SAĞLIK - 28 Mayıs 2017 Pazar 11:13

Çocuklarda suç eğilimine dikkat

A
A
A
Çocuklarda suç eğilimine dikkat

Günümüzde tüm dünyada, çocuk suçluluğunun önemli bir sorun olduğunu belirten Yrd.

Günümüzde tüm dünyada, çocuk suçluluğunun önemli bir sorun olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, bu nedenle çocuklarda suç eğilimine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.


Nişantaşı Psikiyatri Merkezi’nden Psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, çocuklarda suç eğilimi konusunda yaptığı açıklamada, “Giderek artış gösteren bu duruma doğru müdahale edebilmek için, çocukların neden suça sürüklendiğini anlamak gerekiyor. Zihinsel yetersizlikler, düşük zeka düzeyi, suça karışma ihtimalini arttırır. Çünkü etki altında kalmayı kolaylaştırır. Bu çocuklar kötü niyetli kişiler tarafından kolaylıkla kandırılabilirler. Ayrıca, bu durum çocuğun okuldaki başarısını ve uyumunu etkiler. Çocuğun okula ilgisi azalır, okuldan kaçabilir. Böylece olumsuz ortamlarda bulunabilir” dedi.



“Çocuğun adil olmayan bir dünyaya inanması da, çocuk suçluluğunu hazırlayan önemli bir etkendir”


Suça karışmış çocukların yaşamlarında, aileleri tarafından ihmal edilme, şiddete maruz kalma ve cinsel istismar oranının yüksek olduğunun bilinmekte olduğunu ifade eden Üney, “Çocukken fiziksel şiddete maruz kalan bireyler, şiddet içeren suçlar işleyebilirler. Çocukluk travmaları, çocuğun adil ve güvenilir dünyaya olan inancını sarsar. Çocuğun adil olmayan bir dünyaya inanması da, çocuk suçluluğunu hazırlayan önemli bir etkendir. Suça yönelmiş çocuklarda davranış bozuklukları, alkol ve madde bağımlılığı ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi tanılarla sık karşılaşılmaktadır. Ayrıca anne ve babadaki ruhsal bozukluklar da, çocukta suça zemin hazırlamaktadır” diye konuştu.


Suça yönelen çocukların çoğunlukla geniş ailelerden gelmekte olduğunu kaydeden Dr. Üney, “Ailede çocuk sayısı arttıkça, ebeveynlerin çocuklarının ihtiyaçlarını karşılaması zorlaşır. Anne-babalar çocuklarını denetimde yetersiz kalabilirler. Gereksinimlerini aileleri tarafından karşılanmayan çocuklar, farklı baş etme yollarına yönelebilir ve suça sürüklenebilirler. Ayrıca suça itilmiş çocukların ailelerinin, genellikle düşük eğitim seviyesine sahip oldukları görülmektedir. Baskıcı, fiziksel cezalara yer veren, tutarsız ailelerde yetişen çocuklarda; saldırganlığa sık rastlanmaktadır. Bunun tam tersi şekilde, çocuğun tüm isteklerini karşılayan, çocuğu aşırı serbest bırakan ve şımartan ailelerde büyüyen çocuklar ise, kendi istek ve davranışlarını kontrol etmeyi öğrenemezler. Kurallara uyum sağlayamazlar. Anne babanın bu tutumu, çocukta kontrolsüz davranışlara ve suça yol açabilir. Anne ve baba arasındaki problemli ilişki, çocuklar için güvensiz bir ortam yaratır. Çocuk ev ortamını tercih etmez ve zamanı ev dışında geçirmeyi tercih eder. Bu suça yönelmeye sebep olabilir. Bazen çocuk bu olumsuz davranışları yalnızca anne babasına tepki olarak gösterir. Ölüm, boşanma gibi nedenlerle aile bütünlüğünün bozulması, çocukta uyum ve davranış bozukluklarına yol açabilir. Özellikle tek ebeveynli aileler, gelir yetersizliği yaşayabilir. Çocuklarını daha az kontrol edebilirler. Böylece çocuk suça yönelebilir. Evlilik ilişkilerindeki problemler, yoksulluk, çocuktaki fiziksel ya da gelişimsel problemler, çocuğun anne ya da baba tarafından istenmemesine sebep olabilir. Ailesi tarafından istenmediğini hisseden çocuk, ailesine karşı öfke hisseder. Saldırgan davranışlarda bulunabilir. Suça karışabilir. Ailede suça karışmış bir kişi olduğunda, çocuğun suça sürüklenme olasılığı da artar. Çünkü çocuk, anne ve babasını model alır. Anne ya da baba tutuklanarak cezaevine girmişse, aile parçalanmış olur. Ayrıca bu durum; çocuğun arkadaş çevresinde dışlanmasına ve daha olumsuz arkadaş gruplarına yönelmesine sebep olabilir” açıklamalarında bulundu.



“Kültürel farklılıklar düşmanlık duygularını ortaya çıkarabilir”


Olumlu okul şartlarının, çocuğun hayatındaki dezavantajları telafi edebildiğini vurgulayan Dr. Üney, “Ailenin bir sebeple çocuğun ilgi ve sevgi ihtiyacını karşılayamaması durumunda, bu görevi okul üstlenebilir. Düzenli okula gitmek, çocuğun kötü çevrelerle olan ilişkisini kesebilir. Ayrıca çocuğun toplumsal kurallara uymasını sağlar. Ancak tam tersi şekilde okullarda hissedilen sert disiplin, kurallar ve topluma karşı saygılarının azalmasına da sebep olabilir. Çocukların okuldaki arkadaşları tarafından reddedildiğini algılaması da suça yönelme davranışlarını arttırmaktadır. Özellikle ergenlik döneminde çocuk; arkadaş grubunun etkisine, her zamankinden daha açıktır. Arkadaş grubunda saldırgan davranışları olan, suça eğilimli çocukların olması, çocuğu suça yöneltebilir. Suça yönelen çocukların büyük bir kısmının, suç öncesinde boş zamanlarını internet kafelerde geçirdikleri saptanmıştır. Göç sürecinde, alışılmış sosyal çevreden kopma, maddi ve manevi destekten yoksun kalma ve ekonomik sıkıntılar suça neden olabilir. Kültürel farklılıklar düşmanlık duygularını ortaya çıkarabilir. Göç eden genç, kendisinin bir parçası olmadığını düşündüğü sosyal kurumlara ve düzene saygı duymayabilir. Bu nedenle hangi davranışın yanlış veya suç olduğu konusunda karmaşaya düşer. Göç ve kentleşmenin getirdiği yoksulluk, çocukların çalışma hayatına girmesine neden olur. Çalışan çocuk; aile denetiminden uzak kalır, olumsuz davranışlara karşı korumasız hale gelir ve suça yönelebilir. Ekonomik olarak zayıf bölgelerde yaşayan çocuklarda suç oranı daha fazladır. Çünkü çocuk, isteklerine yasal yollarla ulaşma fırsatının olmadığını düşünür. Ümitsizlik yaşar ve suça yönelebilir. Düşük sosyoekonomik düzey, suçluluk için tek neden olmasa da, suça elverişli bir ortam hazırlamaktadır” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Üniversite ve lise öğrencileri sürdürülebilirlik öğrenci kongresinde buluşuyor Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları tarafından düzenlenen I. Ulusal Sürdürülebilirlik Öğrenci Kongresi için geri sayım başladı. Medicana Eğitim Grubu iştiraki Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları lise öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşecek olan kongrede; Sağlık, Teknoloji, Çevre ve Eğitim başlıklarına yer verilecek. 10-11 Mayıs tarihlerinde Fenerbahçe Üniversitesinde düzenlenecek olan I. Ulusal Sürdürülebilirlik Kongresinde Medicana Grup üst düzey yöneticileri, Savunma Sanayi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Karataş ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Muhammet Saymaz üniversite ve lise öğrencileriyle bir araya gelerek daha iyi bir dünyaya değerli paylaşımlarıyla ilham olacak. Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları lise hazırlık, 9, 10, 11, 12. sınıf öğrencileri gerçekleştirilecek kongrede sunum, poster sunumu ya da dinleyici olarak yer alarak bilgi paylaşımlarında bulunabilecek. I. Ulusal Sürdürülebilirlik Öğrenci Kongresi ile öğrenciler için hem bireysel hem de toplumsal düzeyde farkındalık oluşturacak olan Medicana Eğitim Grubu iştiraki Fenerbahçe Üniversitesi ve MBA Okulları, gençlerin geleceğin liderleri olarak sürdürülebilirlik alanında bilinçlenmesi, küresel sorunları anlamak ve sürdürülebilir çözümler üretmesi için yenilikçi bir öğrenme platformu oluşturmayı hedefliyor.
İstanbul “Yaza formda girmek için haftada 150 dakika yürüyün” Yaz mevsimine formda girmek adına şimdiden dengeli beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini belirten Diyetisyen Melike Aslıhan Kara, “Su içmeyi ihmal etmeyin, günde ortalama 2-2.5 litre su içme hedefinize mutlaka ulaşın. Hareketinizi artırın ve haftalık minimum 150 dakika egzersiz süresini hedefleyin. Bilimsel olmayan diyetlerden uzak durun. Tükettiğiniz meyvelerin porsiyon miktarına dikkat edin. Probiyotiklerin gücünden faydalanın” dedi. Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlığın temeli olduğunu ancak bunun nasıl sağlandığı konusunda bilgi kirliliği olduğunu ifade eden VM Medical Park Pendik Hastanesi’nden Diyetisyen Melike Aslıhan Kara, “Beslenme açlık duygusunu bastırmak, karın doyurmak ya da canının çektiği şeyleri yemek içmek değildir. Besin öğeleri vücudun ihtiyaç duyduğu düzeyde alınamadığında yetersiz beslenme oluşur. Beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin öğelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır” şeklinde konuştu. “İnsan 50’ye yakın besin öğesine gereksinim duyar” İnsanın yaşamı için 50’ye yakın besin öğesine gereksinimi olduğunun altını çizen Diyetisyen Kara, “İnsanın sağlıklı büyüme ve gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için bu öğelerin her birinden günlük ne kadar alınması gerektiği belirlenmiştir. Bu öğelerin herhangi biri alınmadığında ya da gereğinden az ya da çok alındığında, büyüme ve gelişme engellenir, sağlık bozulur. Gereğinden fazla besin tüketilirse, çok alınan bazı öğeler vücutta yağ olarak depolandığından sağlık için zararlı olur. Bu duruma dengesiz beslenme denir. Dengesiz beslenmenin önlenmesinde beslenme eğitimi ile sağlıklı beslenme bilincinin kazandırılması büyük bir önem taşır” ifadelerini kullandı. “Dengeli beslenen kişiler sık hastalanmaz” Yeterli ve dengeli beslenen kişilerin belli özellikleri olduğunu dile getiren Diyetisyen Kara, bunları şöyle sıraladı: “Dengeli beslenen kişi sağlam ve sağlıklı bir görünüştedir. Hareketli ve esnek bir bedene, muntazam bir cilde, canlı ve parlak saçlara ve gözlere, kuvvetli, gelişimi normal kaslara sahiptir. Ayrıca çalışmaya istekli kişiliğe, boy uzunluğuna uygun vücut ağırlığına, normal zihinsel gelişme, sık sık hasta olmayan bir yapıya da sahiptir.” “Sürekli baş ağrısı dengesiz beslenme işareti” Yetersiz ve dengesiz beslenenlerin hareketlerinin de ağır ve isteksiz olduğunu işaret eden Diyetisyen Kara, “Dengesiz beslenenler sağlıksız genel görünüşte (aşırı zayıf veya şişman), pürüzlü, kuru, sağlıksız cilt yapısına, şişman veya çok zayıf vücut yapısına, sık sık baş ağrısından şikâyet eden, iştahsız, yorgun, isteksiz bir yapıya sahiptir” dedi. “Yaza formda girmek için beslenme önerileri” Yaz mevsimine formda girmek adına beslenme önerilerinde bulunan Diyetisyen Kara, dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlattı: “Su içmeyi ihmal etmeyin ve günlük 2-2.5 litre su içme hedefinize mutlaka ulaşın. Her zaman hareketinizi artırın ve haftalık minimum 150 dakika egzersiz süresini hedefleyin. Mutlaka bir diyetisyen gözetiminde ideal kilonuza ulaşın. Medyatik ve bilimsel olmayan diyetlerden uzak durun. Yazın tüketilen meyvelerin porsiyon miktarına dikkat edin. Kronik hastalığınız yoksa taze meyve -sebze suları tüketin. Probiyotiklerin gücünden faydalanın. Kendinize mutlaka hobi ve aktivite edinin.” “Yeşil egzersiz kronik ağrıya, fiziksel ve mental sağlığa iyi gelir” Günümüzün dijitalleşen dünyasında günlük işlerimiz fiziksel olarak hareket etmeksizin kolay bir şekilde gerçekleştirilebilse de, fiziksel aktiviteden yoksun bir yaşam tarzının birçok hastalığı da beraberinde getirdiğini işaret eden Diyetisyen Kara, şu önerilerde bulundu: “Fiziksel aktivitenin vücudun bütün sistemleriyle ilişkili olduğu ve birçok hastalığın tedavisinde destekleyici rolü bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Son zamanlarda ‘yeşil egzersiz’ olarak adlandırılan ve insan sağlığına daha çok olumlu katkıda bulunan, doğal ortamda gerçekleştirilen fiziksel aktivite yeşil egzersiz olarak adlandırılmaktadır. Yeşil egzersizin kronik ağrıya, fiziksel ve mental sağlığa olumlu etkileri vardır. Kolay erişilebilen, biyoçeşitliliği fazla olan doğal ve hoş ortamlarda vakit geçirmenin fizyolojik, psikolojik ve sosyal refahı sağladığı, yaşam kalitesinin artmasında etkili olduğu görülmektedir. Yeşil egzersiz ayrıca insanların çevreye karşı olumlu tutumlarının da gelişmesine katkı sağlamaktadır. Yapılan çalışmalarda yeşil egzersizin psikolojik, hormonal ve nöroimmünolojik çok boyutlu yararlar sağladığı, biyopsikososyal yaklaşımla uyumlu bir yöntem olduğu açıkça görülmektedir. Sonuç olarak, sürdürülebilir sağlığa ve çevreye katkısı olan bu egzersiz yaklaşımının yeşil egzersiz reçeteleri, doğal ortamların korunması, kanıta dayalı araştırmalar ve teşviklerle daha çok desteklenmesi gerektiği ortaya konmuştur.” “Bahar aylarında tüketilebilecek sebze ve meyve önerileri” Bahar aylarında tüketebileceğimiz sağlıklı sebze ve meyve önerilerinde bulunan Diyetisyen Kara, “Hücrelerin yenilenmesi, dokuların onarımı, hastalıklara karşı direnç sağlaması gibi sayısız faydası ile sebze ve meyveler her daim beslenmemizde öncelik kazanıyor. İlkbaharda tüketebileceğimiz bazı önemli sebze ve meyveler havuç, enginar, turp, bezelye, kuşkonmaz, maydanoz, marul, roka, taze yeşillikler, bakla, taze soğan, taze sarımsak, kiraz, çilek, erik, elma, yenidünya ve çağladır” dedi. Diyetisyen Kara, yaza formda girmek isteyenlerin tercih edebileceği metabolizma hızlandıran çay ve çorba tarifini ise şu şekilde paylaştı: “Zencefilli metabolizma çayı” “Malzemeler: 1 litre su, 1 nohut tanesi büyüklüğünde zencefil, 4-5 dilim elma, 1 top karabiber, 1 adet karanfil, limon dilimleri Hazırlanışı: Tüm malzemeleri doğrayıp suda 10 dakika dinlendirip, yemeklerden 20 dakika sonra gece ara öğününde tüketin.” “Metabolizma hızlandıran kabak çorbası” Malzemeler: 2 orta boy kabak, 1 adet soğan, 1 diş sarımsak, 1 orta boy domates, 1 yemek kaşığı zeytinyağı, tuz, karabiber. Hazırlanışı: Küçük doğranmış soğan, sarımsak, kabak 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile pişirin. Malzemeler yumuşayınca üzerine rendelenmiş domates ekleyin. Domates pişince üzerine 5 bardak su koyun. Su kaynayınca en son üzerine küçük doğranmış dereotu ve maydanoz ilave edin. Sıcak servis yapıp tuz ve karabiber ekleyip afiyetle tüketebilirsiniz.”
Bartın Kruvaziyer ile Amasra’ya gelen Rus turist sayısı 20 ayda 4.9 kat arttı Kruvaziyer ile 2022 yılının Ağustos ayında ilk kez tanışan Bartın’ın Amasra ilçesine gelen turist sayısı 44 bin 319 kişiye ulaştı. 2022 yılında 9 bin 23 olan turist sayısı, 20 ayda 4.9 kat arttı. Bartın’ın Amasra ilçesine 2022 yılı Ağustos ayında seferlerine başlayan Astoria Grande gemisi, 20 ayda yaptığı 39 seferde 17 bin 43’ü personel, 27 bin 276’sı yolcu olmak üzere toplam 44 bin 319 kişiyi ilçeye getirdi. 193 metre uzunluğunda ve 30 metre genişliğindeki 11 katlı Astoria Grande’nin Amasra’ya getirdiği yolcu sayısı katlanarak arttı. 2022 yılı Ağustos ayında başlayan ve yıl sonuna kadar gerçekleşen 9 seferde 3 bin 933 personel, 5 bin 90 yolcu olmak üzere toplam 9 bin 23 kişi getiren geminin 2023 yılında sefer sayısı 24’e çıkarken, yıl boyunca ilçeye getirdiği yolcu ve personel sayısı toplamda 27 bin 248’e ulaştı. Geçtiğimiz yıl taşıdığı yolcu ve personel sayısı bir önceki yıla göre 3 kat artan geminin toplamdaki yolcu sayısı ise ilk sefere başladığı 2022 yılına göre ise 4.9 kat arttı. Bu yılın ilk 4 ayında gerçekleşen 6 seferde 8 bin 48 turisti Amasra ilçesine getiren gemi, bu seferlerden 3’nü ocak ayında, 2’sini nisan ayında, birini de mayıs ayında gerçekleştirdi. Yolcu taşımacılığında 2023-2024 sezonunun son seferinde 17 Ocak’ta gerçekleştiren gemi, yaklaşık 75 günlük bakım ve onarımın ardından 4 Nisan’da 2024-2025 sezonun ilk seferini gerçekleştirdi. 60 bin yolcu hedefi Gemide yapılan anketlerde en çok beğenilen durak ve turizm şirketlerinin sunduğu gezi paketlerinde en çok talep edilen yerler arasında yer alan Amasra’da bir önceki yılda kırılan turist sayısı rekorlarının 2024 yılında da kırılması hedefleniyor. Astoria Grande gemisi ile yıl boyunca yapılması planlanan toplam 26 seferde 40 bin turistin Amasra’ya getirilmesi planlanırken, ilçeye gelen gemi sayısının da arttırılması için çalışmalar yürütülüyor. Bölgeye yabancı turistleri getiren gemi sayısının iki ve daha üstüne çıkartılması ile yolcu sayısının 60 bine çıkarılması planlanıyor. Yolcu sayısı her yıl katlanarak arttı Bartın Belediye Başkanı Recai Çakır, kruvaziyer turizminde Amasra’nın ağırladığı turist sayısının artarak devam ettiğini kaydetti. 2024 yılında bölgeye yapılan sefer sayısını ve bölgeye gelen gemi sayısını arttırmak için çalışmalar yürüttüklerini hatırlatan Çakır, “Başladığı günlerde oldukça az olan yolcu sayısı giderek artıyor. Bugün 878 yolcu, 437 personelle Amasra’mızdalar. Bu sene için 26 sefer ve Karadeniz’de yine birinci olma hedefi ile liman işletme faaliyetimize devam ediyoruz. Sefer sayısının yanı sıra gemi sayısının artması için de tüm paydaşlarımızla çalışmaya devam ediyoruz” diye konuştu. 39. seferde 878 yolcu getirdi 39. seferini 1 Mayıs’ta gerçekleştiren gemi, son seferinde 878 yolcu ve 437 mürettebat ile Amasra Limanı’na yanaştı. Rusya’nın Soçi kentinden yola çıkan ve Karadeniz turu yapan geminin sabah saatlerinde geldiği Amasra ilçesinde yaklaşık 10 saat yolculuğa ara veren turistler, gün boyu Bartın ve Amasra ilçesinin doğal, tarihi ve turistik yerlerini gezme fırsatı buldu. Rus turistler sakin ve otantik buluyor Denizin ve doğanın keyfini çıkaran Rus turistler, ilk kez geldikleri Amasra’yı çok beğendiklerini ifade ettiler. Rus turistler, Amasra’nın doğası ve denizini muhteşem olarak değerlendirirken, ilçeyi sessiz, sakin ve otantik bulduklarını ifade ettiler. Rus turistler, ilçenin meşhur balığının yanı sıra bölge insanlarını da çok sevdiklerini kaydederek, tekrar gelmeyi düşündüklerini söylediler.