SAĞLIK - 09 Mart 2021 Salı 11:12

Ağızdan nefes almak, diş yapısını bozabilir

A
A
A
Ağızdan nefes almak, diş yapısını bozabilir

Ortodonti Uzmanı Dr.

Ortodonti Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Şirin Hatipoğlu, ağızdan nefes alma alışkanlığının bile diş yapısını bozabileceğini belirterek, diş çapraşıklığının nedenleri ve nasıl tedavi edildiğine dair önemli bilgiler aktardı.


Beykent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Ortodonti Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Şirin Hatipoğlu, pek çok insanın yaşam kalitesini etkileyen diş çapraşıklığı konusu ile ilgili önemli bilgiler aktardı. Ortodontiyi kısaca; diş-çene-yüz bölgesini ilgilendiren bozuklukların oluşmasını önleyen, mevcut bozuklukların ilerlemesini durduran ve tedavi eden; bunları yaparken aynı zamanda iyi bir estetik ve fonksiyon (ısırma, çiğneme, konuşma, gülümseme) sağlamayı amaçlayan, diş hekimliğinin uzmanlık dallarından biri olarak tanımlanabileceğini söyleyen Hatipoğlu; diş çapraşıklığının neden oluştuğu sorusuna şöyle yanıt verdi:


“Öncelikle, diş çapraşıklığı ve çene bozukluğuna neden olan sebepleri genel ve lokal olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Kalıtım, doğumsal anomaliler, travma, fonksiyonel bozukluklar ve kötü alışkanlıklar genel faktörler arasında sıralanmaktadırlar. Kalıtım, iskeletsel ve dişsel anomali oluşmasında etkili olan en önemli faktörlerden birisidir. Kalıtımsal anomaliler, genlerle bir sonraki nesle iletilen genetik özelliklerdeki değişikliklere bağlı anomalilerdir. Bazı iskeletsel bozuklukların oluşumunda %80 kalıtımın etkili olduğunu bilmekteyiz. Özellikle alt üst çenelerin ön arka yöndeki pozisyon bozukluklarının kalıtımla yakından ilişkisi vardır. Bu nedenle, ortodontik muayenelerin de küçük yaşlarda başlaması gerektiği önerilmektedir.”



’’Ağızdan nefes almak diş yapısını bozabilir’’


Parmak/dudak emme, tırnak yeme, dil itimi gibi kötü alışkanlıklar sonucunda, normal fonksiyonel yapının bozularak patolojik bir yapı ortaya çıktığını ifade eden Hatipoğlu, “Parmak emme şiddetli dişsel ve iskeletsel problemlere neden olabilir. Üç yaşından sonra devam eden parmak emme patolojik kabul edilir ve müdahale şarttır. Hareketli veya sabit alışkanlık kırıcılar ile başarılı müdahaleler yapılabilir. Ağız solunumu, yanlış bebek beslenmesi gibi fonksiyon bozukluklarına bağlı anomaliler de oluşabilmektedir. Özellikle ağız solunumu, hem dişler hem de çene yüz iskeleti üzerinde kalıcı değişikliklere neden olabilmektedir. O nedenle ağız solunumunun erken teşhisi, oluşmuş dişsel / iskeletsel değişikliklerin düzeltilmesi ve önlenmesi çok önemlidir.” dedi.


Hatipoğlu, doğuştan gelen dudak damak yarığı gibi, daha anne rahminde bebek oluşurken meydana gelmiş olan doğumsal anomaliler olduğu gibi; doğum esnasında veya sonrasında meydana gelmiş travmaya bağlı olarak oluşan anomalilerin de mevcut olduğunu söyleyerek, endokrin dengesizlik veya beslenme bozukluklarının da diş ve çenelerde düzensizliklere sebep olabileceğini belirtti.



Hatipoğlu sözlerine şöyle devam etti;


’’Diş sayı (eksiklik/fazlalık) anomalileri, diş boyut ve şekil anomalileri, anormal labial frenulum (bağ), süt dişlerinin erken kaybı ve yerin korunması, süt dişi retansiyonu, ankiloz, yetersiz veya doğru olmayan klinik uygulamalar da ortodontik maloklüzyon oluşturan lokal faktörler arasında sayılmaktadırlar. Lokal etyolojik faktörlerin, ortodontik maloklüzyon oluşturmasına katkıları tek tek incelediğimizde, diş sayı anomalilerine bakıldığında, en fazla diş sayısı eksikliğinin sırası ile üçüncü büyük azı, üst yan kesici, alt ikinci küçük azı ve alt kesici dişlerde görüldüğünün altını çizen Hatipoğlu, “Diş sayısındaki fazlalığın çapraşıklığa, alt-üst ön dişler arasında artmış mesafeye veya her ikisinin kombinasyonuna; eksikliğin ise dişler arası boşluklara, diş kaymalarına ve buna bağlı olarak kapanış bozukluklarına sebep olmaktadır. Diş boyut ve şekil anomalilerinden, megadont (dev) dişlerin en fazla daimi üst kesici dişlerde görüldüğünü; çapraşıklık, alt-üst ön dişler arasında artmış mesafeye veya her ikisinin kombinasyonuna sebep olduğunu görmekteyiz. Mikrodonti (küçük dişler) de ise dişler arası boşluklar, diş kaymaları ve buna bağlı olarak yine kapanış bozuklukları görülebilmektedir.” diye konuştu.


“Derin labial bağ üst ön dişler arasında boşluğa sebep olabilmektedir. Üst dişler arasında bağ dokusu sebebi ile boşluk olduğuna hekim tarafından karar verilirse, öncelikle ortodontik tedavi ile diş aralıkları kapatılarak sonrasında cerrahi olarak bağ dokusunun kesilmesi ve ortadan kaldırılması gerekmektedir. Burada sık yapılan hata cerrahi müdahalenin ortodontik tedavi öncesinde yapılması ki bu sonradan ortodontik tedavi ile dişler arası boşlukların kapatılamamasına sebep olmaktadır.” ifadelerini kullandı.



’’Süt dişi çürükleri önemli bir problem’’


Hatipoğlu, yaygınlık ve şiddetinin zamanla azalma eğiliminde olmasına rağmen, süt dişi çürüklerinin hala birçok ülkenin temel halk sağlığı problemini oluşturmaya devam ettiğini ve doğal daimi diş sürmesi öncesinde süt dişi çekimini gerektirdiğini söyledi. Süt dişlerinin erken kaybı ile birlikte bu yerin korunamaması durumunda, daimi diş diziliminde bozuklukların meydana gelmekte olduğunu söyleyen Hatipoğlu şu ifadeleri kullandı:


“Çekilmiş süt dişi boşluğunun her iki yanında yer alan dişler, çekim boşluğuna doğru kayma ve devrilme eğilimindedirler. Aynı şekilde, karşıt arkta bulunan diş uzayabilir. Bu durum ark boyu ve uzunluğunun kısalmasına bağlı olarak oluşan “semptomatik” yer darlığına sebep olmaktadır. Bu da daimi dişlerin sürme yönünün değişmesine - çapraşıklığa veya daimi dişlerin sürmesinin bloke edilmesine - daimi dişin gömük kalmasına; estetik olmayan bir gülüş - görünüme; gıda birikmesi; artmış çürük ve periodontal hastalık ile maloklüzyonun diğer olumsuz yönleri; değişen oklüzal ilişkiler, buna bağlı olarak erken travmatik temaslara ve uygunsuz çene ilişkilerinin oluşmasının önünü açmaktadır.”


Erken süt dişi kaybının, ortodontik bozukluğa sebep olma potansiyelinde olduğu veya ortodontik tedavi ihtiyacını arttırdığı pek çok çalışma ile belgelendiğini belirten uzman doktor, sözlerine şu şekilde devam etti:


“Süt dişleri çiğneme fonksiyonunu yerine getirmesinin yanı sıra, doğal yer tutucu olarak ta görev yapmaktadırlar. Bu nedenden dolayı, süt dişlerinin orijinal boyutunun korunması çok önemlidir. Çürük, yetersiz veya doğru olmayan klinik uygulamalar maloklüzyona sabep olan en önemli lokal faktörler arasındadır. Çürük oluştuğunda süt dişinin orijinal boyutu korunamaz. Çürük dişin orijinal diş boyutunda restore edilmesi önemlidir, bu nedenden dolayı. Aksi halde, çürük dişin önünde veya arkasında yer alan dişler, boşluğa doğru kayar ve çapraşıklık ile kapanış bozukluğu oluşturma eğiliminde olurlar. Süt dişlerindeki çürükler ile süt dişlerine yapılmış doğru olmayan restorasyonlar, dişin orijinal boyutunun korunamamasına, yer kaybına ve çapraşıklığa neden olmaktadır. Eğer çürük bir süt dişine restorasyon yapılma şansı yoksa, çekim yapılıp ardından hemen yer tutucu uygulanması gerekmektedir. Böylece, süt dişli dönemden daimi dişli döneme geçiş boyunca süt dişlerinin bakımı ve korunması, özellikle ark boyu perimetre kaybını önlemek, nihai maloklüzyon oluşumunu sınırlandırmak ve oluşabilecek ortodontik tedavi gerekliliğini en aza indirgemek açısından önerilmiştir.”



Ortodontik tedavi yöntemleri nelerdir


Lokal etyolojik faktörlerin, kazanılmış ortodontik maloküzyona sebep olmakta olduğunu ifade eden Hatipoğlu, “Kazanılmış ortodontik maloklüzyonun oluşmasını engellemek için de koruyucu- önleyici tedavi çok önemlidir. Peki, diş çapraşıklığı ve çene bozukluğunun oluşmasını engelleyemedik, bozukluk oluştu, bunu nasıl tedavi ederiz? Genel olarak ortodontik tedavileri hareketli ve sabit olmak üzere iki gruba ayırabiliriz. Hareketli ortodontik tedavi; kötü alışkanlıklar, parmak emme, anormal yutkunma gibi faktörlere bağlı olarak gelişebilecek sorunları önlemek, daimi dişlere yer açmak veya basit diş kaynaklı bozuklukları düzeltmek amacıyla çeşitli hareketli aygıtların kullanıldığı tedavi şeklidir. Ortalama 8-11 yaş arasındaki, karışık dişlenme döneminde bulunan çocuk hastalara uygulanmaktadır.”



Sabit ortodontik tedavinin ise dişlerin üzerine yapıştırılan, tedavi süresince çıkarılmayan braketler ve bu braketlerin içinden geçen tellerle yapıldığını söyleyen Hatipoğlu, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:


“Braketlerin kendi içerisinde metal ve porselen olmak üzere, çeşitleri vardır. Standart ve her zaman kullandığımız metal braketlere alternatif olarak, yetişkin hastalarda kullanılmak ve daha estetik bir görünüm sağlamak üzere porselen braketler üretilmiştir. Sabit ortodontik tedavi sağlıklı diş ve dişetlerine sahip her yaştaki bireylere uygulanabilmektedir. Sadece büyüme gelişim kuvvetleri kullanılarak uygulanacak ortopedik tedavilerde, hastaların aktif büyüme gelişim döneminde olması gerekmektedir. Tedavi ile elde edilen sonuçların korunması için, sabit tedavi sonrasında, mutlaka çeşitli pekiştirme aygıtları ve/veya dışarıdan görünmeyen tellerle uzun süreli koruma yapılmalıdır. Bu tedavi seçeneklerinin dışında, son dönemde revaçta olan şeffaf plaklarla yapılan ortodontik tedaviler de ortaya çıkmıştır. Ancak, hastaya en uygun tedavi şekli ve seçeneğinin yine, tedaviyi yapacak olan doktoru tarafından önerileceğini unutmayalım. Her hastanın durumu kendine özel ve farklıdır.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon "Neden olmasın" dedi, 45 yaşında üniversite hayaline kavuştu Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde eğitim gören 45 yaşındaki Gönül İnan, yıllar boyunca içinde büyüttüğü üniversite hayalini ertelemesine rağmen vazgeçmedi. 3 çocuk annesi İnan, 45 yaşında girdiği sınavı kazanarak üniversite sıralarındaki yerini aldı. Trabzon’da yaşayan 3 çocuk annesi 45 yaşındaki Gönül İnan, bir arkadaşının "Neden olmasın" sözüyle cesaret buldu. Bu teşvikle üniversite sınavına girmeye karar veren İnan, zorlu hazırlık sürecini ev ve çocuk sorumluluklarıyla birlikte yürüttü. "Kadın isterse her yaşta başarır" sözünü yaşayarak gösteren Gönül İnan, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandı. Birinci sınıfta eğitime başlayan Gönül İnan, genç arkadaşlarıyla aynı sırayı paylaşmaya başladı. Derslere olan ilgisi, disiplini ve kararlılığı takdir toplayan İnan, yarım kalan hayalini tamamlayarak pek çok kadına umut oldu. Yıllarca çocuklarının okul heyecanını yaşayan Gönül İnan, şimdi kendi sınav stresini, ders telaşını ve başarı sevincini yaşıyor. "Çocuklarım çok büyük destekçim oldu" Çocuklarından birinin Ankara’da psikoloji, diğerinin Samsun’da makine mühendisliği en küçük çocuğunun ise ilkokulda eğitimine devam ettiğini belirten Gönül İnan, "Televizyonda yaşı büyük hanımların bir girişimde bulundukları gördüğüm zaman hayranlık duyuyordum. Tekrar üniversite sınavlarına girmeme vesile olan aslında arkadaşım Gülcan. Deneyelim bence yapabiliriz dedi. Bende çok ümitle olmayarak deneyelim dedim. Sonuçlar açıklandığında kazandığımı gördüm. Asıl hedefim aslında Almanca öğretmenliğiydi. Almanya geçmişim olduğu için bir şeyler başarırım diye düşündüm. Maalesef Trabzon’da Almanca öğretmenliğine dair bir bölüm olmadığı için İngilizce’yi tercih ettim. Bir baktım ki sıradayım. Nasip oldu şu anda İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyorum. Çocuklarım çok büyük destekçim oldu. Kızım Ankara’da psikoloji okuyor, oğlum Samsun’da makine mühendisliği okuyor. Onlarla istişare ediyorum. Aslında onlar biraz benim velim gibi oldular. Kayıt işlerini hep kızım yaptı. Normalde veliler çocuklarını kaydeder bizde ters oldu. Artık üniversite hayatından bahsediyoruz. Vizyonu açık gençlerle tanışmak benim için çok güzel bir duygu. Hep çok saygılılar. Güzel anlaşıyoruz, ben hepsini ayrı ayrı seviyorum. Çocuklarım uzakta olduğu için hepsini evladım yerine koydum. Onların da beni sevdiğini görüyorum" dedi. "Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum" Sınıf arkadaşlarının motive edici cümleler kurduğunu kaydeden İnan, "İlk sınıfa girdiğim an biraz sessizdim analiz ettim ama sonra günler geçtikçe baktım gençlerde benim için ‘Bu yaştan sonra nereden geldi’ şeklinde bakmadılar. Bir ara ümitsizliğe kapıldım; ’Acaba yapabilecek miyim?’ ’Her şeyi unuttum tekrar baştan hatırlayamıyorum’ gibi baktım motive edici cümleler kurdular. ’Olur mu abla devam et iyi gidiyorsun’ şeklinde bu bana çok iyi geldi. Benim de çocuklarım uzakta olduğu için empati yapıyorum. Bir anne olarak düşünüyorum. Her zaman bir sıkıntınız olduğunda beni arayabilirsiniz diyorum. Öğrenmenin ve eğitimin yaşı yoktur. Hiçbir zaman geç değil. Ev hanımlarına sesleniyorum tabii ki evi toparlamak düzeltmek güzel şey ama her gün aynı iş aynı hiç kimse madalya takmıyor. Bu işler bitmiyor, kendi kültürünüzü geliştirin. Mutlu olduğunuz şeyleri yapın. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır derler en azından çabalıyorum. Henüz bir plan yapmadım ama tercümanlık veya öğretmenlik yapabilirim. Her sabah okula gelirken mutlu oluyorum. Benim için bu bile yeterli" şeklinde konuştu. "İyi ki benim annem" Gönül İnan’ın Ankara’da Psikoloji eğitimi gören kızı Cemre İnan ise "Çok gururlu ve mutluyum. İyi ki benim annem. Başaracağını biliyordum. Güveniyordum o yüzden şaşırmadım. Her zaman yanında bulunacağım. Sınıf arkadaşları ile diyaloglarına şahit oldum. Bu beni çok mutlu etti. Hepsi çok değerli ve kıymetli insanlar. İyi ki annemin yanındalar. Aynı sınıfta annemle eğitim görseydik eğlenceli olabilirdi" diye konuştu. "Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor" Gönül İnan’ın sınıf arkadaşı Arda Akgün de, "Bu kadar genç öğrencinin arasında bizim iki katımız yaşa sahip bir öğrencinin olması elbette alışagelmiş bir durum değil. Hepimiz bu duruma şaşırmıştık ancak Gönül ablanın bize olan tutumu, bize yaptığı ablalık görevi gerçekten bizim için çok değerli. Kendisi tüm sınıf tarafından sevilen çok önemli bir insan. Kendisini çok seviyoruz. Derslerde de çok aktif. Buraya bir öğrenci bilincinde gelmiş. Yaşının büyük olması onu bizden hiçbir şekilde ayırmıyor. Öğrenme hırsı bizimki gibi kendisini çok taktir ediyorum" ifadelerini kullandı.
Samsun Dünya halıları bu koleksiyonda Samsun’da görev yapan bir öğretmen, 25 farklı ülkeden topladığı 150 duvar halısından oluşan koleksiyonuyla dikkat çekiyor. Müzik öğretmeni olarak görev yapan Seçkin Esen (55), şimdiye kadar edindiği kazanımını farklı bir amaç uğrunda kullanıyor. Dünyanın birçok kıtasına giderek kültürel değeri olan duvar halılarını toplayan Esen, 25 farklı ülkeden onlarca halı satın aldı. Halıları koleksiyon hâline getiren Seçkin Esen, yurt içi ve yurt dışından topladığı 150 halıdan 40’ına hikâye yazarak proje oluşturdu. Geçen yıl 120 halısını Mersin’de sergileyen Esen, koleksiyonuna dünyadan birçok halı daha ekledi. Esen ayrıca göz bebeği olarak gördüğü halıların satılık olmadığını ancak sürekli olarak koleksiyonunu genişlettiğini sözlerine ekledi. Müzik Öğretmeni Seçkin Esen, "Koleksiyonumuzu imkânlar dâhilinde genişletmeye çalıştık. Yine yurt dışından bulduk, yurt içinden bulduk, yurt dışından gelenleri bulduk ve koleksiyonumuz genişledi. 25 tane daha koleksiyonumuza halı kattık. 150’ye yakın halımız var. Çok değerli duvar halılarımız mevcut. Bu halıları ülkemize yakışan bir şekilde sergiye çıkaracağız. Koleksiyonu gelecek kuşaklara aktarılacak bir miras olarak değerlendiriyoruz. Yani bir araba olsa, ev olsa, tarla olsa değer verebiliriz. Bizim için ülkemizde böyle bir çeşitliliğin olması, böyle bir koleksiyonun olması her şeyden daha değerli" dedi. "Japonya’dan Almanya’ya, Çin’den İspanya’ya birçok ülkenin halısı bu koleksiyonda" Doğudan başlayarak birçok kıtadan o yöreye ait duvar halılarını topladığını dile getiren Esen, "Halı koleksiyonuna doğudan başladık biz. Öncelikle Türk cumhuriyetlerinden, Çin’den, Japonya’dan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan oralardan duvar halıları aldık. Daha sonra İran, Irak kısmından aldık. Savaştan önce gittiğimizde Ukrayna’dan aldık. İtalya’dan var, İspanya’dan var, Hindistan’dan var, Almanya’dan var. Yaklaşık 25 ülkeden halı topladık. Koleksiyondaki halılarda değişik güzellikte ve ender olan halılar var. Türkmenistan’dan ipek dokuma halılar ender halılardır. Bizi bilenler çeşitli ülkelerden önce halının fotoğrafını atıyor. Kriterlerimize uyuyor mu, ender mi bunlara bakıp sonra da gidip alıyoruz" diye konuştu. "Koleksiyondaki tüm halılar benim göz bebeğim" Tüm halılarını göz bebeği olarak gördüğünü de sözlerine ekleyen Esen, "Tüm halılar benim göz bebeğim. Oğlum da tüm bu eserlere, mirasıma sahip çıkacak" dedi. Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda lisans, İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde de yüksek lisans yapan Seçkin Esen, en büyük hobisinin duvar halılarını izlemek olduğunu sözlerine ekledi.