ASAYİŞ - 12 Nisan 2021 Pazartesi 13:52

Hande Çinkitaş cinayetinde 20 yıl sonra tutuklanan baba ve üvey anne tahliye edildi

A
A
A
Hande Çinkitaş cinayetinde 20 yıl sonra tutuklanan baba ve üvey anne tahliye edildi

Kadıköy’de 20 yıl önce 12 yaşındaki Hande Çinkitaş’ın vahşice öldürülmesine ilişkin tutuklu yargılanan babası ve üvey annesi tahliye edildi.

Kadıköy’de 20 yıl önce 12 yaşındaki Hande Çinkitaş’ın vahşice öldürülmesine ilişkin tutuklu yargılanan babası ve üvey annesi tahliye edildi. Mahkeme, sanıklar hakkında ev hapsi şeklinde adli kontrol hükmü uyguladı. Mahkemenin tahliye kararını duyarak gözyaşlarına boğulan Hande Çinkitaş’ın annesi Handan Yılmazer, "Üzgünüm, benim kızım bunu hak etmedi. Yalan beyanlarla adaleti de yanılttılar" dedi.


Kadıköy’de 2001 yılında 12 yaşındaki Hande Çinkitaş’ın bıçak ve çekiç darbeleriyle vahşice öldürülmesine ilişkin 5 Kasım 2020 tarihinde tutuklanan baba Nezih Çinkitaş(58) ve üvey anne Şehnaz Çinkitaş’ın (51), “canavarca hisle veya eziyet çektirerek altsoydan akrabayı kasten öldürme” ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmasına devam edildi.


Basın mensupları duruşma salonunda alınmadı


Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Nezih ve Şehnaz Çinkitaş cezaevinden getirilirken, Hande Çinkitaş’ın annesi Handan Yılmazer ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. Mahkeme, basın mensuplarını pandemi tedbirleri kapsamında duruşma salonuna almadı.


Tutuklu sanıklara tahliye


Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme, yaklaşık 6 aydır tutuklu bulunan sanıklar Nezih ve Şehnaz Çinkitaş’ın tahliyesine karar verdi. Mahkeme, sanıkların tutuklu kaldığı süre, delillerin çoğunun toplanmış olması ve toplanmayan delillere sanıkların etki etme ihtimalinin bulunmamasını gerekçe gösterdi.


Ev hapsi şeklinde adli kontrol kararı


Cezaevinden tahliye edilen sanıklar hakkında yurt dışına çıkış yasağı ve elektronik cihaz kullanılmak suretiyle konutunu terk etmeme şeklinde adli kontrol kararı uygulandı. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.


Kararı duyan anne gözyaşlarına boğuldu: “Yalan beyanlarla adaleti de yanılttılar”


Mahkemenin tahliye kararını duyduktan sonra gözyaşlarına boğulan Hande Çinkitaş’ın annesi Handan Yılmazer, “Üzgünüm, benim kızım bunu hak etmedi. Yalan beyanlarla adaleti de yanılttılar. Ben bu kararı beklemiyordum. Vahşice katledildi benim kızım. Yapanlar serbest bırakılıyor. Dışarıda geziyorlar. Böylelerini biz aramızda istemiyoruz. Şimdi kızım yerinde rahat edemeyecek. Bu mudur adalet? Adalet istiyoruz artık. Kadınlara, çocuklara kıyanları çıkarmasınlar. Onlara aramızda yer yok” dedi.


“Tahliye kararına derhal itiraz edeceğiz”


Ailenin avukatı Hasan Kocabey ise “Duruşma yaklaşık iki buçuk saat sürdü. Tutuklu sanıklar Şehnaz ve Nezih Çinkitaş’ın tahliyelerine karar verildi. Biz Hande’nin annesinin tarafı olarak bu iki kişinin cinayeti birlikte işlediklerine inanıyor ve bu tahliye kararına itiraz edeceğimizi bildiriyoruz. Sanıkların çelişkili beyanları, teknik deliller, cinayetin gece işlendiğine ilişkin ve sabaha kadar da cinayet mahallinin sanıklar tarafından kurgulandığına ve delillerin yok edildiğine dair çok ciddi deliller var dosya içerisinde. Buna rağmen tahliye edilmiş olmaları kamu vicdanını zedeledi. Derhal itiraz edeceğiz” diye konuştu.


İddianameden


Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Hande Çinkitaş’ın çekiç ve kesici aletlerle darp neticesinde bıçaklanarak öldürüldüğü, daire kapısı ve pencerelerinde zorlama izi olmadığı anlatıldı. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 29 Eylül 2020 tarihli raporuna göre, olayda kullanılan bıçağın kesici kısmında majör yoğunlukta baba Nezih Çinkitaş’a ait DNA profili içerdiğinin tespit edildiği belirtildi.


Olay günü sanıklar dışında ikamete üçüncü bir şahsın girdiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı, Nezih Çinkitaş ve Şehnaz Çinkitaş’ın ifadelerinin çelişkili olduğu kaydedildi. İddianamede, baba Nezih Çinkitaş ile üvey anne Şehnaz Çinkitaş’ın “canavarca hisle eziyet çektirerek alt soydan akrabayı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile cezalandırılmaları istendi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ATO Yönetim Kurulu Üyesi Akça: "Mesleki eğitim, üretimin niteliğini ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurul Üyesi ve ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, "Mesleki eğitim sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" dedi. ATO, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile bu yılın ekim ayında hayata geçirdiği ‘Mesleki Eğitimde Ankara Model’ iş birliği protokolü kapsamında düzenlediği "Sektör- Meslek Öğretmenleri Buluşması’ ATO Duatepe Salonu’nda yapıldı. Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mimar Sinan Mükemmeliyet Merkezi koordinatörlüğünde düzenlenen toplantı, Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurulu Üyesi aynı zamanda ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ali İhsan Güçlü ile Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Volkan Hasan Kaya, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Veli Karakuş ve Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Erkan Tuzsuz başkanlığında gerçekleşti. Toplantıda mesleki eğitimin, üretim niteliğine ve rekabet gücüne etkisi ele alındı. "Kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ATO’nun Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile hayata geçirdiği "Mesleki Eğitimde Ankara Modeli"nin mesleki eğitimin sektörün ihtiyaçlarıyla uyumlu biçimde yapılandırılması açısından önemli bir model olacağını belirterek, "Mesleki eğitim, sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır. İş dünyasının ihtiyaçlarıyla uyumlu, uygulama ağırlıklı ve güncel beceriler kazandıran bir mesleki eğitim yapısı, gençlerimizi geleceğin mesleklerine hazırlarken ekonomimizin de sürdürülebilir büyümesini güvence altına alır. Bu nedenle kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ifadelerini kullandı.
Adana Adana’da yıkım yapılan Amerikan Adası girişi kayalarla kapatıldı Adana’da Amerikan Adası olarak bilinen yerdeki kaçak yapıların yıkım işlemleri sona ererken, bölgenin girişi kayalarla kapatıldı. Yıllardır tartışma konusu olan Merkez Çukurova ilçesi Göl Mahallesi Menderes Bulvarı’ndaki Amerikan Adası’nda 23 Aralık’ta başlayan yıkım işlemleri tamamlandı. Yıkılan kaçak yapılardan arta kalan molozlarda kamyonlarla taşındı. Adanın girişi de kaya parçalarıyla kapatılırken, girişinde nöbet tutan polis bölgeye kimsenin girmesini izin vermiyor. Bölgeye gezmeye gelen vatandaşlar kayaları görünce geri dönmek zorunda kaldı. Eşi ve çocuğuyla bahardan kalma havayı değerlendirip adada gezmek isteyen Serkan Çokal, "Üzüldük desek doğru olur. Ancak daha iyisi olacaksa Adana için hayırlısı olsun. Biz burayı seviyorduk ve sürekli geliyorduk. Buradaki yapıların kaçak olduğunu bilmiyorduk. Görüntü açısından çok çirkindi. Yolumuzu kesip çevirenler vardı. Zorla mekâna çağıranlar vardı. Ailece geldik, burayı gezelim demiştik. Yeni yapılacak yer, halkın girebileceği şekilde olsun. İnsanlar rahatça dolaşsın. Uyuşturucu kullanan kişilerin burada olmadığı belli olsun. Devletimizden buranın güzel bir yer olmasını istiyoruz" dedi. İlknur Çokal ise, "Çok üzüldüm, ancak bir yandan da sevindim. Burada uyuşturucu kullananlar da çoktu. İnşallah daha güzel yapılar olur. Mekânların içerisinde güzel olanlar da vardı, ancak büyük kısmı kötüydü. Burayı ailece ziyarete gelmiştik. Kapatıldığı için şu an giremiyoruz" diye konuştu.
Ankara Uzmanından uyarı: "Uyku düzeninin bozulması agresif tip meme kanseri riskini artırabiliyor" Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor" dedi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, yeni yapılan araştırmalarda gece vardiyasında çalışan ya da uyku bozukluğu olan bireylerde, agresif meme kanseri riskinin önemli ölçüde arttığını belirtti. Texas A&M Üniversitesi’nde yürütülen ve JAMA Oncology dergisinde yayımlanan çalışmada, bozulan sirkadiyen ritmin, bağışıklık sistemini baskılayarak tümör gelişimine ve yayılmasına zemin hazırladığını açıkladı. Dr. Coşkun, sirkadiyen ritim bozukluğu, meme bezlerinin yapısını bozarak bağışıklık sisteminin savunmasını zayıflattığını ve bozulan bağışıklık sonucunda tümörler daha hızlı ve daha agresif şekilde büyüyebileceğini vurguladı. "Geç saatlere kadar uykusuz kalmak ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor" Uyku düzeninin bozulmasının ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiğini ve kaliteli uykunun insan vücuduna her anlamda yararı olduğunu belirten Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor. Araştırmada, laboratuvar modelleri iki gruba ayrıldı. Biri normal gündüz gece döngüsünde yaşarken diğeri sirkadiyen ritimleri bozacak şekilde ışık döngülerine maruz bırakıldı. Normal döngüde tipik olarak 22’nci haftada kanser gelişirken, ritmi bozulan grupta kanser belirtileri yaklaşık 18’inci haftada ortaya çıktı. Bu modellerde daha agresif tümör gelişimi gözlemlendi ve tümörün akciğerlere yayılma ihtimali daha yüksek bulundu. Çalışmayı yürüten araştırmacılar, çalışmada bağışıklık tepkilerini bastıran bir molekül olan LILRB4’yi odak noktasına aldı. Normalde bağışıklık sistemini aşırı iltihaptan koruyan bu molekül, kanser ortamında aşırı aktifleşip bağışıklığı daha da baskılayabiliyor. LILRB4 etkisi hedeflendiğinde ise, bağışıklık sistemi tekrar aktifleşerek hem tümör büyümesini hem de metastazı önemli ölçüde azalttığı görüldü. Çalışmanın bir diğer önemli bulgusu da uzun vadeli sirkadiyen ritim bozukluğunun sağlıklı meme dokusunun yapısını değiştirerek bu dokuların tümör gelişimine karşı savunmasız hale gelmesine neden olmasıdır. Sonuç olarak gece vardiyasında çalışmak, sık sık seyahat etmek veya geç saatlere kadar uykusuz kalmak sadece yorgunluk değil, ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor. Bu çalışmanın sonucuna göre uyku ve dinlenme sürelerine daha çok özen göstermek gerektiği görülüyor. Özellikle gece vardiyasında çalışan kadınların sağlık taramalarını aksatmaması, mümkünse vardiya saatlerinin biyolojik ritimle uyumlu şekilde planlanması, vardiya sistemiyle çalışanların düzenli uyku alışkanlığı edinmeleri, karanlık ve sessiz ortamlarda uyumaları, uyku hijyenine dikkat etmeleri yaşam kalitesi ve hastalıklardan korunmak açısından oldukça önemli" ifadelerini kullandı.