat geçiriyoruz”


43 yaşındaki Ruhsar Sinap da doğduğundan beri Yeşilada’da yaşadığını belirtti. Adanın güzel ve sakin bir yer olduğuna değinen Sinap, “Yaz aylarımız biraz hareketli geçiyor. Burada komşuluğumuz güzeldir. Birbirimize gidip gelebiliyorduk ancak pandemi döneminde kimseye gidemiyoruz. Diğer illere göre o yönden rahatız biraz daha. Evlerimizin anahtarı kapı üzerinde durur, bu konuda rahatız. Sakin olması açısından da diğer illere göre bu pandemi döneminde rahat bir hayat geçiriyoruz. En azından kapı dışına çıkabiliyoruz. Güneşten faydalanabiliyoruz. Büyükşehirde olsak mümkünü olmazdı dışarı çıkmaya” dedi.



“Kent yoğunluğundan uzaklaşmak için yürüyüşe geldik”


Arkadaşıyla Yeşilada’da yürüyüş yapan Pelin Özkılınç, Isparta kent merkezindeki yoğunluktan uzaklaşmak için adaya geldiklerini söyledi. Özkılınç, “Ayrıca göl havası alalım, yürüyüş yapalım istedik. Böyle bir değişiklik oldu bizim için. Kent merkezinde ne kadar mekanlar kapalı olsa da yoğunluk oluyor. Adaya sık sık geliyoruz. Balık yemek veya yürüyüş yaparak göl havası almak iyi geliyor” diye konuştu.



“Pandemi hayatımızda birçok şeyi değiştirdi”


Neriman Nazikler ise temiz hava alarak, pandemi sürecinde insanlardan uzak durmak için Yeşilada’da yürüyüş tercih ettiklerini ifade etti. Pandeminin hayatında birçok şeyi değiştirdiğini belirten Nazikler, “Birçok alışkanlığımızdan fedakarlık etmek zorunda kaldık. Özgürce dışarıya çıkamıyoruz. Arkadaşlarımız ve ailemizle eskisi gibi görüşemiyoruz. Biz de kendimizce insanlardan uzak şekilde temiz hava almaya geldik. İnsanları da kendimizi de tehlikeye düşürmenin anlamı yok” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”