KÜLTÜR SANAT - 08 Aralık 2018 Cumartesi 14:38

Her kalem farklı bir karakter

A
A
A
Her kalem farklı bir karakter

Üzerine işlediği figürlerle kalemleri bambaşka bir görünüme kavuşturan Akif Gözcü, "Çekmecede duran bir kalem değil, hayatın içinde olan kalemler üretmek istiyorum" dedi.

Üzerine işlediği figürlerle kalemleri bambaşka bir görünüme kavuşturan Akif Gözcü, "Çekmecede duran bir kalem değil, hayatın içinde olan kalemler üretmek istiyorum" dedi.



Son dönemlerde farklı işlemelerle süslenmiş kalemler dikkat çekmeye başladı. Ünü sınırları aşmış mücevher ustası Sevan Bıçakçı’nın öğrencisi Akif Gözcü’nün, kalemlere işlediği figürler görenleri mest ediyor. Farklı tasarımlarıyla dikkat çeken Gözcü, kendisini bir cümleyle şöyle ifade ediyor; "Çekmecede duran bir kalem değil, hayatın içinde olan kalemler üretmek istiyorum".



Kalemleri sanatla buluşturan Akif Gözcü’nün eserleri farklı tasarımlarıyla görenleri hayran bırakıyor. İHA’ya açıklamalarda bulunan Gözcü, bir kalemin kullanıcıya ulaşmadan önce çok ciddi zaman ve emek aşamasından geçtikten sonra, teslim edildiğini söyledi. Akif Gözcü, "Kalemlerimiz tasarım aşamasından itibaren, finale kadar süren süreç yaklaşık bir dört beş ayı bulabiliyor bazen. Çünkü tasarım süreci en önemlisi. Kişiye özel kalemler yaptığımız için, o insanları tanımak, hikayelerini bilmek durumundayız; nelerden hoşlanırlar, neler isterler onlara dikkat ediyorum" şeklinde konuştu.



"Çekmecede duran bir kalem değil, hayatın içinde olan kalemler üretmek istiyorum"


Çekmecede duran bir kalem değil, hayatın içinde olan kalemler üretmek istediğini ifade eden sanatçı, "O yüzden de kalem sürecimiz uzun sürebiliyor. Akif Gözcü kalemini taşımak isteyen bir kişi, kalemine sahip olabilmesi için en azından bir dört beş ay beklemek durumunda fakat daha sonra elinden bırakamayacağı bir kaleme sahip oluyor" dedi.



"Yaklaşık 14 ay süren, 900 kilogram ağırlığında bir ofis masası hazırladım"


Sadece kalem tasarımı yapmadığını bunun dışında her türlü objeler üzerinde farklı tasarımlar yaptığını belirten Gözcü, "Bunlardan bir tanesini örneklendirecek olursak eğer; sevgili Sevan Bıçakçı için hazırladığım bir ofis masası var; yaklaşık 14 ay sürdü, 900 kilogramlık bir masa. Dünyada eşi benzeri yok. Masanın üzerine, binlerce sardalya balığı, onu çeviren yunuslar, batık gemiler ve bir boğaz işledik ve her iki yakasında da İstanbul’u resmettik. Bu da çok uzun sürede ortaya çıkan, başlı başına bir sanat eseriydi" ifadelerini kullandı.



"Her kalem farklı bir karakter"


Gözcü, her kalemin kendisi için farklı bir karakteri olduğunu söyleyerek, "İnsanların hayatına dokunan, onları mutlu eden, sadece günlük kullanım için bir eşya obje haricinde onların kimliklerini yansıtan şeyleri üretmeye devam ediyorum. Türkiye’deki bir çok ünlü ve siyasi isim Akif Gözcü kalemlerini kullanıyorlar. Kalemlerimizi genelde kişiye özel olarak tercih ediyorlar. Kendi hayatlarına dokunacak şeyleri tercih ediyorlar. Bizi biz yapan unsurlardan bir tanesi, kişiye özel kalem yapıyor olmamız ve onlara ait olan hikayeleri konu edinmemiz. O yüzden tercih ediliyoruz diyebilirim. Çok özel ama bazen çocuğunun ismi olabilir, bazen firmasının logosu olabilir, bazen burcu olabilir, bazen onun için hayatında çok önemli olan bir anının minyatür veya rölyef olarak kalemin üzerine aktarılmış olması olabilir. Bu tür şeyleri konu edinebiliyoruz" açıklamalarında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya "İyilik Elçisi" Projesi gençlere yardımlaşma ve tarih bilinci aşılıyor Yeşilyurt Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında Beydağı Anadolu Lisesi öğrencilerine yönelik anlamlı ve farkındalık dolu bir program düzenlendi. Programda gençlere yardımlaşma, paylaşma ve toplumsal dayanışmanın önemi anlatılırken, sosyal sorumluluk bilincinin küçük yaşlarda kazanılmasının gerekliliğine vurgu yapıldı. Yeşilyurt Belediyesi, "iyiliğin izinde, bilinçle büyüyen gençler" yetiştirmek amacıyla sosyal, kültürel ve eğitici projelerini kararlılıkla sürdürmeye devam ediyor. ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında gerçekleşen gezi ve inceleme ziyaretine katılan Beydağı Anadolu Lisesi öğrencileri, Yeşilyurt Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Hayır Çarşısını ziyaret etti. Burada yürütülen yardım faaliyetleri hakkında detaylı bilgiler alan öğrenciler, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılan desteklerin nasıl organize edildiğini yerinde görme fırsatı buldu. Emanet Çarşı’nın, dayanışma kültürünü güçlendiren ve iyiliği çoğaltan bir sosyal hizmet modeli olduğuna dikkat çekildi. Programın devamında öğrenciler için Savaş Müzesi, Tekstil Müzesi ve Cezaevi Müzesi gezileri düzenlendi. Gerçekleştirilen müze ziyaretleriyle gençler, Malatya’nın ve ülkemizin yakın tarihine, kültürel ve sosyal mirasına yakından tanıklık etti. Savaş Müzesi’nde milli mücadele ruhu ve fedakârlık duygusu ön plana çıkarken, Tekstil Müzesi’nde kentin üretim kültürü ve emeğin değeri anlatıldı. Cezaevi Müzesi gezisinde ise geçmişten günümüze toplumsal hafıza ve insan hikâyeleri üzerinden önemli mesajlar paylaşıldı. ‘İyilik Elçisi’ Projesi ile öğrencilerin hem sosyal sorumluluk bilinci kazanması hem de tarih ve kültürle bağ kurarak bilinçli bireyler olarak yetişmeleri hedefleniyor. Program sonunda öğrenciler, yardımlaşmanın ve paylaşmanın toplumsal birlikteliğin temel taşlarından biri olduğunu bir kez daha idrak ederken, tarih bilinciyle geleceğe daha güçlü adımlarla yürümenin önemini kavradı.
Diyarbakır DTSO Başkanı Kaya: "2026’da en büyük beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması" Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılının hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istedikleri düzeyde geçmediğini ifade ederek, 2026’ya yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu belirtti. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, 2025 yılını değerlendirdi. Kaya, "Doğrusu 2025 yılı, hem ticaret hem de imalat ve sanayi sektörü açısından istediğimiz düzeyde geçti diyemeyiz. Bu süreci olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biri, banka faiz oranlarının oldukça yüksek olmasıdır. Yüksek faiz oranları, işletmelerin büyümesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Burada iki durumu birlikte değerlendirmek gerekir. Birincisi, kredi kullanmış olan işletmeler, faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle büyüme hedeflerinden vazgeçerek kredilerini kapatma yoluna gitmişlerdir. Bu durum, işletmelerin öz kaynaklarını nakde çevirmelerine ve dolayısıyla faaliyetlerini yavaşlatmalarına, hatta durma noktasına getirmelerine neden olmuştur. İkinci olarak ise büyümeyi hedefleyen işletmelerin, yalnızca öz kaynaklarıyla büyümelerinin mümkün olmaması ve krediye erişimde yaşanan zorluklar öne çıkmaktadır. Krediye ulaşabilen işletmeler ise yüksek faiz oranları ve düşük karlılık nedeniyle bu yoldan vazgeçmiş, bu da büyümeyi engellemiştir. Bu sürecin sonucu olarak özellikle istihdam kaybı yaşanmıştır. Diyarbakır için istihdam açısından büyük önem taşıyan, yoğun bir sektör olan hazır giyim ve tekstil sektöründe yaklaşık yüzde 30’a varan istihdam kaybı meydana gelmiştir. Bununla birlikte yalnızca istihdam değil, işletmelerin yaklaşık yüzde 30’unun faaliyetlerini durdurması gibi ciddi sonuçlar da ortaya çıkmıştır" dedi. 2026’da beklenti kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye kolay erişim 2026 yılına yönelik en büyük beklentilerinin kredi faiz oranlarının düşmesi ve krediye erişimin kolaylaşması olduğunu ifade eden Kaya, şu ifadeleri kullandı: "Kredi oranlarının düşmesi, bölgede sektörlerin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlayacaktır. İlimizin sanayi altyapısı bu açıdan güçlüdür. Her türlü sanayi ürününü üretebilecek kapasitemiz, alanlarımız, altyapımız, beşeri sermayemiz ve genç nüfusumuz bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliklerinden biri, komşularıyla yaptıkları ticaretin yüksekliğidir. Barış süreci de tam olarak bunu etkileyecek bir unsurdur. Türkiye’nin güney komşularıyla yakalayacağı bir barış ortamı, en fazla sınır ve komşu illerin ticaretini ve ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. İhracat rakamlarına baktığımızda Irak’ın bu anlamda önemli bir örnek olduğunu görüyoruz. Irak, en çok ticaret yaptığımız ülkeler arasında hızla üst sıralara çıkmıştır. Aynı süreci Suriye için de yakalayabiliriz. Suriye’nin yeniden imarı ve kalkınmasında itici güç Türkiye, özellikle de bölge illeri olacaktır. Bu nedenle barış sürecinin en olumlu etkileyeceği alan ekonomidir. Bu süreç, hem Türkiye hem de güney komşularımız için önemli bir kalkınma modeli oluşturacaktır." 2026 yılı özellikle tüccarların, sanayicilerin ve imalatçıların arzu ettiği performansın yakalandığı bir yıl olmasını dileyen Kaya, "Barış sürecinin gelişmesi ve güney komşularımızla ilişkilerin güçlenmesi, hem ekonomimizin gelişmesine hem de yaşam kalitemizin artmasına katkı sağlayacaktır. Bu vesileyle hem üyelerimizin hem de halkımızın yeni yıla barış, huzur ve mutluluk içinde girmesini temenni ediyorum" diye konuştu.