SAĞLIK - 17 Mayıs 2021 Pazartesi 11:55

"Boyun kitleleri multidisipliner tedavi edilmeli"

A
A
A
"Boyun kitleleri multidisipliner tedavi edilmeli"

Herhangi bir enfeksiyona bağlı olmadan iki haftadan daha uzun süredir devam eden baş ve boyundaki kitlelerde doktora başvurulması gerektiğini söyleyen Prof.

Herhangi bir enfeksiyona bağlı olmadan iki haftadan daha uzun süredir devam eden baş ve boyundaki kitlelerde doktora başvurulması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Atila Güngör, "Boyunda beliren her kitle kötü huylu değildir ama emin ellerde tedavi edilmelidir" dedi.



Medicana Ataşehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Atila Güngör, hastalığa multidisipliner yaklaşılması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Atila Güngör, "Herhangi bir enfeksiyona bağlı olmadan iki haftadan daha uzun süredir devam eden baş ve boyundaki kitlelerde doktora başvurmak gereklidir. Boyunda beliren her kitle kötü huylu değildir ama emin ellerde tedavi edilmelidir" dedi.



Baş ve boyun bölgesi kitlelerden bahseden Prof. Dr. Atila Güngör, "Boyun; üstte alt çenenin alt sınırından geçen, yatay hayali hatla, altta köprücük kemiklerinden geçen yatay hayali hat arasında kalan alandır. Bu bölge yanlarda trapez adalenin ön kenarı ile ön ve arka olarak ikiye ayrılır. Pratikte ön kısma boyun denir. Boyun, hayati yapıları içermesi yanında çok zengin lenfatik ağ ve noda sahiptir. Tüm vücuttaki 900 ila bin kadar lenf nodunun yaklaşık 1/3’ü boyundadır. Bu nedenle sadece baş ve boyundaki patolojiler değil, tüm vücuttaki patolojiler (gastrointestinal maligniteler sol supraklavikuler bölgede lenfadenopati ile kendilerini gösterebilirler) boyunda lenfadenopatiye yol açabilir. Boyundaki kitlelerin sınıflandırması önemlidir. Boyun kitleleri doğumsal, enfeksiyöz ya da tümöral olmak üzere 3 ayrı grupta incelenir. Doğumsal olanlar: Orta hatta yerleşenler tiroglossal kist, laringosel, ektopik tiroid bezi, timik kist, teratom, dermoid kist; yanlarda yerleşenler brankiyal kist/fistül, lenfanjiyoma/kistik higroma gibi kitleler olabilir. Enfeksiyöz olanlar: Enfeksiyon ya da enflamasyona bağlı olarak lenf nodunun büyümesidir. Genelde ağrılı olurlar. Enfeksiyon etkeni virüs, bakteri, parazit veya mantar olabilir. Kaynak ağız içindeki enfeksiyonlar ya da baş-boyun bölgesi cildindeki enfeksiyonlardır. Lenf nodlarında kedi tırmığı hastalığı, tularemi, brusella ve tüberküloz gibi bakteriyel enfeksiyonlar veya aktinomikoz gibi mantar enfeksiyonları granülomatöz enfeksiyonlara neden olabilirler. Tümöral olanlar: Tiroid, tükürük bezi, larenks, ağız boşluğu, farenks, yumuşak dokular (sebase kist, dermoid kist) ve damar/ sinir yapılarına ait (hemanjiom, lenfanjiom, paraganglioma, Schwannoma, nörilemmoma vb.) iyi ya da kötü huylu tümörlere, lenfomaya, baş ve boyundaki ya da uzak bölgelerdeki (gastrointestinal sistem maligniteleri gibi) malignitelere bağlı olarak da lenf nodları büyüyebilir" ifadelerini kullandı.



Hasta öyküsünün önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Güngör, "Kitlenin ne zamandır olduğu, zamanla büyüyüp büyümediği, ağrısı, sayısının artıp artmadığı, vücudunun başka yerlerinde olup olmadığı, eşlik eden başka belirti ve bulgularının olup olmadığı (ateş, zayıflama, gece terlemeleri), son zamanlarda üst solunum yolu enfeksiyonu geçirip geçirmediği, ses kısıklığı, yutma zorluğu, kulak ağrısının varlığı öğrenilmelidir. Kedi tırmalaması, yabani hayvanlarla teması araştırılmalıdır. Sigara-alkol zararları, radyasyon maruziyeti, hastanın çalıştığı ortam (çiftlik, arazi, sanayi) kitlenin etyolojisinde önemli parametrelerdir. Muayeneye inspeksiyon ve palpasyonla başlanır. Kitlenin yerleşimi, yapısı, hassasiyeti, çevre dokulara yapışıklığı, büyüklüğü, sayısı, üzerindeki cildin rengi, sıcaklığı, yumuşaklığı, kitlede üfürümün varlığı önemli bilgiler verebilir. Hem cilt hem mukozalar muayene edilmeli, ağız içindeki tüm gizli bölgeler incelenmeli, dil ve ağız tabanı bimanuel palpe edilmeli, tonsiller bölgedeki asimetri, submukozal ödem ve ülserasyona dikkat edilmelidir. Burun, larenks, hipofarenks ve nazofarenks rijit ya da fleksible endoskopla değerlendirilmeli, dil kökü, vallekula, epiglot ve larenksin mukozal yüzeyleri, kord hareketleri incelenmelidir. Özellikle yetişkinlerde otoskopide saptanan orta kulak efüzyonunun nazofarengeal malignite açısından önemi unutulmamalıdır. Boyun kitlesi olanlar değerlendirilirken hastanın yaşı da dikkate alınır. 0-15 yaş arasındaki hastalarda önce doğumsal ve enfeksiyöz/enflamatuvar kitleler, en son tümöral kitleler; 15-40 yaş arasındaki hastalarda önce enfeksiyöz/enflamatuvar kitleler, sonra doğumsal, en son tümöral kitleler; 40 yaş üzerindeki hastalarda ise öncelikle tümöral kitleler, sonra enfeksiyöz/ enflamatuvar kitleler, en son doğumsal kitleler akla gelmelidir. Çocuklarda boyun kitlelerinin yüzde 90’dan fazlası benigndir. Yetişkinlerde tiroid hastalıkları hariç yüzde 80’i tümöral olup bunların da yüzde 80’i malign, malignlerin de yüzde 80’inin primeri baş ve boyundadır. Boyun kitlelerinin etiyolojisi ile ülkelerin sosyoekonomik durumları arasında da bir ilişki vardır. Gelişmekte olan ülkelerde en sık neden enfeksiyon/enflamasyonken, gelişmiş ülkelerde hijyenik koşullara bağlı olarak doğumsal ve tümöral kitleler daha sık oranda görülür" dedi.



Prof. Dr. Atila Güngör, sözlerini şöyle tamamladı: "Herhangi bir enfeksiyona bağlı olmadan iki haftadan daha uzun süredir devam eden baş ve boyundaki kitlelerde doktora başvurmak gereklidir. Tedavide bütüncül yaklaşım önemlidir. Boyun kitlelerinin tedavisi multidisiplinerdir. Her ne kadar esasen KBB hastalıkları uzmanlarını ilgilendirse de genel cerrahlar, beyin ve sinir cerrahları, kalp ve damar cerrahları, çocuk hastalıkları uzmanları, çocuk cerrahları, onkolog ve hematologlar da bu bölgedeki kitlelerin tedavisi ile ilgilenmek durumundadırlar. Tedavi nedene göre belirlenir. Damarsal olmayan doğumsal kitlelerin tedavisi, cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Damarsal kitlelerin bir kısmı yaşla kaybolabileceği için takip edilir, geçmeyenler yerleşimine ve büyüklüklerine bağlı olarak skleroterapi ile veya cerrahi olarak tedavi edilirler. Hasta ilk geldiğinde bariz bir neden yokken tespit edilen lenf bezi büyümesi öncelikle reaktif kabul edilip 14 günlük antibiyotik kullanımı sonrası tekrar değerlendirilir. Bu süre sonunda kaybolanlar genelde enflamatuvar lenfadenitlerdir. Tedavi ile ağrısı birkaç gün içinde azalır, lenf nodunun boyutları küçülmeye başlar ve bir müddet sonra da kaybolurlar. Özellikle sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda ele gelen lenf bezleri hem çoktur hem de boyutunun küçülmesi uzun zaman alabilir. Bazen de yıllarca mikro lenfadenit tarzında kalabilirler. Tüberküloz gibi özel enfeksiyonlara bağlı lenf bezi büyümelerinin tedavisi daha uzun süreli ve özel bir ilaç tedavisi gerektirir. Boyundaki kitlenin nedeni iyi huylu bir tümörse tedavi cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Boyunda kitleye neden olan asıl neden baş-boyun yapılarının kanseri ise öncelikle primerinin tedavisi planlanmalı. Boyundaki kitle ya da kitlelerin tedavisi de buna göre ayarlanmalı, gerekirse diğer disiplinlerden (Onkoloji, Radyasyon Onkolojisi) yardım alınmalı, tedaviye başlamadan önce uzak metastaz olup olmadığı araştırılmalıdır. Lenfomada hasta hematolojiye yönlendirilmelidir, zira tedavi kemoterapidir. Tedavi başlangıcında 3 kural ise şöyle açıklanabilir. Hastalar beslenmelerine dikkat etmeli, çevresel kötü etkilerden uzaklaşmalı. Özellikle malignite tanısı konduktan sonra eğer kullanıyorlarsa sigara ve alkolü derhal bırakmalılar".

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçısı yakalandı, 112’si tutuklandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 14 ilde son 2 haftada jandarma tarafından göçmen kaçakçılığına yönelik düzenlenen operasyonlar ile 156 şüpheli göçmen kaçakçısının yakalandığını ve 112’sinin tutuklandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, Jandarma Genel Komutanlığı Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti ile Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Edirne, Muğla, Aydın, Balıkesir, İzmir, Çanakkale, Tekirdağ, Antalya, Mersin, Van, Şanlıurfa, Erzurum, Hatay ve Gaziantep olmak üzere 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlar düzenlendi. Son 2 haftada Jandarma İnsansız Hava Araçları (JİHA) ile havadan, İl Jandarma Komutanlıklarınca karadan yapılan çalışmalar sonucu düzenlenen operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı. Şüphelilerden 112’si tutuklanırken 44’ü hakkında ise adli kontrol hükümleri uygulandı. Ayrıca yapılan operasyonlar sonucu 120 adet araç ile 13 adet bot ele geçirildi. Bakan Yerlikaya yaptığı paylaşımda göç yönetimine dikkati çekerek, "Göç yönetiminin güvenlik boyutunu; insan ticareti, düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı ile mücadele alanlarında hukuk devleti ilkeleri ve insan haklarına riayet temelinde yürütülen etkin çalışmalar oluşturmaktadır. Bu kapsamda sınır güvenliği, üstün teknolojilerden ve gelişmiş izleme-denetim sistemlerinden yararlanılarak güçlendirilmekte; yasa dışı göç yollarını teşvik eden ve organize eden yapılara karşı hem sahada hem de hukuki zeminde güçlü ve caydırıcı mekanizmalar işletilmektedir" ifadelerine yer verdi.
Karabük Kar yağışını duyan soluğu burada aldı Kar yağışını fırsat bilen vatandaşlar, Karabük’ün yüksek kesimlerine akın ederek ateş yakıp fotoğraf çektirirken karın keyfini doyasıya çıkardı. Karabük’ün yüksek kesimlerinde kar yağışı gecenin ilerleyen saatlerinde de etkisini sürdürdü. Meteoroloji Genel Müdürlüğünün uyarısının ardından özellikle yüksek rakımlı bölgelerde başlayan kar yağışı, Safranbolu-Bartın kara yolunu beyaza bürüdü. Karayolları ekipleri, daha önce yaptıkları hazırlıklar kapsamında bölgede kar küreme ve tuzlama çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Kar yağışını fırsat bilen vatandaşlar, bin 30 rakımlı Ahmetusta Geçidi’ne akın etti. Bölgeye gelenler ateş yakarak ısınırken, bol bol fotoğraf çektirip karın keyfini çıkardı. İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube ekipleri de bölgede denetim yaptı. Ekipler, kış lastiği bulunmayan sürücüleri olası olumsuzluklara karşı uyararak, bölgeyi terk etmeleri gerektiğini bildirdi. Sürücülere kar yağışı ve buzlanmaya karşı uyarılarda bulunuldu. Ahmetusta mevkiinde kar yağışının fazla olduğunu öğrendikten sonra eşi ve arkadaşları ile bölgeye geldiklerini ifade eden Selver Yıldırım, araçta kış lastiği bulunmasına rağmen gelmekte zorlandıklarını belirtti. Yıldırım, kar yağışı sonradan bölgedeki atmosferi güzel bulduğunu aktararak çok eğlendiklerini söyledi. Zonguldak’ın Çaycuma ilçesine bağlı Perşembe beldesinden kar için Safranbolu’ya Doğan marka otomobille gelen Alperen Demirkul, "Çok mutluyuz. Aracımızla gelirken biraz zorlandık ama burası beklentimizi karşıladı. Bütün gençler burada. Ekipler de çalışmalarını sürdürüyor" diye konuştu.