POLİTİKA - 10 Mayıs 2019 Cuma 16:16

Venezuela Büyükelçisi Reyes: “Darbenin ardında Pentagon var”

A
A
A
Venezuela Büyükelçisi Reyes: “Darbenin ardında Pentagon var”

Geçtiğimiz günlerde başarısız darbe girişimine sahne olan Venezuela’nın Türkiye Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes, Muhalif lider Juan Guaido’nun kendini devlet başkanı ilan eden liderlik anlayışının, Pentagon’un laboratuvarlarında oluşturulup ana akım medya tarafından servis edilen bir harçtan beslendiğini söyledi.

Geçtiğimiz günlerde başarısız darbe girişimine sahne olan Venezuela’nın Türkiye Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes, Muhalif lider Juan Guaido’nun kendini devlet başkanı ilan eden liderlik anlayışının, Pentagon’un laboratuvarlarında oluşturulup ana akım medya tarafından servis edilen bir harçtan beslendiğini söyledi.


Muhalif lider Juan Guaido’nun 30 Nisan’daki başarısız darbe girişimine sahne olan Venezuela Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde verdiği konferansta ülkesi üzerinde oynanan oyunları anlattı. Üniversitenin Atatürkçü Düşünce Kulübü’nün davetlisi olarak bir konferans veren Büyükelçi Reyes, muhalif lider Juan Guaido ve birlikte hareket ettiği kişilerin Amerika Birleşik Devletleri’nin(ABD) maşası olduklarının altını çizdi. Kendisini dinleyen akademisyen ve öğrencilere darbe girişiminin ardındaki gerçekleri detaylı bir şekilde anlatan Büyükelçi Reyes, “Guaido’run başında olduğu ve kendini devlet başkanı ilan eden liderlik anlayışı, Pentagon’un laboratuvarlarında oluşturulup ana akım medya tarafından servis edilen bir harçtan beslenmektedir. Tek bir meşru dayanağı olmayan ve demokrasiyi temsil ettiği iddiasında olan bu anlayış halkoyu ile seçilmemiştir. Emperyalizme boyun eğen o eski moda anlayış tekrar bölgede politika sahasında kendisine hareket alanı kazanmış durumdadır” dedi.


“Guaido bir palyaçodur”


Öncelikle Guaido’nun kim olduğuna bakılması gerektiğini anlatan Venezuela Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes, darbe girişiminde bulunan muhalif lider hakkında şu bilgileri verdi: “Guaido bugün Venezuela’da sahnelenen komedideki rolü bitince sahneden çekilecek bir palyaçodur. Guaido daha düne kadar tanınmayan, muhalif bloğun içinde yer alan ve aşırı sağı temsil eden ‘Halkın İradesi’ adlı partinin mensubudur. Yani küçük bir azınlığı temsil eden milletvekilidir. Partisi, Ulusal Mecliste yüzde 12.5 temsiliyete sahiptir. Bu da 112 sandalyeli mecliste 14 sandalyedir. Guaido bu macerada kendisi gibi aşırı faşist olan yol arkadaşı Leopaldo Lopez ile ülkede iktidarı ellerine geçirebilmek ve devlet başkanı olabilmek için demokratik olmayan her yolu kendilerine mubah görmüşlerdir.”


“Tek çaresi ABD tankları ile saraya girmek”


Venezuela Büyükelçisi Reyes Venezuela’da iktidarı demokratik yollarla elde edemeyeceğini anlayan Amerikan destekli Guaido’nun bunun için iki farklı seçeneği denediğini ve başarılı olamadığını ifa ederek şöyle konuştu: “Demokratik yollarla İktidarı ele geçiremediği için geriye iki ya da üç seçenek kalıyordu. Birincisi; askeri darbe seçeneğidir ki, bu yola başvurmak için ordunun desteğine ihtiyacınız var. Fakat ordunun onlara bir desteği söz konusu değil. İkincisi; meşru devlet başkanının iktidardan indirebilmek için halk üzerine baskı oluşturmak suretiyle sokakları hareketlendirmektir. Nitekim darbe girişiminde kendilerine sadece 25 asker ve 5 bin kadar kişi destek vermiştir. Guaido bu iki seçenekten de bir sonuç elde edememiştir. Guaido’nun sanırım üçüncü seçenek olarak Amerikan tank ve uçakları eşliğinde başkanlık sarayına ilerlemekten başka çaresi kalmıyor. Yani artık başka türlü iktidarı ele geçirme şansları yok. Çünkü ne halk, ne de ordu desteğine sahipler.”


“Küba’ya ambargo bizimkinin yanında hiçbir şey”


Ülkesinin en ağır ambargolara maruz kaldığına da dikkat çeken Venezuela Büyükelçisi, “Batı yarımküre içerisinde en zalim en vahşi yaptırımlara maruz kalan ülke şu an Venezuela’dır. Küba’ya uygulanan ambargo Venezuela’nınkinin yanında çocuk oyuncağı kalır. Tüm finansal yaptırımlara rağmen siyasi ve diplomatik cephede Venezuela ABD’ye karşı tüm savaşları kazanmasına rağmen ülkemize yönelik saldırgan politikalar sona ermediği gibi alarm seviyesi daha da üst seviyeye çıkarılarak daha saldırgan politikalar içerisine girilmiş durumdadır. Bunu yaparken uluslararası hukuk hiçe sayılmakta haydutça hükmedilmeye çalışılmaktadır” diye konuştu.


“Türk halkının direncini Latin Amerika’da görüyoruz”


Konferansta konuşan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu da emperyalizm ve sömürgeciliğin baskılarına maruz kalan bölgelerin tarih boyunca hep aynı yerler olduğuna dikkat çekti. Bölgenin bağımsızlığında önemli rol oynayan Simon Bolivar’ın “Latin Amerika’nın Atatürk’ü” diye bilindiğini hatırlatan Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu şunları söyledi: “Türk milleti hiçbir zaman esareti kabul etmemiştir. Kimseyi ezmemiştir, ama kimsenin de boyunduruğu altına da girmemiştir. Aynı direnci Latin Amerika’da da görüyoruz. Simon Bolivar’ın Avrupalı sömürgecilere karşı başlattığı o başkaldırı, dalga dalga bütün Latin Amerika’ya yayılmıştır. Bugün baktığınızda bunun yine yenilendiğini görüyorsunuz. Bir ülkeyi ambargolarla yıllardır inim inim inleteceksiniz, sonra oranın kötü yönetildiğini söyleyerek hepimizin gözlerini yaşartacaksınız. Artık insanlık tüm bu gerçekleri görüyor. Türkiye ile Venezuela’yı yakınlaştıran şey, bu tarihi yaşanmışlıklardır. 15 Temmuz’da Amerikan derin devletinin piyonlarının bir çılgınlık anıyla başlattığı o girişim, birkaç kez Venezuela’nın da başına gelmiştir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Kaza süsü verilen cinayette sanıklar hakim karşısına çıktı AK Parti Develi İlçe Başkan Yardımcısı Eyüp Aslantürk’ü kaza süsü vererek öldüren sanıkların yargılanmasına başladı. Sanık B.E., "Maktulü aracın şoför koltuğuna taşıdık. F.P. maktulün kucağına, yan koltuğa da K.S.Y’nin oturdu. Ben de kendi aracımla takip ettim. Aracın vitesi boşta kaldığı için bir süre gidip su kanalına devrildi" dedi. Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar B.E., K.S.Y., F.P. ve B.G. ile tutuksuz sanıklar M.T. ve A.T. ile taraf avukatları katıldı. Duruşmada savunma veren tutuklu sanık B.E. annesi hakkında asılsız ve çirkin sözler sarf ettiğini öne sürdüğü maktulü, kardeşi K.S.Y, bacanağı F.P. ve arkadaşı B.G. ile evinden alıp, korkutup bırakmayı amaçladığını söyledi. Olay günü, K.S.Y, F.P. ve B.G. ile maktulün evinin bulunduğu yere bırakıp iş yerine döndüğünü ifade eden B.E, diğer 3 sanığın evin elektriğinin bağlı olduğu trafonun kablosunu kestiğini, tanınmamak için kar maskesi takarak eve gittikleri ve maktulü aldıklarını ifade etti. Daha sonra maktulü kendi aracına bindiren 3 sanık ile yolda karşılaştıkları iddia eden B.E, "Maktulü bağ evine götürdük. Bende kar maskesi yoktu. Maktul beni tanıdığı için aracımdan inmedim, yüzümü görmesini istemedim. B.G. veya F.P. maktulün nefes almadığını söyledi. Baktım, nabzı atmıyordu. Daha önceden hastanede çalışmamdan dolayı bildiğim için, maktulü sert bir yere yatırarak kalp masajına başladım ve suni teneffüs yaptım. Kardeşim de ara ara bana yardım etti. Kaburgasındaki kırık kalp masajı esnasında oldu. Kendisini darp ettiğimiz iddiası doğru değildir. Panik yaptığımız için 112’yi aramak aklımıza gelmedi. Bulunduğumuz yer Erciyes yoluna yakın olduğu için aracıyla oraya bırakalım dedim. Farlarını açık bırakalım, trafik yoğun olduğu için yoldan geçenler görür yardım eder diye düşündük. Maktulü aracın şoför koltuğuna taşıdık. F.P. maktulün kucağına, yan koltuğa da K.S.Y’nin oturdu. Ben de kendi aracımla takip ettim. Aracın vitesi boşta kaldığı için bir süre gidip su kanalına devrildi. Biz şehir merkezine döndük" dedi. Sanık K.S.Y. ise maktulün annesi hakkında ağza alınmayacak laflar sarf ettiğini öne sürerek, maktulü korkutmak amaçlı bu eyleme giriştiğini, ancak olay bu noktaya geldiği için de pişman olduğunu belirtti. Sanıklar F.P. ve B.G. de maktulü kendilerinin öldürmediğini ve kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğini öne sürerek, beraatini ve tahliyesini talep etti. Tutuksuz sanıklar M.T. ile kocası A.T. de herhangi bir dahilleri olmadıkları olayı daha sonra öğrendiklerini iddia ederek beraatlarını talep etti. Maktul Eyüp Aslantürk’ün eşi A. Aslantürk ise karşı tarafın aile dostu olduğunu ve aralarında bir husumet bulunmadığını söyledi. Eşinin son zamanlarda karşı tarafın bir yakınıyla gönül ilişkisi olduğunu kaydeden A. Arslantürk, "Eşimin kalp rahatsızlığı vardı. Daha öne kalp krizi geçirmişti. Son zamanlarda tavırları da değişmişti. Karşı tarafın bir yakınıyla görüşüyordu. Hayatında başka kadınlar da vardı. Telefonunda uygunsuz resimler gördüm. Bunu daha sonra çocuklarıma da anlatım. Netleştirip ona göre yoluma bakacaktım. İlk kez burada anlatıyorum. Şikayetçiyim" diye konuştu. Müşteki iki kardeş de sanıklardan şikayetçi olduklarını belirterek, adaletin yerini bulmasını istedi. Mahkeme başkanı tarafından yeniden söz verilen sanıklar ise maktulün kalp rahatsızlığı ve gönül ilişkisine ilişkin bilgi sahibi olmadıklarını anlattı. Duruşma eksiklerin giderilmesi için ileri bir tarihe ertelendi. Olay Hacılar ilçesi Erenler Caddesi’nde 50 SF 514 plakalı otomobille geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybettiği zannedilen Eyüp Aslantürk’ün (57) ölümüyle ilgili şüphe üzerine Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. 5 ay süren detaylı soruşturma sonucu 4’ü tutuklu 6 şüpheli hakkında iddianame düzenlendi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu sanıklar B.E, K.S.Y, F.P. ve B.G’nin ’tasarlayarak öldürme’, ’cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya azmettirme’, ’kamu hizmetine tahsis edilmiş eşyaya zarar vermeye azmettirme’ ve ’gece vakti konut dokunulmazlığını ihlal etmeye azmettirme’ suçlarından cezalandırılmaları talep edildi. Tutuksuz sanıklar M.T. ve A.T. için de ’tasarlayarak öldürmeye yardım etme’, ’cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya yardım etme’, ’kamu hizmetine tahsis edilmiş eşyaya zarar vermeye yardım etme’ ve ’gece vakti konut dokunulmazlığını ihlal etmeye yardım etme’ suçlarından ceza talep edilen iddianame, Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Sanık, müşteki ve tanık beyanlarına yer verilen iddianamede, Eyüp Aslantürk’ün ölümüyle ilgili detaylı bilgiler yer aldı. Hazırlanan iddianamede sanık M.T’nin maktulün ailesini misafir ettiği olay gününde sanıklar B.E., K.S.Y., F.P. ve B.G.’nin eylemi gerçekleştirmek üzere harekete geçtikleri belirtildi. İddianame şu bilgilere yer verildi: "4 sanığın B.E’nin kullandığı araçla güvenlik kameralarına yakalanmamak için arka yollardan maktulün evinin bulunduğu yere gittiği, plan doğrultusunda sanıklardan K.S.Y.’nin evin elektriğinin bağlı olduğu trafonun kablosunu kestiği tespit edilmiştir. 3 sanığı evin arka kapı tarafına bırakan B.E.’nin aracıyla iş yerine geri döndüğü, evin kapısını açan maktulü darbeden kar maskeli 3 sanığın maktulün ağzını bez ve koli bandıyla, ellerini de plastik kelepçeyle bağladığı belirlenmiştir. Daha sonra maktulü kendi aracına bindiren 3 sanığın B.E.’nin nişanlısının üzerine kayıtlı parselde bulunan bağ evine gitmek üzere yola çıktığı, yolda sanıklardan B.E.’nin de aracıyla kendilerine katıldığı, sanıkların maktulü bağ evinin kömürlük olarak kullanılan deposuna götürdüğü tespit edilmiştir. Sanıkların sandalyeye oturttukları maktulü ağzı bağlı olarak darp ettikleri, göğsünde kaburga kırıkları oluşacak şekilde darp edilen maktulün olay yerinde hayatını kaybettiği belirlenmiştir. Sanıkların olaya trafik kazası süsü vermek amacıyla maktulü öldürdükten sonra aracının şoför koltuğuna taşıdığı, F.P.’nin maktulün kucağına, yan koltuğa da K.S.Y.’nin oturduğu, B.E.’nin aracıyla takip ettiği, F.P.’nin vitesi boşa alarak araçtan indiği ve aracı iterek su kanalına doğru yönlendirdiği tespit edilmiştir. Aracın çok fazla ilerlemeden durduğu, sanıkların diğer araç ile olay yerinden ayrıldığı belirlenmiştir."