SAĞLIK - 23 Ocak 2021 Cumartesi 09:07

Elif Benar 2021 estetik trendlerini açıkladı

A
A
A
Elif Benar 2021 estetik trendlerini açıkladı

Estetik doktoru olan Elif Benar, “2021 senesi estetikte doğallığın yılı olacak” dedi.

Estetik doktoru olan Elif Benar, “2021 senesi estetikte doğallığın yılı olacak” dedi.



Belirgin çene hattı, ameliyatsız gıdı estetiği, doğal dudaklar ve botoks hakkında bilgiler veren Estetik Doktoru Elif Benar, 2021 trendlerini paylaştı. "Kalıcı olmayan botoks ve dolgu uygulamaları her yıl yeni trendler oluşturuyor. 2021 yılının en trend estetik uygulaması belirgin çene hattı olacak” diyen Benar,” Yüz hatlarının çene ile uyumlu olması için uzman dokunuşu gerekir. Çene dolgusu, abartıya kaçmadan kişinin; ağız, yüz ve diş anatomisi dikkate alınarak uygulanmalıdır” dedi. Benar, yüzün daha ince ve kemikli görünmesini sağlayan bu tedavinin popülerliğini önümüzdeki yıllarda da koruyacağını belirtti.



Ameliyatsız gıdı estetiği


Bu yıl artan video konferans görüşmeleri, insanların alt yüz ve gıdı bölgesine odaklanmasına sebep oldu. Elif Benar, ameliyatsız yapılan gıdı eritme işlemelerinin de arttığını dile getirdi. Benar, “Gıdı, çeneden başlar ve boynun alt taraflarını sarar. Çene altı sarkması olarak da bilinir. Gıdının nedenleri arasında; genetik, yetersiz ya da aşırı beslenme, hormonal rahatsızlıklar, zararlı alışkanlıklar ve yaşlanma yer almaktadır.



Gıdı her zaman aşırı kilolu kişilerde görülmez. Bazen zayıf kişilerde de çene altı sarkmasına rastlanır. Z kuşağının yaşam tarzı göz önüne alındığında gıdı probleminin neden artış gösterdiği de netlik kazanmıştır” diye konuştu.



Doğal dudaklar


Elif Benar, şu bilgileri verdi: “Önceki trendlere göz attığımızda, dudak estetiğinde hacim ön plandaydı. Halen önemli bir kitle bu trendi sürdürse de 2021 yılında doğal dudaklar ön plana çıkıyor. Dudak dolgusu minimal bir uygulama olmasına rağmen kişinin yüz hatlarında çok büyük farklar oluşturmaktadır. Dudağa hacimden ziyade şekil vermek yeni trend oldu.



Botoks vazgeçilmezliğini 2021’de sürdürecek


Botoks, geçmiş senelere bakıldığında 40 yaş ve üstü kesimin tercih ettiği bir gençleşme yöntemiydi. Çünkü o dönemlerde botoks, sadece kırışıklık gidermek için uygulanan bir yöntem olarak biliniyordu. Alındaki derin çizgileri gidermesi, kaş kaldırma işlemi ve kalıcı olmayan botoks ile birlikte trend değişmeye başladı.”



Türk doktor Elif Benar, Londra’da daha genç hastaların botoks uygulamalarına olan ilgisinin arttığını belirtti. Benar, “20’li yaşlarda birçok kişi botoks uygulaması için geliyor. Botoks sayesinde kaşlar daha kalkık, canlı ve çekici bir yüz ifadesi elde edilebiliyor” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.