SAĞLIK - 30 Ekim 2018 Salı 15:07

Kendi vücut yağlarınızla eklem kireçlenmesinden kurtulun

A
A
A
Kendi vücut yağlarınızla eklem kireçlenmesinden kurtulun

Dr.

Dr. Yüksel Büküşoğlu, kişinin kendi vücut yağlarıyla eklem kireçlemesinden kurtulabileceğini söyledi.


Dr. Yüksel Büküşoğlu, “Son yıllarda yaygınlaşan kök hücre tedavisinin eklem kireçlenmelerine müdahalede olumlu sonuçlar verdiği açıklandı. Yaşam kalitesini önemli ölçüde azaltan eklem kireçlenmesinin kök hücre tedavisiyle ortadan kaldırılabileceği belirtildi” dedi.


Eklem kireçlenmesinin yaygın görülen rahatsızlıklardan biri olduğunu ifade eden Dr. Yüksel Büküşoğlu, “Vücudumuzda kendi kök hücrelerimizin en yoğun bulunduğu yer göbek çevresindeki cilt altı yağ dokusudur. Buradan, steril operasyon odası şartlarında mini bir aspirasyon yöntemi ile alınan yağ dokusundan sadece birkaç saat içerisinde milyonlarca, canlı kök hücre elde edilebilmektedir. Elde edilen bu kök hücrelerin yenileştirici, onarıcı, gençleştirici özellikleri bulunuyor. Bu hücreler hiç bekletilmeden, aktive edilerek enjeksiyon yöntemi ile kişin eklem içerisine verilerek tedavi yapılmaktadır. Bu tedavi yöntemine Kök Hücre SVF (Stromal Vasküler Fraksiyon) Tedavisi adı veriliyor. Bu tedavi ile kendi yağ dokumuzdan elde edilen kök hücreler kıkırdak ve eklem problemlerinin tedavisinde oldukça etkili” diye konuştu.


Kök Hücre SVF tedavisi ile eklem içerisine yapılan kök hücre enjeksiyonunun, son safhaya gelmemiş eklem kireçlenmesinin tedavisinde güvenli ve etkili bir yöntem olduğuna dikkat çeken Dr. Büküşoğlu, “Bilimsel çalışmalar, diz eklemi içerisine yapılan kök hücre enjeksiyonundan sonra, kıkırdak tabakasının 6 ay içerisinde kademeli olarak kalınlaştığını ve özellikle yaralanmış kıkırdak bölgelerinin iyileştiğini gösteriyor. Hastaların çok büyük bölümünde ağrılar azalıyor ve eklem hareketleri artıyor. Bu hastalarımızın yaşam kalitelerini de önemli ölçüde etkiliyor” açıklamalarında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Kardiyoloji uzmanı: “Covid-19 aşılarından sonra kalp krizi oranlarında artış hissettik” Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Arslan, "Covid-19 aşılarından sonra kalp krizi oranlarında artış hissettik. Ancak bu aslında beklenen bir şey. Direkt aşıları da suçlamamak gerekiyor. Çünkü aşılar hastalığı bir şekilde taklit ettikleri için insana daha hafif dokunsun diye bir miktarda olsa bu riski arttırabilirler" dedi. Aşıların kalp krizi riskine etkileri üzerinde açıklamalarda bulunan Medicana International Samsun Hastanesi Kardiyoloji Kliniğinden Prof. Dr. Uğur Arslan, “Covid-19 salgını sonrası kalp krizi olaylarında bir nebze artış hissettik. Ancak bu aslında beklenen bir şey. Direkt aşıları da suçlamamak gerekiyor. Çünkü aşılar hastalığı bir şekilde taklit ettikleri için insana daha hafif dokunsun diye bir miktarda olsa bu riski arttırabilirler. Covid’i bir grip gibi de düşünebilirsiniz. Artık yeni nesil grip biraz daha ağır geçiyor. Bu viral hastalıklar zaten genel olaraktan inflamatuar süreci başlattığı için kalp krizi gibi, koroner arter hastalığı inme gibi riskleri de arttırabilmektedir. Aşılar da bunlara dahildir. Az da olsa arttırmaktadır ama genel olarak bakıldığında kalp krizi için kişi Covid geçirseydi daha yüksek riske sahip olurdu diyebiliriz” diye konuştu. Sıcak havaların kalp hastaları üzerindeki etkileri Sıcak havalar ve güneş ışıklarını doğrudan almanın bazı sağlık sorunlarına davetiye çıkarabileceğinin altını çizen Medicana Sağlık Grubu doktorlarından Prof. Dr. Uğur Arslan, "Öğlen güneşinde o sıcağın çok fazla olduğu, güneşin de tam tepede olduğu vakitlerde güneşin altında durmanın çok bir faydası yoktur. D vitamini sentezlemek için bunu yapıyorlar. Biz Türkiye olarak aslında çok güzel bir coğrafyada yaşıyoruz. Güneşi yıl boyunca görebiliyoruz. Dışarıya belirli aralıklarla çıkarsak zaten yeteri kadar D vitamini sentezlemesini sağlayabiliriz. Yoksa çok sıcakta gidip de güneşin altında durmak özellikle cilt kanseri açısından riski arttırmakta. O yüzden de ‘çok sıcağı çıkın, güneşin altında durun, daha fazla D vitamini sentezlersiniz’ demek çok doğru bir söylem değil” şeklinde konuştu. Kalp ritminin hızlanmasına bağlı olarak kriz geçirme ihtimalinin arttığına değinen Prof. Dr. Uğur Arslan, “Sıcaklıkların kalp hastaları üzerine etkileri olabilir. Bu sıcaklarda bize daha çok tansiyon düşüşüyle hastalar gelmektedir. Sıcaklar özellikle vücuttaki suyun daha fazla vücuttan atılmasını sağladığı için dehidratasyona neden olmaktadır. Yani vücuttaki su eksilmesine neden olmaktadır. Buna bağlı da insanların tansiyonları düşebilmektedir. Tansiyon hastalarında hipotansiyon riskiyle karşılaşmaktayız. Kalp yetmezliği hastalarında ritim bozuklukları gelişebilir bu aylarda. Bu dehidratasyona bağlı olarak kalp hızını da artması sonucu da yine kalp krizi riskini bir miktar arttırabilir bu sıcak havalar. Mümkün olduğu kadar çok sıcaklarda dışarı çıkmamak aslında kalp sağlığını korumak için önemlidir. Kendi ilaçlarını rutin olarak kullanmaları, yine eğer bir problem yaşıyorlarsa doktorlarına başvurmaları bu dönemde özellikle gerçekten çok önemli bir durum olarak ortaya çıkmakta. Özellikle spor yapmak kalp hastaları için önerdiğimiz bir olay. Günlük en azından bir yarım saat tempolu yürüyüş yapın diyoruz ama bunu sıcak yani öğle vaktinde ya da çok sıcaklarda çıkmamaları, sabah erken saatlerde akşam hava karardıktan sonra yapmalarını öneririz” ifadelerini kullandı.