ASAYİŞ - 08 Ekim 2021 Cuma 17:02

Akademisyen Aylin Sözer’i canice öldüren sanık ifade değiştirdi: “Ben öldürmedim”

A
A
A
Akademisyen Aylin Sözer’i canice öldüren sanık ifade değiştirdi: “Ben öldürmedim”

Maltepe’de öğretim görevlisi Dr.

Maltepe’de öğretim görevlisi Dr. Aylin Sözer’i boğazını keserek öldüren ve cesedi yakmaya çalışan Kemal Ayyıldız ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hakim karşısına çıktı. Daha önceki ifadelerinde cinayeti işlediğini itiraf eden sanık, mahkemede cinayeti kendisinin işlemediğini, evde bulunan başka bir şahsın Aylin Sözer’i öldürdüğünü öne sürdü.



Maltepe’de 29 Aralık 2020 tarihinde İstanbul Aydın Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Okul Öncesi Öğretmenliği Bölüm Başkanı olarak görev yapan öğretim görevlisi Dr. Aylin Sözer’i (48) boğazından bıçaklayarak öldüren ve cesedini yakmaya çalışan Kemal Ayyıldız’ın(33) “tasarlayarak, bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla kasten öldürme”, “silahla, konutta nitelikli yağma”, “mala zarar verme”, “banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması”, “nitelikli hırsızlık” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 35 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlandı. Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Kemal Ayyıldız Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanırken, Aylin Sözer’in oğlu Arda Çapan ve kız kardeşi Nilay Sözer ile taraf avukatları salonda hazır bulundu.



Duruşmada savunma yapan sanık Kemal Ayyıldız, cinayetini kendisinin işlemediğini öne sürerek, “Bana tuzak kuruldu. Benim suçsuz olduğum ortaya çıkacak. Aylin mezara girdi, ben de diri diri mezara girdim” diyerek suçsuz olduğunu söyledi. Mahkeme başkanı, cezaevinden dilekçe yazarak gerçekleri söyleyeceğini belirtip tekrar ifade veren sanık Ayyıldız’ın beyanlarını duruşma salonunda okudu.



Evde bulunan başka bir şahsın cinayeti işlediğini öne sürdü


Ayyıldız ifadesinde, “Aylin ile görüştüğümüzde tartışmalarımız oluyordu ama darp etmiyordum. Olaydan önce uyuşturucu almıştım. Aylin’in evine görüşmeye gittim, kapıyı çaldım. Kapıyı kimin açtığını bilmiyorum. Başında kapüşon yüzünde maske vardı. Ayakkabılarımı çıkarmak için eğildiğimde sanırım bir şeyle kafama vurdu. Ben bayılmışım. Kendime geldiğimde Aylin banyoda cansız yatıyordu. Bağırmaya başladım. Bu tanımadığım şahıs ağzımı kapattı, ellerim bağlıydı. Bu kişi yerdeki kanları bana temizletti. En ufak hatamda çocuklarımı ve beni öldüreceğini söyledi. Aylin Sözer’i sürükleyerek yatağa taşıttı. Daha sonra tabletten çocuklarımın görüntülerini izlettirdi. ’Burayı yakmazsan çocukların ölecek’ dedi. Ortamın karanlık ve loş olmasından dolayı bu kişiyi görmedim” dedi.



Sanıktan çelişkili beyanlar


Mahkeme başkanının, ‘Bu eylemleri sen ellerin bağlıyken mi yaptın?’ sorusuna sanık ‘Evet’ diyerek cevap verdi. Mahkeme başkanının, ‘Bu kişi sana öyle bir vuruyor ki, bayılıyorsun. Gözünü bir açıyorsun ellerin bağlı içeridesin. Ama Adli Tıp raporunda kafa bölgende ufak bir yaralanma olduğundan bahsediyor. Buna ne diyorsun?’ sorusu üzerine ise, ‘Doktor üstün körü ’tamam tamam’ dedi. Bir şey yapmadı. Benim ense morluğum 3 ay geçmedi’ diye cevap verdi.



Ağlayarak savunma yapan sanık, ısrarla cinayeti kendisinin işlemediğini öne sürerek, “Çocuklarımı koruyabilmek için her şeyi üstlendim. Aileme zarar vermemesi için yanlış ifade verdim. Evet suçtur ama kendimi ve Aylin’i koruyamadığım için vicdan azabı çekiyorum. Olur da bir gün katil olmadığım anlaşılırsa ben de çıkıp herkesin yüzüne bakmak istiyorum. Çok büyük oyun oynanıyor. Bana tuzak kuruluyor” dedi. Duruşmada söz alan Aylin Sözer’in oğlu Arda Çapan, sanıktan şikayetçi olduğunu söyleyerek cezalandırılmasını istedi.



“Kapı kilitli olmasaydı hepimizi öldürecekti”


Aylin Sözer’in kız kardeşi Nilay Sözer, olay günü Aylin Sözer’in asistanının kendisini aradığını ve Aylin Sözer’in telefonundan tuhaf mesajlar geldiğini söylediğini anlatarak, “Yanımda yedek anahtar vardı. Kapının arkasında anahtar vardı, kapıyı açamadım. Hemen alt komşum Özge’yi aradım. Ne yapacağımı bilmezken ablamın telefonundan ‘şu anda konuşamıyorum’ diye mesajlar geldi. Saniyesinde cevap veriyordu. Özge de hemen yukarı geldi. Ben polisi aradım. Polisle tehdit etmeye başladım. Bir anda ‘gerizekalı’ diye hakaret etmeye başladığında ‘bu benim ablam olamaz’ dedim. Kapının arkasında bir sorun olduğunu anladım. Alt komşum Özge ‘kapı açıldı sanırım içerideki çıkmaya çalışıyor, ben kapıyı üzerine kilitledim’ dedi. Özge kapıyı üstüne kilitlemeseydi o kişi hepimizi öldürecekti ben eminim” diye konuştu.



“Büyük bir canilik”


Daha sonra çilingirin geldiğini anlatan Nilay Sözer, “Bir anda kapı aralandı ve çilingirin, ‘İçeride kan var, elinde bıçakla koşturan birini gördüm’ dediğini duydum. Polisler ‘teslim ol’ uyarısı yaptı. İçerideki kişi kapıyı kapatmaya çalışıyordu. Birden bir gaz kokusu duyduk ve sesi geldi. Sadece orada ablamın canına değil bütün apartmanın canına kast ederek bir patlama gerçekleşti. İtfaiye gelene kadar polisler sözde masum olan bu sanığı dışarı çıkartamadılar. Daha sonra ek polis memurları gelmeye başladı. Ben hala Aylin’in öldürüldüğünü düşünmüyordum. İnsan öldüğünü düşünemiyor asla sevdiği kişinin. 112’yi bekliyordum ablama yardım etsin diye. Bir bayan polis memuru ‘ablan öldürülmüş’ dedi. Ben dumandan zehirlendiğini düşündüm ama boynundaki bıçağı ve yakıldığını duyunca şok oldum. Bu büyük bir canilik” diye konuştu. Bu cinayetin tasarlandığını söyleyen Nilay Sözer, “Şikayetim devam ediyor ve gerçeği öğrenmek istiyorum” dedi.



“Odanın yarısına kadar alev topu geldi”


Bunun üzerine komiser yardımcısı İ.E. de tanık olarak dinlendi. İ.E., ihbar üzerine olay yerine gittiğini belirterek, “Çilingir geldi kapıyı açmaya başladı. Üst kilidi açtı, altta anahtar vardı. Ben kapıyı ittirdiğimde mandal sistemi vardı iç tarafta. Hızlı bir şekilde kapıyı itti, elim sıkıştı. İçeride hırsız olduğunu düşündük. Sanık eşyaları yığmaya başladı kapının arkasına. Ben içeri girmeye çalışırken odanın yarısı kadar bir alev topu geldi. O ateşten kurtulmaya çalışırken ben merdivenlerden aşağıya yuvarlandım” diyerek ayak bileğinin kırıldığını söyledi. Bunun üzerine söz alan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı da, “Sanığın aşamalarda beyanları çelişkilidir. Suçtan kurtulmaya yönelik beyanda bulunuyor” dedi. Müşteki avukatları da söz alarak sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.



Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Kemal Ayyıldız’ın tutukluluk halinin devamına hükmederek duruşmayı eksikliklerin giderilmesi için erteledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde beyaz önlük heyecanı Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencilerine yönelik Geleneksel Önlük Giyme Töreni, 15 Temmuz Milli İrade Salonunda yoğun katılımla gerçekleştirildi. 2025-2026 Akademik Dönemi itibarıyla üniversite hayatına adım atan 316 öğrenci, hekimlik yolculuklarının ilk ve en anlamlı sembollerinden biri olan beyaz önlüğü giymenin gururunu yaşadı. Törene; Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ve eşi Prof. Dr. Esra Hacımüftüoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Reyhan Keleş ile Prof. Dr. Hasan Yılmaz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erzurum Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özgür Dağ, Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Atila Eroğlu, BAP Koordinatörü Prof. Dr. Erol Akpınar, akademisyenler, öğrenciler ve aileler katıldı. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Alkan Melikoğlu, beyaz önlüğün yalnızca bir kıyafet değil; bilgi, sorumluluk, etik ve fedakârlıkla örülü uzun bir yolculuğun sembolü olduğunu vurgulayarak, öğrencilerin nitelikli hekimler olarak yetişmesi için fakülte olarak tüm imkânların seferber edildiğini ifade etti. "Beyaz Önlük, İnsanlığa Hizmet Yolculuğunun Simgesidir" Törende konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise öğrencilerin bu özel gününe tanıklık etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Beyaz önlüğün, hekimlik mesleğinin taşıdığı kutsal sorumluluğun ve insani değerlerin bir göstergesi olduğunu belirten Rektör Hacımüftüoğlu, şu ifadelere yer verdi: "Bugün giydiğiniz beyaz önlük, sadece bir kıyafet değil; insanlığa hizmet yolculuğunuzun başlangıcıdır. Önünüzde zorlu ama bir o kadar da onurlu bir eğitim süreci bulunuyor. Öğreneceğiniz her bilgi, gelecekte kurtarılacak bir hayatın, umut verilecek bir ailenin temeli olacaktır. Atatürk Üniversitesi olarak sizlere, güçlü akademik altyapımız ve köklü eğitim geleneğimizle en iyi imkânları sunmak için kararlılıkla çalışıyoruz." Tıp Fakültesinin yalnızca akademik başarıyı değil, etik değerleri ve insani erdemleri de esas alan bir anlayışla eğitim verdiğini vurgulayan Rektör Hacımüftüoğlu, velilere de teşekkür ederek öğrencilerin bu noktaya gelmesindeki emek ve fedakârlıkların önemine dikkat çekti. Tören Hatıra Fotoğrafıyla Sona Erdi Konuşmaların ardından 1. sınıf öğrencileri, akademisyenler eşliğinde beyaz önlüklerini giyerek hekimlik mesleğine ilk adımlarını attı. Tören, günün anısına çekilen hatıra fotoğrafları ile sona erdi. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde geleneksel hale gelen Önlük Giyme Töreni, genç hekim adayları için unutulmaz bir başlangıç olurken, üniversitenin nitelikli sağlık profesyonelleri yetiştirme vizyonunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Hatay Hatay Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan memurlara sosyal denge tazminatı verilecek Hatay Büyükşehir Belediyesi ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (BEM-BİR-SEN) arasında imzalanan protokolle birlikte 2026 ve 2027 yıllarında memur personellere Sosyal Denge Tazminatı verilecek. Hatay Büyükşehir Belediyesi (HBB) Başkanı Mehmet Öntürk, personele verdiği sözleri yerine getiriyor ve özlük haklarının korunması kapsamında önemli adımlar atmaya devam ediyor. HBB Başkanı Mehmet Öntürk memur ve sözleşmeli personele 2026 ve 2027 yıllarını kapsayan "Sosyal Denge Tazminatı" konusunda müjdeyi verdi. Başkan Öntürk, seçim dönemindeki vaatlerini hatırlatarak personele verdiği sözleri bir bir yerine getirdiklerini ve hiçbir personeli mağdur etmediklerini belirtti. HBB’nin İskenderun Hizmet Binasında gerçekleştirilen "Sosyal Denge Tazminatı" imza törenine, Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (BEM-BİR- SEN) Genel Başkanı Levent Uslu ve Hatay’da görevli sendika temsilcileri katılım sağladı. Genel Başkan Uslu ve HBB Başkanı Öntürk’ün imzaladığı sözleşme ile memur ve sözleşmeli personelin çalışma koşullarının iyileştirmesi adına önemli bir destek sağlandı. İmza töreninde konuşan HBB Başkanı Öntürk, 2024 yerel seçimleri öncesinde verdiği sözler kapsamında çalışanlara daima destek olduğunu ve bu kapsamda SDS protokolünü imzaladığını belirterek personelin her zaman yanında olacaklarını ifade etti. Başkan Öntürk konuşmasının devamında; "Bu şehri ayağa kaldırmak adına özverili çalışan personelimize sosyal denge tazminatlarını en üst seviyeden veriyoruz, hayırlı uğurlu olsun" ifadelerini kullandı. HBB bünyesinde Hatay’a hizmet veren personeli düşünerek hazırlanan sözleşmenin imzalandığını belirten BEM-BİR- SEN Genel Başkanı Uslu, HBB ve HATSU’da görev yapan memur personeli kapsayan bu sözleşmenin önemli derecede katkı sağlayacağını belirterek zor şartlarda desteğini esirgemeyen HBB Başkanı Öntürk’e teşekkür etti. İmza töreni sonrasında emekli olan personele emeklerinden dolayı plaket verildi ve HBB Başkanı Öntürk ile Genel Başkan Uslu’ya çiçek takdim edildi.
Kütahya Vali Işın: "Kütahya, güvenlikte Türkiye’ye örnek bir şehir’’ Kütahya Valisi Musa Işın, 2025 yılı boyunca il genelinde hayata geçirilen yatırımlar, devam eden projeler ve hedefleri değerlendirdi. Vali Işın, sahipsiz hayvanlardan turizme, ulaşım projelerinden güvenliğe kadar birçok alanda yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Kütahya Valisi Musa Işın, 2025 yılı boyunca il genelinde hayata geçirilen yatırımlar, devam eden projeler ve gelecekteki hedefleri İhlas Haber Ajansı’na değerlendirdi. Vali Işın, şehirde uzun yıllardır süren sahipsiz hayvan sorununa kalıcı çözümler üretildiğini söyledi. Işın, "Son dönemde hayata geçirilen önemli hizmetlerden biri de sahipsiz hayvanlar meselesine kalıcı çözümler üretmek oldu. Hepinizin bildiği gibi bu konu, özellikle Kütahya merkezde ve ilçelerimizde uzun yıllardır ciddi bir sorun olarak karşımızdaydı. Gittiğimiz her yerde vatandaşlarımızdan aynı soruyu duyuyorduk, ‘Bu sokak hayvanları meselesi ne olacak?’ Bu soruna kayıtsız kalmadık. Kütahya merkez İshak Seydi bölgesinde 89 bin metrekarelik modern bir hayvan barınağı inşa ettik ve bu tesisi incelemeye gelen çok sayıda farklı illerden kurumlar oldu, Türkiye’de önemli bir tesis diyebiliriz. Tavşanlı’da 45 bin metrekarelik bir tesis hayata geçirildi. Emet ilçemizde ise 15 bin metrekarelik alanda barınak yapım çalışmaları devam ediyor, yakında tamamlanacak. Toplanan hayvanların bakım ve beslenmeleri titizlikle yapılmaktadır. Bugün geldiğimiz noktada bu konu artık şehir için büyük bir problem olmaktan çıkmıştır. Şu ana kadar yaklaşık 14 bine yakın köpek toplandı" dedi. "Kütahya turizmi için büyük adımlar atıldı" Vali Işın, Kütahya şehir merkezi ve Aizanoi Antik Kenti başta olmak üzere turizm projelerini de değerlendirerek, "Uzun süredir üzerinde durduğumuz ve gerçekleştirdiğimizde bu şehir adına büyük bir gönül rahatlığı yaşayacağım iki temel konu vardı. Bunları 2025 yılında toparladık ve istişare yaptık. İlki şehir merkezi projeleridir. Saman Pazarı ve Balıklı Caddesi düzenlemeleri başlatılacak. Ödeneği ayrıldı, Kültür Bakanlığı tarafından yürütülecek ve Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığı onay verdi. İkinci önemli konu ise Aizanoi Antik Kenti. Allah nasip ederse 2026 yılının Nisan ayında ihale süreci başlayacak. Tapınak restorasyonuyla başlayacak çalışmalar, antik tiyatro ve stadyum ile devam edecek. Bu projeler tamamlandığında Kütahya, tarihi kimliğine yeniden kavuşacak" ifadelerini kullandı. Vali Işın ayrıca Turizm Master Planı kapsamında kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirlendiğini ifade etti. Işın, "Altı ayda bir değerlendirme toplantıları yapılacak. Hangi kurum hangi aşamada sorumluluklarını yerine getiriyor, hepsi takip edilecek. Bu sürecin koordinasyonu şahsım tarafından yürütülecek" şeklinde konuştu. Ulaşımda önemli yatırımlar Kütahya’nın ulaşım projelerinin önemine değinen Vali Işın, İstanbul-Antalya hızlı tren hattının Alayunt üzerinden geçeceğini açıklayarak, "Şehir merkezine yaklaşık 4-5 kilometre mesafede bir istasyon olacak. Bu hat sayesinde Kütahyalı vatandaşlarımız hızlı trenle büyük şehirlere rahatlıkla ulaşabilecek. Ayrıca İstanbul-Antalya otoyolu da Kütahya’dan geçecek. Her iki projenin planlaması tamamlandı, 2027 yılında inşaat süreci başlayacak" dedi. "Kütahya güvenlik ve asayişte örnek il" Vali Işın, Kütahya’nın güvenlik durumunu ise şu sözlerle özetledi: "Kütahya, güvenlik ve huzur denildiğinde ülkemizde örnek gösterilebilecek şehirlerimizden biridir. Asayişin yanı sıra uyuşturucuyla mücadelede de etkin önlemler alıyoruz. Pek çok şehirle kıyaslandığında Kütahya’da uyuşturucu kullanımında kayda değer artış yok. Bu mücadelenin ne kadar doğru yürütüldüğünü göstermektedir. Uyuşturucu, toplumun geleceğini tehdit eden, terörden bile daha tehlikeli bir beladır." Organize sanayi bölgelerinde yatırımlar Simav OSB’de çalışmaların hız kazandığını belirten Vali Işın, "Bin 500 metreküplük su deposu tamamlandı, elektrik, aydınlatma ve telekom altyapısında önemli ilerleme sağlandı. 2026 yılı yatırım bütçesi 664 milyon 180 bin lira olarak belirlendi. Simav’ın jeotermal tarım potansiyeli güçleniyor" dedi. Zafer OSB’nin açılışıyla ilgili de müjde veren Vali Işın, "2025 yılı içerisinde ivme kazandırdığımız projelerden biri de Zafer OSB oldu. İnşallah 2026 yılının Ocak ayında, Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz’ın katılımıyla Altıntaş Zafer OSB’nin açılışını hep birlikte gerçekleştireceğiz" diye konuştu.